AB c DAi RAk a VA / g P BULHAMIDIN SOn GÜNLERİ Aülhamit, Yabani Domuz Avını Pek Sevdiğini a , 'N POSTA i ai ei —i Söylüyordu Enver Paşa İle Talât Beyin Resimleri Çok Garipti NAKİLİ — ZİYA ŞAKİR Her hakkı mahfuzdar ü DÖŞ nn Bütün Vükelâya tevzi edildi. ( Bir mütaleaları varsa ve hangi madde hakkında ise 0 madde- nin hizasına yazsınlar ) denildi. Nihayet, bizim Kanunu Esası vü- cüde geldi. Fakat.. Netice ma- lüm.,. Meclis açıldı. Her taraftan meb'uslar geldi. Fakat bumların ekserisi, ( hümekayı ümmet ) ten mürekkepti. İçlerinde adamakıllı söz söyliyecek pek az adam var- d. Hepsi — cahildi.. — Bunun Üüzerine ( Mektebi Mülkiyei Şa- haneyi açtırdım. Ahmet Vefik Paşayı müdür yaptım. Ondan sonra, mektepli memur — ye- tişmiye başladı... Dedikten —sonra — şahsından bahsederek: — Ben artık bitaraf bir ada- mım. — Vallahi, billabi, — tallahi benim hiç bir emelim, hükümette hiçbir gözüm yoktur. Ölünciye kadar rahatça yaşamaktan başka hiçbir şey istemiyorum. Bir de, Devletin selâmetine dua... Sözlerile bugünki mülâkata da hitam verdi. 20 Teşrinlevvet 991 Abdülhamit bugün sol kalça- sından bacağına doğru inen ( si- yatik ) ağrılarından — muztaripti. Asprin aldı. Öğleden sow- ra, ağrıların geçtiğini söyledi. Bugünki gazetelerde, Berlin ve Paris muahedelerinin lâğ- vedilmesine dair bir nota veril- diğini okumuş. —Eğer muvaffak olunursa,çok Diyor ve umumi harp vazi- yetinin —ittifak arduları İehine . devam etmesinden memnun gö- Fünüyor. 30 Toşrinfaani 933 13 Kânunnevet 916 Abdülhamit bu sabah yata- ğından bir bel ağrısı ile kalktı. St üste, üç asprin aldı. Ter- . Biraz sonra ağrının araldı- ğinı söyledi. Müttefik hükümetler — ta- tafından bitaraf hükümetlere ve- rilen sulh —hakkındaki — nota, Abdülhamidin çok hoşuna gitti. — İnşaallah diğer taraf ta sul- he razı olur da, artık bu umü- mf kıtal nibayet bulur. Beşe- tiyet, bu büyük belâdan kurtulur. Diyor. Abdülhamit, bugün kıvrak bir alay etti. Önündeki masada an Harp Mecmuasını gös- terip gülerek: — Şu, Enver Paşa.. Haydi Ne ise, o, asker... Fakat Talât B_eyle İbrahim Beyin (poligon) da hişan atarlarken aldıkları şu va- ziyet.. Çok tuhafıma gitti. Hele İbrahim Bey.. O kadar garip bir vaziyet almış ki.. Ve sonra, yine ciddiyete rucu ederek devam etti: — Bu ( Poligon ) v ben yap- tırdım, Bir de Yıldız Sarayında im için bir poligon yaptır- muştım, Orada her nevi silâhla- rın bir nümunesi vardı. Yeni bir silâh geldi mi, hemen oraya ah dırtır, tecrübelerini yaptırtırdım. ' Silâha çok merakim vardır. Vaktile çok — avcılık yaptım. O zamanlar, tabanıma da kuvvetli idim. Taaa, uzak ormanlara gi- der, derin yerlerine kadar girer- dim, Kaç kereler mübim tehlike- ler geçirdim. Bir kere de yara- landım. Domuz avı, çok —güçtür. Gayet tetik bulunmak lâzımdır. Vücudü ağırdır amma, yürüyüşü çok seridir. Ümit etmediğiniz bir zamanda meydana çıkar. ve süratle üzerinize gelir. Hiç telâş etmemeli. O, gelinciye kadar beklemeli. Fakat gelir gelmez hemen yana sıçramalıdır. O za- man gelir, geçer. Vücudüu kalın ve fazla yağlı olduğu için çabuk dönemez. İşte o vakıt hazır bır lunmalı ve geriden - vurmalıdır. Şayet insan çekilemezse, felâket- tir. Ağzımdaki sivri dişlerle ba- caklarım bıçak -gibi keser. Abdülhamidin şu küçük dersi, bilmem avcıların işine yarar mı?.. 6 Kânunuevvel 332 Birkaç gündenberi Abdülha- midin arkasında ve muhtelif yer- lerde hissettiği ağrı, dün böbrek- lerinin hizasında toplandi. Birkaç gündenberi muhtelif zamanlarda asprin aldığı halde - bir fay- dasını görmedi. Dün akşam Müş- 53 BAHRİ ALTAY B.; Hayal- peresttir. Mi- » zahı sever, rü- ziplik yapma- göremediği şeyleri işaret ! ederek rüfe- kasının mizah kislerini tah- rik eder. Kızmaz, şakaya alaya tahammül göstermek istırarında- dır. Usul ve merasime pek ria- yete taraftar değildir. H 58 NEVZAT B. ; Zeki ve has-- sastır.. Men- faatlerinde ve şahsını alâka- dar eden me- gösterir, ba- zen küçük birşeyi — izam eder. Bedeni ve amelli me- saiden ziyade mütevakkıf muvaffak kuvvei mesleklerden - biri.le olur. Herşeye karışmaz, her cer- yana kapılmaz. zihniyeye Resminizi Bize Gönderiniz, * x4 x Size Tabiatinizi ! fekasma mu- | |— yı ihmal et- . mez. Herkesin , sailde titizlik Fotağraf Tahlil Kuponunu 1tinci Sayfamızda bulacaksınız. fike Kadınefendinin ısrarile - bir şişe maden suyu içti. Bol idrar geldi, Ağrı da tahaffüf etti. Bugün — doktoru çağırtarak, kendisini muayene ettirdi. — Eskiden böbrek rahatsız- lığı çektiğim için merak ediyo- rum, Diyor. Doktor, idrar tahliline lüzum gösterdi. Güçlükle Abdül- hamidi ikna etti. ' — Bari, toplatalım, Dedi ve bunun için de emir verecekti. Fakat, birdenbire tep- —T ederim doktor bey.. Şimdilik buna lüzum yok, Dedi. ( Arkam var ) Sinema Ve Tigafro!ar ALKAZAR — —— Son bölük ARTİSTİK — Vicdan azabı ASRİ — Cambazhane çocuğu ELHAMRA — Kongre eğleniyor ETUVAL — Göl Cehennemi GLORYA — Müstafu HİLÂL — Kanlı venedik KEMAL B. — Goca sevdalar MELEK — Kongre eğleniyor MİLLİ <— Dul Nişanlı OPERA — Aya lşık ŞIK — Yamık kalpler Kadıköy Süreyya — Amerikalı bakireler ÜSKÜDAR HALE — Kanlı puse Söyliyelim... HALİL İBRAHİM B. ; Sami- Kafasını faz- la yormıya bir- şeyi fazla ta- mik ve izama taraftar — de- ğgildir. Bazan serkeş ve inatçı olur. İğbirarını —Ü çabuk unutmaz. evazuu sever, | Kanaatkârlığa mütemayildir. ALİ EF. ; Kerdi âlemindedir. deycanını, e- lem ve neşe- sini belli et- mez, he"!CYG müdahale et- mek istemez, şıklığı sever, v a Tia- H yet eder. Ya- Ü ve — sokulgan değildir. BEKİR B. ; Hüdelrkiktîı—. Şah- siyetine ehem- miyet verilme- &ini ister, gö- zü büyüklük- tedir. — İntiza- ma, şıklığa ri- üyet eder. Fiil ve hareketin- de lâübaliliğe sapmaz. Ha- yali mevzulara | tim — ve | Getüne Bugünün Romanı LN ? MA Yazan: Z. Şakir | O zaman acabafbena olan alâ- kanız sarsılmayacak mı?.. Kalbiniz, 'acı bir medametle — sızlamaya- cak mıT.. Sait Bey, adeta yalvarır gibi baynunu büktü: — Ne mümkün iki gözüm, ne mümkün... Bilâkis sizinle ifti- har edeceğim. Sanki arasam, ta- rasam da sizden iyisini mi bula- cağım. Şunun — şurasına geldi- niz geleli herhalinize şahidim. Al- lah - biliyor ilk geldiğiniz za- manlar, uf tefek bazı el ve dil şakaları yapmak istedim. Buna meydan vermediniz. Bu halleriniz kalbimde bir ateş uyandırdı, Günrler haliniz, etvarınız kalbididi v Stgi körüklye kör rükliye bilseniz beni ne bale getirdi ?. Kıymetli bir zevce ola- bilmeniz için, şükür allaha, neyi- A el Âlime, fâzıla, zekiye, afife bir hanımsınız. Hüsnü ce- malinize gelince, şair, kâtip bir bir adam değilim ki... — Pek âlâ Beyefendi, tevec- cühünüzü ve teklifinizi teşekkür- lerle kabul ederim. Emin olunuz ki size çok iyi bir hayat arkadaşı olmıya bütün varlığımla gayret edeceğim. Sait Bey, sevincinden ellerime sarılarak öpmek istedi. Hemen ellerimi çektim. - — Müsaade buyurunuz Beye- fendi. Acele işe şeytan karışır. Dedim ve bir adım geri çe- kildim. Sait Bey yalvarıyor: — Canım ne olur? Bir kere- cik.. Bir kerecik olsun şu elle- rinizden öpeyim. Şükür Allaha, artık biribirimizin olduk, — Henüz daha olmadık Be- yefendi. Çünki benim size ver- diğim söz kâfi değildir. Bu işe annemin muvafakat etmesi de Vâzımdır. Sait B. hafifçe sendeledi: — AÂnnenizin mi?.. — Evet. — Fakat bu iş uzamasın?.. — Eh, Beyefendi, böyle işler pek sizinm düşündüğünüz kadar da kısa olmaz. — Ya, muvafakat etmezse.. — Muvafakat etmemesi için hiç bir sebep yok. Peki.. Buna hangimiz te- sebbüs edelim? — Üsulen sizin anneme mü- racaatınız İâzım. Sait B. oturdu. Başıni avuç- larının içine alarak düşünmiye başladı. — Ben gitsem, olmaz. Bura- dakileri göndersem, yine olmaz. 'Olur ki bir aksi cevap veriverir. Mahcup olurum. Onu müşkül mevkiden kur- tardım: ' — Üzülmeyiniz — Beyefendi. tır, onu anneme gönderirsiniz. Derdemez, Sait B. masanın bir yumruk — vurarak ayağa kalktı ve haykırdı: — Yaşa.. Yaşa benim... Hemen, elimi uzatarak — Ne yapıyorsunuz Beyefendi. Aleme rezil oluruz. Dedim ve onu süküta davet ettim. . Tam o anda bapı vuruldu ve Sait Beyin cevabını beklemeden Vedat içeri girdi. Elinde bir kâğıt tutuyordu. Rengi, bir top- rak kadar solgundu. Elindeki kâğıtlar, titriyordu. Onun bu vaziyetinden, bütün sözlerimizi — dinlediğini — hisset- sükünetle — odama geçtim. Hemen, çantami masanın Salim Beyi görür, meseleyi anla- Üstüne atarak koridor kapısımı açtım. Hasanın orada olup olma- dığına baktım. Hasan, orada yoktu. Dış kapıya kadar çıktım. Hasanla karşılaştım. Sordum: — Nereden geliyorsun Ha- Hasan, elindeki paketi gör terdi ve cevap verdi: — Vedat Beye cıgara almıya gitmiştim. Derhal anladım. y Tam öğle vakti yemeye hazır lanacağım zaman Hasan odama girdi. Elinde bir tepsi vardı. Müstakbel zevcem, bana bir tabak köfte, bir tabak ta süt- lâç getirmesini Hasana emretmiş. Akşam yaz?hanedın yarım saat evvel çıktım. Bu havadisi Zehraya yetiştirmek için hem gidiyor, hem de düşünüyordum. Sait Bey ailemin vaziyeti hak- kında hiç bir şey bilmiyordu. Armemin, alellâde bir — tütün amelesi olduğunu ona duyurmak icap ediyordu. Bunu saklımak lüzumsuz bir şey olmakla be- raber başkasından haber alması da pek ayıp olacaktı. Bunun için dürüstane hareket ederek bunu bizzat benim söylememi muvaflı görüyordum. & Zehranın odasına girdiğim zaman o da İşlerini bitirmiş, çıkmıya hazırlanıyordu. Beni gö- rür görmez çehremi tetkik ede- rek sordu: — Hayır ola Kevser.. Ne var? Odadakilere işittirmemek için kulağına eğildim ; — Arabalar dolusu havadis var. Çıkalım da yolda anlatırım, — Ay, ©o zamana kadar sabredemem Kevser.. Paydosa, daha on dakika var. Şöyle biraz çıtlat... — Ol&maz.. tadı kaçar, çıka- hm da öyle. Zehra sabredemedi. Gitti ka- lem şefinden izin aldı. Beraberce çıktık. x .Yolda meseleyi Zehraya anla- tirken o, kanatlı bir kuüş gibi çırpınıyor ; Aşkolsun Kevser.. vallahi olur şey d;i:ğ'il.. ne şans... nü 8 bbi... ' mDi;:ntuteı tepiniyor. Hikâyemi tamamen bitirdikten sonra müstehzi bir tavır alarak: —İşte Zehracığım, ben müte- ahhit Sait Beye varıyorum, Artık mühendis Fahir Beyi de sana bırâkıyorum. — Aramızda — hiçbir rekabet tehlikesi kalmadı Dedim. Zehra, fena halde bozuldu. Buna ciddi bir surette verilecek cevaptan kaçınarak işi alaya bozdu: | —Aşkolsun Kevser.. Sen kos- koca altın babası bir müteah- hide var da, beni de külüstür bir mühendise bırak.. — Allahtan reva mıf.. Dedi.. Onun bu şakasını, ben de bir şaka ile karşıladım: — Ne yapayım kardeş.. Sait Beyi taksim etmek kabil değil! ki.. Eğer yeni kanun çıkmasaydı, seni üstüme ortak alırdım. Diye cevap verdim. (Arkası var) l » 'a v İi | Hreb li Creiiik dka AET P 6 S e Ca üiidi . b ı ÜLELMkLAİI A