18 Nisan 1935 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 5

18 Nisan 1935 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

1 Carr>fnıriyet • Venîzelosun Yaptıkları Yazan: Sablk tntellicea Servis Şefi Sir Bazil Tomson M. Laval evvelâ Ankara kahvecileri memnun değil Varşovaya gidiyor Oradan Moskovaya hareket edecek Moskova 17 (A.A.) Sov yet hükumeti telgraf ajansına Cenevreden bildi • riliyor: M. Laval, Dı; Bakanlık umu mî kâtibi M. Leje ile M. Litvmof arasında dün yeni bir müzakere ce reyan etmiştir. Sovyet Hariciye Ko. M. Laval, Lit mlseri M. Litvinof vinofa, seyahat plânını değiştirdiğini, ş?rk misakı hakkında Leh erkânile görüşmek için evvelâ Varşovaya gvdeceğini söylemiştir. Söylendiğine göre, Litvinof, ba çekli, Lavalin Varsovadan sonra derhal Moskovaya gitmesi, ve Leh erkânile yapacağı milâkatlar neticesinden Umamile müstakü olarak, Rus Fran • s« mütekabil yardım muahedesinin imzalanması sartile kabul edeceğini söylemiştir. Feminizm Kongresi 200 milyon kadının mümessilleri Istanbulda toplanıyorlar Onlar da Stresadaki gibi dünya sulhunu münakaşa edecekler Fransada, kadınlara aid en ta • biî ve en kanunî bir hakkın iade sinden içtinab edile ducsun, yabancı memleketlerin hemen hepsinde, kadınla erkeğin hukuk müsavatı tanmmış, ve bugiinlerde, dünyanın her tarafınd'an gelen murahhasların iştirakile, Arsıulusal Kadmlar Bir liğinin kongresi toplanmak üzere bulunmujtur. Çok eski zamanlarda, feminizm davasım güden Fransız kadınları, haklarım inkâca kalkışan parla * mento azasına, istihza maksadile: «Göreceksiniz! derlerdi.. Bir gün gelecek ki, Türk kadınları bizden önce rey sahibi olacaklar!» Keyfiyet bugün hakikat olmuş • tur. Türkiye Kamutayındaki kadın •aylavların adedi an yediden eksik değildir ve Avrupadan, Asyadan, An>erikadan, Avustralyadan ve Afrikadan bu kongrede, kadınların çaIışma şartlarile dünyanın sulh ve müsalemeti gibî, iki ıztırab verici meseleyi müzakere etmek üzere, koşup gelen bütün memleketler murahhaslarmı, bu Türk kadınları haklı bir gururla • kabul edecek' ler dir. Hakikati halde, Türkiye Cumhuriyeti hükumeti, bu tezahüre mümkün olduğu kadar parlak bir mahiyet vermek için, Türk kadınların • dan daha az tehalük göstermiyor. Kadın dehasmı temsîl eden meşhur bayanların resimlerini havi posta pulları bastırdıktan başka, hüku • met, koogre azasuun emrine, enfes bir parkm ortasındaki muhteşem Yıldız sarayını tahsis eylemiftir. Murahhaslar, burada her türlü kolaylığı ve en mükemmel bir kon forla müteaddid salonlar, hususî ve umumî içtima yerleri, posta şubesi, lokanta ve saire bulacaklardır. Şereflerine, mükellef resmi ka • buller, güzel gezintiler tertib olun • maktadır. Demokrasimizin geri kalmıs mümeuilleri için bu ne dersi ibrettirl Resmen, kongre müzakeratına 18 nisanda başlanacaktır. Orada, hutvr içeTİsmde çaltsacak yabancı delegeler, kendi memleketlerindeki kadınların soysal, ekonomik, siya sal ve medenî alanlarda ne vaziyette olduklanna dair malik bulun dukları malumatı bildbrecek ve karşılaştıracaklardır ve böylece, sulh, hukuk müsavatı, çahşma şartlan, seçim, tabiiyet, ahlâk müsavatı, medenî vaziyet komisyonlan, umumî içtimalann mesai progr«ımlarını hazırlamif olacaklardır. Sade bu komisyonların tadadı, mutasavver mesainin vüs'atini iza ha kâfidir, değil mi? Bütün bu meseleler ne gibi bir haleti ruhiye ile müzakere edile cektir? Amerikalı Misis Çepmen Ketten tsviçreli Matmazel Emili Gurd'a kadar, müzakerata işticak eyliye cek en yük sek kadın şahsiyetleri nin isimlerinden ziyade, kongrede temsil edilen kırk bir devletin birer birer zikredilmesi bu hususta bir fikir vermeğe kâfidir. Bu devletler, alfabe snrasile sunlardır: Araerika, Avustralya, Avusturya, Belçika, 1 Bermüd adaları, Bulgaristan, Çe koslovakya, Danimarka, Kinlandi ya, Fransa, Filistin, Hindistan Holanda, Ingilteıe, tran, trlania, tslanda, Upanya, tsveç, Isviçre, ttalya, Jamayika, Japonya, Lüksem • burg, Macaristan, Mısır, Norveç, Polonya, Portekiz, Romanya, Se rendib, Suriye, Türkiye, Uıuguay, Yeni Zelanda, Yugoslavya, Yuna nistan, vs... Arsıulusal feminizm hareketinm ehemmiyetini hâlâ inkâra kalkışa cak var mıdır? Hem burada bunun yalnız bir kısmını görmekteyiz. Bundan da eski diğer bir arsıulusal kadın federasyonu vardır ki reiseai, trlanda Valii Umumisinin karısı Lâdi Aberdindir. Fransızlar îçin, bu hareketin, hu•usile dünyanın sulhu bakımmdan, ehemmiyeti ne olacağını ve hatta bugün dahi ne olduğunu kend! kendilerine soruşturmamn zamani çoktan gelmiştir. Düşünelim ki, hali hazırda, 40 devlette 140 milyon kadın, siyasal haklarmdan istifade etmektedirler ve bu kırk devletin parlamento ve belediye meclislerinde kadınların temsil e<Tıldiklerini ve şimdi tstan bulda açılacak olan kongre gibi, bütün arsıulusal kongrelerde, kanu nen sagirlerin, divanelerin ve kabiliyetsizlerin menzelesine indirilmis olan Fransız kadınlannm, diğec bütün memleketlerde âyan, saylâv ve şehir medisi azası bulunan ka dınlarla karşılaşmakta olduklarını gözönüne getirip ibret alalım. Hakikat budur ki, bizim kadın • lanmızın, kabiliyeti, manevî ve kültürel değerleri ne olursa olsun, kendileri öyle bir dun mevkide tutul maktadırlar ki, yegâne mümessiUeri bulundukları Fransanın, ister istemez. söhretine nakise vermektedir. G. LHERMtTTE 19 İtilpf devletîeri Almanyamn Belçikada tatbik ettiği «tehdid» siyasetini Yunanistana tatbika başladılar! Hakikati halde, Yunanistanda böyle birsey yapmamıştı. Bilâkis İtilâf devletlerine yaklaşmış ve Sır bistana yardım edebilmcleri için, Venizelosun sayesinde ve hu dev letlerin tazyikı üzerine, memleketinden geçmelerine müsaade etmek mecburiyetinde kaldığı tiilâf kuv vetlerinin şimdi tekrar Yunan toprağına ricatlerini ve trenlere binip gerî gelmelerini setretmek için bütün ordusunu takdim etmişti. Yu nan arazisini, harb meydanına döndürmek ise büsbütün başka birşeydi. Paris matbuatının saçtıği zehir, Fransız sefirinin fena niyetlerle çektiği telgrafın hemen verdiği bir netice idi. Bu tarihten itibarendir ki ttilâf devletleri, Almanyamn Belçikada tatbik ettiği «Tehdid» siyasetinin aynini Yunanistana karşı tatbika başlamışlardır. Bu »iyaıa, matbaa mürekkebi ve diplomasi ültimatomlannı infilâk maddeleri yerine kullanan siyaıettir. «eçme olamıyacağını söyliyerek protesto etti. İntihab sonunda bitaraflık istiyen büyük bir ekseriyet ha sıl olacağını bildiği için kendi ta • raftarlarmı intihaba işturakten menetti. Paris gazeteleri Krala ve Skuludise hücum ettiler, onları kanu nu esasiyi çiğnemek ve Yunan milletini aldatmakla itham ettiler. Sonra 1920 intihabatında Venizelosla fırkası ezici bir hezimete uğradıkları zaman, bu ithamın saçmahğı da meydana çıktı. Bunlar şumüllü tedbir alınmasmı istiyorlar Ankara 1/ ( Telefonla ) Ankara kahve cileri, oyun ya saği ejrafında tesebbüslerde bu lunmak üzere iki murahhas seç mişlerdir. Bu mu rahhaslardan Nu ri Hidayetle göruştum. Bana funlam söyledi: < Vilâyet ve Muafinaı ^u^I Belediye maka Hidayet mının, Ankara kahvelerindeki bü • tün oyun aletlerini kullanılmaktan menetmesi, ne dereceye kadar ka • nunidir, bilemeyiz. Bu noktayı henuz tetkik etmiş değiliz. Biz bu ya> «ak etrafında daha ziyade kahve • hanelerin ıslahı ve birçok ailelerin de geçimi cephesinden te'ebbüsatta bulunacağız. Kahvehaneler, her memlekette bir ihtiyaç mahsulü addedilmekte dir. Bunun bizim memleketimizde de böyle görülmesi icab eder. Buh • ran eğlence yerlerini otomatikman tahdid ediyor. Kahvehanelere rağ betin artması, halkın en az masrafla eğlendiği ve hatta okuduğu yer ler olmasındandır. Hiç şüphe yok ki, bu müesseselerî, inkılâb hare • ketlerimizle müvazi bir yolda yü • rütmek gerektir. Hakikaten kahvehanelerin bu sahada başıbos bir halde bırakdmıs olduğu da görülüyor. Kahvelerin, cemiyete faydalı birer köşe haline Relmesini, sıhhate za • rar vermez bir istbrahat ve müta • lea yeri olmasını, yalnız oyun oy • nanır bir yer halinden kurtulmasım biz de istiyonız. Bu ıslahatm, bu yüzden gesinenleri fena vaziyete •okmadan yapılması da mümkün olduğu kanaatindeyiz. Ankarada 150 kahvehane vardır. Her birinde, üç beş garson çalısır, ev geçindirlr. Ankara kahvelerini işletenler zayıf sermayeli ve hayatlarını başka sahalarda kazanmak evsaf ve im • kânlarından maalesef mahrum kiraaelerdir. 'Şunu da ilâve edelim ki, eğer kahvelerin kapanması, hükumetçe görülen bir lüzum üzerine ise, vaziyetimizin tasfiyesi için hiç olmazsa bir senelik bir zaman brakılmasi I&Timdır. Sonra bu tedbırm, mevziî olarak, yalnız Ankara kahvecileri için almmış olmaması da iktiza e • derdi.> Antıka bir ataşenaval 1915 birincikânuna 1915 senesi birincikânunu nihayetlerinde Atina sahnesinde, casusIuk romanlarmın hayalî edebiya tında görülen gizli istihbarat zabitlerinden daha hayret verici, daha alelecayib bir adam peyda oldu. Bu, Fransız Bahriye Nazın A miral Lacaze (Lâkaz) m erkânı harbiye reisi deniz binbaşısı Ro • quefeuil (Rokföy) idi. Binbaşı, garib ve görülmemiş, frenk tabiri le orijinal faaliyeti ve fikirlerile Bahriye Nazırını, ipnotize etmis. adeta büyülemisti. Amiral Lacaze, bu zabiti, kendisine her zaman müzaheret edeceğini »öyliyerek Fran•a ile müttefiklerinin menafiini sevk ve idare etmek gibi müphem bir vazife ile ve talimatsız olarak Atina ya salıvermişti. Rokföy zahiren Fransanın Atina ataşenavali idi; fakat kendisine raporlarmı Fransız sefiri vasıtasi le değil doğrudan doğruya ve şif reli olarak Bahıriye Nazırına gön dermek ve ayni zamanda Fransız Nazırlarından ve büyük memurla nndan dört kisi ile de şifre ile mu habere etmek gibi fevkalâde bir salâhiyet verilmişti. Roıııt vazifcsî <lenîs işleri hak kmda malumat toplamakti; husu si vazifesi de Yunan memurlan ve makamatile sıkıfıkı dost olmaktı; fakat ne birini, ne de ötekini yap • mağa teşebbüs bile etmedi. Binbası Atinadaki Fransız mektebi binasına yerleşerek payitahtın en adi ve süfli tabakalarmdan casus toplamağa başladı. Yaptığı teşkilât sonralan hafiye teşkilâtı ha lini aldı. Kullandığı memur ve casuslann çoğu ayni zamanda Al • manyanın hizmetine girmiş adam lardı. Dosya ve fis usulünün en atesli taraftarlarmdan biri idi. Herkes için bir fis yapar ve onun hakkın da aldığı doğru yanlış ekseriya yanlış malumatı bu fise koyardı. Kendi usulüne tevfikan biz de o nun dosyasını açıp okuyalım. Çünkü Yunanistanın başına belâ kesi lecek olan bu adamı iyi tanımak lâzıradır. Yunanistan Almanyaya kafa tutuyor Sırbistan, Belçikanm akıbetine uğramıştı. Bir defa daha ltilâf devletleri, küçük müttefiklerini kur • tarmak için fazla ağır ve fazla zayıf davranmışlardı. Şimdî, Almanya da Yunanistana soruyordu: Yunan toprağına iltica ede cek Sırb kıtaatma karşı ne yapmak f ikrindesiniz ? Almanlar, Yunanlılara diyor lardı ki: Şimdîye kadar bitaraflık ah • kâmına karşı gösterdiğiniz bir hayli riayetsizliklere müsamaha ettik. Fakat artık bizim de sabrımızm bir haddi vardır. Bulgarlann Sırbları takiben, Yunan arazisine girmele rine mâni olamıyacağımızdan ha beriniz olsun. Skuludis bu «ö»î««e azimkâra ne bir sur»«e cevab verdi: . o vakit Yunan ordusile anlasırsınız. 10 ikincitesrîn 1 9 * 5 te, Londra daki Yunan konsolosu John Stavridi l»i^ Itilâf ınuhiribile Atinaya gel • . mifti. Konsolos Loyid Corc taraf ından, Yunan kabinesine hitaben bir mektubu hâmildi. lngiliz kabinesi. bu mektubu Yunanistanın nasıl bir hattı hareket tutacağım anlamak için yazmıştı. Yunanistan ttilâf ve Sırb kuvvetlerini silâhlarından tec • rid etmek için bitaraflık vazifesini yapacak mıydı? Yunanistan ttilâf cılarla beraber miydi, yoksa onlara karşı mıydı? Nota, Yunanistanın şimdiye kadar iki defa vadini tutmadığım da ilâve ediyor ve Kral tarafından tasvib ve tasdik edilmiş resmî beyanat yapılarak neşrini istiyordu. Yunanistan reddettiği 'takdirde, ltilâf devletleri, Selânikteki askerlerinin Yunanlılar tarafından herhangi bir tehlikeye uğramasım istemedikleri için, kat'î ve siddetli tedbirler almak mecburiyetinde kalacaklardı. Yunanistanda intihab hazırlığı Metaksas ve lWhalakopulos örfî idarenin kaldırılmasım btiyorlar Atina 17 (Hususî) Hür fikirliler partisi lideri Metaksas Cum • hurreisine gönderdiği bir mektubda intihabatın yaklaşması dolayı sile içtimaların serbestisinin temi • nine delâlet etmesini istemiştir. Eski Hariciye Bakanı ve muha fazakâr partisi lideri Mihalakopu los intihabattan bir ay evvel örfî idace kaldırılarak matbuatın tam serbestisi temin edildiği ve memurların tasfiyesi bittiği takdirde par tisinin intihabata gireceğini gazete cilere söylemiştir. Divanıharblerde Atina 17 (Hususî) Muhalif parti liderlerinden divamharbe verilenlerin muhakemelerine ayın 23 ünde başlanacaktır. Isyanla alâkadar olarak sahib • leri divüntharbde muhakeme edil mekte bulunan gazetelerden maa da muhalif gazetelerin intişarına müsaade edilmiştir. Buradaki dört divanıharb asile rin muhakemelerine devam etmekte ve şahidleri dinlemektedir. Tersane baskını meselesini muhakeme eden divanıharbde dinlenen şahidler o vakit tersane ltumandanı bulunan Amiral Russenin isyanla alâkadar olduğunu söylemektedirler. Amiralin mevkii ımişkülleşmiştir. Paskalya münasebetüe bütün divanıharblerin gelecek hafta içinde iki üç gün tatil edileceği haber ahnmıştır. Selânik 17 (Hususî) Buradaki bir numaralı divanıharb bir binbasıyı altı sene müddetle küreğe, iki jandarma binbaşısmı beşer buçuk «ene, diğer bir takım zabitleri de muhtelif müddetlerle hapse mah kum etmiştir. Lâtisa divanıbiarbi kaymakam Grigorakis ile bir yüzbaşıyı beşer sene, iki yüzbaşının üçer »ene ha pislerine, diğerlerinin de beraetine karar vermistir. Mehmed Emin Maarif Müdürü oldu Bir aydanberi münhal bulunan Maarif Müdürlüğüne eski Maarif Miiste • şarlarindan Mehmed Emin tayin edil • mi) ve emri dün gelmiştir. Mehmed Emine bugün vazifesi tebliğ edilecek ve cumartesi günü de yeni vazifesine başhyacaktir. Yeni Maarif Müdürü halen Istanbul Erkek lisesinde felsefe mualiimi olup Feyziye Hsesile Kollejde de ders vermekted'ir • Hem iyi biır muallim, hem de iyi bir idareci olan Mehmed Emine yeni vazifesinde muvaffakiyetler di • leriz. Ecnebi ekalliyet mekteblerine aîd îşlerle meşgul olmak üzere Kül • tür Bakanlığında yeni teşkilât ya pılmıştır. Bu teşkilât bu mekteb • lere aid bütün islerle ugraşacaktır. Kıymetli bir âlim Her şey ucuz ama! Prof. Şapü Türkiyenin jeolojisine dair bir eser hazırlıyor Fen Fakülteai jeoloji profesörü Dijon Üniversitesi profesörlerin den Chapünün doktorlarm tavsiyesi üzerine Istanbul Üniversitesindeki vazifesinden istifa ettiğini yazmıs • tık. Parise hareket eden profesor Chapü vazifesini terkettiğine pek müteessirdir. Fransız bilgini memleketimizde yedi sene ders okutmuş, ayni za • manda Türkiyenin hemen her ta • rafını gezmiş ve tetkikatını birçok eserlerle neşretmis değerli bir profesördür. Gerek Kül tür Bakanhğı ve ge • rekse Universite, profesöre, hasta lığından dolayı teessürlerini bil dirmişlerdir. Profesor, Türkiyenin tektönik tarihçesile Ankara nuntakasmm, tstanbulun jeolojik haritalarını çix miş, iç Anadoludakî bazı volkan larin teşekkülâtile tzmir civarınm bünyesine ve Ankara ctvanndaki sularin cereyanına ve bunlardan istifadeye dair birçok eser ler yazmis ve bunlar türkçeye tercüme edil * miştir. Profesor buradan giderken beraberinde birçok fosiller, klişeler, nümuneler götürmüştür. Türkiyeyi en iyi tanıyan bir jeo loğ olan profesor Sapü, Türkiyenin jeolojisi hakkındaki en büyük ve esaslı eserini Pariste hazırlamağa başhyacaktir. Haber aldığımıza göre profesor sıhhati müsaade ettikçe memleketimize gelerek tetkikatına devam edecektk. Deniz binbaşısı Rokföy <Fransız deniz zabitlerinden sağlam vücudlü, saçlan dökülmeğe ve tepesi açılmağa başlamış, disfırçası biçiminde kısa ve küçük bıyık Ian müstesna olarak matruş. Fıtraten haşin ve sedid, hainliğe ve zulme meyyal. Tabiat, bu zabiti endi • çeli bir enerji ve fevkalâde bir ti yatro artisti ruhunda yaratmıs. Holivuda gitseydi kıymetine paha biçilmezdi. Onu hosa gidecek, bil hassa kadınların hoşuna gidecek bir hal ve tavırda yaratmıs olan tabiat, «onra birdenbire lutuflarını kesmiş, binbasıyı roakul ve mantıkî düsiinmek kabiliyetinden, edeb ve terbiye, seref ve namus hislerinden mahrum bırakmıştı. Brötanyalı asil bir aileden geldiği için kilisenin gölgesi altında büyümüştüj onun için bir centilmenin, merd bir ada • nun şerefini ihlâl edecek hareketlerde bulunmaktan çekinmemesini tabiî görmek lâzımdı. Çok siddetli bir disipline tâbi tutulmak şartile, zekâsı ve faaliyeti sayesinde çok iyi bir zabit olabilirdi. Kendi ba • şına buyruk olunca âmirlerine ve memleketine birçok belâlar çıkaırabilirdi. Buhran zamanlarmda, da • ima yanlış muhakemeler yürütmüş, sakat kararlar vermiştir. Herşeye inanır ve insanları tanımazdı.» Binbası Rokföyün Yunanistan daki muhtelif kimseler hakkında topladığı fisler ve dosyalar çok geçmeden 25,000 i buldu. Az çok ehemmiyetli ve mevki sahibi her Yunanh bu fişlere ve dosyalara girdi. Bunlara çok beyhude emek sarfedil mifti. Esasen, hepsi yalan ve dolandan ibaretti. {Arkası var] Lyîd Corc, bn notasında, Yunan işlerini veyahud lngiliz tarihini pek noksan bildiğini gbsteren yersiz bir şey de yazmıştı. Çünkü, Yunan hükumetine, lngiliz Kralı birinci Şarlın âkıbetini Kral Kostantine hatırlatmasını tavsiye etmişti. Bu nota M. Stavridinin amcası ve o zamanki Yunan kabinesine dahil bulunan e*ki Başvekillerden M. Rallisi fena halde kızdırmıştı. Rallis, kardeşi nin oğlu Sir John Stavridiyi ka binenin içtima ettiği salonun *apı«na kadar götürdü ve ona, yük sek bir Yunan memurunun, ecnebi bir devlet tarafından yazılan böyle teeavüzkâr bir mektubu Yuna • nistana getirmesi dürüst bir hare • ket olmadığım ve hatta bir hata teskil ettiğini söyliyerek konsolosu kapıdışarı etti. Skuludis mecliste ekseriyeti ha iz değildi. Halbuki Yunanistanda, demokrasi rejimine verilen tnana ya göre, bir fırkaya mensub meb • uslar, kendilerini fırka lideri tarafından verilen emre körükörüne itaatle mükellef sanırlar. Bu yüzden parlâmentoya hâkim olan gene Venizelostu. O da, artık memleket halkını katiyyen temsil etmiyen bir mecliste, açıktan açığa hükumete düşmanlık ediyordu. Yegâne çare medisi feshedip yeni intihab yap roakb. Bu, Venizelistlerin acı ten kîdlerine sebebiyet verdi. Seferber lik münasebetüe 250,000 seçici si lâh altında idi. Hükumet, buna ça< re olarak rey sahibi askerlere, hu susî mezuniyet vermeği kararlaş tırdı. Buna da ttilâfçılar muhale fet ettiler. Saray ordusunun yanı çık kalır, dediler. Venizelos 380 bin ( ? ! ) ilk seçici silâh altında iken yapılacak intihabatm. hakikî bir Loyid Corc lngiliz tarihini de bilmiyor Bursada gıda maddeleri lokantalarda ateş pahasına satılıyor Bursa (Hususî) Bursada sebze mevsimi başladığmdan umumî hayatta da ucuzluk baş göstermiş • tur. En iyi marulun tanesi bir hu ruştur. Taze sovan demetmin 10 u beş kuruştur. Buna benzer bütün diğer sebze ve mayvalar fiatlerinde ucuzluk görülmektedbr. Yumurtanm tanesi bir kuruşa, uskumrunun kîlosu (10) kuruşa verilmektedir. Yalnız, sebze, meyva ve balığın bu ucuzluğuna kar«ı et fîatleri cok yüksektir. Kuzu (40), koyun (50) kuruşadır. Bunun için orta halli yurddas • lar et yiyecekîerine sebze ve balık yemeyi tercih etmekte ve bu sebeble günde 30 40 kurusluk masrafla bir ev geçindirmektedirler. Bir ucuzluk rökoru denecek ka dar az olan bu geçim masrafına mukabil bir de Bursa lokantalannın pahahlığı göze çarpıyor. Bir yurddaş günde 30 40 kurusla evini çevirdiği halde lokantada ancak bir övünde (50 60) kurusla doyabil mektediır. Meselâ, çarsıda bir kurusa satılan bir marul, lokantada (10) kurusa verMmektedir. Bunun gibi yemek fiatlerinde de göze çarpan bir yükseklik vardnr. Uskumrunun kilosu (10) kuruşa olduğu halde (2) uskumrudan ibaret bir porsiyon iskaradan (15) kurus alınıyor. Lo kantaların bu vaziyeti Bursanın ucuzluğu önünde bir garabet teşkil edivo^ Süreyya Paşa fabrikasında tahkikat Şehrimizdeki Süreyya Paşa mensu cat fabrikasında 300 küsur bin lirayi bulan bir vergi ifi üzerinde maliye müfettişleri tarafından tahkikat yapilmaktadir. tfin kat'î neticesi bugün anlaşilacaktir. Yapilan tahkîkatla kaçakçilık ihban hakkında sorduğumuz suale Süreyya Pasanin oğlu ve fabrikanm müdürü Atıf şu cevabı vermistir: « Bütün müesseseler grbi biz de daimî bir kontrola tâbiiz. Yeni kanunlar çikiyor. Muamelâtimızin bu ka nunlara uygun olup olmadığı her za • man tetkik edilir. Bu da bu neviden birseydir. Kaçakçılık mevzuubahis de • ğildir.» Sumer Bankın ikinci amele partisi gidiyor Sümer Bank tarafından yeni tesis edilen mensucat fabrikalarinda usUbası olarak çalişacak olan genclerin üçun cü kafılesi bugün saat dörtte Çiçerin vapurile Sovyet Rusyaya gidecekler • dir. Bugün gidecek kafile 9 tane mü hendis ve teknik memurdan 36 talebeden müteşekkildir. Kafileye mensucat mühendbi Mecid Uluğ baskanlık edeceklerdir. Talebeler doğru Moskovaya gide • cekler, oradaki teknik enstitüde birkaç ay nazarî olarak çahştıktan sonra muhtelif mensucat fabrikalarinda ve lâbo • ratuarlarda amelî ıtajıni yapacak • lardir. Cihangirin kanalizasyonu Şehir Meclisinin her sene yüz bm lira vererek imarına, yollarının ve kanalizasyonunun yapılmasına ka rar verdiği Cihangir semti bütçe darlığı dolayısile bu paranın veril mesine imkân kalmadan genişle • mbtic. Bunu nazari dikkate alan Belediye Cihangir yollarının ve kana • lizasyonunun inşası için Edirneka pı Eyüb ve Eyüb Unkapanı kanalizasyonunun yapılmasını tehir etmiş, bu parayı Cihangire sarfet meğe başlamıştır. Afmanyanın alacagı yumurta Almanya bu ay içinde haricden 17 milyon 500 bin aded yumurta ithaline karar vermiş ve bu yolda bir de kontenjan hazırlamıştır. Türkiye üe Almanya arasında bir iki gün evvel yeni bir klering mukavelesi imzalandığı için Al • manya bu yumurtalan memleketi • tnizden alacaktır. 23 Nisan Çocuk Bayramı haftüsının ilk günüdür. Yavrularımzın bayramı içia hazırlammz. Resmi llânlar Türk Limıted ŞırketindenŞirketimiz tahsildarı Necmeddın Sadık vazitpsınden ayrılmıg olduğundan kendisinin şirket namına her hangi bir parayı aImağa ve muanıele japmağa ealâhiyeti kalroadı^ı ilân olunıır.

Bu sayıdan diğer sayfalar: