20 Nisan 1963 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 18

20 Nisan 1963 tarihli Akis Dergisi Sayfa 18
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

YURTTA OLUP BİTENLER AP Grup toplantısı bitmişti. Grup sözcüsü Turhan Bilgini ortalarda gö- rene mükafat verilebilirdi. o Meclis Basın odasına her gelen kendi konuş- masını yazdırıyor, odaya söyle (Bir uğrayan AP li aklına geleni söylü- yordu. Bir ara Ferit Alpiskender de Basın odasına geldi. Heyecanlıydı ve birşeyler söylemek istiyordu. oTam söyliyeceklerine başlarken odaya gi- ren birkaç AP li milletvekili, sena- törü derdest edip gazetecilerin ara- ledikleri Basına yazılı olarak veril" di. Grup Cihat Bilgehanın başkanlı- ğında toplanmıştı. Hava evvelâ 10-15 milletvekili ve senatörün partiden ih- racı lehindeydi. Nitekim adı geçen senatörlerden Muallâ Akarcaya ar- kadaşları acele telefon ettiler ve gel- mesini, durumun aleyhlerine olduğu- nu söylediler. Aradan geçen zaman pek az olma sına rağmen Grupa alelacele gelen Bayan Akarca konuşmaları şöyle bir dinleyince kendisine telefon edenle- na ağzına ne gelirse söylüyordu. Ay rca bu grup bir de takrir vermişti. Takrirlerinde Genel idare (oKurulu- Yakan bakıldığı zaman A.P. nin bir takımının hesa- Saadettin Bilgiç Musa mı memnun, İsa mı? nu partiyi parçalamak, memleket menfaatlerine aykırı hareket etmek- le suçluyor ve çekilmelerini temenni ediyordu. Bu grupun ikinci önemli a- damı Ferit Alpiskenderdi. Serenden sonra konuştu ve günün en fazla dik- kat çeken konuşmasını yaptı, Alpiskender, AP yi idare edenle- rin bundan evvel memleketi idare e- denlerle aynı politikayı güttüğünü, ancak bunun iflâs etmiş bir politika olduğunu belirtti. Bütün olaylardan idarecileri suçlu buldu ve neticenin kendileri için iyi olmayacağım bil- irdi. Alpiskender, AP nin en büyük yardımcısının -bazı kuvvetlere karşı- İnönü olduğunu, CHP içindeki mute- dil milletvekilleriyle Başbakan kar- şı koymasa baslarına büyük felâket- ler geleceğini ve bunun tek sebebi- nin Merkez Yönetim Kurulunun tutu- mu olduğunu izaha çalıştı. Gerekçe olarak da Bayar olaylarında, idareci- lerin davranışını gösterdi. Bir parti idarecilerinin, bir hükümlüye böyle muamele etmelerinin doğurduğu Ka- rışıklıklardan dem vurdu. Bütün bun- lardan sonra da İçişleri (Bakanının Meclis kürsüsünden AP ne yönelttiği ithamların gerçek olduğunu söyledi. Dolap hızla dönüyor, sabahleyin mutedil milletvekillerinin ihracı tale- biyle başlıyan hava yavaş yavaş iste- nilen tarafa yöneliyordu. Bu arada bir önerge daha verildi. e Önergenin sahibi Baki Güzeydi ve İdareciler a- rasında değişiklik talebinde bulunu- yordu. Üçüncü önerge Celâl Ertuğ tarafından verildi. Ertuğ partinin po- litikasının değiştirilmesini, o mutedil bir politika takip edilmesini, kongre- lere, mitinglere ara verilmesini ve buralarda gerçeklerin söylenilmesini Temeldeki idareci takımı değildir. İyi niyetli çok tarafsız veya A.P. bını doğru bulmamak imkânı yoktur. Bu memleket- te İsmet Paşa başta oldukça bir ihtilâl vasatı ve şartı mevcut değildir. Demek ki, müfritlerin uğrayacakları en büyük kaza suratlarına tükürülmesi, itilip (kakıl- maları, biraz hırpalanmalarıdır. Ama "Yassıada" bir uzak ihtimaldir ve teşrii hayat devam edecektir. Eh, o kadar "fedakârlığı" bu takım göze almaktadır. Zaman zaman hâdiseler sıkıştırınca ve bunlar İsmet Paşa ba- rajım da aşınca A.P, liler bir yandan İsmet Paşanın İşi hallini beklerken bir yandan da “derlenip topar- lanma" türkülerini çağırmaya başlamakta, yağmurun dinmesini bu şemsiye altında beklemektedirler. Güneş tekrar açınca, hiç değişmeden yeniden ortaya çıkmak- tadırlar. Peki gayeleri nedir? Gayeleri, önümüzdeki seçim- lere kadar vakit kazanmaktır. Tahminleri, bu milletin ye, yani onu temsil eden kendilerine fiyede sıyrılmamak lâzımdır. Bir yandan tekerleğine çomak sokulup halkın memnun hale gel- mesi önlenilecektir, diğer taraftan bu memnunsuzluk eski D.P. metodlarıyla istismar edilecektir. Devrenin sonunda, sandıklardan sadece A.P. oyu çıkacaktır. Plâ- nın inandırıcı tarafı bulunduğunu şuradan anlamak lâ- zımdır ki buna doğru gözüyle bakan sadece A.P. nin AKİS/18 ye karşı kimse de bu ihtimali varit görmekte, endişe sesi yüseltmekte, "Bir seçim olsa bunlar silme gelir- ler!" diye sızlanmakta ve bir çare peşinde koşmakta- dır. Çarelerin arasında, içinden A.P. oyu çıkacak san- dıkların kapatılması da vardır! Buna rağmen bir nokta, AP. lileri düşündürmek- ten geri kalmamaktadır. Haydi, rüyalar tahakkuk et- ti. Nisbi temsile rağmen sandıklardan silme AP. oyu çıktı. Memleketin sağlam kuvvetleri, 27 Mayıs öncesi idarenin bir harf değişikliğiyle tekrar kurulmasına mü- saade edecekler midir? "Bayar Hâdiseleri" mevcut kuvvet dengesi hakkında bir fikir vermemiş midir? Bu noktada, A.P. lilere idareci takım tarafından iki kuvvet hapı yutturulmaktadır. Bir defa, böylesine ka- hir ekseriyetle seçim kazanıldı mı hiç kimse bunun ica- bının yerine getirilmesini önleyemeyecektir. ( İkincisi, şimdi AP. bütün kuvvetiyle "Milli Müesseselerde hu- lul etmeye çalışacaktır. o "Milli Müesseseler"den mu- rat, Ordu ile Gençliktir. Bu fikrin şampiyonu, ayda ya- şayan Gökhan Evliyaoğludur. Sadece kendi adının, Gü- müşpala adının, Osma adın'n "Milli Müesseseler" men- suplarının tüylerini nasıl diken diken ettiğinin dahi far- kında olmayan bu hayalperest, Türkeş veya Eminnsu culara güvenerek Ordudaki,' İmam-Hatip Okulu tale

Bu sayıdan diğer sayfalar: