3 Ağustos 1963 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 32

3 Ağustos 1963 tarihli Akis Dergisi Sayfa 32
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

İç Turizmin Faydaları T ürkiyede iç turizmin son yıllarda büyük bir gelişme gösterdiği muhak- kaktır. Kuzey, batı ve güney kıyılarımızda turistlerin hergün keşfetmekte devam 'ettikleri şirin köy ve kasabalarda, halta ıssız bucaksız adalarda, balıkçı köylerinde, bu mevsim büyük bir canlılık göze çarpmaktadır. Bü- yük şehirlerden buralara akın eden ahali yerli ahali ile çok memnuniyet verici bir şekilde kaynaşmakta ve birbirlerine çok faydalı (oolmaktadır- lar- Çünkü bu kaynaşma yalnız kendi ekmek dâvasının meseleleri ve kendi mahdut dünyası içinde yaşıyan yerli ahaliye değil, büyük şehirle- rimizde; nispeten mutlu bir hayat yaşıyalı "misafirilere de pek çok şey öğretmektedir. Gerçi bu kıyılar, Anadolunun en rahat, en zengin köy ve kasabalarının bulunduğu mutlu yerleridir ama, buralarda bile yaşıyan- ların yoksullukları, çetin hayat mücadeleleri misafirlerin gözlerini oaç- makta ve onları etkilemektedir. Memleketimizdeki "hayat seviyesi farkı" nı olumlu yollardan halletmemiz ve bu sosyal dâvayı istismarcıların elinden kurtarmamız için onu iyice duymamız, görmemiz şarttır. İşte bu bakımdan da, iç turizmin önemini küçümsemeye imkân yoktur. Yalnız şunu unutmamak gerekir ki, iç turizmin mem eketimizdeki m kalkınmıştır. Yani "ucundu k” tu- rizmin gelişmesinde ilk faktördür. Yabancı turisti de, yerli turisti de zengin insan olarak düşünmek ise büyük hatadır. Halbuki bu tatilde gezme fırsata bulduğum bazı sayfiye köy ve kasabalarında fiyatların sü- ratle yükselmekte olduğunu gördüm, turisti "zengin adam-" telâkki eden zihniyete sık sık tesadüf ettim. Gerçi talep karşısında fiyatların bir mik- demek olmadığını anlatması şarttır. Meselâ beş-on yıldır turistik şehir olarak ün yapan ve turistin bütün ihtiyaçlarını az-çok karşılıyan bir yer- le, yeni tanınmaya başlayan bir sayfiye köyünde pansiyon fiyatları ay- ni olmamalıdır. Halbuki bugün 1ssız bir adada, her türlü konfordan uzak bir balıkçı köyünde, .tabiat ve denizle başhaşa kalmaya gelen turistten istenen pansiyon parası, şehirdeki ikinci sınıf bir otelin yatak parasına az-çok eşittir. Böyle bir köyde, talep karşısında, İstakoz fiyatları birkaç gün içinde on liradan otuz liraya kadar yükselmiştir. Bağlık bahçelik bir- çok turistik köy ve kasabalarda, meyva ve sebze fiyatları, büyük şehirler- deki fiyatlardan düşük değildir. Böylece, "ucuzluk" sayesinde turist celbet- miş olan birçok köy ve kasabalar, bu turistleri kaybetme tehlikesiyle karşı- karşıyadırlar. Zaten ayni zihniyet "yabancı turist" için de zararlıdır. Ya- bancı turistin de genel olarak temiz, ucuz ve asgari konforu haiz çok basit motel odalarını, hattâ yerli evlerde ucuz pansiyonları lüks otellere tercih edeceği muhakkaktır. Dünyayı dolaşan turistlerin çoğu mütevazı gelirli kim- selerdir. Memleketimiz çok eski medeniyetlerin bulunduğu topraklar üzerine kurulmuştur. Bu eski medeniyet harabeleri Türkiye için altın . madeni den daha değerli olabilir! Birkaç ay önce Antalyaya gelen bir alman ar- keoloğu, sadece Antalyanın, faydalanıldığı takdirde, Türkiyeyi besleye- ceğini söylemişti;'Düşünün, turist, başka memleketlerde kış hüküm sü- rerken, karlı dağların eteğindeki sıcak kumrallarda denize girecek, dün- yanın hiçbir, yerinde, bütün bu imkânları bir arada bulmasına imkân yok- tur. Fakat bu turist, lüks arayan turist odeğildir; Halk eğitiminde, pratik yoldan, turizme önem vermek ve halkı bu konuda daha iyi uyarmak zorundayız. Dünle bugün arasında çok mem- nuniyet 'verici bir fark vardır amabu, henüz yeterli olmaktan çok uzaktır. Yaz aylarında tatile giren kadın teşekküllerinin, birçok derneklerin, kendilerine birer sayfiye köyü seçip buralarda olumlu faaliyetlerde bu- lunmaları da, akla gelen çarelerden bir tanesidir. Bunlar belediyeler ve urizm büroları ile işbirliği yapabilirler iç turizm birçok bölgelere ışık götürebilir. İç turizmin gelişmesi, dış turizmi de hazırlar. Jale CANDAN Makyaj sanatının temel kaidelerin- den biri de zaten, havaya göre ha- reket etmektir. Sıcak günlerde, say- fiyede, rüzgârda, yağmurda fazla boyanmak tehlikelidir. Hem makyaj bozulur, hem de fazla boyananı gü- lünç hale sokar. Bundan başka, o çağlanızın en önemli endüstrilerinden birini teşkil eden makyaj boyalarını, bazı pren- sipler dahilinde kullanmak da şart- tır. Yeni bir makyaj yapmak için eskisini çıkarmak gerekir. Eski bo- yaların üzerine yenisi gelince mak- yaj berbat olur. Biraz taze ruj, yeni bir tabaka pudra veya "fondöten" ile eski makyajı tamir etmek imkânsız- dır. Makyaj, her gece yatarken iyice, temizlenmelidir. Eğer. gece bir defa daha sokağa çıkılacaksa, aynı ame- liyeyi iki defa tekrar etmek gereke- cektir. Alt kirpikleri boyamak yüze sert ve yaşlı bir ifade verir. Bunu ancak çok gençler yapabilirler. Göz kapaklarına sürülen boyalar iyi cins olmalı ve bunların bir süre (sonra bir noktada toplanmamasına dikkat edilmelidir. Dudak hatlarını o değiş- tirmek, nadiren başarı sağlar. Özel- likle gençkıszların filânca veya falan- ca artisti taklit etmeleri büyük ha- tadır. Çünkü her yüze giden bir mak- yaj sekli vardır. Yeni oboyanmaya başlıyan bir gençkızın bir güzellik uzmanına gidip .fikir danışması çok faydalıdır. Makyaj şahsa göre deği- şir ve herkese kişiliğini (okazandırır. Çok gençlerin de, olgun yaştaki- lerin de fazla boyanmaları hatadır. Fazla makyaj yaşlı yapar ve kadına bugünün zihniyetine uymayan o bir biblo ve süs eşyası manzarası (o ve- rir. Herkesin makyaj yaptığı bir çev- rede makyajsız dolaşmak da güzel durmaz. Fakat, meslekleri icalbı faz- laca boyanan EE mankenler, satıcı kızlar ve zgüzellik enstitüle- ri personeli hariç, çağımızda moda hafif bir makyaja inhisar etmekte- dir. Özellikle allık fazla kullanılma- malıdır. Gözleri meydana çıkaracak, yüze canlılık ve renk verecek o bir makyaj her kadın için yeterlidir.

Bu sayıdan diğer sayfalar: