1 Mayıs 1937 Tarihli Ulus Gazetesi Sayfa 5

Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

SAi VÜ l N ÜLÜSüm _Ka hirede Burhan Belge güzel bir konferans verdi Arkadaşımız gençlik meselesi ve gençlerm yetiştirilmesi hakkında Kemalist rejimin göriişiinii anlattı Matbuat Umum Müdürlüğü Başmüşaviri, arkadaşımız Burhan Belge, nisanın 12 inci günü Kahi- rede Mısır kadınlar birliğinde bir konferans vererek “Gençlik mese- lesi ve gençlerin yetiştirilmesi,, mMevzuu hahk'anda Kamalist reji- min görüşünü anlatmıştır. Bu alâ- ka verici konferansın başlıca par- çalarını okuyucularımıza sunuyo- ruz: H atip, gençliğin inkılâpçı bir ruh ile yaşaması, inkılâbın korunma- sına ve verimleştirilmesine nefsini tah- sis edecek bir seciyeye malik olarak ye- tiştirilmesi kati lüzumuna işaret eyle - dikten sonra bu gaye uğruna birçok memleketlerde tatbik edilen muhtelif usullerden doğan ihtilâfları önlemek ü- zere Kemalizmin bu yolda sarfettiği Bgayreti ve dikkati kaydetmiş ve Atatür- ke sorulan “biz hangi kavme benzeriz,, ,Sualine Büyük Önder tarafından veri - len “biz bize benzeriz,, sözünü yadeyle- miştir. Burhan Belge, daha sonra Kemaliz- min bazıları tarafından izah edildiği veçhile şarkın ve şark milletlerinin garp Prensiplerini benimsemesi demek ol- madığını, şark ve garp milletleri vasıf - İlarının hiçbir manayı haiz olmadığını, coğrafi noktai nazardan Türkiyeye Av- Tupanın şarkında olması vesile ittihaz edilerek şark denildiği halde Çinin gar- binde olmasından dolayı garp veya İran İle Arabistanın şimalinde olmasından dolayı şimali vasfı verilmediğini şarka “şark,, sıfatını verenlerin coğrafi mak- sadlarla değil, tamamiyle başka sebeb - lerle bunu yapmakta olduklarını, insa - niyet tarihi gözden geçirilince şark - garp taksiminin manâsızlğının tama- men meydana çıktığını söyliyerek de - mşitir ki; “— İnsaniyet hilkat bakr - mından tam bir vahdet idi. Gerek tanı- lan tarihte gerekse hayat ve asarında bu Vahdet daima görülmüştür. Hayatı ba- Şından sonuna kadar bir gözden geçire- cek olursak, sırlar içinde bir sır ve lu_— gazler içinde bir lugaz bulunduğu neti- cesine varırız. Fakat sır ve lugaz de bir- dir. Gerek coğrafya ve etnoğrafya ilim- lerinden gerekse cins ve neseb cetvel - leriyle din ve mezhep grafiklerinden anladığımıza göre, bu vahdeti kısımla- Ta ayırmak gayet güçtür. İşte Kemalizm her şeyden evel bu vahdeti temin ve müdafaa eden bir ha- rekettir. Binaenaleyh Kemalist rejim garplı, avrupalı amerikalı diye bir şey aramaz, doğrudan doğruya türklerin; asri medeniyeti temsil eden ve onun en iyi tezahürleri ile en kuvvetli şekille - rini tebarüz ettiren muasır bir millet olmasına gayret sarfeder.., di Hatip bir milletin olgunlaşması için ilk şartın istiklâli olduğunu ve Kema - lizmin, bu istiklâl hareketi demek ol - duğunu, bu istiklâlin vatan hududu da- hilinde yalnız sryasal değil aynı zaman- da ticari, sınaf medeni ve fikri surette tahakkuk ettirilmiş bulunduğunu söy - lemiş ve Kemalist vatan hakkında de - iştir ki: ml#îll'_ Kemalizmin vatanı Anadolu - dur. Bilirsiniz ki Anadolu daha eski a- sırlarda şimal, cenup, şark ve garb mil- letleri arasında bir köprü vazifesini görmüştür. Biz bu köprüde modern şe- rait dahilinde yeni bir vatan ve yeni bir millet kurduk. Burası bir fikir merke- zi, ilim ve irfan nurunun bir hynığı O- lacaktır. İşte Kemalist gençliğin akide- si budur. Ve fiillerini bunun tahakkuk ve icrasına vakfetmiştir.,, atip asrımıza kadar terbiyenin al- H dığı muhtelif şekillerden bahse - derek liberalizmin, eski devletlerde 1s- tıfaya ve yüksek bir gençliğin yeşişme- sine yardım ettiği halde yeni t?evır mem leketlerinde anarşiye ve orada mkfsaıı_ıa yol açtığını işaretlemiş ve Kemalizmin vasat bir şekli seçmiş olduğunfı anlat- mış ve bunu şöyle bir ifade ile izah et - miştir: i « Gençlik ham bir maddeye ben - zer. Onun tabiata uygün vesileler tî - min ederek hasletlerini inkişaf ettîr- mek gerektir. Taş yontması tahtayı iş- lemeğe benzemez, demirle al_tm_ aynı hassa ve meziyete malik değıldı_r. I?tî bunun gibi türk gençliğine şahs:ye.tını vermek ve onu bilgisi ve fikir hürriye- ti içinde istikrarlandırmak ic_::—.h .ede.r.,: Hatip, daha sonra Kemalizmin itti- haz edeceği düstura sözü naklederek demiştir ki: u düstur ancak türk milletinin is- B tiklâlidir. Ve bu istiklâl siyaset- te, iktisadda, ticarette, ilimde, dilde, tarihte türk milletinin şerefini muha - faza edecek ve yükseltecek fiillerdedir, *Evet Kemalizm, şimdi gençliğine bu istiklâl akidesini vermektedir. Ve bu suretle yenmi vatanın kuvvetlendiril- mesi ve yeni milletin kurulması ta - hakkuk edecektir.,, “Kemalizm gayesi olan inşa ve istik- lâle varmak için lâzım gelen içtihad ve tefekkür kapısını hiç bir zaman kapat - madı. Ve bu kapı vatanın tealisi esas olmak şartiyle daima her türlü müna - kaşalar ve mukarrerat ittihazma.—açıktır. İşte bu, Kemalizme has olan bir vasıf- tIT., Burhan Belge, bu konferansı arap - ça olarak söylemiştir. Şamda çık_an “Bey- rut” ve “El - Nehar,, gazeteleri, Bur - han Belgenin verdiği bu konferansı nakletmektedirler. B. Fonder Porten'in tetkikleri tiğimize göre, Kayseriye gidip konomi bakanlığı baş müşaviri işleri üzerinde bugünlerde İs- İşit elen E - ğ. Fonder Porten iplik ak üzere ::;ı;îîe;zğîînAdana, Mersin, Tarsus ve havalirine gidecektir.. 'Bakanlı_k.sa- nayi müfetişlerinden biri kendisiyle beraber bulunacaktır. Memleketten kısa haberler İzmirde bir tütün deposu: — İzmir inhisarlar idersi tarafından Alsancak ci- hetinde ve eski kız lisesi binası arkasın- da inşası tekarrür eden büyük tütün de- posunun plânları Nafıa bakanlığınca tasdi kedilmiştir. İnhisarlar umum müdürlüğünden İz- mirdeki alâkadarlara telefonla verilen bir haberde yakında mimarlar şehrimize gelecek ve 500 bin liraya çıkacak olan büyük ve modern binanın inşasına baş- lanacaktır. Bina bir çok işçi salonlarını, depo kısımlarını, işçi kadınların çocukları için muntazam bir kreşi, sıhhi yemek salon- larını ve duş mahalleri ile istirahat yer- lJerini muhtevi olacaktır. İzmirde Aero kulüb: — İzmir Kül- türparkta türk hava kurumu tarafındaa yapılması tekarrür eden (Aero) kulüb binasının plânları türk hava kurumu baş- kanlığı tarafından tasdik edilerek iade olunmuştur. Tasdik edilen plâna göre bina paraşüt kulesi yanında inşa edile- cek, altı atelye, üzeri müteaddid salon- ları soyunma ve istirahat mahallerini, lokanta ve büfe kısımlarını muhtevi ola- caktır. Kulüb binasının kalörifer tesisatı da dahil olmak üzere yirmi bin liraya çı- kacağı tahmin edilmektedir. İnşaata pek yakında başlanacak ve fuvar zamanına kadar ikmal olunacaktır. Bursada türkkuşu çalışmaları: Bursada Atatürk stadyomunda türkku- şuna yeni yazılan uçucu üyelere ders ve- rilme töreni yapıldıktan sonra plânörler tayyare meydanma nakledilmişti. Şim- di çalışmalara ziraat mektebi yanındaki tayyare meydanmda devam edilmekte- dir. Gençler plânörle sıçramalar yapmı- ya başlamışlardır. Yeni üyelerin çalış- malarını Tayyare müfettişi B. Cavidle türkkuşu Bursa şubesi reisi emekli ge- neral Talat tayyare mgydanmdı takibet- mektedirler. Bu sene geçen seneden da- ha iyi netice alınacağı tahmin edilmekte- dir. t Herman Kolt Konyada: — Meşhur lek- tür B. Herman Kolt eşiyle beraber ötey ün Konyaya gelmiş ve kız öğretmen o- lunda, askeri da, lisede konfe- ranslar v'erm.iştir_ Herman Kolt Almanyanın Stutgrad şehrinde doğmuş, tahsilini Almanyada ikmal ettikten sonra Fenlandiya'ya geç- miş ve hayatını lektörlükle kazanmış bir mütefekkirdir. Alman turing kulübüne giren Herman Kolt otomobiliyle yanın- da eşi olduğu halde devriâlem yapmak- ta, uğradığı yerlerde konferanslar ver- mektedir, Kendisi güzel türkçe konuştu- ğu gibi ana dilinden başka 10 lisan da bilmektedir. Bursada su işleri: — Nafıa vekâleti- nin Bursa ovasında yaptırdığı ıslâh ame- liyesinin son kısımları da bitirilmek ü- zere bulunuyor. Sön aylarda bir müte- ahhide ihale edilmiş olan yarım milyon liralık geri kalan inşaat için Gölbaşında ve Mihraplı köprü civarında faaliyet de- vam ediyor. Nafra bakanlığı, Bursa ova- sının ıslâhı ameliyatı cümlesinden olarak bazı yeni projelerin yapılmasını; bu a- rada dağdan akan dere yataklarında 18- lahat yapılmasını kabul etmiş olduğu anlaşılmıştır. Su işleri idaresinde bazı değişiklikler yapılmaktadır. Bu cümleden alarak Bursa su işleri müdürü B. Kadri Mani- saya tayin edilmiştir. Butsa kadrosuna h Düşünüşler Çocuk terbiyesi “ Çocuk haftası,, alâka ve dikkati. mizi, bir hafta müddetle de olsa, h D bir ehemiyetle çocuk üzerinde topla. mak ve bir çocuk meselesi mevcud oldu. ğunu bize hatırlatmak gibi çok yerinde bir maksatla kurulmuş faydalı bir usul. dür. ? Fakat hiç şüphesiz ki çocuk, yalnız bir hafta meşgül olmakla kendisine kar. şı bütün vazifelerimizi yapmış ve bü. tün mesuliyetlerimizden sıyrılmış ola. bileceğimiz bir mevzu değildir. Çocuğa karşı, ferd veya eeuıiyğt ha. linde, vazifelerimiz, doğrudan doğruya milletimize ve insanlığa karşı yüklendi. ğimiz bir mesuliyetin ifadesidir. Çocuk, milletin istikbalidir. Ve bu istikbal, onu hazırlamak için harcaya. cağımız emek ve göstereceğimiz iti. na ile mütenasib olacaktır. Demografik h İ vaziy iz, bi. ze, millet halinde, kabil olduğu kadar süratle çoğalmayı've üremeyi emretmek. tedir. Ancak, kabil olduğu kadar fazla çocuk yetiştirmekle, her ferdin vazife. si sona ermiş olacağını sanmak da en bü. yük hatâ olur. Her şeyden önce, yetiş. tirilen çocukların maddeten ve manen Çocuğun maddi ve manevi mezi- yet ve kusurlarında irsiyetin rolü inkâr edilemez olmakla beraber, doğuştan a- lman uzvi ve zihni istidadlar Üüze. rinde muhit ve göreneğin pek büyük bir rolü olduğunu da hatırdan aslâ çıkar, mamak lâzım gelir, Çocuğun, sihatı ve ahlâkı ile üğ- raşmak için vakit bulamıyan, daha doğ- rusu aramıyan ve hattâ böyle bir şe- yin lüzumuna da kani olmıyarak, onu tabiatın eline terkeden ana baba, her şeye insan elinin karışmış olduğu me- deni bir cemiyette tabiate güvenilmi. yeceğini ve kendi başına terkedilen ço- cuğun, el yordamiyle araştırmalarında, tabii meyillerinin onu ekseriya — fena istikametlere sürükleyebileceğini bil- melidirler. Yüzlerce çocuğu ölümden kurtaran bir hekim, veya olgun ve faydalı birer insan olarak yetiştiren bir öğretmen, hiç şüphesiz ki, cemiyete beş on tane zararlı yurddaş yetiştirmiş olan bir a- na ve babaya nazaran, milli nüfus siya. setine çok daha kıymetli bit hizmette bulunmuşlardır. Çocuk üzerinde ısrarla dururken, lenin biraz da ana baba ve öğretmen yaşamaya müstait ve lâyık i lar ol. ması lâzımdır ki, bu husus her halde, çocuğu dünyaya getirmekten çok daha güç ve zahmetli bir iştir, terbiyesi olduğunu da hatırlamak fay« dasız olmaz, YAŞAR NABİ Ankara Radyosunda polonyalı bir artist bu akşam konser verecek Bir kaç günden beri şehrimizde bu. lunmakta olan Varşova operası artistle. rinden Mezzo - Soprano Bayan Halina. leskar Ankara halkına bir cemile olmak üzere bu akşam Ankara radyosunda bir konser verecektir. Kendisine piyanoda B. Marsel By refakat edecektir. Kanserin programı şudur: 1 — Saint - Saens “Samson et Dali- la,, operasından “Mon Coeur) Sovre â ta voix,, 2 — Moniuczko 'Air de la Comtes. S€, 3 — Chopin ,,Mazurka,, 4 — Friedman “Le vol de la chanson 5 — Karlowicz “Döception,, Konser yarın Halkevi Başkanlığından: 1, mayıs bayram olmak münasebetiyle Cumhur Başkanlığı Filarmonik orkestrası tara- fından evimiz salonunda vereceği kon- ser 2-5-1937 pazar günü akşamı saat 20.30 da verilecektir. Bir yangınınm sebebi 30 (Telefonla) — Geçen akşam Misir. çarşısı karşısında — çıkan yangından suçlu olarak Adil, Hasan Sabri ve İhsan adında üç kişi tevkif edil- diler. L - İzmitte şap hastalığiyle savaş İzmit, 30 (A.A.) — Vilâyetimiz hay« vanatında çıkan şap hastalığı baytar mücadele reisliğince alınan sıkı tedbir- ler sayesinde tamamen söndürülmüş- tür. Bu itibarla iki gündenberi şaplı mıntakalardaki kordonlar kaldırılmış ve bir tenberi kapalı bulundurulan hayvan pazarları açılmış bulunmakta- dır. Bugiinkü_lzoferans Ankara halkevi Müze ve Sergi şü. besinin tartib ettiği seri konferanslar. dan 9 uncusu bugün saat 17,30 da verile. cektir. Konferansı Ankara Tarih, Dil, Coğ rafya Fakültesi profesörlerinden Bay Raşoni verecektir. Mevzuu: Macar Arkeolojisinde Hun, lar, Avarlar, macarlardır. AEr| Dil-Tarih fakültesinde imtihanlar Dil, tarih - coğrafya fakültesinde dersler 29 mayısta kesilecek ve imti- hanlar 7 haziranda başlıyacaktır. Hukuk fakültesi imtihanlarının 25 mayısta başlaması kararlaştırılmıştır. Çemberli taşın tamiri İstanbul, 30 (Telefonla) — Çemberli taşın tamiri ve etrafının imarı için bir proje hazırl ktadır. Ankaradan mühendis B. Saib gel- miştir. Diğer mühendisler arasında da değişiklik vardır. Bazıları başka su mın- takalarına tayin edilmişlerdir. Mühendis Saib Samsuna; mühen- dis Zeki Aydına tayin edilmişlerdir Kendi kendine yetişmiş bir kız için, ha - Van tersanesi İstanbul, 30 (Telefonlay — Havuz- lar ve fabrikalar müdürü B. Cemil, tet- kikler yapmak üzere Van tersanesine ğitti. Tefrika No. 47 a müşahede Eugenie L Grandet ynarnmemn ga) Si 'N KMN Yazan: Honor& de Balzac Türkçeye çeviren: Nasuhi Baydar sanki tamamiyle sözlü ve inanılmaz bir ma- hiyet arzeder.y Fakat, bu hal, fevri kararla rımızı bir nevi psikoloçya ışığı ile ay z mamak suretiyle, bunları zarüri kılmış ü lunan esrarlr sebebleri izah etmemekten leri gelmemekte midir? di Muhtemeldir ki Eug&ni'nin derin ı!mğî en ince tellerine varıncaya kadaî_tahm.ıee in mek lâzım gelirdi, zira - bazı mjısteh“t lık iddia edebilecekleri gibi - bir çeşid hasta' şeklini aldı ve bütün varlığını tesiri aııtmda bıraktı. Birçok kimseler, manevi husus ââ - bir vaktayı diğer vakıaya gizlice ra_bt.e..ş K bağların, düğümlerin, eklerin kuvvetini Öl - çecek yerde bu vakıaların neticelerini in etmekten zevk alırlar. di, Eugenie'nin mazisi, insan rru.zacmı DĞ altında bulunduranlara, ı(::ıı.m dü- üncesizliğindeki saffeti, ruhunun ecan - l:rnı;daki ğnîliği anlatan bir ve_sıka_ı hızînçtı örmek icab eder. Bunun içindir ki Eugönie, o günkü hâdiselerin tesiri altında k'al_dıgıîı'â- dan ve kalbinde iniltilerinin akislerini hâ! işitmekte olduğunu sandığından dolayı ye - #enini dinlemek üzere birkaç kere uyandı; ğ;zan onu ıztırabtan harab olmuş, bazan fl_a açlıktan ölmek üzere bulunmuş _gıbı görü- yordu. Sabaha karşı, korkunç bir haykırışı, ih olarak işitti. saı—ıl!-ıîemen kaîktx, giyindi ve kapısını açık bırakmış olanı yeğeninin odasına, alaca l;)a_t-_- ranlıkta koştu. Mum şamdanda yanıp â K mişti. Tabiata mağlüb olan Charles, sn:ıl:nbir elbiseleriyle, başını karyolaya dayayar. aei koltukta uyuyakalmıştı. Mideleri boş olar insanlar nasıl rüya görürlerse öyle rüya gö- üyordu. B ruyg:ugenie istediği gibi __agladı. A_“:?Iî mermerleşmiş bü taze ve guz_el çehı_îyı, ğ « lamaktan şişmiş ve uyku halinde bile z hâlâ yaş dökmekte bu_luı(î_'ıı'ı;ıuşı ec;lalrııi slî:iîı e hayran hayran seyretti. Uharles, : tiraki sayesinde Eugönie'nin orada bulundu- gunu anladı, gözlerini açtı ve onu müteessir gördü, Mühakkak ki ne saatin kaç olduğundan ve ne de nerede bulunduğundan habersiz: — Affedersiniz, yeğenim, dedi. , — Yeğenim, burada sizi işiten gönüller var, ve biz, bir şeye ihtiyacınız bulunduğunu sandık. Yatmalısınız. Böyle kendinizi yoru- yorsunuz. — Hakkımız var. 7 — Öyle ise Allaharsmarladık. Eugönie yeğeninin yanına gitmiş oldu - ğundan dolayı mahcup ve mesud, kaçtı. Yal- nız masum olanlar böyle şeylere cüret eder- ler. Yeğeninin yanında hiç bir sarsıntı his - setmemiş olan Eugeönie, odasına girince, a - yakta zor durabildi. Onun cahilâne hayatı birden bire nihayet buldu, muhakemeye baş- ladı ve kendi kendini ayıbladı: “Kimbilir hakkımda neler düşünecek? Onu sevdiğimi zannedecek,,, İ Elbette bu, onun, hakkında en ziyade dü- şünmesini istediği şeylerdi. Saf aşkın kendi- ne mahsus sağduyusu vardır ve o, aşkın aşkı tevlid ettiğini bilmektedir. bersizce bir delikanlının odasına girmek, ne mühim hâdise idi! Bir saat sonra, Eugenie, anasının odasına gitti, her zamanki gibi onu giydirdi. İkisi de gelip pençerenin önündeki yerlerine oturdu- lar ve, insan bir kavgaya veya bir cezaya in- tizar ettiği zaman yüreğini buz gibi soğutan veya ateş gibi yakan, sıkan veya ferahlan - dıran huzursuzluk içinde, Grandet'i bekledi- ler. Bu öyle tabii bir duygudur ki meselâ hayvanlar, dikkatsizlikle yaralandıkları za - man hiç seslerini çıkarmadıkları halde sa- hibleri tarafından cezaen bir taraflarına vu - rulunca bağırırlar. Grandet aşağı indi, fakat karısı ile kayıdsız bir tavır takınarak konuş- tu, kıznı öptü, ve bir gün evvelki tehdidlerini hatırlamaz görünerek sofra başmna geçti. — Yeğenim ne halde? Bizi hiç rahatsız etmiyor, değil mi? Nanon cevab verdi: — Uyuyor. Grandet, küstah bir eda ile: — Daha iyi ya, ispermeçet mumuna ih « tiyacı yoktur. (Sonu var)

Bu sayıdan diğer sayfalar: