5 Ocak 1963 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 9

5 Ocak 1963 tarihli Akis Dergisi Sayfa 9
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

HAFTANIN Ne İstediğimizi "Bu mecmua, Basın Suçu diye bir suçun bulunmadığını ve gazetecilerin ne yaparlarsa yapsınlar adalet ta- rafından hiç cezalandırılmamasını bir tek gün savun- mamıştır. Bu mecmua her zaman, adalet mekanizması üzerinde kudret sahiplerinin bir Damokles kılıcı asılı tutmalarına, ispat edilen hususların yazılmasının ec- zaya lâyık sayılmasına, devir Başbakanlarının hâkim- lerden önce hükümleri açıklamasına, emir kulu menfur savcılara, nihayet, görevini yerine getiren gazetecilerin Ve fikir adamlarının peşinen tevkifine karşı açık vazi- yet almıştır.- Bunun yanında hep, cürüm ile ceza ara- sında makul bir ölçünün bulunması, en ufak kusur için en ağır cezanın kinle ve hınçla verilmemesi için müca- dele etmiştir Bu prensiplerimiz bugün de prens iplerimizdir. anda, Cumhuriyet Gazetesinin sorumlu yazı iş- leri müdürü, Kayhan Sağlamer, bir basın suçundan dolayı Cezaevinde bulunuyor mecmuanın bütün mensupları, başta ben, bir değil Uç sebepten dolayı üz- günüz. Kayhan Sağlamer meslekdaşımızdır. Kayhan Sağlamer, usun yıllar' AKİS'in en başarılı mensupla- rından biri olarak bizi İstanbulda temsil etmiştir. Kay- han Sağlamerin gazetesi, Cumhuriyet, şahsi sebepler- den dolayı benim, mesleki sebeplerden dolayı (o bütün AKİS ailesinin değer verdiğimiz, sevdiğimiz ve saydığı- mız, toplumun ciddi dayanak noktalarından biri olma- sı gerektiğine inandığımız yayın organıdır. Yan sütunlarda, üzücü hâdisenin sebebini teşkil eden yazının Meclis zabıtlarına geçmiş parçalarını bu- lacaksınız. Suçu ne olursa olsun bir gazetecinin peşin tevkifine karşı olduğumuzu ve böyle bir davranışın âmme vicdanını da tedirgin ettiği yolundaki kati inan- cımızı aynı hararetle muhafaza ettiğimizi herkes bil- melidir. Yazıdaki suç derecesini tayin de, bizim değil adalet mercilerinin işidir. Ama şimdi, bahis konusu yazı gözlerin önüne serildiğinde insaf ile — e e ce- vabı verilmelidir: Söylenen fikirler, Cumhuri Gaze- tesinin uğrunda savaştığını söylediği e midir? Bu "Sosyalizm" midir. Cumhuriyet Gazetesinin türk toplumu için "Kurtuluş Yolu" diye gösterdiği? Son za- manlardaki inanılmaz tutumunu ("Biz atatürkçüyüz, devrimlere bağlıyız. Bunlara aykırı fikirlerin o söylen» mesi, vaziyetler alınması bir demokrasi oyunu oynandı- ğından mübah görülüyor. Bizim fauna tahammülümüz yoktur. İsmet Paşa tavizci, C. H. P. tavizci, Meclis tavizci, İktidar tavizci, herkes tavizci.. Bir. biz tavizci değiliz!" diye izah yolundaki Cumhuriyete ve ona bu istikameti veren saygıdeğer Başyazarına göre Atatürk- çülük ve devrimcilik o çeşit bir toplum mu yaratma gayretidir? Yazıda savunulan toplum ile Atatürkün o özlediği toplum, siyahın beyaza farkı kadar farklıdır. Eğer Cumhuriyet Gazetesi atatürkçülükten ve devrimcilik- ten bunu anlıyorsa Atatürkçülüğü de, devrimciliği de hiç anlamam aman "o çeşit atatürkçülük"ü, o çeşit devrimcilik"! İsmet Paşa da, C. H. P. de, Mec- İÇİNDEN Bilebilsek. Metin TOKER lis de, İktidar da, herkes de yüreğinin bütün kuvvetiy- le reddettiği için sütunlarında, bilhassa başyazı sütu- nunda bunlara hücumu çok makuldür, çok haklıdır. o hücumlar Türkiyede o toplumun kurulmasını sağlamayacaktır. Buna ne Cumhuriyet Gazetesinin, ne sayın hocamın, Nadir Nadinin gücü yetecektir. Memle- ketin bütün sağlam kuvvetleri, o çeşit her gayretin, ebediyen karşısında edi Zaten ben Cumhuriyet Gazetesinin de, sayın hocamın da yollarını böyle bir görüşün neticesi olarak tutmadıklarından bir an şüphe etmiş değili Hata, ayda yaşayan bir takım ilericilerin, memle- ketin şartlarını ve gerçeklerini salonlarda görüp salon- larda ya da sütunlarda, çok zaman bir kaç nükte veya meziyeti esaslılığından ziyade parlaklığında olan çizgi içinde tartışma kaprislerinin eseridir. "Adam komü- nist! Türkiye için kurtuluş yolunu komünizmde görü- yor. Bırak, bu fikrini söylesin be birader.. Yani, o ko- münist olalım deyince komünist mi oluruz? Halbuki sen komünist propagandasını yasak ettin mi, mevcudi- yetini kimsenin inkâr etmediği istismarcı, vurguncu ve soyguncu kendi menfaatine uygun olarak tanzim ettiği düzenin, daha doğrucu düzensizliğin düzeltilmesi için çırpman herkese komünistlik damgasını (vuruyor ve çubuğunu tüttürüyor. Üstelik, komünist maskesini atıp açıktan komünizm propagandası yaptı mı, onun tesiri bin misli azalır. Türkiyede moskof komünizminin ba- şarı şansı nedir ki? Hem açık rejim Giysinin, hem teh- likeli gördüğün fikri söyletmiyorsun! Bu muhakeme tarzı, çok aydını len Zira. ilk bakışta doğru. Ama, bir esaslı nokt omünisti bırakacaksın. Peki. Mürteciyi de bırakacaksın. Öyle ya Bir adamın "Din toplumun düşmanıdır. Dini kaldıraca- ğız" demesi mübah addedilirse, “Türkiyeyi din kurta- rır. Müslüman Türkiye Cumhuriyetini kurmak üzere bi Müslüman Demokrat Parti teşkil edeceğiz ve halk- tan oy İsteyeceğiz" diyeni hangi hakla bu hakkından mahrum bırakacaksın ? "Ee o atatürkçülüğe ve dev- rimciliğe aykırı!" Öteki de aykırı. Sovyetler sistemiyle idare LR yl bırakacak- sın, Padişahçıyı da bırakacaksın atatürkçülüğe ve devrimciliğe aykırı!" Öteki ie aykırı, Bütün insanlar kardeştir, entemasyonalist olalım diyeni bırakacaksın. Tek iyi türk ırkıdır, ondan gayrısına ölüm diyen ırkç'yı da bırakacaksın. "Ee, atatürkçülüğe ve devrimciliğe aykır!" Öteki de aykırı. Haykırıyoruz: "Atatürkçülüğü ve devrimciliği koru- muyorsun, sen tavizcisin!" Sonra imiz, atatürkçü- lüğün ve devrimciliğin ta kökünden torpillenmesi gay- retine kapımızı açıyoruz ve "Ooo, biz ilericiyiz. Fikir hürriyeti var.. Bırakalım yapsınlar bırakalım geçsin- ler" diyoruz. Eğer tutumumuz, biraz facia ilkel bir "kan dâvası" nın sonucu değilse, ah ne istediğimizi bir bilebilsek. Bir bilebilsek» AKİS/9

Bu sayıdan diğer sayfalar: