Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.
YT K a BE T V ç | İçinde 10 şilin bulunan mektubu postada kim açtı ve parayı kim aldı? Listede « mektep açmak » diye yazılmıştı. Celte açılıp da dava dosya- sındaki evraktan birinin okunmasına başlanır başlanmaz, dava mevzuunun «mektup açmak» olduğu ve koridorda asılı listeye yanlışlıkla ilk işaret etti - ğimiz şekilde geçtiği anlaşıldı! ç İddiaya göre, bir mektup postada açılmış! Bu mektup, Maltadan Pangal- tıda Sentespri kilisesinde Loran Esiki- dise yollanmış. «132» numaralı taah - hütlü bir mektupmuş. Galata posta merkezinden Pangaltı posta merkezine yollanan mektup etrafında, sahibinin müracaati üzerine tahkikat başlamış. Mektup açılmış mı sahiden ve açılmış| sa ne maksatla? Mektup zarfının mu- ayene ve tetkiki neticesinde açılıp son- radâan tekrar kâpatıldığı zanni hasıl ol- müş ve gene iddiaya göre, zarfın içeri- sinde 10 Şilin varmış! . Posta idaresince tahkikat yapılarak, posta müfettişliği, dosyayı gözden ge- çirip, bu mektubun açılmasından do- “ layı Galata posta merkezi mersule me- murlarından Kemalle Pakizenin mes'ul tutulmaları icap ettiği şeklinde bir mü- talâada bulununca, dosya, Müddelu - mumiliğe, oradan da Birinci Cezaya gelmiş! Dava edilenlerin, serbest olarak du - Tuşmaları yapılıyor. Kemal, kendisinin 30 senelik memur olduğunu, şimdiye kadar hiç bir yolsuz hâreketi görülme- diği gibi, bu hâdise ile de hiç bir ili - şiği bulunmadığını, esasen ortada aley- he hiç bir delil bulunmadığı halde sırf bir müfettişin mütalâası aleyha teza - hür etmesi üzerine, muhakemelerine karar verildiğini söyledi. Pakize de, bu esastan cevap vererek şöyle dedi: , — Ben de 18 senelik memurum. Bu kadar bir zaman böyle bir şeye tenez- zül etmeyip de ondan sonra tenezzül etmem, aklın kabul edebileceği bir şey değildir. doğrusu! Ben, taahhütlü mek- tuplarla meşgul olurum. Bu mektup, diğer mektuplarla beraber elime geç - tiği zaman, zarf, tertemizdi; hiç örse - lenmemişti. Böylece ben de ilk postay- la, Pangaltıya gönderdim. — Kanaatiniz nedir? Bu mektup zar- İfi, nerede açılmış olabilir? — Bu vaziyete göre, Pangaltıda açıl- miş olmasını kabül etmek, daha akla yakındır! başlanıldı. Bunda mersüle memurları Nedimle Seniyenin ifadeleri de yazılıy dı. Onlar da evvelâ kendilerinin eline geçen bu mektubun normal vaziyette olduğunu ve mevrude dairesinden mer suüle dairesine böylece verildiğ'ni an - latıyorlardı. Galata merkezinden Pan- galtı merkezine kadar nakliye memu - runun götürdüğü çantanın sımsık: ki- litli gittiği, bunun yolda açılmadığı da tesbit edilmişti. Bu mektup da, bu çan- tadaymış! Pakize, bir nokta hakkında daha söz söyliyeceğinden — bahsederek, devam etti: Z — Esasen böyle bir mektup zarfı içe- risine para konulması, usulden değil- dir. Bu mektup, sadece taahhütlüdür. Kıymetli mektup mahiyetini almamış- tır. Dolayısile, içinde para olduğuna in- tikal edilemez? Bu nasıl malüm olur da parayı almak maksadile mektubu açmak düşünülür? Bu, içinde para bu- lunduğu aslâ belli olmıyan bir mek - tuptu. Sadece taahhütlü bir mektup - tan ibaret! İnsan, mutat hılâfına ve yolsuz olarak, bu zarfın içerisine para konulduğuna intikâl edebilmek için keramet sahibi olmak gerektir! Heyet ve müddeiumumi, dosyada du- ran mektubu gözden geçirdiler. Sonra, mektubun kendisine gönderilen Lorar | Esikidisle posta mevrude memurları Nedim ve Seniyenin, dava edilenlerin ifadelerini alan başkâtip Bedrinin, tah- kikatı yapan müdür Faiğın, Pangaltı- daki memurlar Cenani ile Hasan ve Hakkının, posta müfettişi Halit Okta- yın şahit olarak dinlenilmeleri karar - laştırıldı. Galata Müdürü Faiğin şimd: Antal- ya müdürü olduğu anlaşıldığından, ken disinin orada istinabe suretile ifadesi- nin alınması muvafık görüldü. Duruş- manın devamı, Haziranın ortasına bıra- kıldı. Bir hırsız 15 yıl hapse Mahküm edildi Mecidiyeköyünde ve civarında muh- telif tarihlerde 15 den fazla €v soy - maktan üçüncü cezada duruşması ya- pılan Celâlin duruşması bitmişti. Dün, karar bildirilmiştir. Celâlin suçları sabit görülmüştür. Ev soyması göz önünde tutularak, suçlu, 15 sene 2 ay hapsıa: mahküm edilmiş - Tahkikat fezlekesinin okunmasına tir. eee ——— TÖNÜL İSLERİ! Sahneye alışan Kadın sahneden kurtulamaz! Marmara kıyısında, büyükçe şehir- lerimizden birinde oturan bir okuyu- cum küçük yaşında iki şeye mherak etmiş, biri musiki, ikıncisi sahne, fa - kat her ikisinde de muhtelif sukutu hayallere uğramış. Şimdi bir başka sahada meşgul ve mes'ut, bana yaz - dığı mektupta diyor ki" Evlenmek sırası gelince, inanmaz - sınız, bu kadar şikâyet ettiğim sahne hayatını hatırladım, kendi kendime: «O hayattan bir erkek ne kadar müşteki ise bir kadın da ayni derece- de ve belki daha fazla müştekidir, mu- hakkak ki bir defa oradan kurtulabil- se bir daha geri dönmek istemiyecek, kocası için sadık bir zevce olacaktır diye düşündüm.> : Büu mektup bana on, on iki sene ev- vel Fransanın resmi tiyatrosunun en ileri uzuvlarından Bavan Robin A - leksandr ile yaptığımı bir mülâkatı ha- tırlattı. San'atkâr bir kac Türk ka - dını ile tanışmak arzusunu izhar et - mişti, karşısına ben çıkmıştım, konu- şurken bahis çocuğuna intikal etti: miş bulundum. dı. Çocuğum şimdi lisededir, mühendis olacaktır. Babasının ve an- nesinin bu sahne hayatında çektikleri ıztıraptan Allahım onu esirgiyecektir, dedi, müşteki ve bu kadar bıktıkları sahne- den çekilecek kadar da servet sahibi idiler. Kadının bu münasebetle söy - lediği cümle elân hatırımdadır: lemeyiz. Bu hayatta öyle Bir eksir var- dır ki adımınızı attığınız ilk gün da - marlarınıza işler, ve sizi âdeta zin - cirliyerek sahneye bağlar. Bu hayatta ıztırap çekebilirsiniz, sefalet çekebi - lirsiniz, fakat önünüze daha müreffeh bir istikbal açılsa gene bırakıp gide - * Mezsiniz.» ğimden bir tavsiye ilâvesine görmüyorum. Zengin ve muvaffak bir sahne artistinin bu sözleri okuyucumu düşündürmiye kâlidir, sanırım. - ü eeti — Müstakbel bir sahne yıldızı, de - — Allah göstermesin, diye haykır - ileride Karı koca her ikisi de sahneden — Bununla beraber sahneden çeki- Okuyucumun mektubuna kendili - lüzum TEYZE Bir kalem müdürü, havale ettiği her kâğıdın başına «müstaceldir» — yazarmış. Memurlar, müdürün bu huyunu öğren- miş oldukları için «müstaceldir- tenbihi- ne aldırış etmezler, kâğıtları istedikleri gibi günlerce oyalarlarmış. Günün birinde müdürün eline muame- iesinin gayet çabuk bitirilmesi elzem olan bir kâğıt geçmiş. Müdür düşünmüş: «Müs taceldir» yazsa; «müstaceldir. klişesine artık ehemmiyet vermiyen memurlar mu ameleyi acele bitirmiyecekler. Düşünmüş, düşünmüş, nihayet kâğıdın üzerine şu cümleyi yazmayı muvafık bul- muş: «Vallah, billâh müstaceldir.» * Bazı gazeteler hemen her gün: «Avrupada harp olacak..» «Yeni bir u- mumi harbin arifesindeyiz.» «Harp baş- ladı.» Tarzında manşetler yapıyorlar. Ve so- kakta müvezzileri: — Harp başladı... Yazıyor. Diye barbar bağırtıyorlar. İlkinde bir kaç yüz kişi inanmıştı. İkincide birkaç kişiden başka inanan olmadı. Hele artık biç kimse inanmıyor. Şeytan kulağına kurşun, günün birin- de bir harp başlasa; harp ihtimali bile yokken «harp başladı» diyenler, gene de ayni şeyi mi diyecekler? Hiç zannetmem... Het halde onlar da düşünecekler, taşınacaklar ve nihayet ga zetelerinin başına en büvük punto harf- lerle şöyle bir yazı koymayı muvafık bu- lacaklar: «Vallah, billâh harp başladı: ' İMSET Kaçaklar henüz Yola çıkarılmadılar İstanbül tevkifhanesinden kaçarak Adanada yakalanan katil suçluları Ür- güplü Abdullahla Antakyalı Tevfik, henüz İstanbula — getirilmemişlerdir. |Bunların Adanadan hareketierine dair de, dün akşama kadar müddeiumumi - liğe bir işar vaki olmamıştır. Bir tekaüt meselesi ve bunun etrafındaki meseleler (Baş tarafı 2 inci sayfada) müesseseler vücuda getirmek niçin dü - şünülmesin? Devletin büyüyüp her şevi olduğu ve vatandaşın hayatı ile eskisine nisbetle pek çok yakından meşgul bulunduğu ve üzerine bu kadar mes'ulivet aldığı bir devirde artık bunlarla da meşgul olması zaruri ve tabii bir şekle girmiştir. Denile- bilir ki, her şey bir hamlede halledile - mez, elbet bunlara da sıra gelecektir. Fakat, gönül istiyor ki bu sıra bir an evvel gelsin! Myhittin Birgen İspanyada gene ihtilât tehlikesi baş gösteriyor (Baştarafı 3 üncü sayfada) yor. Ve eğer, bu hareket, bır gün bir ihe- tilât doğurursa, bunun mes'uliyeti, herhal de ve gene prensip itibarile buna itiraz edenlere ait olmamak gerektir. Selim Ragğıp Emeç Aksarayda sıtma mütcadelesi Aksaray (Hususi) — Aksaray öteden- beri sıtmalı bir muhittir. Sıtma teşkilâtı memleketin başında bir belâ olan Kara- saz bataklığını kismen kurutmağa mu - vaffak olmuşsa da henüz sıtmanın önü alınmış değildir. Sıtma mücadele teşki - lâtımda muvaffakiyeti temin eden dok - tor Ferruh Niyazi Ayoğlunun İstanbul- da bir vazifeye alınması, Aksaraya yeni bir doktor gönderilmemesi yüzünden mücadele tavsamış gibidir. Halkın hemen ?5 30 u sıtmalıdır. Taraklı susuz uktan kurtuluyor Taraklı: Geyvede (Hususi) — Nahiye- mizde içme suyu yoktu. Merkez muhtarı Kemal Yılmaz halkı pis suları kullan - maktan kurtarmak maksadile kasabaya bir saat mesafedeki Çamlıtepe suyunu demir borularla getirtmeyi düşünmüş, keşfini yaptırmış ve projesini hazırlat - mıştır. Bu suyun kasabaya akıtılması için 18 bin 500 lira harcanacaktır. Su üç aya kadar kasabaya akıtılacak, Kemal Yılmaz da kasabada unutulmıyacak bir eser bırakmış olacaktır. Ankaradan Mektuplar: Belediye Meclisinde verilen kararlar Ankara, 4 (Hususi) — Beiediye mec- lisi yeni belediye zabıtası talimatna - mesi üzerinde görüşmelerine devam etmektedir. Dünkü toplantıda motör- lü nakil vasıtaları, motosikletler, bisik- letler ve el arabaları, hayvanla çekilen binek ve yük arabaları, hayvanlar ve koşumlar, binek ve yük hayvanları, şe- hir içinde hayvan sevk ve nakli, yük - ler, ve hamallar ve hava vasıtalarına dair olan fasıllar münakaşa ve müzke- re edilmiştir. Kabul edilen maddelerle konan yeni hüküm ve esaslar hakkında tafsilât ve- riyorum: Motörlü nakil vasıtalarının arkalarındaki kırmızı fener, aynı za - manda beyaz bir ziya ile numara plâ - kasını en az yüz metre uzaktan okuna- cak vechile aydınlatacaktır. Taksimet- reler renksiz ve kuvvetli bir ışıkla ay- rıca aydınlatılacaktır. Taksimetre açık kaldığı müddetce bu ışık söndürülmi - yecektir. Motörlü nakil vasıtalarının itfaiye ve sihhi imdad arabalarına mahsus renklere yakın boyalarla boyanmaları yasak edilmiştir. Belediye talimatnamesindeki yeni esaslar muclb'"m hamallar yük sahiplerine fena muamele edemiyecek. " içki kullanan şoförler işlerinden menedilecekler, tavt"! lar başaşağı taşınamıyacak hayvanlar dövülemiyet” ! zer eşya çuvallar içinde taşınadx'._ yahut bunlar için dört tarafı kapâ”'| altı çinko kaplı arabalar kullanil&” tır. Çıplak hayvan sırtına doğruda! " Şehir yollarında yürümekte clan mo-l törlü nakil vasıtalarında direksiyon - | ! lar - velev ki pek az bir zaman için da- hi olsa - şoförlük yvesikası olmiyana kullandırtılmıyacaktır. İş başındaki şoförlerin sarhoşluk ve- rici veya uyuşturucu maddeleri kul - lanmaları yasaktır. Böyle bir madde kullandıkları tıbbi muayene ile sabi: olanlar, «zahiren sarhoşluk alâmeti görtermemiş, bir kazaya sebebiyet ver- memiş ve yolsuzluk yapmamış cisalar bile» birinci defasında 15 gün, ikinci defasında 6 ay icrayi san'atten men, ve üçüncü defasında ehliyetnameleri mü- ebbeden istirdad olunacaktır. Civar vilâyetlerden, kaza ve köy- lerden Ankaraya gelen ötobüs, kamyon ve kamyonetler hakkında da talimat - nameye hükümler konmuş, ve bunların şehir yollarından tozlu ve kirli olarak ve dış kısmında yük kabilinden şunu bunu asarak geçmeleri men olunmuş - tur. Şehir yollarında seyrüsefer eden her türlü nakil vasıtalarının fennen a- labileceklerinden fazla yolcu veya yük almaları, bunlardan yolcuya aid olan- larının yüke, yük nakletmeğe mahsus olanlarının yolcuya tahsisi de yasak nedilmiştir. j Ayakta araba kullanmak, gelip ge- çene dokunacak şekilde kırbaç'salla - mak ve hayvanları dövmek menedil - diği gibi, koşumda hangi hayvanların kullanılamıyacağı talimatnamede tas - rih edilmiş; koşum takımlarının sağlam ve temiz, çift hayvanların kuvvet ve boyca eş olmaları şart tutulmuştur. So- kaklarda binek ve yük hayvanlarını dövmek yasaklar arasında yer almıştır. Canlı kümes hayvanlarının ayakların- dan bağlı ve aşağı sarkıtılmış olarak ta- şınmaları ve şehir içinde sürü halinde götürülmeleri ve kafesle nakledilirken kafeslerin sımsıkı doldurulmaları me- ndilmiştir. p L İi n V ht e | - - 1 Ai OD Li A Diehi <i Ki Kum, toprak, kömür ve bunlara ben-İ Imuştor. Hamallarda g'âdik ölme”, - !.*__gı a Tuya yük yükletmek yasak edilM' Bu vaziyette köylerden getirilecek ; lü hayvanlar şehre sokulmıyacak ;ğ Talimatnameye hamallar için 9640 çok hükümler konmuştur. Gö göre insan gücünün yetmiyeceği © cede ezici. sayılacak ağır yüklerif | mallar tarafından nakline müsaâ*” dilmemiştir. Bunların kalabalık lerden geçerken kimseye çarpmi dikkat etmeleri, ve bunun için geçeni icab ettikce nezaketle, gü süzce ikaz etmeleri mecburiyeti Mı bunu andırır iddia ve hareketl ö lunamıyacakları hakkında talimâd", meye hüküm konduğu gibi, ham&” / yük sahiblerine her ne suretle O"7 olsun fena ve kaba muamelede _b“* maları bir madde ile menedilmıştj Bu son hükme dair madde müZ& | edilirken, âzadan Rauf tarafındâ rulan ve şen bir hava yaratan Y" N bir suali kaydetmek lâzımdır. 037 g Bankasının ikinci direktörü diy©? | — Ya yük sahibleri hamallarâ — muamele ederlerse ne olacak?..* — | Kızılcahamam köylüleri aras';j_ | bir arazi ihtilâfı — yp Kızılcahamam (Hususi) — çf cekez, Kızılcaköy ahalisi arasındâa b::" nır yüzünden çıkan ihtilâi evvelet — kemeye intikal etmişti. M Mahkemece henüz bir karara ;ğ;" etmeden geçen gün Kızılcaköylw#g İ lerinde tapu senedi olduğunu HE” .fı-*' | rek münazaalı otlak yerlerini 5 y“v 4 teşebbüs etmişlerdir. Bu yüzden g9, DM arasında bir fenalık zuhur edec€ kümete haber verilmesi üzerine “ , kam Vasıf Kolçak ile jandarmâ " | danı yüzbaşı Zühtü Güven ı# giderek bu üç köy ahalisini dinle E LA dir. Zaten iş derdesti muhakemt B ; duğundan neticei muhakemey© | ga mezkür mer'anın hali hazırını © i:'i’; r etmek üzere hiç bir tarafın Z€ tecavüzatta bulunmamaları alâ tenbih edilmiştir. Fakat ikt gün e.p&' Kızılcaköylüler hükümetin verdi :| lere muhalif olarak çiftlerimi &”. gür mezkür mer'ayı sürmüşlerdir. Her.ı pîıl arasında kanlı bir hâdiseye B madan bu işi yapanlar hemen | dilmişler, ciheti adliyeye tes! muşlardır. ei 0 Tosya Halkevinin zeliı"l Tosya (Hususi) — Halkevi uya “l bir temsil vermek üzere Kastam0?” pr | miştir. Kü w.gl | Halkevinden yirmi kişilik — DiİF çi t l*'f ağustos ayı içinde garbi Anadolü xat& Trakyada bir seyahat yapmalari —— — — rılmıştır. 4 M | Pu D " Ta . e