1 Haziran 1986 Tarihli Commodore Gazetesi Sayfa 30

1 Haziran 1986 tarihli Commodore Gazetesi Sayfa 30
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

COMFU-HOBİ COMPU- Geçtiğimiz sayıda bilgisayarla ilgilenenler arasında, aynı zamanda astrolojiyle -ve diğer falcılık türleriyle- ilgilenenlerin hatırı sayılır bir yekün tuttuğunu söylemiş ve aradaki ilişkinin arızt olmadığı”ı iddia etmiştik. Sıradan bir kullanıcı için bilgisayar dili tılsımlı bir değnek gibidir; astroloji ve genel olarak falcılık ve büyü ise dilin tılsımlı bir gücü olduğu inancına dayanır. Ancak her iki “disiplin”'in dilden anladıkları birbirlerine neredeyse taban taban zıttır. Bu sayıda da gelin biraz bu fark üzerinde duralım. Bilgisayar ve Astroloji II Bilim, Bilgisayar ve Sayısal Düşünce Genellikle, astrolojiyle gırgır geçmek istediğimiz zaman şu tür şeyler söyler ya da sorarız: “*Amma da saçma ha!” “Nasıl olur da gökyüzünde kendi halinde duran yıldızlar, kişiliğimizi, başımıza gelecekleri etkilerler? Birtakım gö- rünmez, keşfedilmez ışınlar mı yolluyorlar ki bu gezegen- lere?!”'. Kuşkusuz böyle gırgır geçmek mümkün astrolo- jiyle; büyük bir ihtimalle de haklı böylesi bir alay. Ama buradan hareket ettiğimizde, Batlamyus (Ptolemous) gi- bi, Kepler gibi, Neuton gibi geçmiş çağların büyük düşü- nürlerinin nasıl olup da böylesi saçma hurafelere inanabil- diği anlaşılmaz oluyor. Çünkü, astrolojinin temelinde ya- tan mantık kavranmamış oluyor. Hemen “astrolojinin”” de bir mantığı olur muymuş?!” demeyin. Her insani faaliye- tin olduğu gibi, astrolojinin de kendine özgü bir iç tutarlı- lığı, bir mantığı vardır. Ama bu mantığı gözden geçirmeye başlamadan önce, her gün, neredeyse ister istemez gazetenin burç köşesini oku- duğumuz halde, neden astrolojinin mantığını kavramakta bu kadar güçlük çekiyoruz? Astrolojiye inananlar bile ne- den neye inandıklarını açıklamakta güçlük çekiyorlar, bi- raz onun üzerinde duralım: Sayısal (digital) bilgisayarlar için, bilimsel düşüncenin en mükemmel ürünlerinden biri, diyoruz. Ama, sözgelimi aya giden füzeler de bilimsel düşüncenin ürünüdür; üstelik onlar da kendince mükemmeldir. Ama sayısal bilgisayarlarla, bi- limsel düşünce arasında (füzeler gibi) herhangi bir tekno- loji ilişki bilimsel düşünce arasında olduğundan daha ya- kın bir düşünce vardır. Neden mi? Sayısal düşünce, bilimsel düşüncenin ta ken- disidir de ondan. Ne kastediyoruz sayısal düşünceyle? En kaba tarifiyle her şeyi sayılara vuran, sayılarla düşünen bir düşünceyi kas- dediyoruz. Ama biraz daha inceltmeye çalışalım bu kaba tarifi: Bu- nun için de sayı kavramı üzerinde biraz düşünmemiz la- zım. Sayı kavramı sadece ölçmek biçmekle ilgili bir şey de- ğildir. Sayılar alabildiğine niteliksiz şeylerdir. Sayı demek sadece ve sadece bir birim demektir. Bunun için sayılarla düşünmek demek, hakkında düşün- düğümüz nesne ya da konuyu en küçük birimlerine indir- gemek demektir. Bu yüzden, hakkında düşüneceğimiz ko- nunun türdeş nesnelerden oluşması gerekir. £ â_;âî— P e€ DA A a Bu yüzden, örneğin okullarda denklemlerini okuduğu- muz Pythagoras, büyük bir matematikçi olmasına karşın, sayılarla, sayısal olarak düşünmez. Çünkü sayıları birta- kım nitelikleri olan varlıklar olarak düşünür 2 erkektir, 3 dişi, 4 ise kutsal dolayısıyla Pythagoras için matematik yap- mak demek; bir nesneyi ya da konuyu en küçük birimleri- ne indirgemek demek değil; hakkında düşündüğü nesne ya da konuyu, sayıların sözünü ettiğimiz nitelikleriyle, ilişki- lendirmektir. Örneğin: evliliğin sayısı tabiatıyla 5'tir, çün- kü 5 erkek olan 2 ile dişi olan 3'ün birleşmesidir. Ama biz şu ünlü lafla yetiştik: ““Elmalarla armutları top- layamazsın!''. Elmalarla armutlar sözkonusu olduğunda 30

Bu sayıdan diğer sayfalar: