7 Mayıs 1937 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 5

7 Mayıs 1937 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

tso TAN Gündelik Gazete BAŞMUHAR, TA Ahmet “Emin iye kind hedefi: Haberde, fi- Tüst, seyde temiz, dü- Eazekegi olmak, kariin Meydana, yar üni nesi dinkiileri ii ni HE 1 İ : f j 1 Es i # neslin kullandığı dil ZE li ğ yeni nesil Lâtin harf. bize, Eminönü Halkevi- edebi geceler kabi- ihtiyaç olduğunu mazisile, hele yü- bu kadar a- | Ona bu yakm mazi- Mm EE palrlerini tan | . için de kuvvet- huş Paandaya ihtiyaç vardır.) lerine büyük bir ayda Ne Oldu? de ie Nam e İtalyan Say aki mülâkatlarm- Si nmüyg, 9 imdi pek müsbet e alyor, defa Alnran; kur, Ya, İtalyanın as- Mediği İçi, ;* kabiliyetine güven- Parüyta, askeri bir ittifaka yanaş- anlar, Zaten bu defa İtalyanlar, yoları daha çok alika gös- Sona, tekim Hariciye Nazırm- taya in Harbiye Nazırınm va 'Yaret edeceği şaylası or- Li Mey fakat Almanya bu şayi- İspanya işinde de ye- ile lehinde bir karara #tmistir, Sösterir bir işaret yok- o ; £, ZE. # Hükümet Konağ ona hin, (TAN) b i Si — Burada yeni Ba ölü meydana getirilme- Arada ye, ek sarfetmekte - Gnenş,, -*SAğaz köylüleri 120 Tag kan pg, Eetlrmişlerdir. Gum kö muhtarla arkadaşla- & hali, haline koydukları kür; ga DUEÜN okuma ih- Sİstey, > Pir salonları ve bir oL — Sdyoları vardır. n çita, , Marifetleri » köy AMurlu köyü muhta. ia ia in bütçe haricinde im çu Parayı yediği Big mumilik çe tevkif edi) pe TAN COCUĞUMU, BİTİRMEK NEDEN TAHSİLİN İCİN AMERİKAYA GÖNDERDİM? Muharrir hulâsa olarak diyor ki: Çocuğum liseyi iyi derece ile bitirdi. Olgunluk imtihanını da muvaffakıyetle verdi. Fakat Haki- katte bir şey öğrenmedi. Öğrenmeyişinin sebebini araştırdık. Takip edilen tedris sisteminin yanlışlığında bulduk. Çünkü bizde dersler takrir ile öğretilir. Çocuğun kafasını işletmesine imkân kalmaz. erkes bana şu suali s0- ruyor: — İstanbulda O Üniversite varken, insan kız çocuğunu, tahsilini tamamlamak için tâ Amerikaya gönderir mi? Bu sualin cevabını Üniver- site çağına gelmiş çocukları olan bütün âileleri alâkadar ettiği için, bu sütunlarda ver- meyi tercih ettim, Amerikada tahsilde iken hir İn- giliz kadmı ile evlenmiş olan bir Amerikalı muharrirle dost olmuş” tuk. Amerikalı muharrir, karısma, Amerikanm tahsil müesseseleri hak kmda bir fikir vermek için, ona mektepleri gezdirmiş, Teknik va- srtalarm mükemmeliyeti, binala- rm İhtişamı, takip edilen metotla- rm yeniliği karşısında karısının hayrete düştüğünü gören muharrir sormuş: ” — Amerikan mekteplerini şimdi find biraz dltürnmü biraz düştinmüş. — Çok ileri, demiş, çok miikem- mel, İngilterede belki bu derece mütekâmil mektep bulamazsınız. Fakat şu fark var ki, siz Amerika. hı yetiştiriyorsunuz, bizim mektep- lerimiz İngiliz yetiştirirler. * M emlekete döndüğümüz za. man çocuğumuz tam mek. tebe başlıyacak çağa gelmişti. O vakit İngiliz kadınınm bu mütale. ası bize rehber oldu. Zaten mem. leketteki ecnebi mekteplerde takip edilen tahsil ve terbiye sistemleri. mi beğenmiyorduk. Çocuğun bir misyoner mektebinde dejenere ol. masma razı olamazdık. Kızımızı Türk mektebine verdik. Düşüncemiz şu idi: — Kendi mekteplerimiz tedris vasıtaları bakımından eksik ve ge. ri olabilir, Tahsil eçnebi mektep- te olduğu kadar mükemmel olmu. yabilir, Fakat ecnebi mektepleri de. İ jenere züppeler yetiştiriyor. Türk mektebi ne kadar eksik terbiye ve. rirse versin, çocuğun mili terbi. yesini kurar ve onu Türk olarak bu cemiyete verir. Tık, orta ve lise tahsilini kendi mekteplerimizde yaptıktan, karak- teri teessüs ettikten ve milli diline sahip olduktan sonra, çocuğu bir ecnebi mektepe verir, orada da ya» bancı dil öğrenmesini temin eğer ve tahsilini tamamlamayı sonra dü - şünürüz. Bu düşünceye sadık kaldık. Ço- cuğumuz ilk, orta ve lise tahsilini Türk mektebinde bitirdi. Fakat al- dığımız netice bizi memnun ve tat- min etmedi, Çocuk liseyi iyi derece ile bitir- di. Olgunluk imtihanmı da muvaf- fakıyetle verdi. KE erin: bir şey öğrenmeği. nmeyigi- hin sebebini araştırdık. Takip edi. len tedris ve terbiye sisteminin yan Tışlığında bulduk. Bizim mekteplerimizde dersler hâlâ takrir İle öğretilir. Çocuğun kafasını işletmesine imkân bıra - kılmaz. Çocuk okur, fakat öğren- mez. Dersler yüklü ve ezberdir. Lâ- boratuar, teknik vasıtalar azdır. Fakat bilhassa çocuğa çalışma ve öğrenme metodu öğretilmez. eeetiikeseeaemekeakeea ke ekkeeeeaaeeeeeeeeaaa akk eeeeERüA ekini Yazan: M. Zekeriya Amerika Üniversitelerinde dersler hep lâboratuarlarda öğretilir wnn wan bir misal ile izah edeğim:. Istanbul kollejlerinden o birinde bir çocuğa hapisaneler hakkında bir tez yazmasmı tavsiye ederler. Kol- lejlerde dersler takrir ile verilmez. Mevzular çocuklara verilir. * Çocuk bu mevzu üzerinde kitap okumuya, tetkikat yapmıya, rakam ve malü- mat toplamağa sevkolunur ve bu suretle hem mevzuu o etraflı bir ş6 kilde öğrenmeğe muvaffak olur, hem de bir mesele nasıl tetkik ve tetebbü olunur, onu öğrenir. 'Türk Jise talebelerinden birini hapisaneler hakkmda bir tez yaz- mıya memur etseler ne yapar? Ço- cuğu azami derecede kabiliyetli ve zeki farzediniz ve ona bütün im- 'kânları veriniz. Bu çocuk ne yapa- bilir? Mektepte bü mevzu hakkında ne öğrenmişse onları bir araya ge- tirir ve bununla vazifesini bitirdi- ğini zanneder, Halbuki bakmız kollejdeki tale- be bu mevzuu nasıl tetkik etmiş: Evvelâ türkçe, ingilizce, fransız- ca dillerinde hapisanelere ait ne ki- tap bulmuşsa tetkik ediyor. Ka- nunları karıştırarak hapisaneler hakkmdaki Okayıtları topluyor. Müddelumumtliğe müracaat ederek Istanbul hapisaneleri hakkmda ma- Yimat alıyor, Bununla kanmıyor. Bapisane ve tevkifhane müdürle- rile görüşerek onlarla mülâkatlar Yapıyor. Hapisane doktorundan tec- rübelerini ve bilgilerini alıyor, Fa- kat bütün bunlar onu tatmin etmi- yor. Hapisane ve tevkifhaneyi do- #onra, malümatının nok- san olduğunu anlıyor ve Müddeiu- mumiliğe müracaat edip bir hafta hapisanede mahpuslar oarasında kalmasına müsaade edilmesini is“ tiyor, N İşte mektepten beklenen terbiye budur, Çocuğa komprime hap gibi malümat vermek değil, ona tetkik ve tetebbil metotlarmı vermektir. o iselerimizin bu noksanı an- layınca artık kızımızı Ame- rikan üniversitesine göndermiye karar verdik, Çünkü bizim fniversite, lisenin bir devamından ibarettir. Burada hentiz ne Jâboratuar mesaisi, ne s6- miner calıamaları, ne klinik tecrü- beleri ve ne“†ilmi” melötlar da: ” hilinde çalışma tarzları tam mâna- $ile teğssüs etmemiştir. Türk Üni- versitesinde de çocuğa kürsüden bir takım malümat telkin edecekler, fakat ona orada da tetkik ve teteb- bü metodunu vermiyeceklerdir. Bunun üzerine kızımızı, tahsil ha- yatını yakından bildiğimiz, Ameri- kan üniversitelerinden birine gön- dermeğe karar verdik. Amerikan üniversiteleri bize sayfalarla sual. ler sordular. Çocuğun orta mektep- tenberi bütün okuduklarmı kontrol ettiler, Lâboratuar ve klinik mesa- isinin derecesini sordular ve neticö- de üniversiteye girebilmek için İâ- akal daha iki sene kollej tabsili yapmıya mecbur olduğunu bildir - diler, Bizim nazarımızda tahsil, kizi ev- lenmeğe götüren bir vasıta değil - dir. Yine bizim nazarımızda tahsil, çocuğun eline bir diploma veren bir basamak olmamak lâzımdır. Biz ©e okuyunca tam okumalıdır. Tah- silini tam yaptıktan ve ilim metot- larmı aldıktan sonra ona hayatta ber kapı serletm İşte biz kızımızı tahsilini tamam- lamak Üzere bunun için Amerikaya gönderdik. Üç Senedenberi Açıkta Bekliyor Gaziantepte eski Müküs nahiyesi müdürü B. Emin Yılmaz yazıyor: “— Henüz kırk beş günlük nahiye piüdürü iken iki adamm kurbanı ol- dum. Ellerinden vesikası silâhlarını aldığım ve bazı zorbalıklarına mâni olduğum bu adamlar, beni lekelediler. 23 künunuevvel 1934 te İşten meneğil dim. 937 yıl: içindeyiz. Muhakemem hâlâ devam ediyor, Haksız yere İki sene açıkta kal - mak ve mukadderi beklemek çok zor ve müşkül... Bir an evvel müspet, menfi netice. yi öğrenmek İstiyorum, Ne yapa- ya? gine göre, diğer bir devlet memuriye- tine de giremezsiniz. Şimdiye kadar ücretli bir vazife bulup çalışsaydınız, bugünkü müşkül vaziyet hâsıl olmaz- | dı. Maamafih, idari formalite biterek Iş mahkemeye intikal ettikten sonra en kısa bir zamanda karar almakir. ğınız pek mümktindür. Biraz daha bekleyiniz ve üzülmeyiniz. Bir memur her vakit bu gibi idari ve inzibati hâ- diseler karşısında kalabilir. Hakka. tin her zaman tecelli edeceğine emin olunuz. Memuriyet hayatımızdaki bu Verilmiyen Temettü Okuyucularımızdan B. Ahmet Ve- fiğe: . “— Yazdığınız esaslı noktaları &- lâkadarlardan tetkik ettik. Mütalea- nız doğrudur. Ancak şirketin umumi toplantısında tevziine karar verilen temettüün yine umumi toplantı ka- rarile şirketin ihtiyacı olan ve ucuz fiyatla temini imkânı elde edilen kö- mür mübayaasına tahsisi kabul edil. miştir. Bu karar ile şirket yetmiş bin lira Eibi bir meblâğı kömürün farkı fiya- tından kâr etmiş olacaktır. Hissedar. lar bu teklifi kabul etmişlerdir. Bu- nun İçin temettü tevziatı haziranda yapılacaktır. Maamalih, vaziyeti biz. zat şirketten öğrenmeniz de fayda- kdır.,, * Meçhul Yardımcı Meydana Çıkarılacaktır Edremitten A. Bek imzasile katil. lerin firarı hakkında bazı geyler 80 - ran okuyucuma;: “— Katillerin tevkifanenin bir pen ceresinden kaçtıkları anlaşıldı. Bu 8- rada kapıdan çıktıkları da iddin edil. di. Demir parmaklığı kesen âletin na- sıl tedarik olunduğu henüz meçhul- dür. Maamafih, bu âletin katillerin mu, yoksa pencereden mi kaçtıkları - nın anlaşılması, kendilerinin İstanbu- la getirilmesine bağlıdır. Belki okumuşsunuzdur, gerek Ab- dullah, gerekse Tevfik, hiçbir kimse- den yardım ve mlizaharet görmedik- lerini söylemişlerdir. Şayet bu firar hüdisesinde meçhul bir elin rolü var- 8a, meydana çıkarılacağı muhakkak- tar.,, . Vapur Bekleme Salonlarmdaki Çirkinliklerden Emirginda F, Göksoy imzasile ya- Ne Yapalım? Elektrik Şirketi, senelerce halktan aldığı fazla paraları, Nafın Bakanlı- Zının haklı ısrarı üzerine, şehre İade- ye mecbur oldu. Şimdi gelirin malı o- lan bu parayı en faydalı şekilde kul- anmak için, “Tan,, gazetesi karileri. nin fikirlerini soruyor. Şimdiye kadar gelen cevaplara nazaran ekseriyet, hastane lüzumu Üzerinde duruyor. Acaba bu şehrin en mübrem ihtiyacı nedir? Halk, eline bol para geçmiş bir ço- cuk gibi dükkânların önünde duruyor. Acaba hangisini sisam, diye diişüinii- yor. Bu ihtiyaçların en mübremini bulmak için şöyle bir gözlerinizi ka» parsanız, aklmıza bakınız neler geliri 1 — Su meselesi 2 — Süt meselesi $ — Çocuk vefiyatı, çocuk bakımı... a — Öksüzler b — Muhtaç çocuklar © — Hırsız, serseri, milerim, katil çocuklar d — Metrük çocuklar e — Dimağen geri çocuklar Şehrin hıfzıssıhhası a — Hastaneler b — Doğum evleri e — Sıhhat istasyonları d — Dispanserler e — Poliklinikler Şehrin imarı, yollar vesaire, Çöpler ve şehrin nezafeti Kültür faaliyetleri. a — Umumi kitüpaneler b — Kıraat salonları « — Tiyatrolar d — Neşriyat vesaire $ — Fakirler için misafirhaneler 9 — Çalışan kadınların çocuklarına 4— Şöyle gelişi güzel yasılığım Şu ihti yaşlara bakıp ta kangisinin en müb- jrom olduğunu tayin çüç,. İlk bakışta i bana en mübremi çocuk meselesi gibi geliyor. Çocuk vefiyatile mücadele e debilmek için çocuk bakımevleri aç. mak, öksüzlere yurtlar yapmak, ser. serilere ıslahhane, metrük çocuklara yuva, doğumevleri, her mahallede sıh hat ktasyonları açmak, muhtaç ço» cuklara sıcak yemek vermek, bulâ- sa çocukları doğdukları günden ha- yata girecekleri güne kadar takip e- derek bunlara inkişaf imkânları ver» mek, çok mübrem bir ihtiyaç... Su ve süt meselesini daha geride bir Ihtiyaç olarak ta telâkki edeme- yiz. Su ve süt meselesini halledemi- yen bir şehir, çocuk meselesini hiç halledemez. Bana öyle geliyor ki, şeh» rin İmarı olsun, çocuk meselesi ol sun, hangi meseleyi alırsanız alınız, işe evvelâ su ve sütle başlamak lâzım. Şehrin suyu ve sütü içtimai hıfzıssıh» hasının a, b sidir. En modern şekilde yapılmış bir hastanede hastaya, em modern bakımevinde büyüyen çocü- İ ğa mikroplu su, mikroplu süt içirdik- ten, hastalığın mikrobunu aşıladıktan sonra, o muazzam binayı, o en mü- kemmel tedavi teçhizatılı ne iüyla? Bugün içtimai hıfzıssıhhada şafi te davi değil, vâki tedavi muteberdir... Sıhhatimizi vikaye içinse, evvelâ mik» ropla mücadele edelim. ADSIZ YAZICI —— “— 23 Nisan günü idi. Boğaziçine için köprüde vapurun hareket saatini bekliyordum. Bekleme odala rmdan birinde çocuklu bir bayan otu ruyordu. Bayan birkaç kişi içinde ço cuğunun salonun tam ortasına pis « lemesine müsaade etti; Etraf deh - şetli bir taafflin içinde kaldı. Baya - na, yaptığı bu hareketin sebebini sor dum. süküt etti. Böyle şey hiç görmemiştim. Kendi hesabıma çok utandım. Bekleme ma- halleri, yalnız birimizin değil, umu- mun oturacağı salonlardır. Bence şir ketin iskele memurları salonları sik sık kontrol etmeli ve bu gibi çirkin liklerin önlnü almalıdırlar.” dini im

Bu sayıdan diğer sayfalar: