17 Kasım 1962 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 28

17 Kasım 1962 tarihli Akis Dergisi Sayfa 28
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

dır. Bütün Arap dünyası, bu müca- delenin sonucu ile çok yakından il- gilidir. İmam Bedrin yenilgisi, o as- lında oSuudi Arabistan ve oOÜrdün krallarının kaybı olacaktır. Nitekim arap devletleri o Yemendeki mücade- lenin her iki safında da yerlerini al- mışlardır. Mısır, ihtilâlcilerin yanın- da, Suudi Arabistan ile Ürdün ise düşürülen İmamla birliktedir. Bu devletler sadece Yemendeki mücade- leye yardım etmekle kalmamakta, birbirlerine (oOkarşı da silah kullan- maktadırlar. di Arabistan bir Mısır harp uçağını "hava sahasını ihlal ettiği" gerekçe- siyle Kızıl Deniz kıyısında düşürdü- günü ilân etti. Hafta içinde, bu iki blok arasında silâhlı çatışmadan başka enteresan bir mücadele daha cereyan etti, Ür- dün Hava Kuvvetleri Kumandanının bir askeri Ürdün uçağı ile Birleşik Arap Cumhuriyetine sığındığı Kahire tarafından açıklandı. Kahire hava alanında yaptığı basın toplantısında, kumandan Sahi Hamza, "Yemenlile- re karşı hazırlanan tecavüzlere işti- rak etmektense" Mısıra sığınmayı tercih ettiğini bildirdi. o Ayrıca, Ye- menin başkenti Sanadaki Suudi Ara- bistan Büyük Elçiliğinin birinci kâti- bi de Yemenden iltica hakkı talep et- ti. Elçiliğin anahtarlarını Cumhur- başkanı Sallala teslim eden diplomat, Kral Suudun düşürülen İmam el Bedre 10 milyon dolarlık bir yardım yaptığını da açıkladı. Bu arada Birleşik Arap Cumhu- riyeti Yemenle münasebetlerini | sı- kılaştıracak önemli adımlar attı. Ön- ce tecavüzlere karşı bir askeri yar- dımlaşma anlaşması imzalayan iki devlet, şimdi de iktisadi bakımdan yardımlaşmak üzere harekete geçti. Bunun bir sonucu olarak Birleşik A- rap Cumhuriyeti Yemene ilk olarak I milyon Mısır liralık bir yardım yap- ti. Yemenle Birleşik Arap Cumhuri- yeti arasındaki omünasebetin bu du- ruma gelmesi üzerine Suudi Arabis- tan hemen sesini yükseltti ve (o Ye- mendeki yabancı birliklerin, omillet- lerarası kontrol altında süratle o dı- şarıya çıkarılmasını talep etti. "Bu müdahalenin devam etmesi sadece a- teşi körükleyecek ve diğer omemle- ketlere sirayet ederek bölgenin barış ve güvenliğini tehdit edecektir" dedi. Yemen ihtilâli uzun müddetten beri Arap âleminde hissedilen te- meldeki çatışmayı ortaya çıkardı. Bu çatışmanın, o "bölgedeki huzur" la birlikte, belki de ondan fazla "kral- ların huzuru"nu da tehlikeye osoka- cağı artık herkesin gördüğü bir gerçektir. AKİS/28 BİR ADAM TANITIYORUZ Cemal Abdünnâsır Şen on yıl içinde Orta Doğuda gayet önemli değişmeler yer aldı. Artık devrini kapatmış olan bir siyasi sis- temin adım adım nasıl (gerilediği, kralların, imamların birbiri arkasın- daki çatışmaların önemli bir kısmını bu temel gelişme açısından yorumla- mak mümkündür. Mısır ihtilâlinin arap ihtilalleri arasında özel bir yeri vardır. Önce Mısır, krallık düzenine karşı, hem de bu düzenin kuvvetle tutulduğu zan nedilen bir yerde başkaldıran ilk a- rap devleti olmuştur. Sonra, kendisi- ni takip eden ihtilâllerde Mısırın müessir bir rol oynadığa da bilinmek- tedir. Bu bakımdan Mısırlı liderin durumu Arap yarımadasının geleceği yönünden de önem kazanmaktadır. Cemal Abdünnsır, 23 Temmuz 1952 ihtilalini gerçekleştiren "Hür Subaylar" grubu içinde yer almıştı. İhtilalin başında, politika ile çok yakından ilgili olmayan bir "İyi Adam" vardı: General Necip. İhtilâli yapanların ona sahip çıkamıyacaklarını söyleyen kaidenin doğruluğu bir defa daha anlaşıldı. İhtilalin ikinci yılında General Necibin yerini Albay Nasır aldı. Birinci Dünya Savaşının bitiminde doğan Abdünnasır bir posta me- murunun oğludur. Kraliyet Askeri Akademisinden mezun oldu. Bir müd- det çeşitli kıta hizmetlerinde bulunduktan sonra Askeri Akademiye öğ- retmen olarak tayin edildi. Bu, bir ihtilâlci için aranmakla bulunamaya- cak bir görevdi. Birçok subayla orada temas kurdu. Hür Subaylar teş- kilâtının temeli de orada atıldı. Sonra olaylar süratle gelişti. Önce 700 kişilik subay grubu ile Kral Faruk iskat edildi, daha sonra da Nasır Ge- neral Necibin yerine geçti. O sırada 36 yaşında idi. İlk olarak İngiliz- lerle bir anlaşma yaparak Mısırdaki İngiliz üslerinin kaldırılmasını sağ- ladı. 1956 yılında da Süveyş Kanalı İşletmesini devletleştirdi. Bunun üze- rine İngilizlerle Fransızların Süveyş Kanalına yaptıkları çıkartma kar- şısında ordusu perişan oldu. Fakat o bunu Arap alemine büyük bir za- fer olarak ilan etti. Zaten bu arada mesele milletlerarası müdahaleler- le kendi lehine halledilmişti. o Nasırın bu çıkışları, uzun yıllar milletçe bir aşağılık duygusu içinde bulunan arap halkı üzerinde çok etkili oldu. Fakat Nasırın asıl başarısını "Arap Birliği" sloganı sağladı. Hattâ bu slogan bir müddet önce Yemen ve Suniye ile birlikte bir cumhuriyet kurmalarına dahi yol açmıştı. Fakat Suriyenin daha sonra birlikten ay- rılmasıyla "Tek Arap Devleti" fikri büyük bir darbe yedi. Bununla bera- ber bugün için de arap ülkelerinde en yaygın ve müessir fikir akımı, Na- sırın temsil ettiği ve geniş bir propaganda kampanyasıyla da destekle- diği Arap Milliyetçiliğidir. Nasır, Mısırda bir İslami Sosyalizm gerçekleştirmek peşindedir. Ara- zi mülkiyetinde eşitlik sağlamaya doğru adımlar atılmıştır. Fakat ekono- minin. bütününde hızlı bir kalkınmanın sağlandığınla dair hiçbir işaret yoktu Na asır, Mısırdaki rejimin sosyalizm, komünizm, demokrasi ve faşizm gibi sistemlerden birisi olarak gösterilmesine şiddetle karşı koymaktadır. Kendisine diktatör olup olmadığını soranlara ise verdiği cevap şudur: "Diktatör olduğumu zannetmiyorum. Buna mizacım müsait değildir. Ben romantik bir insanım."

Bu sayıdan diğer sayfalar: