28 Kasım 1960 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 31

28 Kasım 1960 tarihli Akis Dergisi Sayfa 31
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

KİTAPLAR Buluşma (A. E. Kırakın bir perdelik oyu- nu, Ankara, 25 sayfa 200 kuruş). Korak adı gerek basın aleminde, ge- rekse tiyatro yazarları arasında hiç duyulmamış bir ad. Buluşma ad- lı bir perdelik oyun da Kırakın ilk o- yun denemesi. Buluşma, sahneye kon- sa nasıl bir oyun olur? Bunu peşinen kestirmeğe imkan yok. Ama 25 say- falık broşür ebadındaki eseri oku- duktan sonra eserin yazan Kırak hakkında bir fikir sahibi olmak müm kün oluyor. Bay A. fi. Kırak -açık a- dı nedir belli değil- genç bir tiyatro heveslisi. Buluşma da, yaptığı İlk ka- lem denemesi. Acaba ben de bir oyun yazan olabilir miyim diye ortaya çı- kan Kırak altı yedi kişinin arasında zacağı oyunun ana temasını, broşü- rünün başına koyduğu İki satırlık bir cümlecikte açıklamış. "Eğer in- sanlar hayal sukutuna uğruyorlarsa, bu, başkalarına bağlandıktan için- dir" cümlesi Buluşma adlı oyun de- nemesinin şifre anahtarı. Buluşmanın hikayesi de şu: Can- ciğer iki arkadaş, A ile B. Bunlardan B aşka inanmayan, biraz hafifmeş- rep, herşeyi alaya alan bir delikanlı- dır. A ise aksine toy, daha aşkın ne olduğunu tatmamış bir delikanlı. Fa- kültede okumaktadırlar. A bir kıza aşıktır ve ondan bir randevu kopar- maya da muvaffak olmuştur. Rande- vu mahalli bir muhallebici dükkanı- dır. A ve B kızı orada beklemekte ve kendi aralarında konuşmaktadırlar. Hoşsohbet bir adam olan Muhallebici de zaman zaman bunların konuşma- larına katılmaktadır. A toycasına bir heyecan içinde, B alaycı. Muhallebici ise babayani bir meraklıdır. Bunlara bir de bekçi, fon olarak Üniversiteli bir kız, bir oğlan katılırlar. A rande- vu saatinin gelmesini bekler, B alay eder. Neticede saat gelir, kız gelmez. Buluşma adlı oyun denemesinin bütün hikayesi bu. A. E. Kırak bu o- yun denemesini niçin yazmış? O çok yüksek felsefe döküntüsü "Eğer in- sanlar hayal sukutuna uğruyorlarsa, bu, başkalarına bağlandıkları için- dir" vecizesi için ise, emek boşuna gitmiştir. Gök Onları Yanıltmaz (Ülkü Tamerin şiirleri, İç baskı Zema - Gaziantep, kapak baskısı İs- tanbul Matbaası - İstanbul 1960, 13 şiir 250 kuruş). Üki Tamer genç neslin, adı etra- fında en çok umut uyandıran şa- irlerinden biri. "Gök Onları Yanılt- maz" adlı kitabı da şairin ikinci kita- bı. Daha Önce -geçen yıl- "Soğuk Ot- AKİS, 28 KASIM 1960 ların Altında" adıyla bir şiir kitabı yayınlamış, dikkatleri üzerine çek- mişti. Tamerin ikinci kitabi ise, bi- rincisinden çok daha değişik ve iddi- alıdır. Tamer, herşeyden önce kitabı- nın tertibinde bir orijinallik merakı- na saplanmıştır. "Gök Onları Yanılt- maz" bir kitap cildinden çok bir mek- tup zarfına benzemektedir. Kitap ka- bı olarak kartondan bir zarf hazır- lanmış bunun içine de on sayfaya, ka- pital harflerle onüç şiir yazılmış ve konulmuştur. Ülkü Tamer sadece zarf biçimi ü- zerinde oynamakla yetinmemiş, biza- tihi şiir biçimi ile de oynamıştır. Bu, son zamanlarda, bilhassa İkinci Yeni denilen şiir akımındanberi moda olan nazımdan nesire kayış modasıdır. "Gök Onları Yanıltmaz"daki şiirle- rin büyük kısmı şiir değil, nesirdir. Hem de zorlama, uydurma bir nesir. Walt Whitman'dan bu yana, kısa mısra yapısını kırıp bozan şairlerin belki de binbirincisi olan Ülkü Tamer, etrafını alan ikinci Yenicilerin alkış- larına rağmen bu yolda devam ettik- çe harcanacağa benzemektedir. "Gök Onları Yanıltmaz"daki "Yazın Bitti- ği" şiirini yazabilen bir Ülkü Tame- rin, bu tip şiirden kaçınması gerekir. Belki "Gecenin ürkekliğini vuran bal- tacılarımı asıp omuzlarınıza baltala- rı, gelini tüylü denizlerden başlarız... Yıldızların o hışırtısı oyardım edecek bize, çalgılarınızı çoğaltıp, gözlerini- zi koyultup, gelin!" gibi laflar yağ- mak ve sonra da alkışlanmak, aman ne güzel yazmışsın monşer, hiç de şa- şılmıyor, işte şiir budur iltifatlarına mazhar olmak tatildir ama, iş değil- dir. Manasız şiir yazmak, anlaşılmaz olmak ve bu anlaşılmazlığın gölgesi- ne çekilmek "ben büyük şair oldum" demekle insan büyük şair değil, man- zumeci bile olamaz. "Yazın bittiği her" yerde söylenir. (o Böyle kırmızı kalkan görülmemiştir - Ölüleri örten yapraklardan başka - Çünkü sahiden yaz bitmiştir, Göle bakmaktan usa- nır İnsan - Koru tutmaktan, yol göz- lemekten: - Çadırlar toplanır, yara- lar sarılır; - Durgun bir yolculuk, u- zun bir şapka - Artık yaprakları bek- lemektedir." Böylesine zor ifade edilecek bir hissi ifade edebilen ülkü Tamer, bir takım biçim cambazlıkları arkasında kendisini harcamamak, şiire, gerçek şiire gitmelidir, "Gök Onları Yanılt- maz", acayip biçimi, manasız şiirleri yanında sadece ve sadece "yazın bit- tiği" şiiri için alınıp okunmağa değer bir kitapçıktır. 31

Bu sayıdan diğer sayfalar: