26 Eylül 1936 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 4

26 Eylül 1936 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

CUMHURÎYET 26 Eylul 1936 Kadıköy Halkevinden: » Fransızca, ingilizce, almanca, italyanS i NEMA S I ca ve Rusça kursları geçen sene olduğu gibi bu sene de 15 ilkteşrin 936 tari 5 mayıs 937 5 mayıs 936 Aydınlık Basımevi 1936 Fiatı 15 kuruş ıinde açılacağından devam etmek istiYeni mevsime başhyor O akşam nişanlım gelecekti. Küçük yenlerin idareye müracaatleri. Nasıl oldu bilmiyorum. Birdenbire Cumartesi, pazar, pazartesi ve salı evimizi baştan başa seviyordum. Tah kendimi rüyamda bile görmediğim güYurdumuzun her bucağı hakkında taları limon rengi oluncıya kadar sil zel bir apartımanda buldum. Kulakla özlü neşriyatı gördükçe seviniyoruz. dim. Pencereleri açtım, üık bahar gü rımda, kollanmda, boynumda, ellerim Bilhassa bu son zamanlarda çok kıy FERNAND GRAVEY neşi içeri dolarak limon rengi tahta de pırıl pırıl pırlantalar dolu. Duvarı metli olanlarma tesadüf olunuyor. BunFransızca LUCiEN BRAOUX lara vuruyor, tahtalar belirsiz bir buğu boydan boya kaplıyan dolabdaki elbi ların bazıları tetkik ettikleri havaliyi SHiRLEY TEMPLE çıkararak kuruyordu. Şarkı söylüyor KATE DE NAGY selerimin sayısmı bilmiyorum. Kuştü uzun uzun anlatıyorlar ve oraya muh JOHN BOLES dum, keyifliydim, nişanlım akşam ye yü şilteli yastıklar, ipek örtülü geniş telif bakımdan malumat veriyorlar. Ayrıca: GELiNCiK HANIM meğe gelecekti. Saçlarımı tararken, düBazıları ise, bu defa olduğu gibi, bütün Renkli sil i senfoni şünüyordum, nişanlım, o kadar uzun karyolamm içinde kendimi peri padişa malumatı kısaca toplıyarak iptida mev Seanslar hınm kızı sanıyorum. Kocam, ihtiyar, Cumartesi, pazar matineler 2 4 ve 6 da boylu ki, oda kapısmdan içeri girerken, zuu çerçeveliyor ve böylelikle bu mevDiğer günler 2,30 ve 4,30 suvare 9 da başmı iğiyor, omuzları geniş, saçları şişman bir erkek. Fakat, bana karşı çok zularla uğraşacaklara geniş imkân saterbiyeli. simsiyah ve dalgalı, gözleri taze yap haları hazırlıyorlar. raklar gibi yeşil, yaprak gölgeleri dü Her şey yeni, her yan güzel eşyalarla <Elbistan> ın müellifi Ziya Güner, gen sular gibi pırıltılı. Bu akşam üstü, dolu. Yalnız kocamm küçük gözlerinin risalesinin başına koyduğu birkaç sözortalığa karanhk çökerken kapımız ça parladığım görünce, mor ve ıslak du Sinemasında lınacak, ben koşarak açacağım. O güdaklarile beni öpmek istedikçe, içimden le gayesini bize güzelce anlatıyor: «Bu * AŞK HUZUNLERİ » « KADIN ASLA UNUYMAZ flllmleri esere yalnız Elbistan diyorum. Elbistan zel yeşil, parlak gözlerile gözlerime ba bir öfke ve iğrenme kabarıyor, tahtalan gibi HATIRASINI Hiçbir VAKİT UNUTAMIYACAGINIZ kacak, sonra: limon sarısı, temftz patiska perdeli kü tarihi denemez; çünkü Elbistan tarihi BİR ŞAHESER GöSTERiLiYOR. ne cevab veremiyecek kadar küçük. çük evimi, oda kapısından başmı iğe Nasılsın Çiçek abla? Folklör kelimesini hele hiç katama rek giren uzunboylu güzel nişanlımı Diye, gülerek keyfimi soracak. Kaldüşünerek ağlıyorum. Kalbime bıçak dım; ilçenin zengin folkloruna hakkile bim tatlı tatlı çarpıyor, dudaklarım karşılık veremediğini bildiğim için. kupkuru, gözlerim uykum gelmiş gibi saplanmış gibi, bir ağrı duyuyorum. Kıymetli izerleri, kitabeleri, anıtları * * * süzülüyor, vücudümde ince bir titreme ANN HARDiNG ve folklörile çok eski Türk kültür kaySaat 1 de tenzilfitlı ialebe matinesi • • • ^ var, sonra çocuk gibi seviniyorum da.. 5 mayıs 938 naklarından biri olduğunu gösteren ElÇünkü muhakkak bana bir hediye getiPırlantalarımm ışıkları gözlerimi karecek. Güzel bir çorab, bir kutu şeker, maştıramıyor, kürklerimin içinde buza bistan, üzerinde durulmıya ve işlen belli olmaz ki, belki daha pahalı şeyler gömülmüş gibi titriyorum. Aydınlık, miye lâyık mevzular taşıyor. Kırık döde getirir. Nişanhmm bugünlerde işi i ışıklı, güzel evim, bana bir hapisane gi kük satırlarla her konudan bir parça Bu akşam: Meşhur Amerikan dansörleri yi gidiyormuş, dün gece babam söyledi. bi geliyor. Kocamm büsbütün şişen kar anlatmıya çalıştım. îleride yapılabile cek herhangi bir araştırmıya yardım eOnu o kadar çok seviyorum ki, onsuz nı, esmer yüzündeki küçücük kara gözi kalsam yaşıyamam sanıyorum. leri, mor ve ıslak dudakları beni yaşa debildisem kendimi bahtiyar sayaca ğım.» Saçlarımı iki sıkı örgü ile örerek ba maktan soğutuyor .Her gün biraz daha 1 Ziya Günerin bu sozlerini bir tevazu şımın üzerine doladım. Köşe pencere zayıfl ""* ^ararıyorum. sinden sokağa bakıyorum, karşıdan bir 2JC î j î !}» eseri olarak almak daha doğru olur. Arab bacı geliyor. Arab bacı bana anÇünkü bu küçük risale güzel koku, 5 mayıs 939 nemin anlattığı şeyleri hatırlattı. Es Üzerime sade bir manto giyerek ka yurd kokusu veren bir esans gibidir. kiden biz de çok zengin insanlarmışız. pıdan çıkarken, oda hizmetçim sordu: Bunun bir damlasile insan büyük bü NAŞİD, HALiDE, FAHRi BiRLEŞiGi Büyük konaklarımız, yalılarımız, köşk Otomobil istemez misiniz bayan? yük eserler hazırlıyabilir. lerimiz varmış. Fakat felâketler, yan Başımı sallıyarak: gınlar, ölümler üstüste gelmiş, annefı Müellif mevzuunu şu kısımlara ayırYarın gündüz: KIRKINDAN SONRA vodvil 4 perde hayatında yapayalnız kalmış. Ona mi Hayır! dedim. mış: Tarihî bilgi Eski izerler KurtuVaryete, Kanto, Düet, Dans ras kalan malları akrabalarından kötü Sokağa çıktığım vakit kuvvetli bir luş Savaşmda Elbistan Halkta uya bir adam yemiş. Bu sefer annemin beş soluk aldım. Büyük bir hastalıktan kalk nıklık Ceyhan Dağlar Mevsimler parası kalmamış. Onu küçük bir memur mış gibi zayıf ve yorgunum. Ilık güneş Posta günleri Gencliğin sesi Odalar olan babamla evlendirmişler. Gözlerimi altında yavaş yavaş yürüyorum. Kalaufak bir evde, fakir bir hayat yaşarken Evler Sağlık Güreş Yerli ertik Bu akşam suvare .saat 21 de balık caddelerden, dar boş sokaklardan hayata açtım. Başhca âdetler Çocuk oyunlan YağYarın matine saat 18 de suvare 21 de geçtim. Yürüdükçe iki yıllık zengin haBaşımın içinden koşarak geçen dü yatım benden uzaklaşıyor, yüreğimde mur isteme Elbistan halk edebiyatı. şüncelerim birdenbire duruverdiler. A derin bir rahatlık, çocukça bir sevinc, rab bacı bizim evin numarasma baka tuhaf bir korku var. Müessif bir kayıb rak başını yukarı kaldırmıştı: Küçük evin kapısına gelince, ellerim İzmirin çok tanınmış ve sevilmiş bü Evlâdım! Hasan Efendinin evi bu titriyerek kapıyı çaldım. İçeriden kaTAMAMiLE YENİ NUMARALAR. Paris için yük tütün tüccarlarmdan Şekerzade rası mı? Im ve sıcak bir ses sordu: hazırlanan programlar Sabri, kısa bir hastalıktan sonra ebe Şaşırmıştım. Kekeliyerek: Fiatlar : 75 50 25 kuruj Localar 2 ve 3 lira Kim o? diyete intikal etmiştir. Cenazesi îzmire • Evet efendim. Sesim titriyerek cevab verdim: nakledilerek orada defnolunacaktır. Dedim. Arab bacı gülümsedi: Aç! Benim, Çiçek!.. Merhum, büyük enerjisi, kuvvetli Öyle ise kapıyı aç. Ben size misafir Biran sonra kapı açıldı. Güzel, yeşil şahsî teşebbüsleri, yorulmak bilmez ça3 bUyUk yıldız, bUyUk bir flllmde ^eldim. gözlerini gözlerimde, yüreğimde bul lışmasile iktısad âlemimizde yüksek bir Büsbütün şaşırmıştım. Aşağı inerek dum. Büyük ellerile ellerimden tut mevki tutmuştu. Vefatı, İzmir piyasası kapıyı açtım. Bacı sordu: için ciddî bir kayıbdır. Merhuma Tan muştu: rının gufranını diler, keder görmüş ai Annen nerede yavrum? Hoş geldin Çiçek! Oynıyanlar : Annem, konuşmamızı duyunca mutOnun da sesi titriyordu. Beni yukarı, lesini teessürle taziye eyleriz. *** faktan çıktı. Onun da yüzünde bir şaş odasma çıkardı. Karşılıklı oturduk. Sıkınlık vardı. Arab bacıyı o da tanınu cak ve kalın sesile anlattı: Sabri Şekerin vefatı karısını, evlâd Amerika ihtilâli ıstırab, heyecan, ihtilâl ve isyan arasmda parlıyan yordu. larını, kardeşlerini derin bir yeis ve ebir aşkın teraoesidir. Bir gece sana geliyordum. Yolda Hammcığım sizinle konuşacağım. babanla karşılaştım. <Artık hiç gelme, leme garketmiştir. Bugün saat 1 de matine îzmirde makberei mahsusasma defAnnem, misafir odasınm kapısını aç dedi. Çiçek seni istemiyor, başka biri nolunacak olan cenazesi bugün saat on ü: Haftanın en güzel filmini sile evlenecek.> Karanlık ve boş yollarüçte Nişantaşında Valikonağı cadde Buyrunuz efendim. dan evime döndüm. Seni hâlâ hiç ek İçeri girerlerken, annem, bana bir silmiyen, değişmiyen duygularımla se sinde Şahbaz apartımatından kaldırı larak Galata rıhtımında Izmir vapurugöz işaretile çekilmemi söyledi. Odada viyorum. na götürülecektir. bir saat kadar konuştular. Kahve pişi Ben de ona anlattım: Eşi Mevhibe, oğulları Izzet ve Veli rip içeri götürdüm. Arab bacı, kahveyi bir sureti tevkalâdeda temsil edilen O gece seni bekledim, gelmedin. Şekerle kardeşi Edib bu son vazifeye içerken manalı manalı göz kırpıyor: Sonra günlerce bekledim, gene gelme iştiraklerini merhumun sayısız dostla Maşallah pek te güzel! Diyordu. Fincanı tepsiye bırakırken din. Annem, artık hiç bekleme, diyor rından rica ederler. du, o başka bir kız seviyormuş. Buna anneme döndü: Zensjin ve «on derece eğlenceli film, ilâ/eten : Bana müsaade hammcığım. Ben, rağmen aylarca bekledim. Gelmedin. FOX JURNAL, fiatlarde mühim tenzilât vardır. ™ Bugün gidilecek Sinema yarın gelir, cevabınızı alırım. Beyefen Sonra o, mor dudaklı, şişman ve ihtiyar Bugtin saat 1 de talebe matinesi. Duhuliye 25 Kr. adamla evlendim. Görüyorsun ya, şimdi pek merak içinde. O, gidince annem beni karşısma aldı: di sana döndüm. Beni yanma alacak Çünkü: Başımıza devlet kuşu kondu Çiçek! mısm? Devlet kuşu bu Arab bacı mı? Tıpkı bir masal gibi. Seni elimden Seni bir zengin adam istiyor. Arab alan devden kaçıp kurtularak bana dönbacının küçük beyi... dün. Seni koruyacağım ve seni bir daOmuzlarımı silktim: ha elimden alamıyacaklar... SİNEMASINDA Ben nişanhyım anne. Başımı göğsüne koyarak ağladım. Hayatını sefalet içinde geçirtecek Ondan sonraki senelerimde, geçen iki bir nişanlı. yılhk hayatımı, bir masalmış gibi dü Olsun... Ben razıyım. Sen, her şeye karışma. Ben ba şündüm. Tıpkı bir masal gibi Bibliyoğrafya Elbistan Lîsan dersleri* j SUREYYA 1936 1937 KADIKÖY RADYO Ç Bu akşamki program J ISTANBUL: 12,30 plâkla Türk musikisi 12,30 havadis 13,05 plâkla hafif müzlk . 13,25 muhtelif plâk neşriyatı 18 Dördüncü Dll bayramı programı 18,30 çay saati, dans musikisi 19,00 Ambasadörden naklen varyete musikisi 20,00 Vedia Rıza ve arkadaşları tarafından Türk musikisi 20,30 Münir Nureddin ve arkadaşları tarafından Türk musikisi 21,00 plâkla sololar 21,30 orkestra 22,30 Ajans haberleri. VİYANA: 17,45 gramofon 19,35 halk şarkılanm öğrenelim 19,50 küçük haberler, saat, haberler, hava raporu, spor 20,15 operet $&yını 22,45 filimlere dair 23,05 haberler, hava raporu 23,15 piyano konseri 23,45 gramofonla konser 24,15 konuşma 24,30 dans musikisi ve şan. BERLİN: 19.05 spor 19,25 musiki ve şan 20,50 gramofonla edebî yayın 20,25 piyano musikisi 20,50 günün akisleri, haberler21,15 musikili piyes 23,05 hava raporu, havadis, spor 23,35 eğlenceli yaym 1,05 dans musikisi. BUDAPEŞTE: 18,50 gramofon 20,25 salon orkestrası21,05 konferans 21,45 haberler 22,05 şanla birlikte orkestra konseri 24,25 cazband takımı 1,10 son haberler. BÜKREŞ: 19,05 askerî musiki, konferans 20,25 gramofon, havadis 21,05 mektub kutusu21,20 dans havaları 22,35 haberler, spor22,50 gece konseri: Dans orkestrası 23,50 fransızca ve almanca haberler 24 rumence haberler 24,05 gramofon. LONDRA: 18,20 çocuklarm zamanı 19,05 askerî konser 20,05 havadis, spor 20,35 konser21,05 açık hava konseri 22,10 konuşma lar 22,35 piyano ve keman konseri 23,25 havadis 23,35 dans musikisi, istirahat esnasında haberler. PARİS [T. T. P.l: 19,35 havadis 20,45 dans havalan (gramofonla) 20,55 konuşmalar 21,25 şarkılar 21,35 filim parçaları 22,05 opera yayını. ROMA: 19 konuşma, memleket yayını 19,25 yabancı dillerde konuşma 20,05 eğlenceli musiki, gramofon 20,10 turizm yayını, esperanto 20,25 eğlenceli musiki, mem leket yayını 20,55 Yunanistan için yaym, haberler. turizm yayını 21,45 eğlenceli konser 22,20 radyo sergisinden nakil, sonra konuşma ve dans musikisi. İstirahat esnasında 24,05 havadis 24,20 ingilizce haberler. SİRLEY ASi BİR MAYIS Gecesi M EL E K K I R I K GARY COOPER R Ü YA TEPEBAŞI GARDEN'İ Yarın saat 17 de BÜYÜK MATİNE TRACEY ,ve HAY numaraları , TU RA N 3 Bu akşam ŞENLİK GECESİ Vodvil 3 perde FRANSIZ T i Y A T R O S U . Revüsünün veda müsameresi TAMARABEK Bugün S A R A Y Sinemasında NÖBETÇİ ECZANELER Bu gece nöbetçl olan eczaneler şunlardır: İstanbul cihetindekiler: Aksarayda (Şeref), Alemdarda (Esad), Bakırköyde (İstepan), Beyazıdda (Asador Vahram), Eminönünde (Beşir Kemal, Cevad), Fenerde (Hüsameddin), Karagüm rükte (Kemal), Küçükpazarda (Necati), Samatyada (Erofilos), Şehremininde (A. Hamdi), Şehzadebaşında (Hamdi). Beyoğlu cihetindekiler: Galatada (Hüseyin Hüsnü), Hasköyde (Barbut), Kasımpaşada (Vasıf), Merkez nahiyede (Della Suda), (Kinyoli), Şişlide (Nargileciyan), Taksimde (Limonciyan). Üsküdar, Kadıköy ve Adalardakiler: Büyükadada (Merkez), Heybelide (Yu suf), Kadıköy, Muvakkithanede (Saadet), Kadıköy, Söğüdlüçeşmede (Osman Hulu . si), Üsküdar, İmrahorda (İmrahor). AMERİKA İHTİLÂLİ JAMES GAGNEY LiLY DAMITA RiCHAR GORTEZ Ancak S Ü M E R Sinemasında görebilirsiniz. RONALD COLMANN Ve JOAN BENNET tarafından Pek yakında MONTEKARLO KRALI Sineması yeni mevsime başhyor . . . ALKAZARd, MOHİKANLARIN 2 devre 26 kısım Mevsimin en güzel filmi olan İPEK Bugün S 0N U banla konuşacağım. CAHİD UÇUK V O L GA AHKUMLARI Bugün saat 1 de tenzilâtlı talebe matineleri başhyor. Haftanın muazzam muvaffakiyetî I Pendikteki beyaz ev Zabıta romammız: 36 Onları da yarın sabaha bırakmız!. O halde bu gece yalnız ayaktakileri gözden geçirmemiz Iâzımdır. Çünkü zannederim içeride hastalar da dahil olduğu halde elli altaıış kişi var. Müdür Nurullah Bey biraz düşündü: Fazla, dedi. Yüze yakın. Bahçede kaç paviyonunuz var? Üç. Bir de çamaşırhane ve hastaIardan ölenleri bir iki gün muhafazaya ayırdıgımız küçük bir kısım. Bahçenin arkasında koru gibi bir şey görüyorum. Pek küçük bir ağaclıktır. Orada kimsenin saklanması mümkün olmaz. Bana bütün doktorlannızı, hastabakıcılarınızı, hademe, ahçı ve hastalannızı tanıyan birisini bu gece ve yann akşama kadar verebilir misiniz? Evet, hastabakıcı Rana veya Z.ehra... tkisinin de tanımadığı yoktur. Zehra hastaların da hepsini ayrı ayn tanır. Hastalannız içinde dün, evvelki gün, bugün giren kimler var? Sanınm hiç kimse yok. Maamafih bir kere sorayım. Doktor Nurullah zile bastı. Hademe gelinciye kadar bir kâğıd yazdı ve hademeye bu kâğıdı idare memuru Sadık Beye vermesini, kendisinden cevab almasını istedi. Beş dakika sonra cevab geldi. Üç gün içinde hastaneye on iki hasta müracaat etmiş, bunlardan dördü birer gece kalarak gitmiş; diğerleri hiç yatmamışlar. Bunu işitince Kutsi başmı salladı: Hastalar arasmdaki araştırma da boşuna çıkacak gibi. Maamafih ihmal etmeğe gelmez! dedi ve ayağa kalktı. îj! !j» 5J» tekmilini birden gösteriyor. Asistan Niyazi hastane kapıcısmın yanından ayrılarak büyük binamn ka pısına doğru gittikten sonra içeriden merdivenden acele inen birisine rasladı. Yaklaşınca tanıdı: Doktor Numan. Doktor, Niyaziye: Gitmiyor musunuz? Kalacak mı Asistan bey, dedi. Galiba ne ya Sizinkilerin muayenesine kıymet rakınız. Gece, iyi birşey değil... sınız? verenler de var; ne yapalım!.. pacağmızı düşünüyorsunuz!.. Hastabakıcı Ranaya döndü: Diye sordu. Niyazi: Gülüştüler ve Kutsi ile yanındakiler Siz ne dersiniz? Evet, acaba kalsam mı? Bu va Düşünüyorum, dedi. Geç oldu. kitten sonra nereye giderim, diye düşü ameliyathaneye doğru yürürlerken ka Hastabakıcı, yabancı adama sordu: Belki çıkmam. Siz gidiyorsunuz, öyle nüyorum. pıcı bir adamla geldi. Müdüre yaklaştı: Mühendis Fethi Bey midir hastami? Sizinle konuşmak istiyor! Kutsi ile müdür ve hastabakıcının kanız? Evet... Randevum var. Olmasa pıcı odasına yaklaştıklan bahçenin bu Diye yanındaki adamı gösterdi. Bu, Evet... doğrusu bu vakitten sonra ben de kal köşesinden farkediliyordu. Bahçedeki uzun boylu, ince bıyıklı, temizpak bir Rana Hanım müdüre eğilerek: mayı tercih ederdim. lerin gözleri onlara çevrildi. Bir hademe gencdi: Parolayı aldınız mı? Dedikleri doğrudur. Dün çıka hastabakıcıya: Beyefendi, dedi. Hastanenizde caktı, hazırlandı, hesabı kapandı. Fakat Doktor Numan güldü: Amma da uzattılar, dedi. Ne ölen dayızadem yatıyor. Dördüncü koğuşta, gelip alan olmayınca kalmıştı. Müsaade Evet. «Ben de geldim!» diyip çıvar, ne kalan. Kadmın eli veya omzu apandisitten on iki gün evvel ameliyat ederseniz taburcu edelim. Siz bilirsi kacakmışız!.. sıyrılmış. Geçmiş, gitmiş. İşte heriften de oldu. Dün gelip kendisini alacaktım. İ niz!... Ve aynldılar. Doktor Niyazi merdiven başına geldiği zaman, yukarıdan a eser yok. İki silâh sesini işitenler de çok şim çıktı. Ancak şimdi gelebildim... Müdür, Kutsi ile arkadaşlarına yetişşağı inen üç kişiden birinin aşağıdan yu tan unuttular, herkes uykuya çekiliyor. Müsaade ederseniz... mek istiyerek: Bunlar hâlâ boşuboşuna onu bunu çeviMüdür hayretle baktı: karıya çıkan birisine: Peki, gönderiniz!.. rip duruyorlar. Ne çıkacak sanki... Bu vakitten sonra mı? Affedersiniz, ellerinize bakalım. Dedi. Koşarken geriye döndü. Rana Hastabakıcı güldü: Dörtyolağzında oturuyoruz. Bir Hanıma: Dediğini duydu. Hemen geriye dön Senin aklın ermez! dedi. mahzuru yoksa!... dü. Merdivenin altındaki kapıdan bah Fakat, dedi. Adresini alınız ve Kutsi ile yanındakiler kapıcıdan ay çeye çıktı. Bahçede iki hademe, bir has Hayır, geceyansı..» kapıda deftere imza ettiriniz. tabakıcı bir köşede konuşuyorlardı. Sağ rılmışlar, ameliyathaneye doğru yürü Evet amma, annesi, kardeşleri Polisler ve müdür ameliyathaneyı, daki ameliyathane önünde bir yabancı yorlardı. Niyazi gülerek onları karşıla Ankaradan geldiler. Dörtgözle bekli Numan Beyin kliniğini araştınncıya kaadam sigara içerek dolaşıyordu. Niyazi dı ve müdüre: yorlar. Ne mahzuru olacağını tahmin e dar dördüncü koğuştaki apandisit hastatekbaşma dolaşmayı tercih etti. Elleri Nurullah Bey, dedi. Haydi henr dersiniz? Sanınm, hesabı temizlenmiştir. sı hazırlanmış, kapıcının elindeki kâğıda cebinde bir aşağı bir yukan yürüyordu. şire hanımlann ellerini muayene etmeni Sıhhati de yerindedir. Dediğim »îW Hün imzasını atarak çıkıp gitmişti. Fakat Halinde kararsızlık vardı. Hastabakıcı zin bir kıymeti olsun. Bizim asidli elle gelip alacaktık; olmadı. biraz sonra hastane garib bir hâdise ile yanından geçerken bu kararsızlığı sezmiş rimizi görmekten ne çıkar?... Müdür itiraz etti: karıştı: gibi: Nrullah Bey başkomiseri gösterdi: Herhalde yarın sabaha bı luva

Bu sayıdan diğer sayfalar: