18 Şubat 1956 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 18

18 Şubat 1956 tarihli Akis Dergisi Sayfa 18
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

DÜNYADA OLUP BİTENLER Kıbrıs Makarios'un teklifleri Geçen haftanın başlarında, hükümetiyle temaslarda mak üzere, Ankaraya iki kişiden mü- teşekkil bir temsilciler heyeti geldi. Bu iki kişiden birincisi Kıbrıs Türk Kurumları Federasyonu Başkanı Fa- iz Kaymak, ikincisi Kıbrıs Türktür Partisi Genel Başkanı Dr. Fazıl Kü- ük'tü. Bunlar Kıbrıs Türklerini tem- silen Ankaraya gelmişlerdi aiz Kaymak ve Dr. Fazıl Küçük- ün söylediklerine göre, Kıbrıs Türk- lerinin bu İki yetkili temsılcısı Ma- karios'un Kıbrıs Genel Valisi Sir John Harding vasıtasıyle İngiliz hü- kümetine yaptığı tekliflerden haber- dar bulunuyorlardı. Temsilcilere go— re, Makarios, Sir John Harding'le Faiz Kaymak Perdeyi araladı yaptığı görüşmeler sırasında başlıca şu hususlar üzerinde durmuştu: Ön- ce adadaki olağanüstü tedbirler kal- dırılmalıydı. Sonra adada kurulacak Hükümet ekseriyet esasına dayan- malı, yani Hükümete adada ekseri- yeti elinde bulunduran Rum aslından gelen Kıbrıslılar Türklerden daha geniş ölçüde iştirak ettirilmeliydi. Nihayet, kurulacak mu Kıbrıs hükümetinde, Milli Eğitim Bakanlığı da Rumlara bırakılmalıydı. Bu hu- suslar İngiliz hükümeti tarafından kabul edildiği takdirde — Başpapaz Kıbnsta muhtar bir idarenin kurul- masına razı olacaktı. Kıbrıs Türklerinin iki yetkili tem- silcisinin de ha olarak işaret et- tikleri gibi, Makarıos tarafından ile- ri sürülen şartlar Kıbnsta muhtar bir 18 idareye değil, fakat — Yunanistanla birleşmeye doğru atılan adımlardı. Gerçekten, eğer Makarios Sir John Harding'le yaptığı görüşmeler sıra- sında muhtar bir idarenin kurulması için bu şartları ileri sürmüşse, kısa veya uzun bir süre içinde gerçekleş- tirmek istediği Yunanistanla birleş- me fikrini bu şartlar içinde kamufle etmekten başka bir şey yapmış de- ğildi. Ada olağanüstü — tedbirlerin kaldırılması halinde durumun ne o- lacağını kestirmek güç değildi. Ted- birler kalktıktan sonra bir müddet ortalık süt liman kesilecek, — fakat Kıbrıs Rumlarının çoğunluğu ile ku- rulacak bir muhtar hükümetin işba- şına gelmesini takiben, terör hare- ketleri, bu sefer hükümetin de des teğiyle, eskisinden daha şiddetli bır şekilde tekrar başlıyacaktır. Bu ha- reketlerin kimi hedef tutacağını bul- mak için de büyük bir zihni faaliyet göstermeğe lüzum yoktu. Şimdi bü yük bir kısmı adadaki İngilizlerin üs- tünde tecelli eden terör hareketleri o zaman Kıbrıs Türklerini hedef tuta- cak, zaten senelerden beri Anavata- na göç ede ede sayısı pek azalmış o- lan Türk azınlığı selâmeti tası tarağı toplayıp Türkiyeye sığınmakta bula- caktı. urklerının sindirilmesi veya kaçırtılması "Enosis" e atılmış ilk adım olacaktı Sinmeyen, kaçma- yan veya kayıtsız kalanlar da muh- tar hükümetin Rum Milli Eğitim Ba- kanının gayretleriyle, tıpkı — Bati Trakyadaki ırkdaşlarımızın durumu- na düşürmek güç olmıyacaktı. Ancak bu terör hareketlerinin serbestçe icrası veya ada Türklerinin eri ve sesleri çıkmaz bir hale geti- rilebilmeleri için, her şeyden Önce, Makarios'un ikinci şartının gerçek- leşmesi gerekıyordu Kurulacak muh- tar bir hükü e Rum aslından ge- len Kıbrıslıların Türklerden daha ge- niş ölçüde iştirak ettirilmesi. Başpa- paz bunu açıkça söylememiş, sadece "Hükümetin çoğunluk esasına göre kurulması" demıştı ki bu da aynı ka- pıya çıkarı Adada kurulacak muhtar idare çoğunluk esasına dayandırılacak 0- lursa Rumların bu idareye iştiraki Türklerinkine nisbetle beş defa daha fazla olacaktır. Bu, bir mesele hak- kında Türklerin tek oyu varken, Yu- nanlıların aynı meselede beş oy sa- hibi olması demektir. Makarios bunu bildiği için çoğunluk sistemi üzerin- de israr etmektedir. Oysa ki bu ko- nuda mutlaka başka bir esasa da- yanmak gerekmektedir. Bu esasın ne olabileceğini tesbit etmek Hükümeti- mize düşmektedir. Anayasa ve âmme hukukçularımızın da bu konuda hü- kümete yardımda bulunacağı mu- hakkaktır Cezayir Yuhalanan Başbakan Bundan tam 126 yıl önceydi. O za- mana kadar Osmanlı İmparatorlu- ğunun hakimiyeti altında — bulunan Cezayir Dayısı, Fransadan, Yasef ve Salamon adındaki iki Cezayirli tüc- cara olan Fransız borçlarının öden- mesini istemişti. Fransa borcunu in- kâr etmiyor; ancak cun ken- disinin Cezayırlılerden olan alacakla- rından mahsub edilmesini ıstıyordu Dayı Hüseyin Paşanın bu kadar ince hesaba aklı ermezdi. Fransanın ken disini atlatmak istediğini Zzanneden Hüseyin Paşa, kızgınlığını yenemeye- rek, bir bayram sabahı kendisini zi- arete gelen Fransız Konsolosunu e- lindeki yelpaze ile tokatladı. Bu olay, esasen Kuzey Afrikada gözü olan Fransanın Cezayiri işgal etmesi için yeter bil: bahaneydi. Hadiseden bir- kaç gün sonra Cezayire giren Fran- sız kuvvetleri karşısında Dayı Hüse- yin Paşa firar etmekten, Navarinde Robert Lacoste Yolcu yolunda gerek donanmasını kaybettikten sonra de- nizaşırı topraklarıyla ilgisi kesilen Osmanlı İmparatorluğu da tesirsiz bir protestoda — bulunmaktan başka bir şey yapamadılar. İşte bu olayın cereyan ettiği 1830 senesinden bu yana, Cezayir, Fransa- nın hakimiyeti altındadır. Fransızla- ra göre Cezayir — anavatanın ayrıl- maz bir parçası, Cezayirliler de Fran sız vatandaşlarıdır. Ancak Cezayir mıllıyetçılerı aynı fikirde olmamalı- i Kuzey afrikadaki Fransız ha- kımıyetını sarsan son bağımsızlık cereyanlarının tesiri altında Fransa- ya karşı cephe almış bulunuyorlar. Cezayırlı milliyetçiler, son yıllar için- de, bağımsızlık istemekten bir gün bile gerı kalmamışlardı Bu istekleri Tunus ve Fasın iyi - kötü bir otono- AKİS, 18 ŞUBAT 1956

Bu sayıdan diğer sayfalar: