28 Kasım 1960 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 24

28 Kasım 1960 tarihli Akis Dergisi Sayfa 24
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

YURTTA OLUP BİTENLER günü telefonları çalan Parti Meclisi üyeleri, gazetecilere bu tarz cevaplar verdiler ve onlara şimdilik sabır tav- siye ettiler. Anlaşılan şuydu ki, lider parti C.H.P., kendisine yaraşır şekil- de bir hareket tarzı takip ediyor ve minyatür bazı partiler gibi hafiflikle- re iltifat etmiyordu. İlahların gazabı.. C.H.P. çevrelerinde basiretin sesi -ufak tefek çatlaklıklara rağmen- bu şekilde duruma hâkim olurken başkent ufuklarında yeni bir tozko- paran fırtınası kendilini belli etmeğe başladı. Fırtınanın merkezi, kendisi- ni kasden dev aynasında gören bir partiydi. C.K.M.P. ve liderleri havayı bulandırmak, Kurucu Meclis Komis- yonunun çalışmalarına tesir etmek İçin olanca güçleriyle çalışıyorlar, fa- kat bir türlü istedikleri neticeyi is- tihsal edemiyorlardı. Nitekim geçen haftanın ortasında başkent sokaklarını soğuk rüzgarlar yalarken, Sakarya caddesi yakınla- rında bir binanın içi, göğüslerinde te- bu iki binadaki kaynaşmanın sebeple- ri ve kaliteleri pek farklıydı. Sakarya caddesinin yakınındaki binada hüküm süren faaliyetin mihrakı, bir iri kı- --- liderdi. Liderin adı Osman Bö- lükbaşıydı ve Mecliste minyatür partisinin işgal e- decegi koltuk o sayısıydı. Zaten son günlerde C.K.M.P. çevrelerini ziya- desiyle meşgul eden mesele de buydu. Fakat liderin kafasının o içindekileri bilen bazı kimseler, C.K.M.P. deki bu aşırı faaliyeti pek hayra yormadılar. Minyatür partinin muteber organı Kudretin sayfalarında ointişar eden seri makaleler ve ortaya atılan aca- yip tezler, başkentte, siyasi çevrele- rin eğlenceyle takip ettiği adi hadi- seler sayıldı. Hiç kimse Bölükbaşıyı ve onun kendinde gizil kuvvetler veh- meden partisini ciddiye (oalmıyordu. Fakat C.K.M.P. nin Kurucu Meclis meselesi üzerindeki çalışması sadece, bir ikinci Genel Merkez halini alan Rüzgarlı Sokaktaki meşhur Ankara Telgraf biraderlerin yazıhanesine in- hisar etmedi. Minyatür partinin, par- tisiyle ten orantılı lideri, arkasında bir foto muhabiri, çat orada çat bu- radaydı. Genel Merkez binası ile mu- teber Kudret arasında mekik dokun- du. Bu arada Genel Merkez binasının bir odasında, uzun bir masanın başın- da bir takım adamlar, ellerini şakak- larına dayamışlar, meşhur ve malum 24 » Kulağa Küpe Şayet gelirse !.. Son günlerde, Peyami Sefanın artık hepsi dışarıda bulunan sabık M.B.K. üyelerinden o ba- zılarına ruh çağırdığı söyleni- yordu. Peyamimn seferber etti- ği ruhlar iyi bilgi verememiş o- lacaklar ki 14'ler hatta bizzat istikbali göremediler. Şimdi bir devrin kudretli Albayı Alpaslan Türkeş meş- hur Hind fakirlerinin diyarın- da bulunuyor. Bir ruh davetine ihtiyaç duyarsa sayın devlet müşavirine naçiz tavsiye: Lüt- fen, Hind fakirinin kulağına şu cümleyi fısıldasın: "— 27 Mayıs ruhunu istiyo- rum!" meselenin müzakeresini yapıyorlardı. Bunlar C.K.M.P. nin genel kurmayı idi. Liderler arasındaki müzakereler hiç bir zaman bir fikir münakaşası şeklinde cereyan etmedi. Zira gaye Kurucu Mecliste temin edilmesi gere- ken koltuktu. Bunun için de imal-i fikre lüzum yoktu. Osman Bölükbaşı Hop oturdu, hop kalktı Bir kişilik parti Bu müzakereler, muhakkak ki C.K. M.P. Genel Başkanının malum gazabı üzerine bina ediliyordu. İrikı- yım lider hop oturuyor hop kalkıyor, hırsını etrafından alıyordu. Etraf, bu defa bir hayli kalabalıktı. Zira, D.P. nin feshiyle açıkta kalan bir takım zevat soluğu bu partide almışlardı. Nitekim D.P. nin sabık borazanı Ha- vadis artık oBölükbaşının türküsünü öttürmeğe başlamıştı. Yeni Sabah da o orkestraya dahildi. Tıpkı Kudretin, Menderesin türküsünü çalması gibi.. Fakat asıl kızılca kıyamet, C.K. M.P.nin nevzuhur organı Kudrette intişar eden beyanatın, Kudret idare- cileri tarafından İstanbul gazeteleri- ne uçurulmasıyla koptu. Geçen per- ları ancak akşam üzeri ikmal edile- rek Kudrete intikal eden bu dehşet beyanat, başkent siyasi çevrelerinde gereken ilgiyi görmedi. o Söylenenler yeni değildi ve Bölükbaşının o kendi- ne has üslubu içinde kaleme alınmış, diğerleri gibi tek bir tem üzerine bi- na edilmişti. Bu tem, "olursa olur, ol- mazsa küseriz"di. Nitekim Bölükbaşı bu beyanında da, eğer diğer partile- re tanınan kontenjan kendilerine ta- nınmazsa Kurucu Meclise iştirak et- miyeceklerini çıtlatıyordu. İrikiyım Genel Başkan, Meclisin seçimsiz teşkil edileceğini anlamıştı. Bunun üzerine artık münakaşa etmi- yordu. İş böyle olunca, bu Meclisin teşkil tarzı üzerinde hassasiyetle du- rulmalıydı. Bu hassasiyet ne olmalıy- dı? Bu hassasiyet, kurulacak Meclisi bir partinin tahakkümü altma sok- mamakta kendini göstermeliydi. Aksi takdirde işler çok kötüye giderdi. Şa- yet memleket gerçekleri bir tarafa bırakılır ve bazı dolambaçlı yollardan Meclisi tek bir partinin meclisi hali- ne sokmak gibi bir yola sapılırsa bu, ilerisi için felaketti. Memleket ger- çekleri göz önündeydi. Sonra, ikbal Bölükbaşının ayağının altındayken, C.H.P. ne bu kadar kontenjan tanı- mak nedendi? C.K.M.P. o kadar sağ- lam, o kadar güçlüydü! Eğer bunlar gözönünde tutulmazsa yapılacak A- nayasa, bir zümre kanunu olmaktan ileri gidemezdi. Memlekete de yazık olurdu! İrikiyım lider, demecinin son kı- sımlarında Anayasa dersleri vermeğe başlamıştı. Anayasa seminerlerine o- lan merakı ve bunları takipteki ısra- rı, belli ki bir hayli işe yaramıştı. Bölükbaşı bir de ifşaatta bulunu- yordu: Bugün memleketimizde, mil- yonlarca kimseyi oy hakkından mah- rum etmeyi ve bir nevi zadegan sını- fı yaratmayı hedef tutan cereyanla- AKİS, 28 KASIM 1960

Bu sayıdan diğer sayfalar: