3 Ağustos 1963 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 7

3 Ağustos 1963 tarihli Akis Dergisi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

HAFTANIN Dünyanın kedi işlerimizin, ciddi de değil, fasa-fiso tarafı üze- rine lüzumundan fazla eğilmiş olduğumuz şu sırada dünyada bir önemli hâdise cereyan etmektedir. Moskova- da Amerika, İngiltere ve Rusya kendi aralarında nük- leer silâh denemelerini kısmen yasaklayan bir anlaş- maya yaranışlardır. Anlaşma bugünlerde, rus başken - tinde buluşacak olan üç Dışişleri Bakanı tarafından im- zalanacaktır. Anlaşmanın, haddi zatında bir büyük adım oldu- gu hususunda hiç kimsenin şüphesi ve tereddüdü yok' tur. Nükleer savaşı isteyen ne millet, ne şahıs vardır Herkes bunun, galibe bile Badece felâket, ıstırap, te- davi edilmez yara getireceğini bilmektedir. Bu bakım- dan, bir "ilk hedef olarak görülen anlaşma çok yerde ferahlık ve rahatlık uyandırmıştır. Dünya harpten ne kadar uzaklasırsa geniş halk kütleleri o nisbette ge- niş nefes alacaklardır ve almaktadırlar. cak hadisenin, üzerinde fazla durulmayan bir tarafı vardır. Yıllardır Cenevrede bir "17 milletlik si- lâhsızlanma konferansı" devam edip gitmektedir. Bu- rada uzun uzun tartışmalar yapılmakta, bazen görüş- meler sekteye uğramakta, bir ara tatil verilmekte, son- ra yeniden buluşulmakta, konuşulup durulmaktadır. Nükleer silah denemelerini kısmen yasaklayan anlaş- maya, bu konferansın toplandığı Milletler Sarayında varılmamıştır. Üç Büyükler konferansın dışında, hatta onunla hiç alâkalı olmayarak bir araya gelmişler, hükümetlerinden çok Hükümet Başkan- larını temsil eder görünen yetkili delegeler böyle top- lantılarda hiç alışılmamış bir hızla anlaşmaya varıp bunu parafe etmişlerdir. Bu hafta, altı haftalık bir ara- dan sonra Cenevrede tekrar buluşan "17 millettik si- lâhsızlanma konferansı" üyelerine Üç Büyükler Mos- kovada imzaladıkları anlaşmanın esasları hakkında bil- gi vermekle yetinmişler ve toplantıda iki büyücek dev- letin, Fransa ile Kızıl Çinin yoklukları göze çarpmıştır. Bu ve tutulan yolun üçlü bir zirve toplantısına gider görünmesi yüksek seviyede bir triyumviarının teşekkül etmesi ihtimalini hatıra getirmektedir. yumviranın teşekkülünde Kızıl Çin ile Rusya arasında beliren ihtilaf, ilk nazarda başlıca rolü oynar görün- mektedir. Krutçef, Doğudan gelen homurtular karşı- sında Batıyla birlik olup dünyanın tamamını bir üçlü yüksek idare altına sokmakta şüphesiz fayda müla- haza etmektedir. Bir yandan Rusyanın yavaş yavaş "malik olan milletler" safına yükselmesi, diğer taraf- tan nükleer savaşta Amerikanın çok daha kuvvetli da- ramda bulunması, nihayet komünist bloku Çinin ham- lesi karşısında elde tutmanın güçlüğü Kremimin dik- tatörünü uysallığa itmektedir. Fakat arzunun ruslar- dan ve Krotçeften geldiğini sanmak hatalı olur. Her şey göstermektedir ki Kennedy de, devamlı bir barışı, üçlü bir Pax Romana şeklinde de olsa dünyada gerçek- leştirmeyi kendisi için bir misyon saymaktadır. Bu müşterek temayüldür ki Üç Büyükleri Cenevreden çe- kip almış ve bir ayrı masa başında buluşturmuştur. Şimdi, İkinci adım alarak ruslar NATO ile Varşo- İÇİNDEN Görünüşü Metin TOKER va Paktı arasında bir saldırmazlık andlaşmasını tek- lif etmektedirler. Böyle bir paktın hem suniliği, hem de güçlüğü, hattâ imkansızlığı daha işin başında mut- laka ortaya çıkacaktır. Bu iki pakt, karşılıklı olarak bir saldırma ihtimali gözönünde tutularak o hazırlan- mıştır ve ikisi de savunma paktı mahiyeti taşımakta- dır. İki savunma paktı alasında bir saldırmazlık paktı bunların mucip sebebini ortadan kaldırmaktadır. Za- man böyle bir güven duygusu için henüz çok erken- dir. Bunun yanında, iki paktta da toprak bütünlüğü davasını henüz neticelendirmemiş memleketler o var- dır. Almanya ile umumi bir barış imzalanmış değildir. Batı Almanya ile Doğu manyanın karşılıklı pakt- larda bulunması İşl kolaylaştıran bir husus sayılmaz. Nihayet General de Gaulle Fransası bir müsbet ele- man olmaktan çok uzaktır. Bu bakımdan, nükleer silâh denemelerinin durdurul- ması nasıl "17 millettik silâhsızlanma konferansı"nın dışında kararlaştırılmışsa bir saldırmazlık paktının da Amerika-Rusya veya Üç Büyüklerin zirve toplantısında Amerika-İngiltere-Rusıya arasında tezgaha konulması o kadar şaşırtıcı bir hâdise teşkil etmeyecektir. Beyaz Saray ile Kremlin arasındaki doğru telefon hattına Ken- nedy'nin verdiği önem, bu tarz hareketlere Krutçefin gösterdiği alâka böyle bir ihtimali yakınlaştırmakta - dır. İkili veya üçlü saldırmazlık paktının mevcut fakları hükümsüz hale sokması bahis konusu Amerika kendi müttefiklerinin, Rusya kendi lerinin yanında kalacaktır ve dünya devletlerinde silah- lı kuvvetlenin sadece iç güvenlik hizmetinde o kullanıl- ması için köprülerin altından daha çok suyun geçme- sini beklemek gerekecektir. Ama Çin relini intizam al- tına sokacak bir barajın temelinin böyle atılması akla daha yakın gelmektedir. Her halde önümüzdeki gün- lerde üç Dışişleri Bakanı Moskovada buluştuklarında durum daha fazla aydınlanacaktır. Dünyanın gidişi bur gün için böyle görünmektedir arış yolunda atılacak her adım, kendisine destek- leyici olarak Türkiyeyi mutlaka bulacaktır. Bu sayıda okuyacağınız ve daha 1943'de Roosevelt tarafından İs- met İnönüye yazılmış bulunan mektupta da belirtildiği gibi korkunç meblâğların sanayi, tarım veya sanat kol- larına sarfedilecek yerde silâhlara yatırılması gerçek bir talihsizliktir. O yandan bu yana aktarılacak pata- lar insanlığın çok derdine deva olacaktır. Ancak, gene Roosevelt'in belirttiği gibi küçük milletlerin tam istik- lâllerini muhafaza hususunda hiç bir endişeye kapıl- mamaları bundan da büyük önem arzetmektedir. Bil- hassa âdet ve ananeleri, telâkki ve temayülleri Türkiye gibi olan memleketler için.. Bu demektir ki bir dünya barışı küçük milletlerin sırtından kurulmaz ve Onlar kaale alınmaksızın pazarlıklara girişilmez. Doğrusu istenilirse böyle bir İhtimal ufukta görü- nür değildir- Üçlü, yahut ikili anlaşma bir Hitler-Sta- lin ortaklığından bambaşka hava, manâ ve mahiyet ta- şıyacaktır. Zaten, kıymeti de bunun neticesi olacaktır. AKİS/7

Bu sayıdan diğer sayfalar: