6 Mayıs 1937 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 6

6 Mayıs 1937 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

İçinde 10 şilin bulunan mektubu postada kim açtı ve parayı kim aldı? Listede « mektep açmak » diye yazılmıştı. Celte açılıp da dava dosya- sındaki evraktan birinin okunmasına başlanır başlanmaz, dava mevzuunun «mektup açmak» olduğu ve koridorda asılı listeye yanlışlıkla ilk işaret etti - #imiz şekilde geçtiği anlaşıldı! İddiaya göre, bir mektup postada açılmış! Bu mektup, Maltadan Pangal- tıda Sentespri kilisesinde Loran Esiki- dise yollanmış. <132> numaralı taah - bütlü bir mektupmuş. Galata posta merkezinden Pangaltı posta merkezine yollanan mektup etrafında, sahibinin müracââti üzerine tahkikat başlamış. Mektup açılmış mı sahiğen ve açılmış sa ne maksatla? Mektup zarfınım mu- ayene ve tetkiki neticesinde açılıp son- radan tekrar kapatıldığı zanni hası! ol- müş ve gene iddiaya göre, zarfın içeri- sinde (0 Şilin varmış! Posta idaresince tahkikat yapılarak, posta müfettişliği, dosyayi gözden ge- çirip, bu mektubun açılmasından do- layı Galata posta merkezi mersule me- murlarından Kemalle Pakizenin mes'ul tutulmaları icap ettiği şeklinde bir mü- talâada bulununca, dosya, Müddelu - mumiliğe, oradan da Birinci Cezaya gelmiş! Dava edilenlerin, serbest olarak du - ruşmaları yapılıyor. Kemal, kendisinin 30 senelik memur olduğumu, şimdiye kadar hiç bir yolsuz hareketı görülme- diği gibi, bu hâdise ile de hiç bir ili - şiği bulunmadığını, esasen ortada aley- he hiç bir delil bulunmadığı halde sırf bir müfettişin mütalâası aleyhe teza - hür etmesi Üzerine, muhakemelerine karar verildiğini söyledi. Pakize de, bu esastan cevap vererek şöyle dedi: , — Ben de 18 senelik memurum. Bu kadar bir zaman böyle bir şeye tenez- zül etmeyip de ondan sonra tenezzül etmem, aklın kabul edebileceği bir şey değildir. doğrusu! Ben, taahhütlü mek- tuplarla meşgul olurum. Bu mektup, diğer mektuplarla beraber elime geç - tiği zaman, zarf, tertemizdi; hiç örse - Jenmemişti. Böylece ben de ilk postay- la, Pangaltıya gönderdim. Ş — Kanaatiniz nedir? Bu mektup zar- fı, nerede açılmış olabilir? — Bu vaziyete göre, Pangaltıda açıl- miş olmasını kabul etmek, daha akla yakındır! 'Tahkikat fezlekesinin okunmasına 'Başlanıldı. Bunda mersule memurları Nedimle Seniyenin ifadeleri de yazılıy dı. Onlar da evvelâ kendilerinin eline geçen bu mektubun normal vaziyette olduğunu ve mevrude dairesinden mer süle dairesine böylece verildiğ'ni an - latıyorlardı. Galata merkezinden Pan- Baltı merkezine kadar nakliye memu - runun götürdüğü çantanın sımsık: ki- litli gittiği, bunun yolda açılmadığı da tesbit edilmişti. Bu mektup da, bu çan- tadaymış! Pakize, bir nokta hakkında daha söz söyliyeceğinden — bahsederek, devam etti: Ş — Esasen böyle bir mektup zarfı içe- risine para konulması, usulden değil- dir. Bu mektup, sadece taahhütlüdür. Kıymetli mektup mahiyetini almamış- tır. Dolayısile, içinde para olduğuna in- tikal edilemez? Bu nasıl malüm olur da parayı almak maksadile mektubu açmak düşünülür? Bu, içinde para bu- lunduğu aslâ belli olmıyan bir mek - tuptu. Sadece taahhütlü bir mektup - tan ibaret! İnsan, mutat hulâfına ve yolsuz olarak, bu zarfın içerisine para konulduğuna intikal edebilmek - için keramet sahibi olmak gerektir! Heyet ve müddejumumi, dosyada du- ran mektubu gözden geçirdiler. Sonra, mektubun Kendisine gönderilen Loran Esikidisle posta mevrude memurları Nedim ve Seniyenin, dava edilenlerin ifadelerini alan başkâtip Bedrinin, tah- kikatı yapan müdür Faiğın, Pangaltı- daki memurlar Cenani ile Hasan ve Hakkının, posta müfettişi Halit Okta- yın şahit olarak dinlenilmeleri karar - nin alınması müvafık görüldü. Duruş- manın devamı, Haziranın ortasına bıra- kıldı. Bir hırsız 15 yıl hapse Mahküm edildi Mecidiyeköyünde ve civarında muh- telif tarihlerde 15 den fazla ev soy - maktan üçüncü cezada duruşması ya- pılan Celâlin duruşması bitmişti. Dün, Kkarar bildirilmiştir. Celâlin suçları sabit görülmüştür. Ev soyması göz önünde tutularak, suçlu, 15 sene 2 ay hapse mahküm edilmiş - tir. TÖNÜL İSLERİÇ | Sahneye alışan Kadın sahneden kurtulamaz! Marmara kıyısında, büyükçe şehir- Terimizden birinde oturan bir okuyu- cum küçük yaşında iki şeye rherak etmiş, biri musiki, ikıncisi sahne, fa - kat her ikisinde de muhtelif - sukutu hayallere uğramış. Şimdi bir başka sahada meşgul ve mes'ut, bana yaz - dığı mektupta diyor kı Evlenmek sırası gelince, inanmaz « sınız, bu kadar şikâyet ettiğim sahne bhayatını hatırladım, kendi kendime: «O hayattan bir erkek ne kadar Müşteki ise bir kadın da ayni derece- e ve belki daha fazla müştekidir, mu- hakkak ki bir defa orurlan kurtulabil- se bir daha geri dönmek istemiyecek, kocası için $adik bir zevce olacaktır diye düşündüm.» ğ * Bu mektup bana an, on iki sene ev- vel Fransanın resmi tiyatrosunun en ileri uzuvlarından Bayan Robin A - leksandr ile yaptığını bir mülükatı ha- tırlattı. San'atkâr bir kac Türk ka - dını ile tanışmak arzasunu izhar et - mişti, karşısına ben çıkmıştım, konu- şurken bahis çocuğuna intikal etti: — Müstakbel bir sahne yıldızı, de - miş bulundum. — Allah göstermesin, diye haykır - d. Çocuğum şimdi Tisededir, ileride mühendis olacaktır. Babasının ve an- nesinin bu sahne hayatında çektikleri ıztıraptan Allahım onu esirgiyecektir, dedi. Karı koca her ikisi de gahneden müşteki ve bu kadar bıktıkları sahne- den çekilecek kadar da servet sahibi idiler. Kadınm bu münasebetle söy - lediği cümle elân hatırımdadır: — Bununla berabe: sahneden çeki- lemeyiz. Bu hayatta öyle Bir eksir var- dar ki adımınızi attığınız İlk gün da - marlarınıza işler, ve sizi âdeta zin - cirliyerek sahneye bağlar. Bu hayatta ıztırap çekebilirsiniz, sefalet çekebi - Hirsiniz, fakat önünüze daha müreffeh bir istikbal açılsa gene bırakıp gide - Mezsiniz.» Okuyucumun mektubuna kendili - ğimden bir tavsiye ilâvesine lüzum görmüyorum. Zengin ve muvaffak bir #sahne artistinin bu sözleri okuyucumu düşündürmiye kâfidir, sanırım. TEYZE Bir kalem müdürü, havale ettiği her kâğıdın başına «müstaceldir» yazarmış. Memurlar, müdürün bu huyunu öğren- miş oldukları için «müstaceldir» tenbihi- ne aldırış etmezler, kâğıtları istedikleri gibi günlerce oyalarlarmış. Günün birinde müdürün eline muame- iesinin gayet çabuk bitirilmesi elzem olan bir kâğıt geçmiş. Müdür düşünmüş: «Müs taceldir» yazsa; «müstaceldir.» — klişesine artık ehemmiyet vermiyen memurlar mu ameleyi acele bilirmiyecekler. Düşünmüş, düşünmüş, nihayet kâğıdın Üzerine şu cümleyi yazmayı muvafık bul- muş: «Vallah, billâh müstaceldir.» dr Bazı gazeteler hemen her gün: «Avrupada harp olacak..» «Yeni bir u- mumil harbin arifesindeyiz.. «Harp baş- ladı.» Tarzında manşetler yapıyorlar. Ve so- kakta müvezzileri: — Harp başladı... Yazıyor. Diye barbar bağırtıyorlar, İlkinde bir kaç yüz kişi inanmıştı. İkincide birkaç kişiden başka inanan olmadı. Hele artık biç kimse inanmıyor. Şeytan kulağına kurşun, günün birin- de bir harp başlasa; harp ihtimali bile Yokken «harp başladı» diyenler, gene de #Ayni şeyi mi diyecekler? Hiç zannetmem... Het halde onlar da düşünecekler, taşınacaklar ve nihayet ga zetelerinin başına en büvük punto harf- Terle şöyle bir yazı koymayı muvafık bu- lacaklar: «Vallah, billâh harp başladı» İMSET Kaçaklar henüz Yola çıkarılmadılar İstanbul tevkifhanesinden kaçarak Adanada yakalanan katil suçluları Ür- güplü Abdullahla Antakyalı Tevfik, henüz İstanbula — getirilmemişlerdir. Bunların Adanadan hareketierine dair de, dün akşama kadar müddeiumumi - liğe bir işay vaki olmamıştır. Bir tekaüt meselesi ve bunun etrafındaki meseleler (Baş tarafı 2 inci sayfada) müesseseler vücuda getirmek niçin dü - şünülmesin? Devletin büyüyüp her geyi olduğu ve watandaşın hayatı ile eskisine nisbetle pek çok yakından meşgul bulunduğu ve üzerine bu kadar mes'uliyet aldığı bir devirde artık bunlarla da meşgul olması zaruri ve tabii bir şekle tirmiştir. Denile- bilir ki, her şey bir hamlede halledile - mez, elbet bunlara da sıra gelecektir. Fakat, gönül istiyor ki bu sıra bir an evvel gelsin! Myhittin Birgen Ispanyada gene ihtilât tehlikesi baş gösteriyor (Baştarafı 3 üncü sayfada) yor. Ve eğer, bu hareket, bır gün bir ihe- tilât doğurursa, bunun mes'uliyeti, herhal de ve gene prensip itibarile buna itiraz edenlere ait olmamak gerektir. Selim Ragıp Bmeç Aksarayda sıtma mücade'esi Aksaray (Hususi) — Aksaray öteden- beri sıtmalı bir muhittir. Sıtma teşkilâtı memleketin başında bir belâ olan Kara- saz bataklığını kısmen kurutmağa mu - vaffak olmuşsa da henüz sıtmanın önü alınmış değildir. Sıtma mücadele teşki - lâtında muvaflakiyeti temiin eden dok - tor Ferruh Niyazi Ayoğlunun İstanbul- da bir vazifeye alınması, Aksaraya yeni bir doktor gönderilmemesi yüzünden mücadele tavsamış gibidir. Halkın hemen 9 30 u sıtmalıdır. Taraklı susuz uktan kurtuluyor 'Taraklı: Geyvede (Hususi) — Nahiye- mizde içme suyu yoktu. Merkez muhtarı Kemal Yılmaz halkı pis suları kullan - maktan kurtarmak maksadile kasabaya bir saat mesafedeki Çamhtepe suyunu demir borularla getirtmeyi düşünmüş, keşfini yaptırmış ve projesini hazırlat - mıştır. Bu suyun kasabaya akıtılması için 18 bin 500 lira harcanmacaktır. Su üç aya kadar kasabaya akılılacak, Kemal Yılmaz da kasabada unutulmıyacak bir eser bırakmış olacaktır. Ankaradan Mektuplar: Belediye Meclisinde verilen kararlar — Belediye talimatnamesindeki yeni esaslar mu hamallar yük sahiplerine fena muamele edemiye içki kullanan şoförler işlerinden menedilecekler, t lar başaşağı taşınamıyacak hayvanler dövülemiyt? Ankara, 4 (Hususi) — Beiediye mec- lisi yeni belediye zabıtası talimatna - mesi üzerinde görüşmelerine devam etmektedir. Dünkü toplantıda motör- lü nakil vasıtaları, motosikletler, bisik- letler ve el arabaları, hayvanla çekilen binek ve yük arabaları, hayvanlar ve koşumlar, binek ve yük hayvanları, şe- hir içinde hayvan sevk ve nakli, yük - ler, ve hamallar ve hava vasıtalarına dair olan fasıllar münakaşa ve müzke- re edilmiştir. Kabul edilen maddelerle konan yeni hüküm ve esaslar hakkında tafsilât ve- riyorum: Motörlü nakil vasıtalarının arkalarındaki kırmızı fener, aynı za - manda beyaz bir Ziya ile numara plâ - kasını en az yüz metre uzaktan okuna- cak vechile aydınlatacaktır, Taksimet- reler renksiz ve kuvvetli bir ışıkla ay- rca aydınlatılacaktır. Taksimetre açık kaldığı müddetce bu ışık söndürülmi - yecektir. Moförlü nakil vasstalarının ltfaiye ve sihhi imdad arabalarına mahsus| tır, renklere yakın boyalarla boyanmaları yasak edilmiştir. Şehir yollarında yürümekte elan ma- törlü nakil vasıtalarında direksiyon - 1 zer eşya çuvallar içinde taşınaci b yahut bunlar için dört tarafı kapi'i altı çinko kaplı arabalar kul Çıplak hayvan sırtına doğrud Tuya yük yükletmek yasak edili ıBu vaziyette köylerden getirileci lü hayvanlar şehre sokulmıyacakt? Talimatnameye hamallar için çok hükümler konmuştur. GörtÜü göre insan gücünün yetmiyeceği © cede ezlci. sayılacak ağır yük! mallar tarafından nakline müsi dilmemiştir. Bunların kalabalık Vi lerden geçerken kimseye çarpmi dikkat etmeleri, ve bunun için &© geçeni icab ettikce nezaketle, BÜ süzce ikaz etmeleri mecburiyeti İmuştor. Hamallarda gödik di bunu andırıy iddia ve hareketlel “ Junamıyacakları hakkında tali! t lar - velev ki pek &z bir zaman için da- hi olsa « şoförlük vesikası olmıyana kullandırtılmıyacaktır. İş başındaki şoförlerin sarhoşluk ve- rici veya uyuşturucu maddeleri kul - lanmaları yasaktır. Böyle bir madde kullandıkları tıbbi muayene ile sabi: olanlar, «zahiren sarhoşluk alâmeti görtermemiş, bir kazaya sebebiyet ver- memiş ve yolsuzluk yapmamış olsalar bile» birinci defasında 15 gün, ikinci defasında 6 ay icrayi san'atlten men, ve Üçüncü defasında ehliyetnameleri mü- ebbeden istirdad olunacaktır. Civar vilâyetlerdet, kaza ve köy- Jerden Ankaraya gelen otobüs, kamyon ve kamyonetler hakkında da talimat - nameye hükümler konmuş, ve bunların şehir yollarından tozlu ve kirli olarak ve dış kısmında yük kabilinden şunu bunu asarak geçmeleri men olunmuş - tur. Şehir yollarında seyrüsefer eden her türlü nakil vasıtalarının fennen a- labileceklerinden fazla yolcu veya yük almaları, bunlardan yolcuya aid olan- larının yüke, yük nakletmeğe mahsus olanlarının yolcuya tahsisi de yasak nedilmiştir. T Ayakta araba kullanmak, gelip ge- çene dokunacak şekilde kırbaç “salla - mak ve hayvanları dövmek menedil - diği gibi, koşumda hangi hayvanların kullanılamıyacağı talimatnamede tas - tih edilmiş; koşum takımlarının sağlam ve temiz, çift hayvanların kuvvet ve boyea eş olmaları şart tutulmuştur. So- kaklarda binek ve yük hayvanlarını dövmek yasaklar arasında yer almıştır. Canlı kümes hayvanlarının ayakların- dan bağlı ve aşağı sarkıtılmış olarak ta- şınmaları ve şehir içinde süzü halinde götürülmeleri ve kafesle nakledilirken kafeslerin sımsıkı doldurulmaları me- ndilmiştir. Kum, toprak, kömür ve bunlara ben- meye hüküm konduğu gibi, hamii” yük sahiblerine her ne suretle © olsun fena ve kaba muamelede ” maları bir madde ile menedilm Bu son hükme dair madde mü” edilirken, âzadan Rauf tara! rulan ve şen bir hava yaratan Y bir suali kaydetmek |Jâzımdır. Ü* Bankasının ikinci direktörü diy? g| — Ya yük sahibleri hamallarâ | muamele ederlerse ne olacak?... ızılcahamam köylüleri bir arazi ihtilâfı Kızılcahamam (Hususi) — cekez, Kızılcaköy ahalisi arasındâ nır yüzünden çıkan ihtilâr evvelct kemeye intikal etmişti. y Mahkemece henüz bir karara H, | etmeden geçen gün Kızılcaköylüt lerinde tapu senedi olduğunu M : " rek münazsali otlak yerlerini SÖT bbüs etmişlerdir. Bu yüzden KÖ? yi irasında bir fenalik zuhür edecilli kümete haber verilmesi üzerine ; kam Vasıf Kolçak ile jandarma T y danı yüzbaşı Zühtü Güven M giderek bu üç köy ahalisini din dir. Zaten iş derdesti muhakem€ | duğundan neticci mul'ııl(emt!' mezkür mer'anın hali hazırını ? etmek üzere hiç bir tarafın tecavüzatta bulunmamaları ali tenbih edilmiştir. Fakat ikı güf Kızılcaköylüler hükümetin lere muhalif olarak çiftierini mezkür mer'ayı sürmüşlerdir. Mıı arasında kanlı bir hâdiseye madan bu işi yapanlar hemen Ü p dilmişler, ciheti adliyeye teslifi muşlardır. de | Tosya Halkevinin gerileti | W 'Tosya (Hususi) — Halkevli bir temsil vermek üzere Kati miştir. Halkevinden yirmi kişllik — biF || ağustas ayı içinde garbi Anadolü Trakyada bir seyahat yapmaları İralmuştır.

Bu sayıdan diğer sayfalar: