19 Ekim 1963 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 31

19 Ekim 1963 tarihli Akis Dergisi Sayfa 31
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

he'nin hasta - bir çeşit topluma karşı ayrıca suçlu - olduğunu bildirirler ve çabaları bir arabaya zor kullanarak bindirir ve (götürürler. Archie, de Blanchem durumundadır, o da top- luma karşı suçludur, suç işlemiştir ve bir çeşit hastadır. Çevresindekiler onu bir yerden sonra zor kullanarak bir arabaya (obindirmekte ve toplumdan uzak tutmaya doğru götürmektedirler. Kazanın işi. Ka bu dumanı tüten tiyatro kaç- kını senaryoyu bilinen usta işi si- nema diliyle tiyatrodan mumlum ol- duğu kadar kaçırarak, fakat yine de tiyatro olarak işliyor. Kasaba ve çift- lik evi iki ana mekândır. Kişiler az sayıda, ve film bol konuşmalara boğul- muştur. Ama seçtiği oyuncularını ida- resi başarılıdır. 1 İki erkek oyuncusu Karl Malden ile Eli Wallach birbir il- den güzel oyun çıkartmaktadırlar. Ça- resiz, Zavallılığını o kendisinin kabul- lendiği, fakat çevrenin sürekli baskı- den biçilmiş kaftandır. Wallach. yumuşak görünüşlü, o fakat hesabi, italyan asıllı sonradan ameri- .canlandırmaktadır. kalması yüzünden, tabii- Baby Doll'- un Carrol Baker'idir. Hollywood'un en iyi fotoğraf di- rektörü Boris Kaufmann'la ( çalışan Elia Kazan "Baby Doll-Taş Bebe- gim"de kişilerinin iç ve dış davranış- larında tabiatı da büyük bir rahatlık- la kollanmaktadır ki, filminin özelik- lerinden biri de budur. Sürekli bir ça- tışma ve bunalım içinde olan kişileri sıkıntılı ve yağmur bekleyen bir tabiat izlemekte, herşey olup bittikten sonra ise yağmurla birlikte kişilerde de bir rahatlama başlamakta ve sürüp git- mektedir. Sinema Kanunu T. KAKINÇ G enç milletvekili Suphi Baykam ni bugünlerde Büyük Meclise getiri- lecek olan "Sinema Kanunu" nun ne gibi bir tepkiyle karşılanacağını baştan kestirmek imkânsız. Kanun mi hazırlayıcılarına göre, o "sine- macılığımızın ihtiyaçlarını karşılayacak şekilde gayet bilgili ve (dikkatli hazırlanmıştır ve ilk hamle olarak memlekette önümüzdeki beş yıl zarfında ummadığımız derecede ve kalite bakımından bir kalkınmadan" emindirler. Tasarı, yılda kırk milyon liranın döndürüldüğü bir endüstri dalında şimdiye kadar olan gecikmeleri ve gecikmelerin doğurduğu engelleri, sine- mamızın atlatmasına yardımcı olacak mıdır? Tasarıda sinema ile ilgili araçların gümrük indiriminden yararlanması, yerli filmlerin yabancı film- ler gösteren sinemalarda da oynatılması zorunluğu ile sansür (kurulunun yeniden teşkiline alt maddeler büyük önem taşımaktadır. Terli film yapan- lar, tasarıdan yanadırlar. Sinema salonları sahipleri ile getirtici e ise, ilk ağızda tasarıya karşı çıkmışlardır. Çatmışlardır, çünkü oyurdumu. daki sinema salonlarının çoğu getirtici şirketlerin malıdır ve bir çeşit sine- ma imparatorluğu kurulmuştur. Tasarının asıl büyük sinema salonlarında yılda mutlaka seçme sekiz yerli film oynatma zorunluğunu koyan madde- si, alevi baruta yaklaştırmıştır ve kızılca kiyameti kopartmışlar. Getirtici şir- ket ve sinema salonları sahipleri tasalının karşısındadırlar, bunun yanı sıra sinema ile ilgili araçların indirimden yararlanman da işlerine gelmemek- tedir. Bu, yurdumuzda daha çok yeril film çevrilmesi ve eldeki sinema sa- lonlarının —bugün de yerli filmlere tanınan belediye rüsumundaki indirim dolayısıyla— yerli film oynatmaya doğru hızla kaymalarıdır. Hem getirtici ve hem ile sinema salonu sahibi şirketler, yabancı filmler alanının bu şekil- de daraltılmasıyla elbette tedirgin olacaklarda. Baykamın getirdiği tasan sinemamızı gerçekten kalkındıracak mıdır? Ortada olan gerçek şudur: sinemamız yular boyu sürüp giden bir başıboşluk içindedir ve bu gidiş henüz emekleme çağında olan bir endüstri dalı için del hazindir. Tasan kanunlaştığında, herşeyden önce devlet sinemamızın varlı- ğını kabul ediyor ve ciddiye alıyor demek olacaktır ki, beklenen de, istenen de budur. AKİS/31

Bu sayıdan diğer sayfalar: