1 Kasım 1932 Tarihli Kadro Dergisi Sayfa 46

1 Kasım 1932 tarihli Kadro Dergisi Sayfa 46
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

partigucve bağlı ve onunla mukayyettir ve bu rabıtadan hiç bir zaman kurlulamaz. Binaenaleyh hakiki ve saf, yani amel hari- cindeki idrake hiç bir zaman erişemez. Yani ilim ve zekâ, idrak için değil, sadece amıel ve harokat için elverişlidir! Filhakika yarım asra yakın bir zamandanberi, kendine has bir mesleğin tedyinine calışan bir filozofun en mültim hareket nok- talarını teşkil eden bu esasları, bir kaç kısa cümle içinde müta- laa etmekteki imkânsızlığı işaret etmekle beraber, şunuda kay- dedelim ki, ilim ve realilenin idruki yani hakikat denilen sey iki ayrı keyfiyet değildir. Çünkü esasen ilim, bize verdiği tobjer yi «olduğzu gibi», yani realiteye en uygun bir şekilde id- rak eitiğimiz nizpette doğru oluyor ve zamanın seyri, ilmi sen- tezlerin realitenin kanuniyetlerine mutabakatımı azallınıya de- gil, arttırmıya müteveccihlir. Çünkü ilmi nazariye, renlitenin ve realitedeki kanuniyatlerin bizim içimize bir inikâsıdır ki, bu id- rakin isabeli yine bizzat ve tekniğin terakkisi yani amelimizle idrakimizin gittikçe daha fazla imtizacı nispetinde inkişafını bulur. Cünkü ilim hem amelden doşuyur, hem yina amelde ken- di doğruluğunun kriteryumlarını ve ölçülerini buluyor. Çünkü amel hem sübjektif, hem teknik bir faaliyet demektir ki, bu ame- lin inkişaf etmesi ve mürekkepleşmesi nispetinde, kendi manevi sahsiyetimizi teşkilden idrakimiz de bilâfasıla bir «oluş»unu ve inkişafım yapar ve bu oluş ruhtan maddeye değil, maddeden vu- ha saridir, çünkü unsuru ve malzemesi zaten maddenin kendisi- dir. Zekâ amelelerile idrak amelelerinin iki ayrı keyfiyet olma- dığı ve her ikisinin de maddenin, maddi kanııniye.tlerinîn ve ct- miyelin ruhtaki inikâaslarının şu veya bu mertecbe sistemleşme- sinden, sentezleşmesinden başka bir şey olmadığı göz önünde bulurdurulunca, madde ve cemiyet hakkındakti bilgilerimizi ta- mamile isabetsiz gibi alan ve hakikatı dimağın, bizzal dimağa bile mal edilmiyen rubi tecellilerine bağlayıp, irademizi, şevke- timizi ve maddede yuğrulmak aşkımızı metafizikleştiren bir spe- külâtif iderlimizi bir inkılâp nesline ideolojik bir esas gibi tav- siye etmekte nasıl isabet olabilir? Çünkü inkılâp bir cemiyet hareketidir ki, o inkılâba iştirak e- denlerin, ona inanısı, her şeyden evvel, onun bir terihi zarı- ret, bir illiyeti içtimaiye hulâsa isabetli ve müterakki bir hareket *olusuna iman etmelerinden gelir. Halbuki Bergson'da khakiki id. 46

Bu sayıdan diğer sayfalar: