29 Temmuz 1967 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 12

29 Temmuz 1967 tarihli Akis Dergisi Sayfa 12
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

YURTTA OLUP BİTENLER ettiği yolundaki tahmin ise sıhhatli olmıyacaktır. Aslında, mesele çok basittir. Yeni bir teklifle karşılaşan AP iktidarı, sondaj yapmaktadır. Karşıkarşıya kalınan teklif, pek parlak değildir. İngiliz üsleri Tür- kiyeye, Ada ise Yunanistana! Bunu, Kıbrıs meselesini milli bir dâva o- larak benimseyen türk halkına, ka- bul ettirmek pek mümkün değildir. Ama teklif, güçlü dostlardan gel- mektedir. Bu itibarla, onları bir ka- lemde, gerekçesiz reddetmek de a- kıllılık. olmıyacaktır. İşte tam bu sırada, her nasılsa, teklifin gazetelere tafsilâtiyle akse- divermesi, Demirel ve Çağlayangi- lin sıkıntısını bir ölçüde gidermiştir. Böylece, türk kamuoyunun teklif karşısındaki tepkisinin öğrenilmesi fırsatı bulunmuştur. Sağcısı ve sol- cusu ile türk basım, teklifi tutma- mış, şiddetli tepki göstermiştir. Bu tepki, AP İktidarının, nüfuzlu ya- bancı dostlara, "görüyorsunuz, tep- kiyi kabul edemem" diyebilmesi fir- satım yaratmıştır. AP İktidarı bunu diyecek midir, demiyecek midir, bi- linmez ama, İngiliz Bakanı Mulley, teklifinin açığa çıkmasından mem- nun olmadığını ifade eden küçük, fakat imalı bir davranışla bulun- muş, Londraya döndüğünde, BBC- ye verdiği demeçte, Türkiye ve Yu- nanistanın ikili müzakerelerde an- cak tam gizliliğe riayet ettikleri tak- dirde başarıya ulaşılabileceğini söy- lemiştir. Yani, Mulley'e göre, tam gizliliğe riayet edine ve işler bu yüzden aksamaktadır, Bu, doğ- rudur. Meselâ, ingiliz teklifi konu- sunda tam gizliliğe riayet edilme- miştir a, selenin ancak tam gizlilikle halledilebileceğinin doğru bir teşhis olmadığını da Demirel Hükümeti dahi anlamıştır. Eğer A- tinadaki gibi Ankarada da bir junta hükümeti bulunsaydı, Mulley'in gö- rüşü doğru olabilirdi. İki diktatör, vardıkları gizli anlaşmaya uygun ormülü bir emrivaki ile gerçekleş- tirirler, sonra da sansüre tâbi emir- külü basınları vasıtasıyla "kazanı- lan büyük zafer" edebiyatına ver- yansın edebilirlerdi. Ama İngiltere ve Amerika bakımından teessürle karşılanabilecek gerçek, ortada iki tane değil, bir tane dikta yönetimi- nin bulunmasıdır. Ankaradaki De- mirel Hükümeti, Atinadaki Junta- nın rahatlığına, malik değildir. Türk Hükümetinin kabul edebilece- $i teklifler, ancak türk milletinin kabul edebileceği tekliflerdir. Tafall Ankarada Mulley'in ziyareti ve teklifi ile il- gili tartışma ve tepkiler devam ederken, Ankaraya bir misafir da- ha indi. Bu, U'Thant'ın Kıbrıstaki ö- zel temsilcisi Osario- Tafall 'di. Ta- fall, az daha gelemiyordu! Çünkü Atina, Birleşmiş Milletler yetkilisi- Demirel - Çağlayangil ve Tafall "Üç ahbap çavuşlar? AKİS nin Ankara ve Atinaya yapacağı ge- ziden ilk önce hiç hoşlanmamıştı. Juntacılar, enosisi istediklerini sak- lamadıkları şu safhada, Kıbrıs işi- nin Birleşmiş Milletlere aksetmesi ihtimalini (odüşünmek bile istemi- yorlar, Tafall'ın gezisinin böyle bir ihtimali kuvvetlendirmesinden en- dişe ediyorlardı. — Biliyorlardı ki, şu sıralarda mesele Birleşmiş Mik letlere aksederse, çoğunluğu kaza- nacak tez, bu defa Türkiyeninki o- lacaktır. Oysa Tafall'ın, hiç de, Ati- nadaki Juntayı endişelendirecek ni- yetler beslemediği sonradan sezildi ve Juntacılar bu geziyi kabullendi- ler. Aslında bu gezi, Mulley'inki ka- dar önem de taşımıyordu. “Kıbnsta ki görevine yeni başlamış olan Ta- fall, mesele ile ilgili iki önemli, baş- kenti ziyaret etmek, Ada için aktü- el, fakat nihai çözüm için ikinci de- recedeki meseleleri görüşmek, ta- rafları tanımak istiyordu. Tafall, geçen hafta Perşembe gü- nü sabaha karşı saat 2'de Ankara- ya geldi. O gün öğleden sonra, te- maslarına, Dışişleri Bakanlığında başladı. Saat 16'da İlter Türkmen ve Kıbrısla ilgili diğer türk diplomat- ları ile görüştü. Türk diplomatları, Tafall'dan, Adadaki darbe ihtima- lini sordular. Birleşmiş Milletler gözlemcisi, ihtiyatlı bir dille, böyle bir habere mesnet teşkil edecek delile rastlamadığım o söyledi. Bu. fazlasıyla (odiplomatça bir cevaptı. Aslında Ada, bir barut fiçısı halin- dedir ve her türlü ihtimâl beklene- bilir. Küçücük Kıbrıs adasında ha- len, yedi değişik silâhlı kuvvet var- dır: 1) Üslerdeki ingiliz birlikleri, 2) Birleşmiş Milletler Barış Gücü, 3) Türk alayı, 4) Yunan alayı, 5) Türk mücahit ordusu, 6) Yunan İş- gal kuvvetleri, 7) Rum milli muha- fiz kuvvetleri... Adadaki bu çeşitli silâhlı kuvvet- lerin en etkilisi, tabii ki, At ina- nın emrinde bulunan kuvwvetlerdir. Bunlar, dış müdahale olmazsa, Ada- da herşeyi yapabilecek, bu arada Makariosu da devirecek güçtedirler. Yunan juntasının Makarios yöneti- mini istemediği, fırsat bulduğu an darbe yapacağı bilinmektedir. Bu darbeyi geciktirecek tek sebep, böy- le bir darbe karşısında Türkiyenin hareketsiz kalmıyacağının tahmin edilmesidir. Çağlayangil, emrivaki- ler karşısında Türkiyenin, kendi uhdesine düşeni tereddütsüz yapa- cağım sık sık tekrarlamaktadır. 29 Temmuz 1967

Bu sayıdan diğer sayfalar: