26 Ocak 1963 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 18

26 Ocak 1963 tarihli Akis Dergisi Sayfa 18
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

DÜNYADA OLUP BİTENLER Komünistler Ailede dırıltı (Kapaktaki o kavga) Adam, kendisini büyük bir dikkatle dinleyen ikibinbeşyüzden fazla de- legeye bir an baktı ve sesinin tonu- nu hiç değiştirmeden devam etti: * — Şu anda Birleşik Amerikaya ait 40 bin atomik veya nükleer baş- lıklı silâh üzerimize çevrilmiş bulun- maktadır. Eğer Amerika bombaları- nın tamamını patlatacak oluna 800 milyon kadar insan ölecek, yeryüzün- deki bütün milletler ortadan kalka- caktır. Bu durumda komünist ülkele- rin politikasını harbe dayandırama- Delegeler oOkonuşmayı o hayretle karışık bit ilgiyle takip ediyorlardı. Hatip henüz alışılmamış bir üslüpla konuşuyordu. O da bu durumu fark- etmiş olmalı ki elindeki metni bir ke- nara bırakarak yeni bir konuya geç” mek lüzumunu hissetti: Şimdi size bir sır vereceğim. Bilim adamlarımız 100 - megatonluk yeni bir bomba geliştirdiler. Bu bom- bayı Batı Avrupada kullanamayız. Çünkü Fransa ve Almanya ile birlik- te sizi de imha eder. Bunu ancak de- niz aşırı bir düşmana karşı kullana- biliriz. Adam; Sovyetler Birliği Başbaka- nı Nikita Krutçefdi. Doğu Almanya- da, Komünist Partisi kongresinde ko- nuşuyordu. Gerçi şimdiye kadar par- ti kongrelerinde bulunmayı âdet ha- line getirmiş değildi. Fakat bu yıl yapılan Komünist Partisi kongreleri" nin çok özel bir durumu vardı. Ko- münist blokun iki devi, Sovyet Rus- ya ile Çin arasında uzun müddetten beri mevcudiyeti bilinen ve son za- manlara kadar üstü kapalı sözlerle ve imâlarla ifade edilen ihtilâf artık açıkça ortaya konulmuş, taraftar kozlarını oynamaya başlamışlardı. Her iki devlet de kongreleri yakın- dan takip ediyor, temsilcileri vasıta- sıyla görüşlerini osavunuyordu. Bu kongreler Sovyet - Çin çatışmasının cereyan ettiği savaş (meydanlarına dönmüştü. Krutrefin Doğu Almanya- ya bizzat giderek yaptığı konuşma ve harp konusunda takındığı tavır, artık ihtilâfın ("geri (o dönülmiyecek nokta"yı aşmış olduğunu (katiyetle ortaya çıkardı. Bir kavganın kökleri Bilhassa Küba buhranından sonra şiddetlenen ihtilâfın, aslında çok AKİS/18 | | a EY eee 2 Mao Tse - tung Kaplan avcısı daha eskilere uzanan kökleri vardır. Bir defa, Sovyet Rusya ile Çin ara- sında, tarihlerinin hiç bir safhasında tam bir anlaşma kurulamamıştır. İki ülke arasındaki ilk çatışmalara Çin ihtilâlinin başlangıç yıllarında rast- lamak mümkündür. O sıralarda rus- lar, Çin komünistlerini Çan Kay Şek- ile işbirliği yapmaya zorluyordu. Bir müddet bu işbirliği yapılmıştır da Fakat Mao Tse - tung komünist ha reketin liderliğini eline (geçirdikten sonra tamamen müstakil hareket e- derek ihtilâli başarıya ulaştırdı. Da- ha sonra da Çin ihtilâlinin kendisine has, müstakil hüviyeti üzerinde is- rarla durdu. Bu farklılaşma gayreti sadece ihtilâlin yapılışıyla ilgili bir mesele olarak kalmadı. İhtilâlden sonra takip edilen politikayı da "Sov- yet Modeli"nin dışında kalmak endi- şesi devamlı olarak etkiledi. Sanayi- leşmek için çok ıstırap verici usulle- rin kullanılmış olması ve halk komün- leri tecrübesi hep bu durumun ifade- sidir. Çinlilerin kendi metotlarım ger- çek komünizm olarak görmeleri ve bilhassa diğer ülkelere öyle göster- mek istemeleri Sovyetlerin öteden be- ri canını sıkmaktaydı. Komünist blokta sessizce bşöla- yan bu liderlik mücadelesi gittikçe önemini ve alanını genişletti. Krut- çefin 1957 den sonra başlattığı des- talinizasyon politikası en şiddetli mu- halefeti Pekin Hükümetinden gördü. Çinliler önemli törenlerde ellerinde Stalinin büyük boy resimleri olduğu halde Sovyet temsilcilerinin önünden geçmeyi âdet haline getirdiler. Krutçe fin resimleri ise bu gibi törenlerde yavaş yavaş görünmez oldu, 1959 dan bu yana Sovyetlerin yü- rüttüğü "batılı ülkelerle münasebet- lerde yumuşama politikası", iki ülke arasındaki mesafenin açılmasını sü- ratlendirdi. Her iki taraf da çeşitli vesilelerle yapılan konuşmalarda, bir- birinin ismini zikretmeksizin yekdi- gerine karşı şiddetli bir kampanya açtı. 1960 da Moskovada toplanan dünya komünist partileri kongresin- de de beklenen uzlaşmayı sağlamak mümkün olmadı. Bunun üzerine Rus- lar Çindeki teknisyenlerini geri çek- tiler ve ticari münasebetlerini de sı- nırlamaya başladılar. Maskeli hücumlar Krutçef, (o partisinin 22. Kongresinde stalinci davranışları (dolayısıyla Arnavutluğa sert hücumlarda bulun- du. Bu durumda "düşmanımın düş- manı dostumdur" diyen Çin himaye ve dostluk elini Arnavutluğa uzattı. gazeteleri Arnavutluğu - leninizmin en sağlam savunu- cusu" olarak selâmladı. Çin — Arna- vutluk dostluğunu o hiç bir kuvvetin ortadan kaldıramıyacağı ilân edildi. Bu arada Sovyetler, Yugoslavya ile bozulmuş olan münasebetlerini yeni- den canlandırdılar. Karşılıklı temas- lar, gidip gelmeler başladı. Bu du- rum birbirinden hoşlanmayan, fakat bütün dünyanın gözü önünde o açık bir ağız kavgasına da girmek iste- miyen Çin ile Rusyanın fevkalâde i- şine yaradı. İki dev ülke, araların- daki kavgada Yugoslavya ile Arna- vutluğu şamar oğlanı olarak kullan- dılar. Çin, Rusya hakkında söylemek istediklerini Yugoslavyaya (o söyledi Rusya, Çine duyduğu kızgınlığı Ar- navutluğa hücum ederek belirtti» Bu gürültü arasında Arnavutluk Rusya- ya doğrudan doğruya hücum etmek imtiyazına sahip tek komünist dev- let olarak epeyce bağırdı çağırdı. Bir ara Krutçef Arnavutluğun durumu hakkında şu yorumu yaptı: "Bizim memlekette birbiriyle kavgalı komşu- lar sokaktan bir çocuk çağırıp eline biraz para verirler, sonra komşusu- na söylemek istediği halde bir türlü söyleyemediği sözleri bu çocuğa ez- berleterek evinin önüne gönderirler. Çocuk da ne demek olduğunu bilme-

Bu sayıdan diğer sayfalar: