10 Mart 1956 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 7

10 Mart 1956 tarihli Akis Dergisi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

üç eski bakanı İstanbul teşkilâtının fillı müfettişi tayin eski Hulusi Koym nle Hayrettin Erkmen ve Osman Kapaniydi. Son iki gençten nasıl bir fayda beklediği ancak Genel Başkanın bildiği bir hu- sustu; zira bunlar partici vasfı taşı- maktan çok uzaktılar. Grupta parti- ci olan Hulusi Köymendi. Müfettiş- ler bilhassa sarolist diye tanınan ve partiden "menfaatçılık" suçuyla u- zaklaştırılmış olanlarla temasa geç- tiler. D.P. içinde Köprülü, menfaatçi hizbin sevmediği adamdı. Menfaatçi hizip onun şahsında bir mani görü- yordu. Gerçi alaturka bir politikacı olan Dışişleri Bakanı şimdiye kadar kendisinden istenilen hemen her şeyi yapmış - bir kaç istisnasıyla -, kendi- sine reva görülen her muameleye te- vekkülle katlanmıştı. Ama şahsı iti- bariyle dahi menfaatçi hizbin menfa- atlerine darbe indiriyordu. Zira Köp- dnan Menderes idareyi kendisin- den devralmak için bir ekibin mevcu- diyetini hissediyor ve endişeleri bu yüzden artıyordu. Prof. Köprülü par- ti içinde Genel Başkanın yerini ala- bilirdi. Başbakanlığa gelince bazı ku- rucuların Kedim Ökmeni hararetle tuttukları artık inkâr kabul edilmez bir hakikat haline gelmişti. O halde Adnan Menderes için yapılacak olan kuvvetler muvazenesini değiş- tirmek, tekrar eski ideal arkadaşla- rına dönmekti. Grubun vaziyeti Fakat unutulan mühim bir faktor : D.P. Meclis Grubu. B ta ıçınde milletvekillerinden bir çoğu seçim bölgelerinde tetkikler ve te- maslar yapıyorlardı. Halk her yerde onlara ıstırabım haykırıyordu. letvekilleri memlekette — durumun Menderesin kürsüden tasvir ettiği durum olmadığım anladılar. 2800 ha- Menderes - Sarol Dağ dağa rülülere ve bilhassa Büyük Köprü- lüye senelerden beri pek çok şıddetlı hücumlar yapılmıştı. Profesörün ge- rek iç politika, gerekse dış politika anlayışı tenkid olunmuştu. Polemik- ler cereyan etmış ve hattâ soguşul- müştü. Ama Köprülüler hakkında tek gün bir tek gazete her hangı bır nüfuz ticareti imasında bulunmamış- tı. Köprülüler başka bazı vatandaş— lar gibi ticari bir dehaya sahip bu- lunduklarım D.P. iktidara geçtikten sonra ispat edenlerden değillerdi. Is- tanbul teşkilâtında da Orhan Köprülü menfaatçi hizbi temizleme yolunu tutmuştu. Ancak parti içindeki kon- esi Dr. Mü- errem Sarollar. Fatin Rüştü Zorlu- lar gibi haklarında Meclis tahkikatı devam ettiği için kendisine sıkı sı- kıya bağlı kalmak zorunda olan boy- nu büküklere dayanmak zorunda bı- rakıyordu. Hiç olmazsa onlardan e- mindi; hiç olmazsa onların Genel Başkanlıkta gözleri yoktu. AKİS 10 MART 1956 kavuşmaz.. tası unutulmamıştı. Her tarafta ilk söz o oluyordu. Bunun yanında Mende- s XV. kabinesinin vaadlerinin akı- betı soruluyor, nüfuz ticareti hadi- seleri üzerinde hassasiyetle durulu- yordu. Milletvekilleri Ankaraya do- lu geleceklerdi. Onlar dolu haldeyken an Menderesin tekrar eski ideal arkadaşlarını etrafına toplaması ve vvet gösterisini böyle yapmaya kalkışması elbette ki muazzam bir hataydı. Fakat grubu sinirlendirecek ha- reketler burada bitmedi. Bütçe mü- zakereleri sırasında pek çok millet- vekilinin kapalı kapılar arkasında her gün soyledıklerını kürsüye çıkıp ifade eden Ziya Term D.P. - Kas tamonu) hakkında meşhur Muşterek Haysiyet Divanı bir ekseriyete dahi sahip olmaksızın harekete geçti. Zi- ya Termen için yapacak tek şey var- dı: istifasını göndermek. Nitekim o da öyle yaptı. Kastamonu milletve- kili diyordu. ki: YURTTA OLUP BİTENLER "— Eğer partiden ihraç edilecek bir adam aranıyorsa, o ben değilim, Adnan beydır Bu sözün kulakta kalan cinsten bir söz olduğunda ve “"tuttuğunda" zerrece şüphe yoktu. Fakat takibat orada kalacağa benzemiyordu. İstan- bulda Örfi İdarenin uzatılması aley- hinde rey veren milletvekilleri hak- kında da bir hareket hazırlığı sezili- yordu. Genel İdare Kurulu milletve- killerini reylerinden dolayı dahi ka- bahatli bulan bir zihniyete kendisini kaptırmışı anı Partinin sevk ve idaresinde disiplini "istediğini yap- tırmak" mânasında anlayan bir zih- niyet gittikçe kuvvet buluyordu Or- dudaki D.P. kongresinde seçilen il i- dare kuruluna işten el çektirip, rey alamıyanı başa zorla getirtmek te- şebbüsü de bunun başka bir numune- siydi. Bu, Ordudan binlerce istifaya yol açmıştı. İşın başka üzülecek ta- rafı Genel İdare Kurulunun böyle ha- reketlerinin but mesuliyetinin Prof. Fuad Köpn'ilü üzerine yıkılma- sıydı. Halbuki bu, Dışişleri Bakanı- nın oynamaya başladığı yeni role ta- ban tabana zıt bir tutumdu. Prof. Fuad Köprülünün o neviden hareket- lere alet olmaması gerekirdi. Halbuki oluyordu. Meclis açılınca Bütün bunlardan çıkan mâna şu ta- til lıaftalarının bır hazırlık dev- resi olduğudur içindeki iki grup a kendisini buyuk mücadeleye ha- zırlamakta, kuvvet toplamaktadır-. Her halde iktidar partisinde büyük bir huzursuzluğun hüküm sürdüğü ve düşmekten son derece korkan lİi- derlerin ne yaptıklarım bizzat ken- dilerinin bilmedikleri bir hakikattir. yerleşmiş, muhakemesi kuvvetli, ce- sur ve dırayetlı, kendısıne güveni bu- lunan ve hizm “şahsına hizmet" ise maalesef henüz ufukta görünmü- yor veya o istidada sahip zannedilen- ler bir türlü fasid daireden kurtula- mıyorlar. Bu arada, pek çok kıymet- Hi zaman heba oluyor. Cumhurbaşkanlığı Bu da bir yatırım Büyük Millet Meclisinin kış tatili- ne gireceği gün Başbakan Adnan virecek tesislerin, eserlerin tafsilât- l bir listesini kürsüden okudu. Ken- disinden evvel konuşanlar da vatan- daşın bu Kalkınma devresinde keme- rini sıkması tavsiyesinde bulunmuş- lardı. 1960 yılında halk için bir halk hükümeti kurmak uzere halkın ha- kikaten serbest reyile bi ekseriyetin tensıbıle is başma gelen D. P. lı bir yatırımı maalesef Başbak teye ithal edılmemıştı is mevzuu eser de muhtemelen ma- Z

Bu sayıdan diğer sayfalar: