18 Kasım 1960 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 10

18 Kasım 1960 tarihli Akis Dergisi Sayfa 10
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

YURTTA OLUP BİTENLER — Yüzbaşım, silahınızı rica c- deceğim" dedi. Bu cümle Özdağın yüzündeki za- hiri tebessümün silinmesine ve onun yerini asabi bir ifadenin almasına sebep oldu. Özdağ R leri gene G gibi yuvarlıyarak: "— Rica ederim, çekin elinizi! Ben silâhımı ancak subay arkadaşı- ma veririm" dedi ve sivil memurun cevabım beklemeden içerki odaya geçti. Böylece sivil polis, müdahalesini sözden ileri b Özdağ geri döndüğünde, 7.65 çapında Kırık- kale yapısı tabancası elindeydi. Ta- bancayı (oüsteğmene uzattı. Üsteğ- men, Milli Birlik Komitesinin vazi- fesinden affedilen bu delikanlı üye- sinin silâhını aldıktan sonra yanın- da bekleyen sivil memuru işaret e- dise cereyan ediyordu. Oyun aynıy- dı. Ancak aktörler ve mizansende değişiklik vardı. Ev, Yarbay Şefik Soyuyüceye aitti. Soyuyüce, gelen- leri gülümsiyerek karşıladı ve: "— İfrat ile tefriti ayırmak lâ- zım. Bunu biliyorduk" dedi. Gelenler, yarbayın kimden o bah- settiğini anlamadılar. M. B. K. nin sabık üyesi sarı zarfı acele etmeden ağır ve dikkatle okudu. S yuyücenin kapısına da bir sivil polis memuru bırakıldı. Jipli ekiplerin faaliyetleri sürat- le inkişaf ediyordu. Sarı zarflar bü- yük bir ihtimamla sahiplerine tevdi ediliyor ve evlerin önüne birer sivil emniyet memuru bırakılarak jipler kapılardan ayrılıyordu. Ancak, ondört ekipten üçü An- Derneklerinin idarelerine el koyma- ları, bu arada erneklere sızmış olabilecek belirli şahıslara da dikkat edilmesi gerektiği bildiriliyordu. Me- saj hakikaten enteresandı.. Pazar sabahı başlıyan ve süratle in- kişaf eden zaruri operasyon hiç bir ih- tilât yapmasızın, başarıyla devam etti. Tabii bu arada, bilhassa basın mensuplarını ziyadesiyle oalâkalan- dıran hâdiseler de cereyan etti. Hâ- diselerden biri, Milli Birlik Komite- sinin garip tavırlı, fikirlerini açık açık anlatan ve bu fikirleri kabul e tartışan Dündar Taşere ai Komiten bu kurucu Meclis aleyhtarı El üyesi Taşer, hiç bir şeyden habersiz, evinde istirahat e- diyordu. Sabahın erken saatlerinde çalan zille yerinden fırladı ve kapıyı O'kan derek: "— Bu arkadaş burada bekliye- cek. Nöbet değiştirdiği zaman yeni arkadaşını size tanıtacak" dedi. Özdağ kafasını belli belirsiz sal- lıyarak iki adım geriledi ve kapıyı kapattı. Özdağ" 13 Kasım sabahı, 5 ay 17 günlük Komite üyeliğine veda edi- ordu. Üzgündü. Gençliği ve heye- canı delikanlı ihtilâlciye biraz pa- halıya malolmuş ve belki de samimi olduğu hislerinin gemi azıya alması bu tabii neticeye sebebiyet o vermiş- ti, Özdağ içeriye girip radyosunu aç- 1. Başka tebliğler ynı saatlerde bir başka evde, Sa- raçoğlu (mahallesinin son soka- ğında bulunan altı numaralı oapart- manın 3. dairesinde de böyle bir hâ- 10 - Karavelioğlu - Karaman - Acuner Başarılı kuartet kara Komutanlığına boş döndü. Zira aradıklarını evlerinde (o bulmaları mümkün olmamıştı. Bunlar, o sırada İstanbulda bulunan Orhan Erkanlı, Adanaya giden Orhan Kabibay, Sam- sunda olan Mustafa Kaplandı. Du- rum derhal Emniyet Genel Müdür- lüğüne bildirildi. Genel (Müdürlük, meselenin ciddiyetini dikkate alarak adı geçen vilâyetlere telsizle gerekli emri verdi. İçişleri (bakanlığının en üst katındaki telsiz odasında beyaz saçlı, ellibeş-altmış (o yaşlarında bir dam bu vazifeyi dikkatle ifa etti. Ancak beyaz saçlı adamın vilâyetle- re bildirdiği bir husus daha vardı ki, biraz kafalarını işletenler, iki tebliğ arasında bir "sebep-netice omünase- beti" kurmakta gecikmediler. İkinci mesajda ovalilerle okaymakamların, bölgelerinde mevcut Türk Kültür açtı. Karşısında üç kişi vardı. Bu Üç kişiye hayret dolu gözlerle baktı. Sonra, şaşırmış insanların ruh'ha- leti işinde, âdeta kekeliyerek: — Ne o,, Komite toplantısı mı var?" dedi. kendisine uzatılan sarı birden tekallüs etti. Anlaşılan, bunu beklemiyordu. 27 Mayısın bu cüretti öncüsü de sâdece ve sâdece bir ta- kım garip fikirlerin müdafii rolünü oynamanın kurbanı oluyordu. Ama Binbaşı Taşer, affedilen he- men bütün arkadaşlan gibi 27 Ma- yıstan bu yana çok değişmişti. Ar- tk basın hakkında son derece par- lak fikirleri vardı. Basının iyi işle- mediğini, sâdece kâr gayesi güttü- AKİS, 18 KASIM 1960

Bu sayıdan diğer sayfalar: