7 Mayıs 1966 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 18

7 Mayıs 1966 tarihli Akis Dergisi Sayfa 18
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

nuşmanın esaslarını görüştü. Sonra, bizim eve geçti. Mecliste yapacağı konuşmayı yazdırttı. Bu, D.P, İktidarına karşi İsmet Paşanın son ikazıydı ve meşhur “Böyle de- vam ederseniz, sizi ben bile kurtaramam” ihtarını ihtiva ediyordu. İsmet Paşa ku- rulacak komisyonun “Baskı rejiminin ka- nun dışı bir parçası” olduğunu bildiriyor, onun kararlarını tanımadığını ilan ediyor ve bunlara mukavemet edileceğini haber veriyordu. İsmet Paşanıtı ihtilâller hakkın- daki sözleri de bu nutuktadır, İsmet Pa- şa şöyle diyordu: ar tam olduğu zaman ihtilâl- ler milletler için bir haktır.” . . İsmet Paşayla ertesi sabah, yatak odasında uzun uzun konuştuk. Robdö- şambrlaydı. Öğleye kadar çıkmayacaktı. Bir akşam evvel hazırladığımız metni ar- kadaşlarına gösterecekti. Ne söylerse söy- lesin, Demokratların Tahkikat Komisyonu- nu kuracaklarını elbette ki biliyordu. Ö- nerge, D.P.'nin iki Grup Başkanı, Mazlüm Kayalarla Baha Akşit tarafından Meclise verilmişti, Bu Mazlüm Kayalartalihsiz bir insan olmuştur, Eşi ve çocukları, koyu C.H.P.'liydiler ve gidişi elbette ki tasvip etmiyorlardı, Çocuklar, evin duvarlarına “Yaşa İsmet Paşa” diye yazarlarmış. Eşi, annesiyle birlikte, 1960 ilkbaharınm o en karanlık günlerinde İsmet Paşaya bir bağ- lılık telgrafı çekti. Telgraf duyuldu. Bu- nun üzerine Mazlüm Kayalar eşini C.H.P.'- den istifaya zorladı. Çok Demokrat evi 1960 ilkbaharındâ bu haldeydi. Tabii, Ba- yan Gedikler, Bayan Ağaoğlular, Bayan İleriler belki kocalarından da müfrittiler. Fakat onların dışında büyük bir “Demok- rat ileri geleni hanımı” uçuruma gidildi- Zini kadınlık sevkitabiisiyle görüyorlardı. C.H.P.'nin Büyükleri İsmet Paşanın konuşmasını mükemmel buldular. İsmet Paşa bunu Mecliste okudu. Mecliste daha konuşmalar da oldu, Tabii D.P. Grupu ve bilhassa öndeki silahşörler hop oturup hop kalkıyorlardı, Ama, Mecliste konuşulanın Mecliste kalması için güya tedbir düşünül- müş olduğundan söylenenlerin duyulmaya- 'ca”ından D.P. kodamanları emindiler, Ha- , Meclis, D.P. Grupunun oylarıyla “C.H.P.'nin ve bir kısım basının faaliyet- lerini tetkike memur Tahkikat Komisyo- nu'nun kurulmasını kabul etti, Komis- yon, İçtüzüğün 177. maddesine göre kuru- lacaktı. Yani tahkikat yapılacak, neticede suçlu bulunursa bunlar adalet mercilerine verilecekti, Meclis bir duruma, tahkikat yapmak için el koyuyordu. Menderes, as- lında bir “Cellatlar Komisyonu” olarak va- zife görecek olan ve Yassıadada bir kısmı idama, bir kısmı müebbet hapse mahküm edilecek heyet üyelerini bütün D.P, Grupu içinden cımbızla seçmişti. Bunlardan daha uygunları mumla aransa bulunamazdı ve hepsi, tek kelimeyle nümunelikti. Bun- lar Vacit Asena, Kemal Biberoğlu, Turan Bahadır, Hamdi Sancar, Bahadır Dülger, Sait Bilgiç, Hilmi Dura, Osman Kavuncu, Himmet Ölçmen, Kemal Özer, Necmeddin Önder, Selâmi Dincer, Nusret Kirişçioğ- lu, Ekrem Anıt ve Nüzhet Ulusoydu. “Mallar Komisyonu”, başkanlığa Hamdi Sancarı, raportörlüğe Nusret Kirişçioğlu- nu seçti ve derhal çalışmaya başladı. İlk iş olarak memleketteki bütün “siyasi fa- aliyeti menetti ve Meclis müzakerelerinir yayınlanmasını yasakladı. Böylece, daha ilk adımda Meclis müzakerelerinin aynen yazılabileceğini söyleyen Anayasanın dı- şına çıktı. Tabii bütün bu tedbirler “Tah- kikatın selameti cereyanını temin maksa- dı”yla alınıyordu, Gazeteler he Meclisin, Tahkikat Ko- misyonunun ku asının konuşulduğu celsesine, ne de İsmet Paşanın nutkuna da- ir bir satır yazabildiler. Bunu yazan gaze- teler toplattırıldı, sorumluları adalete ve- rildi. Ama Ulus, toplattırılmadan milletve- killeri tarafından kaçırılmıştı ve-el altın- dan dağıtılmıştı. Sonradan gazetenin o nüshaları ateş pahasına müşteri bulür ol- du. Halk derhal hikâyeler uydurdu. Ya- sak edilen celsedeki bütün laflar ve gü- nün hadiseleri bu hikâyelerdeydi. İki üniversiteli satranç oynamakta- dırlar, Vaziyet kritiktir. Biri, şahına mü- nasebetsiz bir hamle yaptırır. Rakibi mü- samahakâr, gülerek kendisine bakar: “.- Dikkat et! Böyle devam edersen, seni ben bile kurtaramam.. Dört arkadaş şehrin en lüks lokanta» sına giderler. Mükellef bir yemek yerler. Garsondan hesap isterler. Hesap gelir: 276 lira. Adamlardan biri cebinden katlanmış bir Ulus çıkartır. Hani, sonradan toplat- tırılan Ulus, Garsona uzatır, “üstü kalsın” der. Garson yerlere kadar eğilerek selam verir, metrdotel koşup kapıyı açar. Vakit akşam. Yemek sonrası, Evin genç çocuğu arkadaşlarıyla birlikte sine- maya gitmek istemektedir. Baba razı ol- maz, “Otur, dersine çalış” der, Oğlan 1s- rar eder. Baba hiddetle haykırır: “— Şu kapmın eşiğinden bir adım öte- ye atamazsın..' Oğul, sâkin cevap verir: “— Çok rica ederim baba, meseleyi

Bu sayıdan diğer sayfalar: