15 Mayıs 1965 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 19

15 Mayıs 1965 tarihli Akis Dergisi Sayfa 19
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

çok bağlandı. Sanata yönelen aşk Nâzım ikmet Abravaya apartıma- nının kapısını vakitli vakitsiz çal- maya bağladı. Ne z ceği belli değildi. onu beklemekle geçiyordu. Günlerce, haftalarca uğramadığı oluyordu. oONe bir ses, ne bir seda... lınıyordu. ve karşısında sarı saçlı, mavi gözlü, esrarengiz sevgilisini buluyordu â zım, sanki dün ayrılmışlar gibi rahat, karşısındakinin, ruhunda yarattığı fır- tınalardan habersiz, gidip koltuğuna kuruluyordu. Kendisine sitem dolu ürkek gözlerle bakan Semihaya: — Gelemedim, takip ediliyordum" demekle iktifa ediyordu. Israr edecek olsa: "— Senin aklın ermez, bu işlere karışmanı istemiyorum" diye azarlı- ordu. Sonra da: m yüzümden girerse, kendimi hiç o affetmem" diye ilâve ediyor ve konuyu değiştiriyordu. Onları birleştiren en kuvvetli bağ olan sanat dünyasına dalıyorlardı. başın derde Şair, en yeni şiirlerini ona getirip o- kumaktan garip bir zevk alıyordu. Her biri sanat çevrelerinde fırtına- lar koparan eserlerinin o tesirlerini sanki ilk bu masum, sanatkâr ruhlu kızda görmek istiyordu. Onun ateşli yaradılışında, hassas kalbinde, duy- gulu ifadelerinde aradığını buluyordu. Sıcak bir Temmuz günü Semiha- ya: "— Sen benim şiir tarafımsın. Se- ninle senden, Avrupadan bahsetmek, biraz birşey okumak bana zevk veri- yor. Maddi tarafım ve şairlik otara- fım, yâni his tarafım..." dedi. Nâzım Hikmet gibi içine kapalı, hissiyatını hiç belli etmeyen bir in- nlar Zor işitilecek sözlerdi. Gençkızın kalbi gururla, ümitle dol- du. Sonra gene günlerce yanına uğra- madı. Tekrar geldiğinde, onu elinden tutup yanına oturttu Sana bir şiir okuyacağım, da- ha iss bilmiyor" dedi Böylece, "Unutulan Adam'ı dinle- mek ilk Semihaya nasip oldu. O git- tikten sonra gençkız, şairin yüzüne karşı söylemeğe cesaret edemediği sorulan kendi kendine sordu : "— Niçin bana bunları (okuyor? Ben tecrübesiz, toy bir kızım. Bunca bilgili Mel dostu varken, niçin beni seçiyor Bu soruların cevabını ne kendin- AKİS, 15 MAYIS 1965 SANAT Semiha Berksoy yıllar önce bir vapur gezisinde “Sinyorina m ne de Nazım Hikmette bulabildiği i hayatı kâh ümit, kâh ümitsizlikler içinde geçiyordu. air, gençkızın herşeyi ile ayrı ay- rı ilgileniyordu. a liyetini çak takdir ediyordu Bazı gün- ler koltuğuna oturup, sarı bağını ar- kaya dayıyor ve: "— Yorgunum, bana bir şey oku- sana" diyordu. Schumann'ı, Beethoven'i sevdiği- ni bilen Semiha, ona aşk parçaları o- kuyordu. Semiha Berksoyu opera ar- tisti olması için teşvik eden Nâzım- dır. O zamanlar türk operasından bahsetmek hayâldi. Fakat Nâzım Hik- met ilerisini görmesini bilmişti. Genç- kıza opera sevgisini aşıladı. Operada şarkı söylemek onun sanatkâr ruhu- nun en büyük gayesi oldu. Öyle bir gaye ki, sonunda Nâzım Hikmete kar- şı duyduğu ve kendi tâbiri ile "ka- rasevda" dediği neticesiz aşktan, onun sayesinde kurtulacaktı Nâzım Hikmet, Semihanın sanatıy- la iftihar etmesine rağmen, kıskanç bir erkekti. Birgün Semihaya: "— Dün gece senin yüzünden az kalsın kavga çıkarıyordum" dedi. sırada Semiha Berksoy, Tepebaşı bahçesinde "Lüküs Hayat" operetin- de oynuyordu. Nâzım oyunu seyreder- ken, bir adam Semihaya lâf atmıştı. Buna öfkelenen şair, tığı gibi münasebetsizin üzerine yürü- müştü. Olayı gülerek nakleden Nâzım, yarı şaka yarı ciddi, ilâve etti : Ben seninle evlenirsem, sah- neye e filân çıkmak yok! Seni kapıdan dışarı bile bırakmam Semiha kendini bufamınyayı takıl- Sinyorina gp — a sair, Nazım Hikmet mi söylü Sarışın dostu, İclimekrin üzerine basa basa, onun sözlerini tekrarladı : — Evet! Bunu şair, sanatkâr Nâ- zım Hikmet söylüyor!" Semihanın yanında koca adam â- deta çocuklaşır, coşardı. Bazen sokak- ta yürürlerken Onu karşı kaldırıma geçirir: "— Sana uzaktan bakmak, yürüyü- şünü görmek hoşuma gidiyor" derdi. Yanındâyken ona ufak tefek ste- rini yaptırmaktan zevk alır, aklına- her gelem söylerdi. Gençkız da onun her arzusunu yerine getirmeğe, bu Küçük masanın başında yemek yer- lerken Nazım Hikmet çocuklar gibi şen gamsız olurdu. Semiha ona a- teşte böbrek kızartır, salata, ram ederdi. Şarap içerlerdi. onun dünyada en çok sevdiği şeyler- di, en mükemmel ziyafetlerden dâhâ makbule geçerdi. Bu sahneler,çocuk- luktan henüz kurtulmuş Semiha i- çin adeta bar evcilik oyunu idi. Fa- kat gençkiz artık, bütün evcillik o- yunlarının bir masaldan ibaret oldu- gunu da e yaşa gelmişti. "Sevgide y o k günah!" 1934 tiyatro si vslaride Nâzım Hik- met onun için bir operet yazdı: "Bu Bir Rüyadır". Şairin aşkını iti- raf etmesi için bundan daha güzel bir yol olur muydu? Müziğini Ferdi von Statzer yapmıştı. Nâzım Hikmet diğer birçok eserleri gibi bunu da takma bir ad, "Selma Muhtar" adı altında neş- 25

Bu sayıdan diğer sayfalar: