19 Mayıs 1956 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 30

19 Mayıs 1956 tarihli Akis Dergisi Sayfa 30
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

TİYATRO Büyük Tiyatro Haydutlar erde eserin son sahnesinin üzerine andıktan sonra kopan alkış tufanı ıle tekrar açıldı : sanatkarlar elele bir sıra halinde sahnenin önü- ne doğru ilerleyip güleryüzle halkı selâmladılar; perde tekrar kapandı ve alkışlarııı ısrarı uzerıııe tekrar tekrar açıldı, kapandı. Yalnız müte- akip açılışlarda sanatkârlar arasın- da Yıldırım Önal görülmedi. Müte- akıp açılış ve kapamalar sırasında,, b rafın bir iki kişi nun sol ti daıı "bra v uk, yaş uk..." diye bağırmışlardı Sahnedekı sanatkâr- dar seyirciler de bunun mak- satlı bir haykırış oldugunu anladılar ama, Yıldırımın bu "klâkör"lere gü- 30 cenip seyircilerin alkışlarını cevap- sız bırakması e Onları selâmlamak külfetine katlanmamasını mazur gö- reme adıse, geâen haftanın başında, Büyük Tiyatroda cereyan etmişti. Deylet Tiyatrosu Alman şairi Schıller 'in "Haydutlar” 1sımlı eseri- akım fir rejisör Walter Thomas, Schiller'- in şiir büyüklüğü ile mütenasip ola- rak her şeyi en güzel şekliyle mey- dana çıkarmıştı. Ulrich Damrau'nun dekorları da rejisörün arzusuna tıpa tıp uygun düşmüştü. Eserde rol alan sanatkârların hemen hepsi genç kad- roya mensuptular ve ufak tefek ku- surlarla Devlet Tiyatrosuna iftihar edilecek bir eser kazandırıyorlardı. Sehiller (1759-1805) in bu eseri Al- man "renaissance"ının ilk ve olgun meyvelerinden birisi olduğu ıçııı Al- man edebiyatında mül mevki işgal etmekte idi. Tiyatro saııatmda- yeri de daha az ehemmiyetli de- ğildi. Klasıkler arasında saygı gö- renlerdendi. Hayatın romantik bir şala bürülerek. salına salma şato- larda dolaştığı tasavvur olunan de- assas, idealist bir şair tara- fından yazılmıştı. İyi de. kötü de aynı derecede i- dealize edilmiş olarak yaratılan bir eserdi. Böyle bir eseri, bu günün ma- teryalist atmosferinden — sıyırarak, kendi hususiyetleri ile yaşatabilmek kolay değildi ve Devlet Tıyatrosunun genç sanatkârları bu güçlüğ en- mişlerdi. O akşam Büyük Tıyatronun balkonunun sol tarafı dan — "bravo Halük" diye bağıranlar haksız de- ğildi ama, eğer bunda bir maksat ol- masaydı: Bravo Yıldırım, bravo Ha- lük, bravo Gökçen, bravo Tekin, bra- vo Nıhat bravo Oğuz ve., bravo genç sanatkârlar;" sedaları — duyulurdu... Haydutlar, görünüşte iki kardeş arasında "iyi" ile "kötü" yaradılışııı macerasından ibaretti. Kıskanç ve kötü niyetli bir kardeş, İyi yaradılış- h kardeşi ile babasının arasım aça- rak, onu gözden düşürüyor, mirastan mahrum ettiriyor ve sevgilisini elde etmeye kalkışıyor. Bu işte kimsenin tasvip edemiyeceği derecede ılerıye giderek babasını bile öldürmeye cür'- et ediyor. Buna mukabil, iyi kardeş, gördüğü haksızlıkttan muğber olup insanlığa kahrederek dağa — çıkıyor ve haydut oluyor. Yakıyor, yıkıyor, asıyor, kesiyor ama bütün bu yetleri gören seyirciler ona karşı bır nefret hissi duyamıyorlar. Çünkü Ha- lük Kurdoğlu seyircide böyle bir his uyanmasına imkân bırakmıyacak şe- kilde, başarılı bir oyun gösteriyor. öte tarafta Yıldırım önel ise, hepi- mizin nefretini celbediyor, ona çok kızıyoruz ve bu suretle eserin çok zor olan bu rolü büyük bir kudretle tem- sil edilmiş oluyor. Talihsiz baba ro- lünde Nihat Aybars'ın - yadırganan bir hareketi yok. Sevmek için yaratıl- mış ve bütün rolü sevmekten ibaret olan Amalıa rolünde Gökçen Hıdır, haklı takdirler topluyor. Bir de bazı sahnelerde Muazzez Lutas ile yer de- ğiştirmiş kadar, onu andırmasa Karışık bir psıkolo_ıının mahsulü olan Uşak rolünde Tekin Akmansoyu alkışlamamak haksızlık olur. Yalnız bir nokta var: Tiyatrosunun sahne konuşmas Devlet Şayet munise olduğu ehemmıyet- le ele alınmazsa, çok yakın bir şe- lecekte Devlet Tiyatrosunun da tanbul Şehir tiyatrosunda olduğu gi- bi, husust bir deklamasyon tarzı ola- cak ve tıpkı dublâjı yapılmış filmler gibi. Devlet Tiyatrosu temsillerinde de kötü Türkçe duymamak için ti- yatrodan uzaklaşacağız. AKİS, 19 MAYIS 1956

Bu sayıdan diğer sayfalar: