7 Mayıs 1937 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 5

Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

% 7_5_937 TAN Gündelik Gazete ». BAŞMUHARRIRI TA A"'mei Emin YALMAN ıd,d':_"' hedefi: Haberde, fi- rüst l'"_!tyde temiz, dü- * Samimi olmak, kariin olmıya çalışmaktır. haet“i Baliç ziç, SÜN Eminönü Halkevinin %q::â:lçhmüğıhumslgünmü da Üniversite gençleri arasm- 'ik% bir anket yaptık. Dünkü üket, bu sayfalarda çıkan bu 'İyıc..,"““" yenilere tanıtmak ih- Meydana çıkarmıştır. hesil dünküleri tanrmı- Bençleri içinde, hattâ Fakültesi talebeleri arasın- Ziyayı okumuş olanlara rast oluyor. üüm eîı:lıım Halit Ziya için ler için de doğrudur. ;:“mdn Hâmidi, Cenabı, Sü- Azifi okumuş pek az kimse h“îın. | bundan dolayı biz mesul :o%yt:_[ğin”u arasındaki bağ ; neslin kullandığı dil lerila ç Otlarm eserleri Arap harf- Terile Ş""'mır, yeni nesil Lâtin harf- ııhhn::!mlşm- Eski neslin edip ve Besi, ha bugünkü neslin anlayabil- * bir tetebbü merakma eç Oksa alelitlak yeni nesil Blllt Ziya, nimidı, Nazifi, Cenabı ve Bu hetiğ: Zevkle okuyamaz. h tortin © Pize, Eminönü Halkevi- : ettiği edebi geceler kabi- ““eu,_ '::: ihtiyaç olduğunu km Mazisil İnesil mazisile, hele ya- ö © birdenbire bu kadar a- ) qwîm%buymm- Proj 'Hit Mak edip ve şairlerini tanıt- Ü biş ÇEMdir. Bunun için de kuvvet- Bu husueka Sündaya ihtiyaç vardır. Vaziş, halkevlerine büyük bir Atman ç© Ne Oldu? ü“kuhg:;,d" Nazırı ile İtalyan madaki mülâkatların- © h “5 Bi m“l:müyoğ“% $İmdilik pek müsbet keri e Almanya, İtalyanım as- W İcin, Ve kabiliyetine güven- .'“"ııım,_ z:“keri bir ittifaka yanaş- ü fen bu defa İtalyanlar, d:"rı.,_ ;"5' daha çok alâka gös- a ltın,. İtekim Hariciye Nazırmm- aç Y zi Harbiye Nazırının .;' "'hlıı; Yaret edeceği şaylası or- ığlu’ - fakat Almanya bu şayi- hidey ı.,,_t;nleur. m%;smnya işinde de ye- ::_“%.,n. lehinde bir karara N Bösterir bir işaret yok- :;'&Pdı., n tebliğ, bu kabil mülâ- Sonra neşri mutat olan l yl!n::hl"“le doludur, Al'"'" Simdilik l’—llhi—sıla.ıı dur: Öteye, g Roma mülâkatı ile şllıngil. "hn.k İle bste ” İle anlaşabileceğini gös ı'ıh“'lm t:;ılml' Romanım da gaye- Bo fehdit faraf ta İngiltereyi bir Süretle ü &imek — istemişlerdir. %k © Milletler Cemiyeti ve Va a â'"üyet siyasetinin devam Kil tini uyandırmak n Taz lereyi Münferit bir anlaşmı- P Ş $ ';'f_:'umümnu şimdilik İn- ğ heticeyi tevlit etme- ııı “rhaniyede Yeni hun%_"kümü Konağı İ &i ;(anlet ky: (?A'N) — Burada yeni FU köyıünagx Meydana getirilme- toy Bu &rad, dTeemek sarfetmekte - Ç timeniç Sraağaz köylüleri 120 Tn “Wka_n ğo Setirmişlerdir. ka_::;'nek klr Muhtarla arkadaşla- fiya Y haline koydukları salonları ve bir Ha Seları vardır. nurle R. e z Köy Muhtarımın & öitün xMğl'iFetleri ' bar ge kö*[lüd:mm" T M Ve bu parayı yediği mîhkge tevkif edil - OCUĞUM BİTİRMEK TAN U, NEDEN AMERİKAYA GÖNDERDİM ? Muharrir hulâsa olarak diyor ki: Çocuğum İiseyi iyi derece ile bitirdi. Olgunluk imtihanını da muvaffakıyetle verdi. Fakat Haki- katte bir şey öğrenmedi. Öğrenmeyişinin sebebini araştırdık. Takip edilen tedris sisteminin yanlışlığında bulduk. Çünkü bizde dersler takrir ile öğretilir. Çocuğun kafasını işletmesine imkân kalmaz. TTTT T TAHSİLİNİ İCİN erkes bana şu suali so- ruyor: H — İstanbulda varken, insan kız çocuğunu, Üniversite tahsilini tamamlamak için tâ Amerikaya gönderir mi? Bu sualin cevabını Üniver- site çağına gelmiş çocukları olan bütün aileleri alâkadar ettiği için, bu sütunlarda ver- meyi tercih ettim. Amerikada tahsilde iken bir İn- giliz kadmı ile evlenmiş olan bir Amerikalı muharrirle dost olmuş- tuk. Amerikalı muharrir, karısma, Amerikanm tahsil müesseseleri hak kında bir fikir vermek için, ona mektepleri gezdirmiş, Teknik va- sıtalarm mükemmeliyeti, binala- rm ihtişamı, takip edilen metotla- rın yeniliği karşısında karısının hayrete düştüğünü gören muharrir sormuş: “ — Amerikan mekteplerini şimdi nasıl buluyorsun? » Kadın biraz düşünmüş. — Çok ileri, demiş, çgok mükem- mel, İngilterede belki bu derece mütekâmil mektep bulamazsınız. Fakat şu fark var kij, siz Amerika- lı yetiştiriyorsunuz, bizim mektep- lerimiz İngiliz yetiştirirler, e emlekete döndüğümüz za. man çocuğumuz tam mek. tebe başlıyacak çağa gelmişti. O vakit İngiliz kadımınm bu mütale. ası bize rehber oldu. Zaten mem- leketteki ecnebi mekteplerde takip edilen tahsil ve terbiye sistemleri. ni beğenmiyorduk. Çocuğun bir misyoner mektebinde dejenere ol. masma razı olamazdık. Kızımızı Türk mektebine verdik. Düşüncemiz şu idi; — Kendi mekteplerimiz tedrig vasıtaları bakımından eksik ve ge. ri olabilir, Tahsil eçnebi mektep- te olduğu kadar mükemmel olmı. yabilir. Fakat ecnebi mektepleri de- jenere züppeler yetiştiriyor. Türk mektebi ne kadar eksik terbiye ve. rirse versin, çocuğun milli terbi- yesini kurar ve onu Türk olarak bu cemiyete verir. İlk, orta ve lise tahsilini kendi mekteplerimizde yaptıktan, karak- teri teessüs ettikten ve milli diline sahip olduktan sonra, çocuğu bir ecnebi mektepe verir, orada da ya- bancı dil öğrenmesini temin eder ve tahsilini tamamlamayı sonra dü - şünürüz. Bu düşünceye sadık kaldık. Ço- cuğumuz ilk, orta ve lise tahsilini Türk mektebinde bitirdi. Fakat al- dığımız netice bizi memnun ve tat- min etmedi. Çocuk liseyi iyi derece ile bitir- di. Olgunluk imtihanmı da muvaf- fakıyetle verdi. Fakat hakikatte bir şey öğrenmedi. Öğrenmeyişi- nin sebebini araştırdık. Takip edi- len tedris ve terbiye sisteminin yan lışlığında bulduk. Bizim mekteplerimizde dersler hâlâ takrir ile öğretilir. Çocuğun kafasımı işletmesine imkân bıra - kılmaz. Çocuk okur, fakat öğren- mez. Dersler yüklü ve ezberdir. Lâ- boratuar, teknik vasıtalar azdır. Fakat bilhassa çocuğa çalışma ve öğrenme metodu öğretilmez. Yazan: M. Zekeriya Amerika Üniversitelerinde dersler hep lâboratuarlarda öğretilir vnu Kesa bir misal İle izah D edeyim: İstanbul kollejlerinden' birinde bir çocüğa hapisaneler hakkında bir tez yazmasını tavsiye ederler, Kol- lejlerde dersler takrir ile verilmez. Mevzular çocuklara verilir. ' Çocuk bu mevzu üzerinde kitap okumıya, tetkikat yapmıya, rakam ve malü- mat toplamağa sevkolunur ve bu suretle hem mevzuu o etraflı bir şe kilde öğrenmeğe müuvaffak olur, hem de bir mesele nasıl tetkik ve tetebbü olunur, onu öğrenir. 'Türk lise talebelerinden birini hapisaneler hakkımda bir tez yaz- mıya memur etseler ne yapar? Ço- cuğu azami derecede kabiliyetli ve zeki farzediniz ve ona bütün im- kânları veriniz. Bu çocuk ne yapa- bilir? Mektepte bu mevzu hakkında ne öğrenmişse onları bir araya ge- tirir ve bununla vazifesini bitirdi- ğini zanneder, Halbuki bakmız koöllejdeki tale- be bu mevzuu nasıl tetkik etmiş: Evvelâ türkçe, ingilizce, fransız- ca dillerinde hapisanelere ait ne ki- tap bulmuşsa tetkik ediyor. Ka- nunları karıştırarak hapisaneler hakkmdaki kayıtları topluyor. Müddeiumumiliğe müracaat ederek İstanbul hapisaneleri hakkımda mâ- lümat alryor. Bununla kanmıyor. Hapisane ve tevkifhane müdürle- rile görüşerek onlarla mülâkatlar yapıyor. Hapisane doktorundan tec- Tübelerini ve bilgilerini alıyor. Fa- kat bütün bunlar onu tatmin etmi- yor. Hapisane ve tevkifhaneyi do- laştıktan sonra, malümatının nok- san olduğunu anlıyor ve Müddeiu- mumiliğe müracaat edip bir hafta hapisanede mahpuslar — arasında kal üsaade edil ini is- tiyor. Iİşte mektepten beklenen terbiye budur. Çocuğa komprime hap gibi malümat vermek değil, ona tetkik ve tetebbü metotlarını vermektir. e iselerimizin bu noksanımı an- layınca artık kızımızı Ame- rikan üniversitesine göndermiye karar verdik. Çünkü bizim üniversite, lisenin bir devamından ibarettir. Burada henüz ne lâboratuar mesaisi, ne se- miner calısmaları, ne klinik tecrü- beleri ve ne**de ilmi” metotlar hilinde çalışma tarzları tam mâna- sile teessüs etmemiştir. Türk Üni- F versitesinde de çocuğa kürsüden bir takım malümat telkin edecekler, fakat ona orada da tetkik ve teteb- bü metodunu vermiyeceklerdir, Bunun üzerine kızımızı, tşhsil ha- yatmı yakından bildiğimiz, Ameri- kan üniversitelerinden birine gön- dermeğe karar verdik. Amerikan üniversiteleri bize sayfalarla sual- ler sordular. Çocuğun orta mektep- tenberi bütün okuduklarını kontrol ettiler, Lüâboratuar ve klinik mesa- isinin derecesini sordular ve netice- de üniversiteye girebilmek için lâ- akal daha iki sene kollej tahsili yapmıya mecbur olduğunu bildir - diler, Bizim nazarımızda tahsil, kızı ev- lenmeğe götüren bir vasıta değil - dir. Yine bizim nazarımızda tahsil, çocuğun eline bir diploma veren bir basamak olmamak lâzımdır. Biz ce okuyunca tam okumalıdır. Tah- silini tam yaptıktan ve ilim metot- larını aldıktan sonra ona hayatta her kapı aerletir İşte biz kızımızı tahsilini tamam- lamak üzere bunun için Amerikaya gönderdik, Gaziantepte eski Müküs nahiyesi müdürü B. Emin Yılmaz yazıyor: “— Henüz kırk beş günlük nahiye müdürü iken iki adamm kurbanı ol- dum. Ellerinden vesikasız silâhlarını aldığım ve bazı zorhalıklarına mâni olduğum bu adamlar, beni lekelediler. 23 kânunuevvel 1934 te işten menedil dim. 937 yılı içindeyiz, Muhakemem hâlâ devam ediyor. Haksız yere iki sene açıkta kal - mak ve mukadderi beklemek çok zor ve müşkül... Bir an evvel müspet, menfi netice- yi öğrenmek istiyorum, Ne yapa- yım?,, Yapılacak şey, cereyan etmekte olan muhakemenin bitmesini bekle - mektir. Muhakemeniz henüz bitmedi- ğine göre, diğer bir devlet memuriye- tine de giremezsiniz, Şimdiye kadar ücretli bir vazife bulup çalışsaydınız, bugünkü müşkül vaziyet hâsıl olmaz- dı. Maamafih, idari formalite biterek iş mahkemeye intikal ettikten sonra en kısa bir zamanda karar almaklı- ğmız pek mümkündür. Biraz daha bekleyiniz ve üzülmeyiniz. Bir memur her vakit bu gibi idari ve inzibati hâ- diseler karşısında kalabilir. Hakika- tin her zaman tecelli edeceğine emin olunuz. Memuriyet hayatınızdaki bu muvakkat aksaklığın nihayet bulma- sını biz de temenni ediyoruz.,, e Verilmiyen Temettü Okuyucularımızdan B. Ahmet Ve- fiğe: - “— Yazdığınız esaslı noktaları a- lâkadarlardan tetkik ettik. Mütalea- nız doğrudur. Ancak şirketin umumi toplantısında tevziine karar verilen temettüün yine umumi toplantı ka- rarile şirketin ihtiyacı olan ve ucuz fiyatla temini imkânı elde edilen kö- mür mübayaasına tahsisi kabul edil- Bu karar ile şirket yetmiş bin lira gibi bir meblâğı kömürün farkı fiya- tından kâr etmiş olacaktır, Hissedar- lar bu teklifi kabul etmişlerdir. Bu- nun için temettü tevziatı haziranda yapılacaktır. Maamafih, vaziyeti biz- zat şirketten öğrenmeniz de fayda- lıdır.,, e Meçhul Yardımcı Meydana Çıkarılacaktır Edremitten A. Bek imzasile katil- lerin firarı hakkında bazı şeyler so - ran okuyucuma; “— Katillerin tevkifanenin bir pen ceresinden kaçtıkları anlaşıldı. Bu a- rada kıpıdı.nw çıktıkları da iddia edil- di. Demir parmaklığı kesen âletin na- sıl tedarik olund uğu henüz dür. Maamafih, bu âletin katillerin eline geçiş şekli üzerindeki endişele- rinizde tamamen haklısınız. Bu cihet- lerin aydınlanması, katillerin kapıdan mu, yoksa pencereden mi kaçtıkları - nm anlaşılması, kendilerinin İstanbu- la getirilmesine bağlıdır. Belki okumuşsunuzdur, gerek Ab- dullah, gerekse Tevfik, hiçbir kimse- den yardım ve müzaharet görmedik- lerini sgöylemişlerdir. Şayet bu firar e | hâdisesinde meçhul bir elin rolü var- sa, meydana çıkarılacağı muhakkak- Vapur Bekleme Salonlarındaki Çirkinliklerden Üç Milyonu Ne Yapalım? Elektrik Şirketi, senelerce halktan aldığı fazla paraları, Nafıa Bakanlı- ğmın haklı ısrarı üzerine, şehre İade- ye mecbur oldu. Şimdi şehrin malı o- lan bu parayı er faydalı şekilde kul- fanmak için, “Tan,, gazetesi karileri- nin fikirlerini soruyor. Şimdiye kadar gelen cevaplara nazaran ekseriyet, hastane lüzumu üzerinde duruyor. Acaba bu şehrin en mübrem ihtiyacı nedir? Halk, eline bol para geçmiş bir ço- cuk gibi dükkânların önünde duruyor. Acaba lhangisini alsam, diye düşünü- yor. Bu ihtiyaçların en mübremini bulmak için şöyle bir gözlerinizi ka» parsanız, aklınıza bakınız neler gelir; 1 — Su meselesi 2 — BSüt meselesi 8 — Çocuk vefiyatı, çocuk bakımmı.., & — Öksüzler b — Muhtaç çocuklar © — Hırsız, serseri, mücrim, katil çocuklar *d — Metrük çocuklar e — Dimağen geri çocuklar Şehrin hıfzıssıhhası &a — Hastaneler b — Doğum evleri © — Sıhhat istasyonları d — Dispanserler e — Poliklinikler 5 — Şehrin imarı, yollar vesalre. 6 — Çöpler ve şehrin nezafeti ? — Kültür faaliyetleri. a — Umumi kütüpaneler b — Kıraat salonları e — Tiyatrolar d — Neşriyat vesaire 8 — Fakirler için misafirhaneler 9 — Çalışan kadınların çocuklarına bakımevleri 10 — İhtiyarlar için yurtlar l1 — İşsizlere himaye teşkilâtı 12 — İş büroları 18 — Belediye fırmları yaçlara bakıp ta hangisinin en müb- rem olduğunu tayin güç.. İlk bakışta bana en mübremi çocuk meselesi gibl geliyor. Çocuk vefiyatile mücadele e- debilmek için çocuk bakımevleri aç. mak, öksüzlere yurtlar yap ser. serilere ıslahhane, metrük çocuklara yuva, doğu leri, her mahallede sıh hat istasyonları açmak, muhtaç ço- cuklara sıcak yemek vermek, hulâ- sa çocukları doğdukları günden ha« yata girecekleri güne kadar takip e- derek bunlara inkişaf imkânları ver mek, çok mübrem bir ihtiyaç... Su ve süt meselesini daha geride bir ihtiyaç olarak ta telâkki edeme- yiz. Su ve süt meselesini halledemi- yen bir şehir, çocuk meselesini hiç halledemez. Bana öyle geliyor ki, şeh- rin imarı olsun, çocuk meselesi ol- sun, hangi meseleyi alırsanız almız, işe evvelâ su ve sütle başlamak lâzım, Şehrin suyu ve sütü içtimai hıfzıssıh- hasının a, b sidir. En modern şekilde yapılmış bir hastanede hastaya, en modern bakımevinde büyüyen çocu- ğa mikroplu su, mikroplu süt içirdik- ten, hastalığın mikrob sonra, o muazzam binayı, o en mü- l 1 tedavi teçhizatını ne ilcyLa? Bugün içtimai hıfzıssıhhada şafi te- davi değil, vâki tedavi muteberdir... Sıhhatimizi vikaye içinse, evvelâ mik- ropla mücadele edelim, ADSIZ YAZICI larlılet zılıyor: “— 23 Nisan günü idi. Boğaziçine inmek için köprüde vapurun hareket saatini bekliyordum. Bekleme odala rmdan birinde çocuklu bir bayan otu ruyordu. Bayan birkaç kişi içinde ço cuğunun salonun tam ortasına pis « lemesine müsaade etti; Etraf deh - şetli bir taaffün içinde kaldı. Baya - na, yaptığı bu hareketin sebebini sor dum. süküt etti. Böyle şey hiç görmemiştim. Kendi hesabrma çok utandım. Bekleme ma- halleri, yalnız birimizin değil, umu- mun oturacağı salonlardır. Bence şir ketin iskele memurları salonları sık sık kontrol etmeli ve bu gibi çirkin liklerin önünü almalıdırlar.” Emirgânda F, Göksoy imzasile ya- değ d din di eli e ĞÜi ae FÜĞ elti S Böyle gelişi güzel yasılığım şu ihti. — | P. &l

Bu sayıdan diğer sayfalar: