November 17, 1962 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 38

November 17, 1962 tarihli Akis Dergisi Sayfa 38
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

J AL E OKUYUCULARIYLA Kadın haklarından söz ediyorsunuz ama, Siz bunlara samimiyetle ina- nuz? Bence kadın, büyük şehirlerimizde bile, bugün haklarına kavuşmuş değildir. Dışarda çalışan, hangi bir sorumluluk yükleyebiliyor Bekâr bir kadın, kaç yaşında olursa olsun, gece yalnız başına bir sinema veya tiyatroya (gidebiliyor mu? Kadın, cinsi hayatını tanzimde erkek kadar hür müdür ? Politika ha- yatında sembol olmaktan kurtulmuş mudur? Bayır Jale Candan, yanlışı- nız var. Bizim toplumumuzda kadın birçok OöÖdevleri oyüklenmiştir ama, haklarından habersizdir. Her yerde, tıpkı tarlayı süren Anadolu okadını gabi.. Murat Özer - İstanbul N e yapalım ki, bütün erkekler sizin gibi gerçeği göremiyorlar. al- nız, bunu bizim toplumumuza has bir mesele olarak ele almamalısınız. Yüzyıllar boyunca dünyayı erkek yö- netmiş, kadın ise evini yönetmiştir. Kadının kitle halinde toplum hayatı- na katılması, insanın aklını durdura- cak kadar yenidir. Bırakın geri kal- mış memleketleri, toplumlarda bile kadının dış faaliyetlere o katılıp. bir hukuk ve iktisat süresi olarak ele alınması ancak harplerden, ekonomik zaruretlerden sonra mümkün olabil- miştir XIX. yüzyılın başlarında, sınai dev rimlerden sonra kadın, işçilik saha- sında, bir varlık göstermiştir. Birinci Dünya Harbinden sonra bürolarda, İ- kinci Dünya Harbinden sonra ise as- sıyla doğmuş, gelişmiş ve sizin kadar gerçekçi olmayan erkeklerin elinden zorla koparılmıştır. Kadının siyasi hakkını tanımakta en cömert davra- nan memleketler kuzey Avrupa mem leketleridir. Buralarda da mücadele ancak XX. yüzyılın başında (o başla- mıştır. Yani en çok elli yıllık mese- ledir bu. Bu kısa zamanda az yol al- madık. Türk Kadınının, bir zamanlar büyük şehirlerde fermanla sokağa AKİS/38 CAN D AN çıktığını, kıyafetinin fermanla tan- zim edildiğini düşünecek olursanız, bugünkü durumdan umutlanırsınız. Dünya yöneticiliğini ele alacağımız gün pek de uzak değildir, bekleyin! BB kat satın aldık ve taşındık, ta- kat yeni evimde hürriyetim yok. Alt katın sahibi olan çocuksuz, çak titiz bir aile ile başım dertte. Arka balkondan arsaya seccade silkmeme sında tatsızlık çıkarıyorlar. ben bu işi büyük temizlik günleri, ayda ancak iki defa yaparım ve bal- konlarında çamaşır asılı olup olmadı- gına dikkat ederim. Gerekirse, haber veririm. Kapıları kapalı da olsa, ya- tak odalarına toz girdiğini iddia e- diyorlar. Elektrik süpürgem yok. Ol- sa da, halıları havalandırmadan ya- pamam. Kat mülkiyetinin mahzurla- rını ancak şimdi anlıyorum. Saadet Günay - Ankara Kabahat kat mülkiyetinde mi? Hür- riyetlerimiz başkalarının ohürriye- tinin başladığı yerde bitmelidir, ser- gili okuyucum. Siz halılarınızı hava- landırmadan yapamazsınız ama, kat- taki kiracı veya ev sahibi de en ufak tozdan rahatsız olabilir. Ankara Be- lediye Zabıtası Talimatnamesinin 14, maddesi aynen söyle der: Umumi yerlerle kapılardan, teraslardan o ve bunlara benzer yerlerden halı, kilim, yatak takımı, örtü vesaire kabilinden her türlü ev eşyası silkmek ve bu yer- lerden süprüntü atmak yasaktır. Hem, ne olursa olsun komşularınızı anlamaya çalışın, onlarla anlaşın. Bu- gün, elektrikli olmasa da, halıları dur- dukları yerde iyice temizleyen çeşit- li âletler vardır. Bunları kullandıktan sonra halılardan artık toz çıkmaz. Böylece, hem silkeleme zahmetinden kurtulmuş olursunuz, hem de zaman zaman, havalandırmak üzere aşağıya salkıtmaz, kendi balkonunuza koyabi- lirsiniz. Böyle durumlarda en iyisi, kanun ve talimatnameleri tetkik edip, bunlara uymaktır. Kanunun kestiği parmak acımaz. Toplum içinde buzul- lu yaşamamızın şartlarından biri, hatta birincisi budur. KONUŞUYOR KK küçük yaşta evlendirdim. He- üz okula devam ederken, birden bire ev kadını oldu. Ev işi bilmez. Bu bakımdan, ona yardım maksadı ile, hergün, evine gidip işlerini tanzim e- diyordum. Onu, bir keresinde, tüter sobanın başında ağlar vaziyette bul- dum. Bir defasında da beni telefonla çağırdı. Çünkü ocağa (koyduğu tavuk bir türlü pişmek bilmiyordu! Her gi- kötü bir sürprizle karşılaştım: madım bana surat astı, pişirdiğim tatlıyı ağzına koymadı ve her haliyle kabalık etti. İki gün evlerine uğrama- dım. Kızım nihayet, ağlıyarak beni çağırdı, evlendiğine pişman olduğunu söyledi. Kocam Onları rahat bırakmamı söylüyor. Kızımı bu kadar işle başba- şa bırakmaya gönlüm razı olmuyor. Müşkül durumdayım, ne yapabilirim? Adresimin açıklanmamasını dilerim. ai hata, hepimizin yaptığı- mız hatadır. Okula giden bir genç- kız, hatta bir çocuk -kız, erkek-, evde bazı işleri yapmalıdır. O zaman el işlerine eli yatkın olur, bir ömür bo- yunca bundan faydalanır. Umumiyet- le el işlerini küçümseyen, bu konuda tembel olan bir toplumda yaşıyoruz. Bu, hem aile, hem de toplum için za- rarlıdır. Küçük yaştan ev işlerine a- lışan kimse, büyüyünce, en çetin iş- lerin kolaylıkla üstesinden gelir, ko- lay yorulmaz, yaptığını severek ya- par. Olan olmuş bir kere... Kızınız ev işine alışmadan ev kadım olmak du- rumuna düşmüş. Onun işlerini kolay- laştırmak için çaba göstermenizi an- lamamak imkânsızdır, ama bunu mümkün mertebe uzaktan yapın, ev- lerinde onları yalınız bırakın. Dama. diniz çiğ tavuk yemeği belki müda- haleye tercih ediyordur. Bu da tabii bireydir. Eğer mümkünse, kızınıza, işleri kolaylaştıracak âletleri otemin edin, kömür sobası yerine gaz sobası kullansın, düdüklü tenceresi bulunsun, vesaire... Hele kocasına gücendiğinizi bir daha ona katiyen belli etmeyin.

Bu sayıdan diğer sayfalar: