16 Ekim 1964 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 18

16 Ekim 1964 tarihli Akis Dergisi Sayfa 18
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

DIŞ GEZİLER Şah öğretim seferberliğinde Başöğretmen getirmişlerdir. Bu, bir nevi kulüptür Meselâ İngilteredeki Fabian'lar gibi bir şey.. 30-35 üyeyle başlayan hare- ket üç sene sonra 300 üyeye sahip ol- muştur. Hem de üyeler çok titiz şe- kilde seçildikleri halde... Sonra, Re- ferandum arzulanan neticeyi verdiğin de ve Meclis seçimlerine gidildiğinde bu Birliğin çok üyesi' Adaylığını kov- muştur. Meclis teşekkül edince "İle- rici Birlik" bir siyasi parti haline gel- mek saatinin çaldığını anlamıştır Bu Şahın başlıca bilmektedir, vermiştir Man: U Sekreteri, yani “lideri seçilmiştir. İranın Millet Meclisi 200 kişiliktir. bu Meclisin seçilmiş üyesi betmiştir. Senato ise 60 kişiliktir. Bu- nun otuzunu Şah tayin etmekte, otu- zunu millet seçmektedir. 183 Meçlis ü- yesinin 140'ı Mansurun Yeni İran Par tisi saflarındadır. Mansur, bu ekseri- yetin başı sıfatıyla bugün İranda iktidardadır. oFakat Anayasaya göre 18 Mecliste Onun için Başbakan ve Bıkanların salmak haklan yoktur. ç Mansur ve Kabineye e ekili. kili arkadaşları (o Meclisten çekilmi lerdir. İranda rejim yan ermeni, yarı prezidansiyeldir. Meclis Hüküme- ti güven oyu vermemek suretiyle dü- şürebilmektedir. Ama Hükümet Şaha karşı sorumludur. Şah ise Meclisi fes- hetmek hakkına sahiptir (o Böylelikle bir kuvvet dengesi teşekkül etmekte- dir. Şimdi Parlâmentonun içinde "Mar dom" adıyla bir büyük Muhalefetin kurulması gayretler vardır Bir başka parti de "Milliyum" dur ama, onun Meclisteki üye sayısı bir, ikiden fazla değildir. İran demokrasisi siyasi alandaki bu hava tesirlerini derhal hissettirmiştir. Bugün İran- da bizim 1930 yıllarına benzer bir rüz- gâr esmektedir. Basın kendi hürriye- tini istemektedir. Ancak bunu ister- ken bizim basınımızın 1930 yahut 1945 yıllarındaki ihtiyatını göstermek- tedir. Gazeteler yavaştan yavaşa an- cak Başbakanı tenkit etmektedirler. Yoksa Şah, bu neviden tartışmaların çok üstündedir! Fakat, bu çeşit hür- riyetlerin şahıslarla hudutlandırılmış noktalarda durmadığı ohiç kimsenin meçhulü değildir. Yarın, gerçek kud- reti elinde tuttuğu ve frenklerin de- diği gibi hükmetmediği, fakat hükü- met ettiği açık Şah tenkit oklarına hedef tutulduğu, bu oklar hususi ha- yatına bile dokunduğu gün tepki ne olacaktır, henüz bilinmemektedir. Me- selâ hiç bir İran gazetesi Prenses Eş- refin saunasını yazmak ve tenkit et- mek hakkına malik değildir. Ama ga- zeteler Mansura akıl vermekte, ona karşı olanların fikirlerini belirtmekte, onun basın toplantılarıyla "sadece mü kemmel yemek yeniliyor, fakat dişe dokunan başka bir şeye rastlanmı- yor" diye alay edebilmektedirler. As- lında Mansura değil, onun temsil et- tiği ve asıl sahibi Şah olan fikirlere karşı olan mukavemet yuvalan elbet- te ki gelişecek bir hürriyet havasını istismar edecekler ve yeniliğe olan vanın fazla ömürlü olmayacağını tah- min etmek kehanet değildir Zira İ- randa Şah henüz 1946 İnönüsü değil. 1930 Atatürküdür." Fermada bekleyen bir başka grup komünistlerdir. Bunlar sadece "Şa- hın arzusu" ile ("Toprak ağalarıyla mollaların arzusu"nun Oo çarpışmakta olmasından ye "halkın gerçek arzusu" nun duyulmamasından alttan alta ve ihtiyatlı şekilde şikâyetcidirler. On- lara kalırsa ne Referandum, ne se- cimler bir mâna ifade etmişitir. Halkı ezen iki grup arasında bir savaş ol- muş ve bunu Şah kazanmıştır. Bu e- debiyatını ültra solcuların bizde de is- temekte olduklrı o kimsenin meçhulü değildir. Fakat İranda bu grup çıkış yanına saatinin henüz gelmediği ka- nısındadır ve gelişen hürriyet hava- sının bunu sağlayacığından emin o- larak beklemektedir. yin "Sehinsah mistiği jranda Şah henüz 1930 Atatürküdür. zira şahsı ve temsil etti?' müessese itibariyle memleketin istikrar unsuru- nu teşkil etmektedir Bunun önemi İran için hattâ 1930 Türkiyesinden bile fazladır. Büyük Rıza Şah 1925'te ihtilâlini yaptığı zaman bir an Kaçar hane- danının yerine kendi plani ge- tirin Sehinsah mı cimanın yoksa Cum huriyeti mi ilân etmenin daha fazla buyur getireceğini düşünmüştür. o Ama haklı olarak birinci şıkkı tercih etmiş- AKİS, 16 EKİM 1964

Bu sayıdan diğer sayfalar: