Türkiye, zorlu politikasınm sayesinde, müfrit Dulles için bile en sonda “fazla müfrit” bir müt tefik oldu ve kendisi hizaya çağırıldı. Halbuki Amerikanın bu unutulmaz Dışişleri Bakanı An- karaya geldiğinde başta Bayar, bütün Türkiye Devleti erkânı seferber oldu, ne şaklabanlıklar yaptı. aiiiknder, Dulles şerefine Kemal Ay- gün “komünist bombası” bile patlattı, sevinmişler, Düşününüz, Muhalefet için ne fi- yasko! Bu mesut haber, o tarihlerde Mendere- sin sözcüsü durumunda olan”Yeni Sabahta ya- zıldı bile.. Yazıldı ama, bunun maalesef aslı yoktu. Gerçi bazı C.H.P, milletvekilleride,D.P. li meslekdaşları gibi Avrupadaydılar ve “araba sevdası”na tutulmuşlardı. Ancak bunların sayı- sı ne 106 idi, hattâ ne 56. Nitekim İsmet Pa- S6 şayla Grup yöneticilerinin Pazartesi akşam ü zeri Mecliste yaptıkları çalışmalarda 140 kada milletvekilinin ertesi günkü Grupta hâzır bu lunacakları tesbit edildi. Biz o yaz İsmet Paşuayla, bir kaç defa yal- niz Ankaraya geldik. Bu gelişlerimizde, bizim Ayten Sokaktaki evde kaldık. Bekâr hayatı, İs- met Paşa için hoş bir değişiklik oldu. İsmail Rüştü Aksallar biraz ilerimizde oturdukların- dan otlar, evi düzeltmeye kendi hizmetçi kadın- larını, kahvaltı vermeye de ahçılarını gönderi- yorlardı. Biz yemeklerimizi bazen şu lokanta senin, bu lokanta benim, dışarda yiyorduk, ba- zen de, bilhassa akşamları ahbaplara gidip on- lara misafir oluyorduk. İsmet Paşa bir kac ka- deh rakı veya viski içiyor, neşeli neşeli konuşu- yordu. Harp tehlikesi uzaklaşmıştı. Eğer gitti- gimiz yer yakınsa, geç vakit kolkola yürüyerek eve dönüyorduk. Bu yürüyüşlerde Namık Gedi- ğin polisleri, arkamızda görünmemek için du- var veya ağaç diplerinden bizi takip ediyorlar- dı. Kardeşimde misafir olduğumuz bir akşam, dönüşte, Sahir Kurutluoğlunun evinin önünden geçerken baktık yatak odalarında ışık yanıyor. Vakit de gece yarısını bulmuştu. İsmet Paşa: “ — Gel, şuna bir muziplik vapalım..” dedi. Balkonun altından “Sahir! Sahir!” diye seslendi. Cevap veren Bi Ismet Paşa tek- rar etti: “Sahir! Sahi Balkon penceresi telâşla açıldı, Sahir Ku- rutluoğlu pijamasıyla göründü. İsmet Paşavı evinin önünde gördüğünde, şaşkınlığı seyredi- lecek şeydi. İsmet Paşanın sesini ilk duyduğu zaman kulağına inanamamış, “Her halde, kula- Şğıma sesler gelmeye başladı” demiş: Gece yarı- sı, İsmet Paşanın sesi sokakta ne arasın ? İsmet Paşayı görünce de, gözlerine inanamadı. Ancak biraz sonra ayıldı ve bizi ısrarla içeriye dâvet etti, Fakat başka bir akşam için söz verdik ve kendi evimize döndük. ismet Paşa o gece güldü güldü, güldü. Ankaradaki ilk Pazartesi akşamı İsmet Paşa arkadaşlarıyla geldi, beni evden aldı, ye- meğe Çiftliğe gittik, Barutçu, Feyzioğlu, Bar- las ve Yehiaras vardı. Yeniaras yeni bir otomo- bil almıştı. Sonra İsmet Paşa bu arabayla cok seyahat etti, meşhur Kayseri Yolculuğunu da onunla yaptı, Çiftlikteki o yemekte İsmet Paşa da, ar- kadâşları da keyifliydiler. Ertesi günkü Gru- pun canlı geçeceğinden ve Meclis Başkanlığına müracaatın çok imzayla yapılacağından emin- diler, İsmet Paşa buzlu bira içti, birayı ne ka-