19 Mayıs 1936 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 5

19 Mayıs 1936 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

wan 19.5-986 Olacak şeyler 1940 Harbi Yazan: H. G, Welis Derebeyinin ağzmı açmasına mey.” dan vermeden Cabal sertbir sesle gordu: — Benimle ne konuşmak istiyor- sunuz? İ Strong şişman elini masanm üstü- | o me vurarak bağırdı: İ — Siz kim oluyorsunuz? Nasıl böyle hali harpte olan bir memlekete gökten damlar gibi çıkıp geliveriyor- KB mw” | Hali etvarında, şahsiyetine olmı- yan otoriteyi sesinde tebarüz ettir- mek istediği belliydi. Cabal hiç o - ralı olmadı. Yarı kendine yarı oda - dakilere: — Harp, elan harp. Buna nihayet © vermeliyiz. Strong yüzünü ta kulaklarına ka- dar kızartan bir hiddetle: — Ne demek istiyorsun? Nihayet vermeli ne demek? Harp harptir. Kimsin sen? Pilot cevap vermedi. o Düşündü. Sonra: — Kanun! Demekle iktifa etti, Herkes hayret içide kalmıştı, Biri- birlerine bakıştılar, Strongun gözle- Tİ Bürtonun üzerinde duruyordu. Ondan umuyordu .Sözlerinin doğurduğu tesiri : doğurduğu mem - nuniyeti saklamıyacak kadar mem- nun olan Cabal tekrar etti: — Kanun dedim. Strong kimsenin ses çıkarmadığı görünce kendi cevap vermek mechu- riyetini hissetti. — Nereden geliyorsun, kimsin? — Dinya sulu. Dünya üzerinde Kanatlar. Hayreti büsbütün srtmıştı. Böyle mücerred kelimelerden bir geyler an- lamiyan cahil derebeyi hakikate uy- gun şusller tevcih etmenin onu şim- zihniyeti ile kavrayıvermişti. — Biliyorsunuz ki, hali harpte bir memlekete böyle selâmsız, sabahsız gelinmez. — Fakat bir kere geldik. Ne yapa- İm? İşte buradayız. Otursam ziyan eder mi? ke çöktü ve Strongun ma- na. dayanarak yüzüne bakmağa başladı, Si bağ kendini tanıtmaya çalışa - — İşte dördüncü defa Size soru - Yorum, kimsiniz? Cabal ısrarla: 4 7 Pinya üzerinde kanatlar dedim — Saçmaları bırak. Hangi bükü- Mete mensupsan onu söyle. — Aklıselim hükümeti. Istersen bize tayyareci ismini ver. Biz kendi kendimizi idare ediyoruz. — Fakat harb halinde iken top - Yaklarımıza konarsan müşkülâta uğ- Faram, Esasen ne İstiyorsun, OLou1!., dlki müşktilden kurtaracağını pratik | ce a — Asayiş ve ticaret. Strong derhal doğruldu. Boncuk gözleri açılâr. — Ne o ticaret mi dedin? Cephane yapabilir misiniz? — Hayır, öyle şeylerle iştigal et- meyiz, — Petrol, tayyare, makina aksa- mı yapabilir misiniz? Birkaç tayya: remiz var, makinistimiz, pilotumuz var. Yalnız petrol yok. İşte bu yok- sulluk her şeye mâni oluyor. Olsa çok şeyler yapacağız amma... Cabal dalgın dalgın düşündü. A- yaklarına bakarak cevap verdi. Strong cesaret alarak: — Nereden petrol tedarik edebile- rım var, Yalnız şimdilik siz bize bir azcık temin etseniz alışverişe girişir” dik. — Fakat tayyarecilerin harp için yardım etmediklerini bilmelisiniz. Sabırsızlıkla: — Harbetmek demiyorum be a - dam, Harbe nihayet vermek, Biz iyi bir sulh yapmak İstiyoruz. — Bu söylediklerinizi bir zaman- lar çok dinledim. Gençken. Fakat hiçbiri harbi durdurmağa yarama- dı. — Tayyareci bana bak, her şeyi açıkça konuşalım, Hakikatlere gel! Hem konuşuşundan mevkuf oldu - ğunu bilmediğin anlaşılıyor. Sen ve tayyaren mevkufsunuz. iki adam birkaç saniye biribirine bakındılar, Kudretlerini ölçmeye ça- lıştıkları anlaşılıyordu. Cabal bu hale nihayet verdi: — Fakat burada kalırsam arka - daşlarımın teyyareleri ile beni ara - KOŞ YANIMIZDAKI ODADA BİR PATLAMA mağa çıkacağını unutmaym! KRALIN MÜCEVHERLERİ - ya a ELEPÇEYİ KAÇMAK İÇIKARDIĞINIZA İMKÂNI OLMA MEMNUN OLDUM! İllorâi İçin Kere. BİR Sisana ERİRMİSİNİZ? 4) Çeviren: Nuri Mahmut - İşte dördüncü defa soruyorum, kimsin ? - Dünya üzerinde kanatlar dedim ya! İki şampiyonluk maçı | Pazar günü Fenerbahçe ile Beşik- taş klüpleri arasmda yapılan, daha doğrusu yarıda kalan maçı resimleri ve tafsilütı ile dünkü gazetelerden ta- İkip ederken, bir nokta nazarı dikka» | timi çekti, Hemen bütün spor mu- barrirleri, Wenerbahçenin müsuvat| golü için sanki verecekleri hilkiim mutber olacakmış gibi: | Oturduğumuz yer kaleden uzakta idi, gol olup olmadığını göremedik! Diyorlar, Eğer spor muharrirleri gol hâdisesini sadece okuyucularma tafsilâtı ie bildirebilmek © endişesile | kale dibinde bulunamadıklarıma esef ediyorlarsa bunda da ancak şahsi meraklarmı tatmin arzusu nekadar darsa, o nisbette haklı olabilirler. Zira, futbol maçları, yalnız futbol İ klüiplerinin ve federasyonun değil, seyirellerin de peşinen malümları o Strong Gabal'e hayret ve hiddetle bakıyordu i biliyorum. Ona göre - plânin- AL GİGARA' İN em | — Onlar da gelsinler. Gefdikleri vakit icaplarına bakarız. Hem ister- lerse burada bir ticaret acentası a- çabilirsiniz. İlk istediğimiz şey de tayyarelerimizin uçması olacaktır. Sözlerinden pek memnun olan| Strong Burtona baktı. Muavin tas - dik makammda başmı sallayınca Strongun gözleri Roksanaya döndü. Fakat kadın Cabalin ne cevap vere- ceğini dudaklarınm oynamasından kestirmek için nazarlarını ona dik- mişti. Cabal: — Şahane bir arzu, fakat, bizim yeni idaremiz hususi tayyarelere aleyhtardır. Roksana derebeyinin kulağına İ- Zildi ve mırıldandı. ç — Bu ne biçim muamele? Nasıl tahammül ediyorsun? Bu ne cürel? Strong bir an için tereddüt etti. Roksananın ihtarı karşısında endi - şeye düşer gibi oldu, ve belli etme- mek için alelâcele ilâve etti: — Ben hususi tayyarelerden bah- setmiyorum. Buradaki tayyareler “Bir « şehir,, e ait devlet mallarıdır. Bu bir serbest devlettir, Şimdilik hali harpteyiz ve hiçbir yeni idare- | den haberimiz yoktur. Elini tekrar masaya vurdu, ayağa kalktı ve kaba göğsünü avuçlıyarak ilâve etti: > — Burada hâkim benim ve senden emir alacak değilim. Cabal sadece sol ayağını sağ aya- ğını Üzerinden indirdi, gözleri is - tihfafla parlıyarak: — Zannedersem, tuzağın içine lan birtakım usul ve kaldeler içinde oynanır, ve hakem, yanlışta olsa, bir karar verdimi, o, kabul edilir. Ni- tekim, evvelki gün, Beşiktaş başka | yerlerde yapması icap eden bir itira- zı sahada ve usul harici yaptığı için yalnız mağlüp addedilmekle kalma- mış, usul dairesinde mağlüp olanlara verilen bir puvanı da kaybetmiştir. Dün arkadaşlarla bu mesele üze- rinde görüşürken, bundan birkaç se ne evvel, İngilterede, yani futbolün vatanı olan, bizim de futbol usulleri- ni, kaidelerini aldığımız ve hattâ an trenörlerini bile getirttiğimiz İngilte- renin bir final maçımda Arsenal ta- kımın başıma gelen bir hâdiseyi ha- tırladık. Arsenal hasmı olan takıma bir gol atmış, fakat hakem bunu say- mamıştı. Arsenal bilihara itiraz et- miş, maçın filmi tetkik edilmiş ve ha-| kemin kabul etmediği golün hakikat. te olduğu görülmüştür. Lâkin, ha- kem: — Gol değildir, dediği için gol kabul edilmemiştir, Arsenal de o senenin şampiyonluğu- nu kaybetmiştir. Evvelki günkü maçta, spor muhar- rirleri, Beşiktaşlılarla beraber birçok kimselerin itiraz ettikleri golün olma- dığını yalnız gözleri ile değil, film ile de tesbit etmiş olsalardı, acaba bu- gün görmeden aldıkları itiraz edasmı ne dereceye çıkaracaklardı? Bana öyle geliyor ki, pazar günü sahada esen ve yer yer patlak veren asabiyet havası, okuyuculara da sira- yet edecek, ve gazete okuyanların sayısı, maçı gidip görenlerin sayısın- dan beş on misli fazla olduğuna gö- re bütün sehir muazzam bir stadyom haline gelecekti, Fikret ADİL Selânik hâdiselerinin mes'ulleri kim ? Atina, 18 (Tan) — Selânikteki kan Jı hâdiselere bizzat şahit olmuş bulu- nan istinaf müddelumumisinin rapo- ru adliye bakanlığma gelmiştir. Müddeiumumi bu raporunda grev- cilerin yaptıkları hücumlar esnasında jandarmanın soğuk kanlılığını mu - hafaza edemiyerek hâdiselere sebebi- yet verdiğini ve grevciler tarafından atılan taşlardan birçok jandarma ve kendi ayağımla düştüm, dedi. Strong: 1. N. DİLMEN çevi GUKARDIŞY cA v DONAVAN GİTT 8skerin yaralandığını ve süvari jan - Teorisine göre İMİZ Şimdiki dilimizde yalnız isimlere katılarak onlar üzerinde sözü söy-! liyen kimse ile hükümde onunla bir- İlk tutulan bir takım şahısların mül- kiyetini veya alâkasmı (gösteren Gmiz) ek - zamirinin etimolojik şek- 4 şudur: m © Cim iz) (4) im: Doğrudan doğruya (ego) | yu gösteren ve baş tarafma gelen kelimenin medlülünü sözü söyliyenin | kendisine bağlıyan prensipal bir ele- mandır, (2) Iz: Bu (ego) dan oldukça u- zak sahada bulunan diğer bir takım süjelerin, baş tarafa gelen kelime medlülünde (ego) İle birlikte, onun- la ortak ve beraber olduklarını gös- tererek (m) sahasını (z) mmtakası- na kadar genişleten ektir. Meselâ (evim) dediğimiz zaman (ev) denilen hareket saklayıcı yerin (ben) im olduğunu, (bana) ait bu- Tunduğunu söylemiş oluruz. Fakat (evimiz) dersek o zaman bu sahip- ır kalmaz; onunla bu sahiplikte or- tak olan, kendisinden #yrı bir ta- kım şahıslar daha işe karışır ve (ev) bunların müşterek bir malı olur. Bu (imiz) ek - zamirinin tam ke- lime şekli (biz - miz) şahıs zamirin- den başka bir şey değildir. Etimolo- jik şekillerini alt alta yazalım: 0 2 (0) Biz iğ sib--iz Miz siğ Lim Liz imiz:. — imiz Burada ek - zamirin baş tarafına (.) koyuşumüuz oraya gelecek keli- menin ana kök yerini tuttuğunu gös- termek içindir. (Biz) sözündeki (b) nin (m) ye müsevi olduğu, bu şahıs zamirinin bircok Türk lehçelerinde (miz) diye gösterilmesinden de an- laşılır. Ek - Zamirlerin analizi v1, lik yalnız (ben) mefhumuna münha- | Türk dilindeki zamirinden ibarettir. Not: 2. — Farsçada bu makamda kullanılan ek - zamir “man” sözü- dür, Meselâ (destman), “ellerimiz” demektir. Bu (man) daki (n) bir (ğ) den ve o da bir (2) den değişme olmak icap eder. Çünkü farsçada (biz) manasına (mâ) denir ki etimo- lojik şekli: » (2 (8) (ağ 4 am 4 ağ) dır. Bunun da son (ağlı, geniş saha »nlamivle (az) dan değişmiştir. Böyle olunca (imiz — man) olaca - gınt etimolojik şekillerin muk-yesesi hemen gösterir: ” İmiz :im-iz Man :am--an(—& 2) Not: 3. — Arapçada bu manada kullanılan (nâ) ekide değişmeler geçirmiş bir ek - zamirdir, Bunun (5) si, bir (ZI den değişmedir. Çün- kli bunun delâlet edeceği birinci müfret şahıs ek - zamiri arapçada (iğ) dir; (Kitabiğ kitabım) gibi. Sondaki (â) ya gelince, bu da (ağ — az) dır Ki bununla birinci şa- his müfredine uzak sahadaki süje * ler teşrik olunur, Bu halde (nâ) sonekini analiz e- decek olursak - (ağ — an) velağ» az) formülleri ile, m (2 , ağ (0) $ az (g) olur ki - ( — m) formülüyle (imiz) in aynıdır. Arapçada müzari sıygaları baş gelen ve birinci şahsın cem'ini gö teren (ne) ler de (nâ) nm aynıdır. Not: 4, — Fransızcada (mes), (notre) ve (nos) kelimeleri de (i- miz) kaynağından türemiş şekiller. dir. L (Mes) nin etimolojik şekli: 0 (2) (3) Ceğ em -- es) lir ki, (imiz) deki elemanlar bunun (2) ve (3) numaralarında &ynen Görülüyor ki, (ev) kelimesini şa- hıs zamirleriyle birleştirdiğimiz za- ev - ben ss evim ev - sen — evin ewv-oğ —evi İ olduğu gibi, ev - biz — evimiz de olmaktadır. Not: 1. — Yukarda da gösterdi- gimiz gibi (ik) ve (iz) ek - zamirle- ri de bu (imiz) ek - zamirinden doğ- muştur. K (İm -- iz) in baş tarafındaki (im), kısaltma maksadiyle düşerek, (iz) kalmıştır. Bunun nazirini (ge- leceğim) gibi istikbal sıygalarının halk ağzında gelecem) kılığını al- masında, (geliyorum) sözünün Ana- dolunun birçok yerlerinde (geliyom) ve (geliyon) şeklinde kısalmasnda da görürüz. 1. Böylece (im) düştükten sonra ) kalan (iz) in konsonu da (k) ye çevrilmiştir. İşte (İz) ve (ik) ek - zamirlerinin darma beygirlerinden pek çoğunun gözleri kör olduğunu bildirmektedir. İKTEN SONRA, KAPLAN ELBİŞESİNDEN SÖKTÜĞÜ DÜĞMEYİ i İPENCERENİN İs Koğuşu! ÖNÜNE KOYARAK (GÖRDÜNMÜ İşi! kaynakları hep bu (imiz) mürekkep ek - zamiridir ki oda (biz) şahıs İ mevcuttur. ML. (Notre) sözünün aslı lâtince İ (söster) dir. Bunun etimolojik şekli - baştaki (n) nin (ğ) den değişme olduğu gözönünde tutularak şöyle olur: a 8 4 Coğ -- 0s - ot - er) Bunun baş tarafındaki: (1) Oğ: Doğrudan doğruya (ego) enlatan bir süje elemanıdır. (2) Os: Bu süjeye, kendisinden ol- dukça uzak sahadaki diğer süjelerin de katıldığını gösterir. İşte bu (oğ -- os), Türkçe (im -- Iz), farsça (am 4- az) ve srapça (ağ in aynıdır. Buna katılan, (3) Ot: Failiyet, yani yapıcılık ve filiyet, yani yapılmış olmaklık ele « manı İle, (4) Er: Tekarrür ve temerküz eki kelimeye başka manalar katan ayrı unsurlardır. HI. (Notre) un cemi şekli denilen (nos) da bu ayrı unsurların bulun- maması ve kelimenin doğrudan doğ- ruya - (ğ — n) formülüyle - wv | (oğ sos) şeklinde görülmesi de bunu göste rir. İN. DİLMEN MANN. mmm Almanya da İngiltereye sualler soracak Londra, 18 (A.A.) — Deyti Telgraf gazetesi, Hitlerin İngiliz sualnamesi - ne cevap vermeden evvel kendisinin de İngiltereye bir takım sualler sora cağmı istihbaratma atfen yazmakta- dır. Bu sualler arasında bilhassa Al- manyanm tekrar girmesi mubtemel olan Milletler Cemiyetinin mahiyeti ne olacağı hakkındadır. ,Lehistandaki Alman ekseriyeti teşkilâtı Varşova, 18 (A.A.) — Leh sahille rinde Alman akalliyeti tarafından vücuda getirilmiş olan Deutsche Vere ingug namındaki teşkilâtı bütün şu- belerinin kapatılması hükümetçe em- redilmiştir. Sebebi, bunların siyasi fa aliyette bülunmalarıdır. 122 şifbeden şimdiye kadar otuzu kapatılmıştır. Amerikaya altın Vaşington 18, (A.A.) — Hazine nezareti, 24 Nisan ile 8 Mayıs ara- sında Amerikaya 150 milyon dolar kiymetinde altın girmiş olduğunu haber vermektedir. i

Bu sayıdan diğer sayfalar: