8 Kasım 1934 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 8

8 Kasım 1934 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 8
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Boş durmam Derslerimi severim, Dersten sonra gezerim, Gözden özü sezerim.. Bana derler; Mektepli! . Yalan sevmem. Uydurmam. Kafam: hiç yordurmam. Tatillerde boş durmam. Bana derler: Mektepli! . İki yer, bir saklarım: Kumbaraâma atarım. Bayramda yan yatarım. Bana derler; Mektepli! i KÜÇÜK ŞAlr | | Gürbüz ve güzel çocuk — Anne, beni nereye götürü- yorsun? — HABER gazetesinin ilân ettiği (gürbüz çocuklar) müsabar kasma.. Birinci gelirsen elli lira İ mükâfat alacalsın!. i — Bayramlık elbisem çıktı de- i sene... Bugünkü Bilmece GEEEEEERİ i İstanbulun sekiz harfli bir sem» i tiyim, Baştan üç harfim tatlının zıddıdır. Sondan dört harfim ec- dadmızı hatırlatır. Bu dört har- İ “fir başma; yani 8, 7, 6, 5 harfle rinin evveline 4 üncü harfi de i- lâve ederseniz bir yemiş olurum. Bildiniz mi ben neresiyim? p Hediyelerimiz: Bilmecemizi doğru halleden - lerken birinciye bir kol saati, ikin ciye bir boya takımı, üçüncüye ; bir dolma kalem ve ayrıca 150 ğ okuyucumuza da muhtelif hediye- İ ler veriyoruz. Bilmece müddeti 15 gündür. Bir facial Raşit Rızaya, külhanbeyi tavırlı biri müracaat etti: — Kadronuzda münhal yer var m? . — Yar. Aktör olmak mı İstiyor- sunuz? — Evet efendim. — Bundan evvel oyun oynadınız m? — Evet.. Hem de facia. — Darilbedayle girdiniz mi? — Vakit kalmadı. Faclayı oyna - dıktan sonra hapishaneye girdim! Alber, - Afrika: sahillerindeki zencileri yıldırmış cesur bir de - nizci idi. (Kingo) limanında üç gündenberi bekliyorduk. Erzakımız kalmamıştı. Vahşiler (o sahile çıkmamıza meydan vermiyordu. Açlık tehlikesi günler geçtik- çe büyüyordu. Gemide kuru peksimetten baş- ka yiyecek bir şey yoktu. Onu da ihtiyatla yiyorduk. Alber, Kingo limanından sa” hile çıkmağa teşebbüs etti.. U - zaktan görünen yaban cevizi ve hurma ağaçları iştihamızı uyan dırıyordu. Bir gece sahilde kimseler yok- ken, Alber gemi tayfalarından biriyle ufak filikaya binerek ge- miden karaya gitmişti. Alber sahilde kimseye: görün- meden hayli yiyecek tedarik et - mişti. Yaban cevizi, hurma.. V daha ismini bilmediğimiz iri çe- kirdekli ve tatlı bir meyve.. Bu tıpkı armuda benziyordu. Sulu ve lezzetli idi. O gece aylardanberi devam «- den yoksulluğun mükâfatını gör- müştük. Alber: — Vahşiler gece uyuyorlar. Diyordu. Her gece sahile in- meğe karar vermişti, ——— — —————— Korkmak yasak Çok korkak bir adam gece Soli da giderken, karşısına çıkan bir | © gölgeden korkarak O bağırmağa başlamış. Bu sesi işiten polis: — Ne bağırıyorsun! demi Bağırmanm yasak olduğunu bil - miyor musun? Korkak adam cevap vermiş: — Bağırmanım yasak olduğu» nu biliyordum ama, korkmanın yasak olduğunu bilmiyordum. Derdin büyüğü Salamon saçını başını yolarak söyleniyordu: © — Bu ne talisizlik.. Gene beş lira kaybettim. Sordular: — Nasıl oldu be Salamon? — Cüzdanımı düşürmüştüm. İçinde bes yüz lira vardı. getirdiler.. Şimdi getiren adam benden beş lira obahşış isti- yor!. Cümhuriyet bayramında mektepliler Bulup ! Halbuki evdeki hesap çarşıya uymadı. Gece yarısından sonra, bütün yediklerimiz burnumuzdan geldi.. Kingoların Hücumuna uğramıştık. Bunun sebebini size anlatmak isterim. Bu, çok gülünç bir hadi- sedir. Gerçi bu acı tecrübe Al- İ berin hayatma mal oldu.. Hücum esnasında ayağa kalkan zavallı Alber birden öyle bir ok yağmu- runa tutuldu ki. Göğsüne sapla- nan oklar onu bir anda cansız 0- larak yere düşürdü. ! Pazar ola PERA Bey Geçen haftaki sayıfamızda Pazarola Hasan Beye ait bir hi- kâye neşretmiştik. Karilerimiz - den bazıları bize Hasan Beyi şah- / isan tanımadıklarını bildirdiler.. i Bugün Hasan Beyin hakiki bir fo- | toğrafisini neşrediyoruz. Ea DİKKAT ELİ Bu sayfada intişar eden bilmecele- rimizde hediye kazananların isimleri * | ni her hafta (Pazartesi) günkü nüs- hanızda arayınız! Hediye listemiz | her hafta ayni günde neşredilmekte - dir. 4 * HABER || Çocuk Sayfası Kuponu İ 7-11.934 İN ei Robensonun Hatıralarından)” Külli Masal Alberi kaybetmiştik.. Fakat, bu hadise bize Kingoların bir sır- rını öğretti. Anlatayım: Bu hücumdan ve bilhassa Al- berin ölümünü gördükten sonra gemideki topla vahşilere şiddetli bir ateş açmıştık. Zenciler top steşinden çok korkarlar. Sahili yakıp yıkmağa başladığımızı gö- rünce hepsi birden geri döndüler. Ve sahile çıkınca hep bir ağızdan yaban cevizi ağaçlarının dibine uzanıp (oağlamağa, bağırmağa başladılar. Ateşi kesmiştik. Uzaktan zen- cilerin feryadını seyrediyorduk. Ceviz ağaçlarmın dalları kırılmış bazılarının üst kısmı top ateşin - İ den tamamiyle yanmıştı. Zenci- ler bunlara bakarak ağlaşıyorlar ve saçlarını yolarak dövünüyor - lardr. Sonradan anladık ki Kingolar yaban cevizine taparlarmiış. Ma- butlarınm perişan olduğunu, ya - kıp yıkıldığını görünce ağlamağa başlamışlar!. Ondan sonra bütün sahillere hakim olmuştuk Zenciler, mabutlarını mahve- den toplardan korkarak, yüzler- ce senedenberi yaşadıkları bu sa- hilden içeri çekilmişlerdi. B. 1. Hocanın eşeği! Nasrettin Hoca eşeğini kaybet- miş. Hem arar, hem de kendi kendine: —Çok şiikür allahım !. Çok şü- kür allahırm!, Dermiş. Komşularından birisi Hocanın mütemadiyen şükrettiğini görünce sormuş: — Hocam;'neye şükrediyor » sun?. Hoca şu cevabı vermiş: — Bereket versin eşeğin üs - tünde ben yoktum. Eğer üstünde olsaydım, ben de kaybolacaktım! Ev mi, bamammı? Adamın biri, oturduğu evin sahibi aleyhinde bir dava açmış. Hâkim sor - muş: — Davan nedir? Davacı cevap vermiş? — Efendim, bu âdam bana ev kira- ladığı halde verdiği bir hamamdır. Ev sanihi: » — Yalan. Diye bağırınca, kiracı izah etmiş: — Hâkim Efendi! o Yalan değil. Sözüm doğrudur. Yağmur -yağınca ta- yandan akıyor ve biz de yıkanıyoruz! dili Cümhuriyet bayramında çocuklâ' On bir yaşına basan Cümhuriyet yavrusuna büket çe mile kei amlar 4 Meşhur Ad Halk arasında (ince başl söylenen verem her sene bif sanları mahvetmekledir. Elli sene evyeline kadar Pİ lık yorgunluktan, yay ve | Juktan ileri geliyor zannei Gerçi bu sebepler de le kat, veremin bulaşter, sirayet © hastalık olduğunu kimse iki bu hastalığın da bir vardı. İşte bu hastalığın milerobüffii senesinde Alman doktorlarında” | ber Koh) keşfetmiştir. İnsanları çarçabuk mezara bu tehlikeli hastalığın mikroba ”. duktan sonra, hastalıktan çareleri kolaylaşmıştır. Şimdi “ ilk çağlarında tedavi edilen bie Tıktır, Büyüklük Nasrettin Hocaya sormüt — Hocam, büyüklük ne lur? Hoca cevap vermiş, — Üç şey ile: Birincisi ği sözü tutmakla. İkincisi vaktinde yapmakla. Üçü bilgili olmakla. ma pi sa Hazır cevaplar aş m Vaktiyle zeki bir mel cü öruç yediğini gören hocasi “4 ga muş: Me — Oğlum, niçin oruç tut di yorsun? 2 — Mazeretim var, hocaf&”i te — Mazeretin nedir? — Hastayım. — Hastalığın nedir? — Ağlıkt, . Bir müşteri saatçi dü girmiş: — Saatim evvelce bir ri kalıyordu. Getirdim. ettiniz. Şimdi de bir saat gidiyor. Bu nasrl iş? Saatçi derhal cevap vet — İyi ya efendim, ka niz zamanı telâfi ediyorsun d # Kimin şapkası? Kadıköy vapurunun — salon” biri, yanında oturan bir adar du; — Geçen sene bu vakitler zatı âlinize gene bu vapurd& dür etmiştim?? — Beni tanıyor musunuz? — Sizi tanımıyorum ama, $* nizi tanıyorum! — Mümkün değil. Geçen şapkam yoktu... 4 — Öyle olduğunu bil Çünkü bu şapka o zaman b de idi! eyilir” ğ di

Bu sayıdan diğer sayfalar: