26 Ocak 1963 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 16

26 Ocak 1963 tarihli Akis Dergisi Sayfa 16
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Borçlar Kararnamelerin ışığında- Kalkınma (o Plânının iç finansmanını sağlamak maksadıyla çeşitli kay- nakların araştırılması sırasında "a- riere" anlaşmalarıyla (okonsolidasyo- na tabi tutulan paraların Türk lirası olarak kullanılması da akla gelmek- tedir. Gerçekten de, sırası geldiği zaman transfer edilmek üzere milyon- larca liralık döviz bankalarda yat- maktadır: Alacaklı ile memleketle- rin mutabakatı da alındığı takdiri?, İŞ ALEMİ 2 — Borçların, Türkiyede yapıla- cak yatırımlarda kullanılması, 3 — Borçların, Türkiyede yapıla- cak masraflar için kullanılması, — Müşterek hükümler. Birinci bölüm, daha ziyade tarif- leri ihtiva ettiği için üzerinde durul- masına lüzum yoktur. Dördüncü bö- lümde belirtilen müşterek hükümlere gelince, bunların içinde en enteresanı, 9. maddede belirtilen tahdidi hüküm- dür. Bu hükme göre, yatırımlar ver ya masralariçin kullanılmasına isin verilerek Türk lirasına tahvil edilen borçlar, bilâhare tekrar Türkiyede Maliye Bakanlığı binası Can damarı bu paraların Türk lirası olarak ya- tırımlarda kullanılması kabil olabi- lecektir. Bu konuda, MaliyeBakanlığının, 2 Nisan 1962de çıkardığı, 1 Eylül 1962'de de değiştirdiği Türk parası- nın kıymetini koruma hakkında 14 sayılı karara ek bir karar mevcuttur. oturan şahısların ticari borçlarının Türkiyede yapılacak ya- tırımlarda (o kullanılmasını sağlamak maksadıyla o çıkarılmış olan bu ka- rar, haddizatında bir "iyi niyet" desi olmakla beraber, biraz kanunun, biraz da kararnamenin Oo çetrefilliği dolayısıyla, aradan geçen 7-8 ay- dan bu yana hemen de işlememişti:. 14 sayılı karara ek karar, başlıca dört bölümden ibarettir; 1 — Konu ve tarif lor, AKİS/16 oturan şahısların ticari borçlarına müteallik anlaşma şümulüne sokul- mak suretiyle transfer edilmiyecek- tir. Bu hükmün de gayet tabii olduğu meydandadır. Bu suretle üzerinde durulması ge- reken hükümlerin üç ve dördüncü pa- ragraflar (o olduğu anlaşılmaktadır. Kararnamenin üçüncü bölümündeki en enteresan hüküm, 5. maddenin "e" fıkrasının birinci ve ikinci ben- didir. Bu bend de, borçların yatırım- da kullanılmasın n, oanlaşmana bu borçlar için tevlit ettiği transfer mü- kellefiyetini (o ağırlaştırmaması için, yatırımda kullanılan borçlardan an- laşmaya göre tediye vadesi gelmemiş olan kısmın ve bu sermayeye isabet eden kâr miktarının transfer edilmi- yeceği hükmü bulunmaktadır. İfadesi açık olmakla beraber, pi- yasada başka şekilde tefsir edilen bu madde üzerinde durulması yerinde o caktır Bir misal vermek gerekir- se, on yıl vade ile transfer edilmek üzere memleketimize ithal edilen bir malın vadelerinin 59 dan 69 yılına ka- dar devam ettiği farzedilsin. oYuka- rıdaki maddeye göre, piyasada ya- pılan tefsir, 59 - 62 yıllarının vadesi geldiği için, bunların sermaye ve kârlarının transfer edileceği; 63 - 69 yıllarının vadesi gelmediği için, bu iki yılın transfer imkânlarından fay* dalanmıyacağı şeklindedir. Transfer meseleni Kararnamenin 5. maddesinin bir en- teresan hükmü ise, "b" fıkrasın- da belirtilen ve gayet ağır olan şu hükümdür: -Bu hüküm sonradan de- giştirilmiştir.- o "Yatırım dolayısıyla bizzat alacaklı veya diğer yabancı iş- tirakçiler tarafından hariçten getiri- lecek ayni ve nakdi sermayenin ya- tırımda kullanılacak borç miktarın- dan az olmaması lâzımdır." Şimdi düşünülsün, Türkiyede a- lacağı olan bir müessese bu parasını işletebilmek için bir o kadar serma- yeyi daha Türkiyeye getirir mi ? "Ge- tirmez, tabii" denilecektir. Aksi de düşünülebilir: Belki de getirecektir. Fakat bu sermaye naklinden öyle muazzam bir kar sağlamayı düşün- mektedir ki, bu kâr, Türkiyede al- tın çıkarmak bile olsa, memleket ekonomisine zararlı olacağı için, bu- na izin vermemek şarttır. * Görülüyor ki ister bu şartlarla sermaye gelsin, isterse gelmesin, ka- rarnamenin üçüncü bölümü sadece bu fıkrasıyla bile istememeye omah- küm 'bir hale getirilmiş olmaktaydı. Sonradan bu madde, 1 Eylül tarihin- de çıkartılan ek kararla bir hayli yu- muşatıldı ve "yatırım mevzuu için aynı sermaye gerekiyorsa, bunun a- lacaklı veya diğer yabancı iştirakçi- ler tarafından getirilmesi lâzımdır" şekline sokuldu. Eskisine nispetle muazzam bir kolaylık olmasına rağ- men, kararnamenin bu şekliyle de iş- leyeceğini ozannetmenin İspanyada şatolar kurmaktan farksız olacağını belirtmek lâzımdır. Biz transfer borçlarını azaltmak ve tekevvün etmiş bu paraları Tür- kiyede yatırımlarda kullanmak isti- yor muyuz, istemiyor muyuz ? Ev- velâ bunu hem kendi kendimize, hem de efkârı umumiyeye (o açıklamamız lâzımdır. Eğer istiyorsak, o zaman,

Bu sayıdan diğer sayfalar: