16 Mart 1963 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 35

16 Mart 1963 tarihli Akis Dergisi Sayfa 35
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Ss P Idare Bir dertli. Geçtiğimiz Pazartesi günü B.T.U. Müdürlüğü Tesisler Dairesi Baş- kanı Tevfik Artunu görenler, kendi- Sorumluluğunu taşıdığı işlerdeki so- nu gelmez aksaklıklar, Artunun te- bessümünü bile dudağında dondur- muştu. Bağırıyor, çağırıyor ve dur- madan memurları haşlıyordu. Ama, gene de biliyordu ki ne çalışmaları, ne dürüst davranışları, dümeni kı- O R Sporun altın yumurtlayan tavu- ğu Totonun milyonları rastgele baş- lanmış işlere kolayca yatırılıyor, fa- kat ne yapı, ne de sarf işleri asla gereği gibi edilemiyordu. Kontrol mimarları yoktu, o kontrol mühendisleri yoktu, sürveyan yok- tu. Üstelik, merkezde bu işleri ko- valayacak takatte kalifiye bir ekip de yoktu. Bölge başkanları olan va- lilerin imkânları da ancak o Vilâyet işlerine yetiyordu. Mersin stadının yepyeni oduvar- ları bundan çökmüş; daha, ne mali, de idari sorumluluğun kimin üs- tünde okalacağı odüşünülememişti. Ankarada inşasına başlanmış 2000 Yıkık, kapalı spor lom Hortlayan rık gemiyi rotasına koymağa , yet- meyecektir. Tam bu sırada çalan şehirlerara- sı telefon, bardağı taşıran damla oldu. Artun: — "Tamam!" diye bağırdı. "Ya, gene bir yerde bir yapı çöktü, ya da bir vali feryad ediyor... Bu ka- dar işi ben kimle kontrol edeceğim, ne yapacağım be birader?.. Böyle şey mi olur?. Artun tahmininde o yanılmamış- tı. Başı dertte bir Ege valisi, kon- trolsuz kalan işlerden ve müteah- hidin çalışmalarından çok sert bir lisanla şikâyet ediyordu. hatıra kişilik bir spor salonu vardı. Görül- memiş kalkınma devresinde yapılıp, senesine yıkılan o koca salonun en- kazı sırıta dursun, yapılmasına heves edilenin akibeti de daha şimdiden kendini belli etmişti. Geçirdiğimiz kışın en soğuk gün- lerinden birinde - ogün termometre- lerin -4 ü gösterdiği sabittir- Anka- ra Spor Bölgesi yetkililerinden biri inşaatı gezerken, taban o betonları- nın dökülmekte olduğunu (hayretle görmüş ve hemen alarm işaretini çekmişti. Artun ise, şöyle cevap ver- mişti: " — Ne yapayım kardeşim? Bu- adam sür- rada DU , Sa takip edecek mı var Üç kuruşa tutulan lüğe iki kilometre mesafede olduğu nedense akla gelmiyordu... İşin ba- -a düştüğünü gören yetkili, elinde- ki kamyonlarla hemen gübre o çek- tirmiş ve dökülmüş betonları bece- rebildigi kadar muhafaza altına al- mıştı... Bu şartlar altında bu inşaatın da bir gün çökmiyece- ğini kimsecikler garanti edemezdi. Hesap günü Artunun hiddeti de, ıstırabı da, hatta korkusu da bundan geli- yordu. Bu, devlet işiydi. Günü gelir, adamdan hesap sorarlardı. Nitekim hesap gününün gelip çattığını gös- teren bilirtiler hiç de az değildi. Kars Bölge Müdürlüğünün, Sarıka- mış Teleski tesislerindeki | laubalili- $i belirten bir raporu vardı. 700 kü- sür bin liralık bu iş hakkında rapo- ru Bayındırlık Müdürü, Belediye Fen İşleri Müdür Muavini, Beden Terbi- yesi Bölge Müdürü, Sarıkamış Be- lediyesi Fen İşleri Müdür Muavini, Bölge serbest inşaat kontrol fen memuru imzalamışlardı. Rapor, o- lanı biteni bir bir sayıyor ve bu ku- surlu tesislerin tesellüm edilmesi i- çin Umum Müdürlüğün yaptığı bas- kıya akıl erdiremediği için de duru- mu Başbakanlığa bildiriyor ve tah- di Başbakanlığa gelmişti. geçen hafta bütün teferruatile over- diği klorlama ve süzme işine ait şi- kayet de Başbakanlıkta idi. Bunlar resmi muamelâtın sessiz, yavaş, fa- kat kati dönen çarkları arasına gir- mişti. Fakat bu işlerin bir garip tarafı vardı. Meselâ, bir yanda bir Başba- kan Yardımcısı, Tesisler Dairesi Başkanını çağırtıp, kendisinden işler hakkında izahat alırken, beri taraf- şıyan bir Bakan, bir gazeteciye, hiç de aktüel olmayan bir konuda de- meç veriyor, "Müjdeler olsun sayın Ökten! Yeni Beden Terbiyesi Kanu- nu tamamlandı..." diyordu.. Dedikodusu dillerde dolaşan milyon luk işlerden habersizce verilen bu müj de aslında hiç de yeni değildi. Hat- ta çok eskimiş ve tesirini çoktan kaybetmiş bir yem borusuydu. Kim- bilir, Ökten, son ihalede canı yan" mış Hessemüller firmasının mümes- siline, "Vallahi kardeşim, o dairenin işleri karışık. Ben pek O karışmıyo- um" derken, belki de samimi idi. Ya Cebeci stadı? Ankarada uzaya uzaya kurt masa- lına dönen bir Cebeci Stadı hi- kayesi vardır. Rahmetli Taner Pa- şa zamanında başlayan bu işi Dev AKİS/35

Bu sayıdan diğer sayfalar: