di geee B3 —SON POSTA Z 1914 * rozadü — Umumi Harp Nasıl Patladı ? Nakleden: H, R. — Kızım Doktor: Şemi Ekreme — —8 — -— Yazan: Emil Ludvig Dünya Sosyalistleri Jores'ten Sonra Davalarını Kaybettiler Princip ve Villanus: Hüküm- dar ve uşak. Asırlardanberi zincir e vurulmuş olan milyonlarca İslavı bu zim- cirden kurtarmak: Azim bir ni- yetl Bu Alsas ve Loren yüzün- den Almanya ile yeniden harbe girmekten çok daha mühim bir mesele idi; Alsas ve Lo- renin ahalisi muhtelittir, bir ta- rafta kırk milyon, öbür tarafta altmış milyonluk iki millet, ne- ticede bir buçuk milyonluk bir halk, bu taraftan öbür tarafa geçsin diye biribirini yiyecek. Bu öyle bir alâkaya değer miydi? Birincisinin attığı kurşun ka- deri zincirinden çözdü; ikincisi- nin attığı kurşun son maniayı yıktı. Fakat Prençip millt bir kahraman oldu, çıktı ve kurbanı olan Prensa unutuldu, gitti... Di- ğer taraftan Vilen unutuldu, kur- banı hergün daha bariz bir v zuh ile taayyün etmekte ve her geçen gün efkâr ve vicdan Üze- rinde daha büyük bir tebcil ara- sında hüküm sürmekte ve muh- telif memleketlerde oturan mil- yonlarca halk tasvirini hürriyetin mümessili olarak kabul - etmiş bulunmaktadır. * Ertesi gün Almanya Petres- burga ilânı harp ettiği sırada dört memleket birden ayaklanıp biribirini aramıya çıkarken henüz defnedilmemiş olan Joresin ar- kadaşları bir Belçikalı ile beraber Alman sosyalistlerinin murahha- sına fırkanın meb'usan binasın- daki dairesinde mülâki olurlar. Binanın hemen her köşesinde Alman düşmanlığı ateş almış bir haldedir. Üç düşman memleke- tine mensup, aşağı denilen taba- kadan bu altı dost imparatorların ve — reisicümhurların — ordularile yola çıkarılmış milyonlarca ada- mim — yürüyüşlerini - durdurmak maksadile meclis aktetmişlerdir,. Faal ve — güzel — maksatlarla mücehhez, fakat mütehayyir ve mefturdurlar: vaktile cehennem- ler yaratan ruhlarından, şimdi bir şerare çıkmıyor. Sevk ve hükmetmek istedikleri hâdisata kendileri itaat ve inkıyat halin- dedirler; umumi — grevden vaz geçmişler, şimdi harp tahkikatı meselesini münakaşa ediyorlar. Bu kadar büyük bir inkılâba sebep nedir? Bu sebep hükü- metlerinin yalanlarını ve kendi- lerinin kükümetler tarafından bu kadar büyük ve caniyane yalan- lara cesaret edilemiyeceği zan ve zehaplarıdır. Almanın teminatına göre Ber- linde tereddüt vaziyeti — vadır. Fransızlar; Âlmanya tarafından hücum vukuunda memleketin se- lâmeti uğruna para vermeyi red- dedecek bir Fransız dahi bulun- miyacğını teyit ederler. Ayni zamanda Perinde de, Pariste de istinkâfı temin hususunda anlaş- ma çare'eri aranır. Bu, beyhude- dir. Çünki bilhassa artık telgraf işlememek ' cldir. Bu hakikati ve setlerini hükümet- hafaza hususunda | Fransayı ayni — zamanda feci ve mudhik iki fırkanın hare- ketlerinde tama- men serbest ol- dakları kararının verilmesine varir ve Alman, Paris- ten çıkar, Büyük içtima- $ larda fırka reis- (j leri milli hare- lerinin sulhu mu- mesbuk mesaile- rile telif ve tefsir ederler. İhtilâlcı sıfatile 1793 te Te babalarının baba- BB ları gibi bağrı- © şıyorlar : — | — Kulübelere sulh! — saraylara ü harp 1. Fakat Fransız sıfatile — nutuk- larına şu süretle nihayet verirler. — Vatan için! Sesil, sağda duran cümüriyet için! Lord Salsburidir. Almanyaya karşı müdafaa etmek için hepsi bü- yük bir sür'atle silâhlanacaklardır. Fikri haletleri esasta, vatanla- rım Rusyaya karşı müdafaada ıztırar duyan Alman kardeşieri- ninkinin aynidir. Hayır, onların kimseyi aldattıkları yoktur ; bilâ- kis — kendileri — aldatılmışlardır. ünki Rus köylüsü nasıl Alman Üşmanlığı bilmez ise ayni suret- le Alman burjuvası veya Alman -işçisi de Fransaya karşı bir kin besliyemezdi. Burada da, orada da, garpta buğzedilecek veya fetholunacak birşey varmış gibi milletleri cinnete sevkeden topu topu bir avaç — kimselerden ibarettir. Bu sırada halk kütlelerinin çektikleri cebir ve zoru bir Ro- | manyalı vazih bir surette tasvir etmiştir; bu zatin yazdığına göre “ Sırp, Belçikalı ve Fransız müdafani — meşrua — halindedir; onlar memleketlerini müdafaaya mecburdurlar. Fakat bir kere harp ilân olunduktan sonra di- ğerlerine de kâmilen asker ol- maktan, kalbi kanaya kanaya harbe gitmekten, şimdilik harbi | yalnız ağızdan tel'in ile iktifa ederek sulh harp açmıya yeminden başka yapacak bir şey kalmamıştı. Hü- kümetlerde, henüz, — kardeşleri biribirine ateş ettirmiye mecbur kılacak kuvvet vardır...,, Çiğ Kundak atılmış, yangın baş- lamıştır; yalnız alevler daha çık- mıyor. Kabineler mensup olduk- ları milletler arasında çıkardık- ları bu korku ve kin; kan, ateş ve demir oyununa kendilerini son dakikada bile teslim etmiyorlar. Yagov hissiyat adamı değildi, ya- lanı, riyaları bir tarafa bırakarak, Almanyanın son ret cevabı üze- rine ağustosun dördünde pasa- portlarını istemiye gelmiş olan İngiltere sefirine şunları söyler: — “Biz Fransaya en seri ve olür. olmaz harbe- Bügünkü sulhperverlerden Lord Salsburinin oğlu Lord küçük çocuktur, Erkek te babası * en rahat yoldan girmiye mecbu- ruz. Filiyatta sürat Almanlar için en büyük kuvvettir; Rusla- rınki, geride namütenahi bir ihti- yat kuvveti bulundurmaktır.,, ( Arkası var) Bu Sü-t—ı;;d—â.—Hergün Nakili : Yemek Daveti — Akşam, saat altı. Şişli — apartımanlarından rinde, Secda Hanım tek başına, sa- londa, ayakta. Elektrikler henüz yanmamış. Secda Hanim düşünüyor: “Ah, ne aksilik, bu grip denilen mu- sibet aradı aradı, bizim hizmet- çileri buldu. Uşak ta hasta. Ne yapacağım bu akşam? Dur lir daha — sayayım : — Neclâ bir, kocası iki, Fahamet Hamnıme- fendi üç, kızı dört, Feridun bşe.. Öyleya, tam beş kişi yemeğe gelecekler. Saat altıyı geçiyor. Evde yemek yok. Misafirin kar- şısına iki türlü sebze ile bir börek bi- bir de kompostu çıkarılır mı? Bir | az dana eti aldırayım da kolları sıvayım, bari alafıranga bir kül- bastı yapayım. Fakat kim alacak? Acaba şu yeni gelen Kastamonu- lu kapıcı çocuğu gider mi? bir sorayım.,, Secda Hanım yeni gelen kas- tamonulu kapıcı çocuğunu karşı- sına aldı: — Bak oğlum, dedi, şimdi bir koşu gideceksin, bana dana alıp geleceksin. Şu yirmi beş lira- yı da bozdur. Fakat çabuk git, gel ha... Danayı mutfağa getir, birak. Anladın mı? Genç kapıçı parayı aldi. ve başını salladı. Uzaklaşmak için bir bareket yaparken Secda Ha- nım tenbih etti: — İyi bak, dana kanlı canlı olsun. — Başüstüne efendim. Kapıcı gitti. : * Secda Hanım evvelâ sofrayı hazırladı, çiçekleri tazeledi, salo- nu düzeltti, bir saat kadar vakit İrlandada Cüıfıhuriyetçi- ler Zekâlarile Kazandılar Kanundan İstifade Ederek Hâdiseler ef KT Çıkardı Ve Rey leri Kazandılar İrlandada irtihabat reyleri bu şekilde verilir. Halk kâtip hanımların önlerindeki yerlere reylerini bırukıyorlar İrlanda — intihabatı bitti. ve ve şimdiye kadar İngiltere ile iyi geçinen Kozgrav parti ve hü- hümetinin aleyhtarı olan cümhu- riyetçi dö Valera fırkası büyük bir ekseriyet kazandı. Bu kaza- | nışın sebebi oldukça tuhaftır. Ba- kınız anlatalım: İrlanda, bu parti kavgası ve / İngiltere ile iyi geçinip geçinme- mek yüzünden çok kanlı hâdise- lere sahne ; olmuştur. Dö Valera ve arkadaşları, uzun zaman İr- landa istiklâli uğrunda kan dö- kerek uğraşmış, fakat - İngiltere ' galebe ederek cümhuriyetçileri susturmuştur. Bu davada İngik: terenin istinat ettiği iki esas vardır: Biri, İrlandanın asıl Büyük Britanya adasına çok yakın olb- ması ve yanıbaşında müstakil bir devleti İngilterenin kendi varlığı için — bir tehlike addetmesidir, İkinci sebep ise, İrlandanın iki 'kısım olmasıdır. Cenubi ve istik- lâl taraftarı olan İrlanda katolik- tir. Şimali İrlanda-ki buraya Üls- ter de derler - protestandır. Protestanlar İngiltereden — ayrıl- geçirdi. Fakat hâlâ gelmemişti. kapıcı çocuğu Secda Hanım kol saatine baktı: * A... diye düşündü, bu oğlan nerelerde kaldı? Bundan sonra ne vakit dana pişer de misafirin önüne konur? Saat yedi buçuğa geliyor. Felâket. Rezil olacağım. Aman yarabbi... Bugün bütün işler ters gidiyor. ,, Secda Hanım, aşağı bir yukarı, dolaşıyordu. salonda bir sinirli — ginirli * Aradan bir yirmi dakika da- ha geçince, Secda Hanım, bir- denbire yerinden sıçradı: Apar- tımanın içinde müthiş bir gürültü | bir şangırtı koptu. Aman Allahım! Ne oluyoruz? Bu kıyamet nedir? Secda H. salondan - dışarı fırladı ve kapının önünde ka- pıcı ile karşılşatı. Delikanlı gülüyordu; — Danayı getirdim efendim, mutfağa koydum. Dedi. — Bu gürültü nedir? — Dana mutfakta ne varsa deviriyor efendim. Secda H. yumruklarını başına vurdu : — Ne demek herşeyi deviri- yor? Dana canlı mı? — Canlı efendim. Siz öyle emretmediniz. mi? Secda Hanım, deli gibi mut- fağa koştu. Kapıcı da beraber geliyordu. Fakat insanlardan ür- ken dana yavrusu, mutfağın diğer bir kapısından yemek odasına girerek, biraz evvel Hanımefen- dinin hazırladığı mutena — gof- raya çarptı. Yeniden bir şan- girti koptu. - Vazo, bardak, çatal, bıçak, tabak, sofranın Üs- tünde ne varsa, bin parça olmuş, kelebek gibi havada uçuşuyordu. Secda Hanım yemek odasının eşiğinde baka kalmıştı.- Biraz sonra kapı çalındı. Kapıyı açan kapıcı koşarak Secda Hanıma haber verdi: — — Hanımefendi, — misafirler geldi ! v AAAAAAAAAAAAAjjÖOjj1 1 1 1 ' mak istemezler. lng'iltere, bunla- rın bakkı namına işe müdahale ettiği içindir. ki İrlanda hiçbir zZaman, tam bir muhtariyet ve ne de evleviyetle tam - bir istiklâl alamamıştır. Gelelim cümhuriyetçilerin ga- lebesi meselesine: İntihap günle- rinde veya intihap arifesinde İngilterede bir dairei intihabiyede siyasi bir cinayet işlenirse o da- irenin müntebipleri bir, iki gün sokağa çıkamazlar, bu kanun ile teyit edilmiştir. Cümhuriyetçiler, kanunun bu maddesinden istifade ederek intihabat arifesinde, muh- telif intihap dairelerinde siyasi cinayetler işlemiş ve bu suretle ora müntehiplerini intihap günü sokağa çıkamıyacak bir hale ge- tirmiş ve galebeyi temin etmiş- lerdir. ea y yi T Ç Server Bedi —— ft: Tn