| H : BECN Ba A Ü ae e & —wT u DKMT Ü P reş n a zt İ | Şar Ç e P L b MT İ P F S M BZ ” 53 bi ae U Ola Ha —a = — ——— —— Pazar san Bey —— OFG a |. — ŞEKER. FİATLERİ YÜKSELİYOR > — KB | FRANSIZ TÜRKÜSÜ Kıskanırım, ah, seni: Oldun para mahzeni! Kandırıp, dolandırmak, Billâhi, mubah seni!.. y Altınları sayarsın, Bankalara koyarsın ! 4 Sonra “buhran var..,, Diye, - Elâlemi soyarsın!.. ö ç Kıs biraz kuyruğunu; Yutmayız buyruğunu! Korkarım yiyeceksin Dünyanın yumruğunu !., Misafirlikte Bir Kavga Hasan Bey bir ahbabının evine misafirliğe — gitmişti. Ev sahibi dedi ki: — Buyur Hasan Bey... Hiç sıkılma... Burası senin evin gibidir. Ev sahibi herkese böyle söy- liyordu. O sırada, misafirlerden bir kari koca arasinda kavga çıktı. Kocası kadına iki tokat attı. Ev sahibi: — Aman yapmayın, etmeyin.. diyordu. « Hasan Bey dedi ki: — Bırak canım, kendi evleri imiş gibi hareket ediyorlar, İki Yüzlü Değil Kahvede pek çirkin bir adam kendini methediyor: — Ben iki yüzlü değilim, diyordu. eZ Hasan Bey yanındakinin ku- lağına fısıldadı: — Bu surat bir tane de olsa yine çekilmiyor. B aai Bir Hanımın Konferansı Hasan Bey bir gün Kadınlar birliğinde konferans — dinlemeğe gitti. Bir hanım çıkmış, erkeklerin aleyhinde bulunuyor ve kadınlara nasihat veriyordu: — Kadınlar daima kocaları- nın arkasından gitmelidir, dedi. Hasan Bey dayanamadi, aya- ğa kalktı ve konferans veren hanıma sordu: — Ya kocası posta müvezzii ise? ; İ'farlı'î Gecede Hasan Bey, karlı, soğuk, ber- bat bir havada, gece yarısı, ma- halleye giriyordu. Bir de baktı ki sokağın köşe- sinde, komşularından biri, ayakta bekliyor. ' — Ayol, dedi, bu havada, burada işin ne? — Hasan Bey, bizim hanım evde saz çalıyor, bitirsin diye bekliyorum! Bey: Şeker var, şeker ! Sütçünü Güğümleri Bir gün Hasan Bey bir sütçü dükkânının önünden geçiyordu. Fena da bir yağmüur yağıyor. Hasan Bey bir de baktı ki, sütçü güğümlerini dışarda — unutmuş, ağızları açık, sütlerin içine bol bol yağmur suyu doluyor. Hasan Bey insaniyet namına hemen sütçü dükkânına girdi: — Ayol, dedi, sütleri içeri al, baksana, bardaktan — boşanır- casına yağmur yağıyor. Sütçü başını salladı: — Aldırma Hasan Bey, dedi, o sütleri satacak ben değilmi yim? Nevicat Su Hasan Bey bir gün terkos ' hıusluğunu açtı. Su gelmiyordu, Yanındakilere dedi ki: Kai — Hay kâfir Terkos Şirketi... Bak, tıpkı havagazi gibi bir su icatetmiş. Musluğu açınca akıyor amma ne göze görünüyor, nede ıslatıyor. Östelik kokusuda yok! Yolcu — Daha kıymetli bir şey var, Hasan Ne İster? DAL T — Karakışta soba ister, Lâstik, palto, aba ister! “Çallı,, içer tam bir binlik Sonra bir de caha ister! Köprü yine çöküyormuş, Aman, yeni duba ister! Benim gibi kimsesizler Ana ister, baba ister ! Apartıma pahalıdır, Bu fakir halk Oba isteri Eminönü bir göl oldu, Boşaltmıya kırba ister| Hastane bulamıyan Veremlilere çorba ister! Yeni kızlar sporcu genç, Yani kaba sapa ister! Sporcular der ki şimdi: Bu muharrir sopa ister! Bu soğukta titriyenler Kömür, odun, soba ister! “Selim Sırrı,, çok söylüyor : Ağzına bir tıpa ister! Gizli rakı içer “Agâh,,: Meyhaneyi sapa ister! Zannetmeyin “Musolini,, Artık “kıral,, “Papa, İster! Politika limanında Durmak için çapa ister |.. Bunu yazan usta şair Bir gümüşten kupa ister |.. HASAN BEY Zenginlerden biri bir otomo- bil almıştı. Hasan Beye dedi ki: — Bu otomobil harukulâde birşey, Hasan Beyl Hele bu mar- kadan çok memnunum. Karşısın- da hiç dağ taş kalmıyaor. Hasan Bey güldü: — Fakat uçurumlar kalıyar, değil mi? Dedi. Tiyatroda Hasan Bey — Şehzadebaşında bir varyete tiyatrosuna gitmişti. İçerde müşteri namına — birkaç kişiden başka kimse yoku, Nihayet perde açıldı, ortaya bir pehlivan çıktı, dedi ki: — Şu masayı görüyor musw- nuz? Bunun üstüne on kişi çıksın, ben bir kolumla masayı kaldıra- cağım. İsterseniz içinizden on kişi buraya gelsin, tecrübe - yapalım, Hasan Bey Pehlivana bağırdı: — Müşteri üç kişiden - fazla TEHLİKE V doktor: ** — Hasan Bey, tehlike yoktur. AR MI? yok ,, dedi, hasta tehlikeli galiba... — Merak etme, doktor bir daha gelmiyecekse HASAN BEY ve KIŞ BABA Hasan Bey — Kış baba... yok pehlivanım, yorulma nafile! Sen bizim. tarafa pek yerleştin artık ! Kış baba — Hasan Bey, burada buhran isminde bir arkadaşım var, beni bırakmıyor. — İNGİLİZ. TÜRKÜSÜ Vücutları İncecik, Yolda yürürler dimdik! Bu kadar viski içme, Aman, vavrum kikirik !.. * | İhtilâller çoğaldı, Hindistan pek bunaldı ! Sütlü keçilerile, (Gandi) hapiste kaldı ! * Bakın şu İngilize, Gemi dizmiş denize ! Onların cakaları Vız gelir bendenizel.. Mezar Parmaklıkları Birgün Hasan Bey bir me- zarlığın önünde durmuştu. Bakti ki etrafma — demir parmaklık çekilmiş. — Allahallah, diye sorda, Bu mezarların etrafına niçin demir parmaklik çekerler ? — Âdettir, Hasan Bey. — Çok yanlış bir adet. Çünki içeride bulunanlar dışarı çıkae mazlar; dışarıda — bulunanlar da içeri giremezler. Buna ne İüzum var? i İNe Biçim Jimnastik? Hasan Bey bir gün ahbapla- rından birine rast geldi: — Hazret, dedi, şişmanlıyor- sun, Hamur işlerini az ye. — Evet, Hasan Bey, daktor bana jimnastik yap, dedi. — Yapıyor musun ? — Başladım, Hasan Bey... Hergün iki parti karımı dövü- yorum |.. Pişman Üstüne Pişman — Hasan Bey, bekârdım, * evlen! ,, dediler, evlenmedim, pişman, oldum. Sonra evlendim, karımla geçinemedim, — evlendi- ğime pişman oldum. “ Çocuk yap! , dediler, evvelâ, isteme- dim, pişman — oldum. — Sonra çocuğumni oldu, masraf arttı, piş- man oldum. Karımdan ayrılmıya karar verdim, ayrıldım, ayrildi- ğıma pişman oldum. Çocuk ben- de kaldı, pişman oldum, anasma verdirn, pişman oldum, Ne ya- payım ? Hasan Bey düşündü: — Ayol, dedi. Sen ne yapsam pişman olacaksın, Pişman olmaz- san, bu sefer de pişman olma- dığına pişman olacaksın ! İspanyada | Kolera Mahalle kahvesinde biri yük* sek sesle gazete okuyordu: — İspanyada kolera çıkmış! dedi. Hasan Bey bağırdı: — Aman orasını geç... talık bize geçer, okuma. Hasr Ai Üyer Yal K aşç