KEY A ULUSE -5- 1937 Hatayda tazyık ( Başı 1. inci sayfada ) î:?afrak tutunmak tecrübesinde de mu- Iana k olamamışlar, nihayet kendi soy- m[q!"dan olan arapları da tazyika başla- te > ardîr- Ataplar arasındaki tevkifler Na akisler husule getirmiştir. bt Hal_ep hapishanesine nakledilen ka- “lle reislerinden biri: — Bizim vatansız “Vataniler” türkle- î: Seviyorüz diye bizi hapsettiler, fa- At onlar bu düşüncelerinde ısrar ede- ;ekıolurlarsa memleket baştan başa bir 'ADishane halini alacaktır. Çünkü her- €8 türkleri seviyor, demiştir. N Şapka giydiklerinden dolayı 200 ki- Şi h.akkm(la da ayrıca celp müzekkeresi k_esnmiştir. Jandarmalar bunların elle- Tine kelepçe vurarak Halebe sevketmiş- €rdir. Ne zaman sorguya çekilecekleri Malüm değildir. Gene silâh dağıtıyorlar Şam, 30 (Hususi) — Vataniler ve fransız istihbarat zabitleri Kürddağın- daki müritlerle pek fazla meşgul ol- Maktadırlar. Müritlere fransız memur- ları tarafından silâh dağıtılmaktadır. Fransız memurları tarafından silâhlan- dırılmış olan Nakşi müritleri Aktepe- d_"ki fransız çete reisinin yanına gönde- Tilmişlerdir. | Azazdaki Taşnak mensuplarına ye- niden silâh tevzi olunduğu gibi Halep Umum jandarma kumandanlığı tarafın- dan da, emniyet edilen şahıslara külli- Yetli mikdarda silâh teslim edilmiştir. Bu silâhlar Kürddağı mıntakasına sev- kedilmişlerdir. Çeteci yapılan mahpuslar Hama, 30 (Hususi) — Kürddağında hem Nakşi müritliği hem de eşkiyalık €den sekiz kişi bundan evel mahalli hü- kümetçe tevkif edilerek Şam hapisha- Nesine gönderilmişti. Eşkiya müritler On gün evel vataniler tarafından hapis- haneden çıkarılmışlar, ayda outz Suri lirası maaşla çete kaydolunmuşlardır. Yeni tazyik şekilleri Humus, 30 (Hususi) — Halka yapr lan tazyikler yeni şekillere bürünmek- tedir. Evelce tahsilât için köylere uğ- rayan taksildara bir jandarma refakat ederdi, şimdi bir tahsildara CN aSa8i sekiz jandarma terfik olunmaktadır. Bu sekiz Jandarma ve bir tahsildar ayak bastıkları köylerde beslenmekte olduk- ları gibi tahsilât bahanesiyle de halk Üzerinde nüfuz tesis edilmek istenmek- tedir. Bir tahsildar maiyetindeki jan- darmalarla her türlü zulümleri yap- Makta serbest bulunmaktadır. Çetelerin marifetleri Hama, 30 (Hususi) — Kürddağmımda- ki müritlere ilâve olarak manda memur- ları vataniler tarafından maaşlı olarak istihdam edilen çetelerden 300 kişi bu Mıntakaya gönderilmiştir. Bunlar gün- düzleri köylere hücum ederek malları Yağma etmektedirler. Bu meyanda Meydanlı köyünden iki kişi Suriye jan- darmalarının gözü önünde dağa kaldı- Tılmıştır. Jandarma bu vaziyete müda- hale etmemiştir. Dağa kaldırılan iki ki- Şi öldürülmüştür. Bunlardan maada üç kişi daha dağa kaldırılmış ve öldürül- Müştür. I B. Delbosun senatodaki izahları Paris, 30 (A.A.) — B. Delbos bu- Bgün de senato komisyonunda şimdiki dış politika ve Bükreş görüşmeleri, ba- ti paktı, Belgrad - Roma görüşmelerî, İSPanya karışmazlık meseleleri vt fransız - ingiliz münasebetleri hakkında izahlar vermiştir. B. Delbos, Belçika ile anlaşmanm Ren müdafaasmna daha iyi bir elestiki- Yet temin edeceğini ve fakat bunun bir , batı paktı akdine engel telâkki edilme- Mesi lâzım geldiğini, orta Avrupada ve Tuna havzasında devamlı bir rejim ku- Tulması lâzım olduğunu ve fakat her devletin istiklâlini muhafaza — etmesi Berekeceğini söylemiş ve Fransa ile hgilterenin birleşmiş ve iyi silâhlan- Beree L G0 ae DD e ZBt Ve Gündelik Merkez Bankasında ( Başı I. inci sayfada ) yüzseksen milyonluk fili bir teda- vül kütlesi, memlekette mevcud iş hacmine nisbetle hiç de çok deni- ek bir rakam sayılmak lâ: zımdır. Merkez bankasının 1936 senesi son gününde yalnız iskonto cüzdanı ile ticaret piyasasına mü- zahareti 31,8 milyon İirayı buldu- ğu görülüyor. Avanslardaki 8,3 milyon lirayr da buna ilâve eder- sek kırk milyon İira, ticaret piya- samızın azımsıyamıyacağı bir kre- di yekânu teşkil eder. Makul hadler muhafaza edil- mek şartiyle, hazne de, kısa vâdeli ihtiyaçlarını şüphesiz en ziync!e milli bankamız kanalıyle tatmin etmektedir. Hükümet evrakı nak- diye borcundan şimdiye kıd?r bankaya oniki milyon lira ödemiş görülüyor. : Milli paraya teallük eden vazi- feleri dışında, fakat gene mühim bir. takım işler vardır ki bunlar- dan da kısaca bahsetmeliyiz. Me- selâ: kliring işleri.. Diğer döviz: lerle birlikte buna aid bakiyeleri pasifte 22,7 milyon, aktifte 32,5 milyon lira olarak görüyoruz. Bankanın kendi vaziyetine ge- lince: beşinci hesab senesi sonun- da iki milyon İirayı geçen, yanı tesviye edilmiş sermayesinin beşt_e birini bulan âdi ve fevkalâde iht.ı- yatlarına, bu sene, dört buçuk fml- yon İiralık da hususi bir ihtiyat lemiyec “akçesinin inzimam etmiş olduğu- nu göz önüne getirirsek müessesenin alelâde hususi bir şir- ket olmak bakımından da memnu- niyetle telâkki edilmesi iktiza e- den bir. tedbir ve ihtiyat fikriyle idare edilmekte bulunduğunu gö- rürüz. Cumhuriyet Merkez B $ SI, Tevkifaneden kaçan- lar yakalandı ( Başı 1. inei sayfada ) lardır. Saat birde tekrar dönmüşler, ge- ce yarısı olduğundan bunların hüviyet- lerinin tesbiti ertesi güne bırakılmıştır. Sabahleyin otele gelen müstecir Şevket evelce resimlerini görmüş oldugundan bunları tanımış ve telâşla telefona koş- muştur. Bundan şüphelenen - firariler hemen otelden ayrılmışlar, kale kapısı- na doğru ilerlemişler ve Nebinin kah- vesine gelip oturmuşlardır. Otelci Şev- ket zabıtayı haberdar eder etmez polis memurları bunların peşlerine takılmış lardır. Sivil memurlardan B. Fevzi C: il ve üniformalı memurlardan 64 Celâl Raşit kahveye gelmişler ve kıpırdama larına meydan bırakmadan üzerlerine atılarak bunları bileklerinden yakala- mışlardır. Abdulah mukavemet etmek istemiş, fakat muvaffak — olamamıştır. Bunların üzerleri aranmış, Abdullahın üzerinde dolu toplu tabanca ve Tevfi- kin üzerinde de brovnik tabancası ve 300 kuruş, fişek bulunmuştur. Mevkuf- lar müdüriyete getirilerek sorguya Çe- kilmişlerdir. Bunların sorguları dün gece geç vakte kadar devam etmiştir. Amcasını öldüren Tevfik Adanaca — meçhul bir sima değildir. Çocukluğu- nun büyük bir kısmını burada geçirmiş- tir. Kendisi bize firar hâdisesini şu su- retle anlatmıştır : “— Parmaklığı kestikten sonra aşa- ğıya sıçradım. Biraz ötede süngülü jan- darma neferi bir aşağı bir yukarı dola- şıp duruyordu. Arkası dönük olduğun- dan beni göremedi. Atlarken çok heye- can duyduk. Tepe aşağı bir düşüşüm vardı ki sormayın, benden sonra Ab 'ul- lah da aynı suretle atladı. Bir müddet korktuk, ses seda işitmeyince hemen ©- radan sıvışarak Sirkeciye geldik. Üze- rimde yüzelli lira kadar para vardı. Bir kayığa atladık ve Haydarpaşaya geçtik. Oradan marşandiz trenlerinin vagonla- rının kâh *altına inmek kâh üzerine çıkmak suretiyle Eskişehire kadar gel- dik. Yollarda yakalanmamak için çok ihtiyatlı hareket ediyor, polis ve jan- darma gördüğümüz zaman hemen va- gonların üstüne yatıyorduk. Eskişehir- den bir otomobile atlayıp Akşehire doğ- | ru yollandık. Yolda bir jandarma kara- kol önünden geçiyorduk. Bizi dur- üzerine düşen vazifeleri hepimi- zi övündürecek - bir kiyasetle ifa etmiş olduğu için tebrike lâyırk- Ht ** Yapı sanatı (Başı 6. IndI sayfada) dana getirdikçh kendini korur. Gene bu işçilik madde ile iş sevgisini Ve usmıı.k fantezisini bir arada kaynaştıra_cak' l?ır terbiye görmelidir. Zaman, kalıte.ışı - nin kati ve ebedi olarak pazarlık siste - minden uzaklaştırılmasını emretmek - tedir. u zihniyeti taşıyan bir i!çi züm- B resinin meydana gelmesi, yapı - larda her şeyin mükemmel olmasîna' bı.ı- antidir. Böyle bir zümrenin işbirli. ğgiıxîdeki tarz, mimarın değeri hakkında da bir hüküm vermeğe yarıyacaktır. İyi işçiliğe dayanmıyan bir yapı sa- natının hiç kıymeti yoktur. şöyle bir ü ffakiyet - apı sanatı, tecrübeler ,înuva t - Zizîikler can sıkıcı olduğu kadar kötü de olan bayağılıklar arasında sallanıp durmaktadır. : 1 insanların doğrudan doğru- lışan _ ya îğaçlâı demirle, taşla, sera.nıkle_ te. masından, bunların en iyi bir şekilde güzclleştirilmesi ve ince- Jlanılması, rilmesi ve i :î;tirilmesi hususundaki bilgileri de çoğalmaktadır. ir işçinin çalıştıği yerdef)ı'iun ağ.- B zından, mekân ve yapı düşüncesi- si hususunda canlılık, k temin eden ikazları in en büyük bir sa- nin gerçekleşme güzellik ve iyili : işitmek bir mimar iÇ e admstilrıan'm devri fevkalâde yüksek bir seviyede olan işçilik ile belirtîlmelfte - dir ki bu husus, yapı sanatı ?lenunde bu büyük adamın eserleriı_ıdekı _karak - teristik noktalardan birini teşkil et - mektedir. durup nüfüs kâğıdı sordular. Vaziyet- ten şüphelenen arkadaşıma bir tekme vurup otomobilden aşağı atladım ve he- men yere uzanarak güya patlayan lâs- tiği tamir eder vaziyette çalışmağa başladım. Jandarmalar bizi şoför zan- nederek daha fazla ısrar etmediler. Biz de yolumuza devam ettik. Bu suretle muhtelif köy ve kasabaları geçerek Konyaya, oradan Bozantıya ve niha- yet Adanaya geldik. Bildiğiniz gibi ya- kalandık. Maksadım beni bu hale sokan ve bugün İskenderunda bulunan bir a- damı öldürmekti. Fakat muvaffak ola- madım, buna yanıyorum, Tevfik soğukkanlılığını —muhafaza etmektedir. Üzerlerinde beş - paraları kalmamıştır. Polis ifadelerini almağa devam etmektedir. 4 Sahte hüviyet cüzdanları İstanbul, 30 (Hususi muhabirimiz- den) — Mahkümların yakalanışları hak- kında ayrıca elde ettiğimiz mütemmim malümatı aşağıya yazıyoruz: Abdullah ve Tevfik Eskişehirde ta- nıdık arkadaşlarına rastlayınca orada tu- tunamıyacaklarını anlayıp yollarına de- vam etmeğe karar wermişlerdir. Tevfik ifadesinde Suriye hükümetine iade edilcceğiı:den korktuğu için kaç- mağa karar verdiğini şöylemiştir . Mahkümların üzerlerinde sahte hüvi- yet cüzdanları bulunmuştur. İstanbul müddei umumisinin beyanatı İstanbul müddeiumumisi B. Hikmet Onat hâdise hakkında şunları söylemiş- tir: : #« Katiller buradan marşandizle kaç- mışlar ve muhtelif kasabalara uğraya- rak Adanaya gitmişlerdir. Adanada in- dikleri Ceyhan otelinde bir gece kalmış- lar ve otelin müsteciri Şevket tarafından tnınmışlardır. Adana müddeiumumiliği tarafından sorguya çekilen suçlular ifa- delerinde, tevkifhanenin sekiz metre ir- tifamdaki bir penceresinden demir par- maklıkları keserek atlamak suretiyle kaç- Anıdların bakımı Eski eserleri masıl korumalı (Başı 6. ıncı sayfada) Bursadaki Yeşil cami, türkün te- varüs ettiği mimari yaradıcılığının en değerlileri arasında değil midir ? Bu camiin etrafında bir dolaşma, her şeye rağmen, tahribin, muhafaza edil - mekten daha büyük olduğu his ve kor- kusunu vermektedir. Esere karşı hay- ranlık hisleri beslemek, maalesef sanat eserini muhafaza etmek demek değildir. Fakat ikinci bir mesele olarak, sanat eserlerinin tekrar eski hallerine nasıl sokulacağı meselesi, daha az kayguyu mucib değildir. Bu eserler bugünkü va- ziyetlerinde bırakrlarak daha ziyade tahrib edilmelerine karşı mı korunma - lrdırlar? Yoksa, eski vaziyetlerine mi sokulmalıdırlar? A nıtların yeni koruma usulleri, bu son şıkkı kabul etmemr k meylin- dedir ki, yapılarır yeniden inşa edil - meleri suretiyle yeniden eski şekilleri - ni alabilecekleri düşüncesinin yanlış bir telakki olduğunu ileri sürmektedirler. Yeni usuller, eserin, eskiden ne bi- çimde olduğu bilinmediği ve bu itibar - la da, mevcud tafsilâta dayanarak uydu- rulacak olan şeklin hiç bir zaman, ori - jinali ifade edemiyeceğini belirtmek - tedir. Bu gibi uydurmalarla tekrar es - ki şekle sokmak, nice sanat anıdları- nı sahteleştirmiş, şekillerini değiştir - miş, onların tesir ve ifadelerini mah - vetmiştir. Ben, parçanın ayrı olarak e- le alınması lâzımgeldiği, yapılacak 0- lan kopyeye aslının tesirini vermek da- vasından vazgeçildiği takdirde her kıs- mının yeniden yapılması imkânı oldu - ğu kanaatindeyim. Nitekim, İstanbulda — Azabkapıdaki çeşme bu bakımdan en sarih bir örnek- tir. Bu çeşmenin daha pek yakın za - manlara kadar çatısı vardı. Bugün ta - mamiyle ortadan kalkmış olan parmak- lıklarının bakiyesini bizzat kendim gör- müştüm. — Fotograflar bu çeşmenin eski vaziyetiyle bugünkü vaziyeti- ni göstermektedir. Bu vaziyet karşı - “ sında şu sualler sorulabilir: 1 — Çatı tekrar nasıl inşa edilmelidir.? 2 — Uydurularak mr yeniden yerle- rine konmalıdır? . 3 — Tezyinatiyle birlikte eksik olan mermer levhalar yeniden mi yapılmalı, yani uydurma mı olmalı?, 4 — Eski renkler tahmini mi tesbit edilmeli? 5 — Çeşmenin etrafı nasıl tertih e- dilmeli? 6 — Mühtelif ktısımlar nasıl muhafaza edilmeli? Bütün bu meseleler esaslı bir etüde, mütehassısların elbirliğiyle çalışmala - rına ve yapı eserinin vaziyetindeki bo- zukluk nisbetinde çok paraya lüzum gös: termektedir. A nıtların pratik bakımı, yukarda sözü geçen veya bunlara benze - yen meseleler hakkında doğru ve dü - rüst bir şekilde tertib edilmiş olan sa - nat topografisinden kısmen malümat al- maktadır. Sanat topografisi, tarihi eser- lere daima izahları, tarihf malümatı, il- mi görüşleri toplayıp tanzim etmekte - dir. Tarihi ehemiyeti haiz olan tekmil yapı eserlerinin kolleksiyonu o memle- ketin sanat topografisini teşkil etmek - tedir. Türkiyenin böyle bir sanat topogra- fisi henüz yoktur. Bu itibarla birçok meselelerde tahminlere bağlı kalıyoruz. Fakat, Bu vaziyet, yeniden kurmak ba- kımından hem tehlikeli ve hem de çok kere esef edilecek neticeleri mucib ol - maktadır. Bütün bunlara bir üçüncü meseleyi ilâve etmek lâzımdır. Bu da, anıd ba - kımı tekniğinin bizde mevcud olmayı- şıdır. Bu tekniğin vazifesi, harab ol- muş olan yapı eserlerini yeniden inşa etmek değil, her şeyden evvel eski anıd- ların muhafaza edilmesi hususunda te- sirli olmaktır. Bu teknik, eski yapı e- serlerini tehdid eden tehlikelere karşı koymakla mükelleftir. Bu tehlikeler ise, her vakit mevcud olup tecrübeli bir anıt bakıcısının fikirlerine göre, 1 — Bilgisizliğe yahud ihmale, 2 — Hodbinlik ve sanat ticaretinde aldatmağa, y 3 — Zamanın yanlış anlaşılan ileri- lik fikri ve zaruretlerine, 4 — Manasız güzelleştirmek hevesi- ne dayanmaktadır. Bütün bu tehlikelere karşı mücade- le edilirken, memlekete uygun bir me - tod hazırlamak ve yapı eserlerinin pra- tik olarak muhafaza edilmeleri için de, Avrupada gelişmiş olan bir teknik; hiç vakit kaybetmeden memleketimizde tec- tahribten rübe edilmelidir. Irak Hariciye Veziri İstanbul'da ( Başı 1. inci sayfada ) zuubahs olan meseleler hal edildikten sonra Türkiye ile Suriye arasındaki mü- nasebatın çok samimi olacağını kaviyen ümid ederim. Esasen suriyelilerin men- faatleri bunu iktiza eder. Şunu da ilâve etmek isterim ki Ankarada suriyelilere karşı gerek başvekil hazretleri ,gerek ha- riciye vekili, gerek diğer zevatı muhte- reme hayırhahane bir teveccühten başka hiç bir şey his etmiyorlar. Suriyelilerin bir gün türk hükümetinin bu teveccü- hünden istifade edeceklerine hiç şüphem yoktur ve bu çok yakın zamanda ola- caktır. Bugünkü Irak Irak hakikaten inkişafına lâzım gelen bütün anasıra maliktir. Ken- di nüfus ve meykiine göre kuv- vetli bir büdcesi, muntazam bir ordu- su ve modern bir memleket için lâzım gelen diğer unsurları haizdir. Bittabi Türkiyenin atmış Olduğu geniş ve yük- sek hatveler kadar değilse de, eskisine nazaran Irak daha büyük şeyler yap- mıştır. Bugün Irak hükümeti dahili ah. valini islâh ve tanzim etmekle meşgül- dür. Harici devletlerle olan münasebet- lerimiz gayet dostanedir. Onun için ü- tıklarını ve firar hâdisesinde kimsenin muavenet ve müzahareti bulunmadığını söylemişlerdir. Kendileri hakkında esa- sen tevkif kararı vardır. Adanada istic- vabları devam etmektedir. Yarın kara yoliyle sevkedilerek İstanbula gönderi- leceklerdir.” mid ederim ki kısa bir müddet zarfında Irak, ciddı ıslâhat teşebbüsatında bu- lunacaktır. Irak - İngiltere münasebetleri İngiltere ile münasebetlerimiz — ga- yet samimi ve dostahedir, Kendisi ile şayanı memnuniyet alâkalarımız mev- cuddur. Ümid ederiz ki, Irakın samimi dostu olan iranlılarla da bir kaç sene« denberi muallâkta kalmış hudud ihti- lâflarr pek yakın bir zamanda halolu- narak iki memleket arasında ittifakna- me aktedilir. Filistinin yahudi_l;erle arablar — ara- sında ikiye ayrılacağını zanetmediğim gibi ümid de edemem.,, Taksim âbidesine çelenk Ekselans, öğleden sonra yanında Irak elçisi B. Naci Şevket olduğu hal- de Taksime giderek anıta çelenk koy- du ve vâliyi ziyaret etti. Vâli kendisi- nin şerefine bir ziyafet verdi, ç iOkuyormu sunuz? Cevab vermeden önce düşünü- 1 nüz ki sadece okumakla, seç- İ kin eserleri okumak arasında * büyük fark vardır. Seçkin eserlerden en yeni | çıkanını size tavsiye edelim: iBilinmeyen İnsan ivwww vv ; v cveverYEYEYEYİ » ıîq- |