15 Mayıs 1965 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 18

15 Mayıs 1965 tarihli Akis Dergisi Sayfa 18
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

SANAT ei bekâr mıydı, Onu bile bilen Yıllarca o saf aşkını.." "Kafatası" piyesi 1 Mart 1932'de oy- nanmağa başladı. Bir hafta son- ra da yasak edildi. O sene Semiha, Tiyatro Mektebin- den mezun oldu. Aranılan, beğenilen bir sanatkâr olmuştu. Hem tiyatroda oynuyor, hem de yeni moda olan ope- retlerde söylüyordu. Ekrem Reşit ve Cemal Reşit Rey kardeşlerin birçok more MN başrolü oynadı. Nâzım Hikmete rastla- dığı oluyor, hassas gençkız kalbi on- — Memnuniyetle" verdi. Gününü, saatini oracıkta kararlaş- tırdılar. Gençkız hummalı bir hazırlı- ga girişti. O sıralarda oTepebaşında, Konservatuvarın yanındaki merdiven- li yokuşta, Abravaya apartımanında, teyzesi ve anneannesi ile beraber otu- ruyordu. Annesini küçük yaşta kay- betmişti. Babası ise ayrı (o yaşıyordu Kapıdan girince solda, küçük bir da- ireleri vardı. Gitti, japon pazarından yeni bir çay takımı aldı. Bir hayli te- reddüt ettikten sonra sarı, üzeri kuş desenli bir takımda karar kıldı. Sarı diye cevap ra, talebeyken, genç bir çocukla ni- şanlanmış, fakat o zamanlar kendisi- nin dahi tahlil edemediği bir hisle bu evlilikten vazgeçmişti. Karşılıklı çay içtiler. Şiirden, re- simden, tiyatrodan bahsettiler. Büfe- den pasta tabağını alırken, Nâzım Hikmet kolunu gençkızın beline dola- dı: — Çok hoşuma gidiyorsunuz" de- di. "Tekrar gelebilir im?" Semihanın temsil saati gelince be- raber çıktılar. Yokuşu tırmanırlarken gençkızın kolundan tuttu ve — Ben evliyim" dedi. -Halbuki o Nâzım Hikmetin annesi Celile Hanımın gözüyle Nâzım ve Semiha la da bir alâka yn fakat da- ha fazlasını tahayyül etmeğe dahi ce- taret edemiyordu. Piâtonik aşkı tam iki sene devam etti. 1934 senesinde Kadıköy vapurunda tesadüfen karşılaştılar. Sıcak bir yaz günüydü. Nâzım Hükmet bir arkada- şıyla güvertede oturuyordu Gençkız bütün cesaretini toplayarak ona yak- dag i — Da vet, etsem, acaba bana çaya gelir misiniz," dedi. Genç şair, karşısındaki gençkizm saf, parlak gözlerine eğildi ve kendine has aceleci tavırları ile: 24 Üç ayaklı sanatkâr grupu renge olan zaafından dolayı Nâzım Hikmet ilerde de kendisine hep takı- lacaktı. Hattâ evdeki kedileri bile sa- rı seçerdi Önemli gün ve saat geldiğinde itina ile hazırlandı. Kendisine en çok yakış- tırdığı kırmızı gelincikli elbisesini giy- di. Muhsin beyin odasında o karşılaş- tıkları gündenberi iki sene geçmişti. O kısa perçemli, keskin bakışlı çocuğun yerini daha yumuşak ifadeli, bukleli saçlı bir gençkız almıştı. Hayatındaki en önemli değişiklik mezuniyeti ve bir nişanlıdan ayrılması olmuştu. Bir a- sırada sadece sözlüymüş, sonra ni- kahlanmı: Semiha hiç düşünmeden cevap ver- un Ziyanı yok.." O anda dünya umurunda değildi. Senelerdeniberi uzaktan sevdiği ada- mın yanındaydı ya, gerisi ona vızge- lirdi. Böylece, aralarında garip bir dost- luk kuruldu. Başından binbir macera geçmiş, olgun erkek, bu saf, sanatkâr ruhlu, cömert kalpli, kendisini hiç bir karşılık beklemeksizin seven gençkıza AKİS, 15 MAYIS 1965

Bu sayıdan diğer sayfalar: