26 Ocak 1963 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 32

26 Ocak 1963 tarihli Akis Dergisi Sayfa 32
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

JALE OKUYUCULARIYLA Ankarada (son günlerde, "çocuk ter- biyesi", "aile", "okul" gibi konu- lar üzerinde konferanslar veren bir uzman, çocuklara her türlü serbes- tinin tanınması tezini savunuyor. Me- selâ, "Çocuk oyunda ise, yemek sa- ati e ça da, gelip geçse de o- nu kat v çağırmıyacaksınız. Çocuk vam acıkacak, nasıl ol" sa eve dönecek" diyor. Faredelim ki bir annenin dört çocuğu var. Dör- dü de ayrı ayrı saatlerde eve döne- cek olsalar, anne ses çıkarmıyacak ve dördünün de ayrı ayrı yemekliri- ni önlerine koyacak. Böyle şey olur mu? Annelerinki can değil mi? 8. Tuncay - Ankara etmiyor musunuz, sevgi- li okuyucum? Bahsettiğiniz tar- tışmalı bir konferans mıydı? Kon- feransçıyı yanlış anlamış olmanız da pekâlâ mümkündür. Bilinen şudur ki, çocuk terbiyesinde fazla müsamaha da, fazla müdahale ve baskı da ay- nı derecede tehlikelidir. Bunun ha- Mübalâğa ricinde, elbette ki çocukların yapa- bilecekleri ve yapamıyacakları şey- ler de vardır. o Meselâ çocuk, anne baloya gidemez ama, kar yağarken çıkıp kar topu oyna". Çocuk oyunda da, evde otururken de hudutlu bir serbesti içinde olma- lıdır. Bahçeye veya sokağa, bilinen bir yere gider ama, başını alıp iste- diği yere gidemez. Muayyen bir sa- atte yemek yemek, ders yapmak, u- yumak, dinlenmek için eve girer. Bu da zaten yorulacağı, acıkacağı bir saattir. Bazı anneler bu vazifelerini mütemadiyen çocuklara hatırlatır, onların kişilikleri üzerinde baskı ya- parlar. Konferansçının tenkid ettiği husus bu olsa gerektir. Çocuk belir- li bir saatte muhakkak eve gireceği- ni bilmelidir. Bu ona, ilerideki haya- tında da çok lüzumlu olacak bir kon- ve babası ile trol, kendi kendini frenleme, top- lum kaidelerine uyma alışkanlığını, terbiyesini verecektir. Çocuk bazan biraz gecikebilir. O zaman çok üstünde durmayın. Gel- sin, yemeğini kendisi hazırlasın, sof- CANDAN KONUŞUYOR rayı kendisi temizlesin, bulaşık yı- kanmış bitmişse, kendi tabaklarını da yıkasın. Boylere, bir dahaki se- fere daha dikkatli olacaktır. Yalnız, kolunda bir saati bulunsun veya sa- ati öğrenebilecek durumda olsun ve eve döndüğü zaman da ayni intiza- mı evde bulabilsin. Meselâ, bir evde öğle yemeği 12 ile 1 arasında yenile- bilir. (Fakat yemek çok daha fazla geciktirilirse, çocuk da ayni şekilde intizamsız olur. Okul saati, iş saati olduğu gibi, evde de şüphesiz prog- ram olacaktır. Ne var ki bu prog- ram makul olmalı, çocuğun haklarını gözönünde tutmalı ve baskı ile de- gil, çocuğa sorumluluk aşılanarak uygulanmalıdır. Disiplinsiz hayat ço- cuğa katiyen mutluluk vermez. Ço- cuk makul, âdil. Ölçülü bir disiplini daima arayacaktır. Karımın, komşulara para ile dikiş diktiğini öğrenince fena halde ü- züldüm ve bunu kendisine yasak et- tim. Vaktiyle müsaade etmiş olsay- dım, karım çalışma hayatına atılıp bugün iş sahibi bir kimse olabilirdi. Fakat şöyle-böyle bildiği dikişle, u- fak tefek şeyler dikerek muhitimiz- de küçülmesini istemiyorum. O ise bunu bir müddetten beri yaptığını ve başka türlü ogeçinemiyeceğimizi söylüyor. Okumakta olan iki çocuk (Reklâmcılık - 249) - 29 ğumuz var. Hayatın pahalılaşacağı- na dair ufukta pek çok emare görü- nüyor. Bir erkeğin, evini geçindire- memesi kadar acı bir durum düşüne- miyorum. Memurum. Vazifemi titiz- likle yapıyorum, fakat neticeyi gö- rüyorsunuz. Başka ne yapabilirim* Bir aile reisi - Şişli Bence, boş yere üzülüyorsunuz. Eşi. niz, ailenin geçimi için bütçeye birşeyler katabildiği için kimbilir na- sıl mutlu olmuştur!.. Emin olun bu, küçültücü birşey değildir. Tek üzü- cü tarafı, eşinizin bunu oldukça u- zun bir müddet sizden gizleme du- rumunda kalmış olmasıdır. Dikiş dö- küntülü bir istir. Tam sizin eve ge- leceğiniz saatte bunları ortadan kal- dırmak gerçekten zor olmuştur. Ka- rnızın oçalışma hürriyetini elinden almaya bence hakkınız yoktur. Şu- nu artık kabul etmeniz gerekir ki, bundan sonra dünyanın hiçbir yerin- de, aile reisleri, evin geçimini tek başlarına yüklenmek iddiasında bu- lunamıyacaklardır. Eşiniz, çalış- mak suretile, e da iyi bir misal vermiş olu İşin küçü- gü yoktur. delilini toplum- larda ev kadınları, evi devamlı ola- rak terketmemek için, komşulara u- fak tefek ticaret malları satmayı, reklâm ziyaretleri yapmayı, çalışan bir kadının çocuğuna bakarak bir miktar para kazanmayı, hattâ oto- mobilleri ile dolaşın, gazete, dergi a- bonelerine gazete ve dergilerin) oda- gıtmayı tabii görürler. Son günler- de bazı maddeler pahalılaştı. Belki daha da pahalılaşacak. Fakat ilgili- ler, bunun "bir hayat pahalılığı*' yaratacak kadar genel olmıyacağı fikrindedirler. oBen plânlı çalışma ve sabırla ogüçlüklerimizi yeneceği- mize inanıyorum. Ama bu, anca hepimizin güveni ile olacaktır. Bun- dan sonra omemurların da sendika kurmaları mümkün olacağına göre, herhalde memurların da bazı imkân- lara kavuşmaları beklenebilir. e- murun, daha e çalışabilme- si için yarına güvenle bakması şart- tır tabii...

Bu sayıdan diğer sayfalar: