19 Mayıs 1956 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 7

19 Mayıs 1956 tarihli Akis Dergisi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

başkanlığında Hükümet, Genel İdare Kurulu ve Grup İdare Heyetının müş- terek toplantıları sonunda alınan ka- rarlar olacaktı. Böylece grubun kar- şısına Adnan Menderes şahsen çık- mayacaktı. Teklifler bir adamın de- ğil, mesuliyet almış veya almamış bütün bir ekibin malı — sayılacaktı. Toplantıların uzaması sebebi de zaten buydu. Başbakanın — niyetini bahis mevzuu ekibin hemen bütün mensup- ları anlıyorlar ve ihtiyatlı davranı- yorlardı. Zira onlar da biliyorlardı ki hürriyetlerin kısılması yolunda yeni tedbirler D.P. nin durumunu daha vahim hale sokmaktan başka hiç, a- ma hiç bir işe yaramayacaktır. Bu yüzden toplantılarda karara varmak güç, hatta imkansız oluyor- du. Bir fikir evvelâ rağbet görüyor, sonra kenara bırakılıyordu. Zihinler- de tereddüd hâkimdi. Gerçi Adnan Menderese, hatta gazete sütunların- da ve açıktan açığa “bu işin yolu, Benin resmen diktatör olmandır" di- ye tavsiyelerde bulunan ideal arka- daşları çıkıyordu, ona "toptancılık" ın fazıletlerı övülüyordu ama.. ma henüz bir karara varı- lamıyordu Adalet Lüzumsuz tedbirler ayramın son günü, siyasi tatilin nıhayete erdiği bir sırada Ankar. da pek çok Demokrat mılletvekılını derin derin düşündüren mesele "İc- ranın Temyizdeki kanuni tasarrufu” diye bilinen işin nasıl müdafaa edi- leceğiydi. Hakikaten şu günlerde hıç bir hareket Adalet bakanının 16 h kimi tekaüde sevkedıvermesınd_en daha büyük akis uyandırmamıştı. İk- Bedri Köker Tatminkâr görünmüyor AKİS, 19 MAYIS 1956 Kapaktaki sabık bakan YURTTA OLUP BİTENLER Osman Şevki Çiçekdağ G ünlerden bir gün Ankarada Ba- kanlıklara giden yolun üstün- deki Temyız binasının önünda zun boylu, iri yarı, bol saçlı bir fe- damın Jandarma subayı kıyafetin- de heykelini görecek olanlar şaşır- mamalıdırlar. İhtimal ki heykelin altında şöyle bir ibare bulunacak- tır: "Kadrini bilmemişiz, bizi af- fet!" Heykel, eski Adalet bakanı Osman Şevki Çiçekdağa ait olacak- tır. Osman Şevki Çiçekdağ, gele- nin gıdenı arattığı darbımeselinin bugün için en güzel misalidir. Menderes EH kabınesının 4da let bakanı, bir anlayışının canlı temsılcısıdır Çıçe ada- leti" bir hususi adalet man ası ifa- de etmektedir. Bu adaletin prensibi "hâkimin teminatının vicdanında olduğu" prensibidir. Belki de Os- man Şevki Çiçekdağı bu yanlış kanaate sevkeden kendisinin vic- danlı olduğuna dair inancıdır. Fa- kat yol bir kere açılmaya görsün.. Bazı kimselerin atmakta tereddüt edecekleri adımları, başkalarının ne kadar kolaylıkla attıklarının tarihte bin tane misali vardır. Osman Şevki Çiçekdağ, hâkim teminatını zedeleyen hukumlerın şampiyonu olarak D.P. nin kabine- lerinde vazife gormuştur. Hukuk kaıdelennı hırpalayan teklifler o- tarafınndan müdafaa edilmiş, bu neviden tasarıları o getirmiş, antidemokratik mahiyet taşıyan proieler ondan tasvip görmüştür. Hakimleri. Temyız azalarını sadece "Tüzum gördüm" diverek tekaüd etmek hakkını Adalet bakanına tanıyan kanunlar Osman çekdağın zamanında çıkmış, sılah diye onan eline verilmiştir. Eğer yarın Möenderes III kabinesinin Adalet bakan'nın heykeli Temyi- zin önüne dikilirse bunun sebebi Osman Şevki Çicekdağın o silâhı bir kere dahi kullanmamış bulun ması, kollanması yolundaki tek- lifleri daima reddetmiş olmasıdır. Hatta sabık Adalet bakanının za- tidar bundan evvel da buna benzer adımlar atmıştı, ancak ilişilen mües- seseler Temyiz gibi adeta mukaddes müesseseler olmadığından çırpıntılı sular bir müddet sonra durulmuştu. Fakat Prof, Hüseyin Avni Göktürk'- ün tasarrufunun D.P. için — devamlı handikap olacagı, muameledeki hak- sızlığın -kanunsuzluğun değil- ilele- bet söyleneceği anlaşılıyordu. Zira, bırakınız çok partili devreyı, tek par- tili rejimin memleket! hâkim bu- lunduğu sırada dahi ıktıdar Temyize dokunmamayı dokunmaktan daha faydalı bulmuş ve hususi kararları hususi mahkemeler kurarak almıştı. man zaman celadet gösterdiği de herkes tarafından — bilinmektedir. Ama ne zaman kendisine Ur mese- la "parti menfaati" etiketi altın- da takdim edilmiş ve öyle oldugu- inandırılmışsa n Şevki Çıçekdag hata işlemekten kendisi- alakoyamanamıştır. Ne var ki, o0- nun hiç olmazsa ufacık bir maze- reti vardı: siyasete particilikten gelmiş teşkılatın kademelerınde çalışmış, gözünü de açmıştı. Üstelik formasyonu ıtıbarıle hu- kukçu değildi. Hukuk fakültesini jandarma subayıyken ikmal etmiş ve müteakiben ordudan ayrılarak avukatlığa başlamıştı. Ne hukuk tedris etmişti, ne gençlere parlak nasihatlar vermişti, ne de ilim a- damlığına heves etmişti. 1899'da Anadolunun küçük bir kasabasında dünyaya gelen Os- man Şevki soyadı kanuna çıktıgı zaman yefakarlıgının bir örneği- ni daha gösterdi. Doğduğu mem- leket olan Çiçekdağ'ı soyadı ola- rak aldı. Askerlikten — yetiştiği için di- sipline ve itaata ehemmıyet verir- di. Kendisi buna göre hareket e- der, etrafından da aynı şekilde hareket edilmesini — isterdi. Menderes Hİ kabinesinin dev- rilmesiyle neticelenen D.P. gru- bunun tarihi toplantısında Siıtkı Yırcalı, Hasan Polatkan ve Fatin Ruştu Zorlu'dan sonra hücuma uğrayan bakan o olmuştu. Bakan- lık koltuğundan çok D.P. idealine baglı olduğunu bu — vesileyle de gösteren Osman Şevki Çiçekdağ, Menderes III kabinesinin bütün uyelerının teker teker istifa et- ortaya atarak Başba- kanın vasıyetını kurtarmasını te- min etmıştı Tabıatıyle Menderes IV. kabinesinde de yı imadı. A- dalet Bakanlıgı koltugu bu defa bir profesör tarafından doldurul- mu: a imse Osman Şevki Çiçekdağ'ın bakanlığını hasretle aramak — zorunda kala- caktı. Bu haftanın ortasında — Türkiye Büyük Millet Meclisi yeniden açıldı- ğında gözler gündemin sözlü sorular kısmındaydı. Hakikaten muhalif par- tıler, sanki aralarında anlaşmışlar ibi "İcranın son tasarrufu"nu Mec lise getirmişlerdi. C.H.P. bir Meclıs tahkikatı istiyordu. Hür. P. ka soru birden vermişti. Bunların Prof. Hüseyin Avni Göktürk'ü son derece müşkül vaziyete sokacağından zer- rece şüphe yoktu Zira sorulan, "gö- rülen lüzum" un mahiyetiydi. Bilhas- sa Temyizin üç mümtaz azası han- gi lüzuma binaen tekaüd edilmişler- di? Ehliyetsiz, miydiler, ahlâksız 7

Bu sayıdan diğer sayfalar: