HAİNLERİN İÇ YÜZÜ! « | Yüz Ellilikler Nasıl Gittiler, N eYaptı[arı “SÖN POSTA Müuharriri: Âf 4x KADRİ DİYORDU Kİ: “NE BAŞ, NE AYAK, HEPİMİZ BEYİZ, HEPİMİZ EFENDİYİZ, Rıza Tevfik, zaten komiteye girmek taraftarı — değildi. — İki grup ta, dil bildiği için, kendisini belki intihap edeceklerdi. Lâkin o, zabit tarafından kaçık telâkki olunduğu için gücenmişti. Çünki dünyada inanabildiği yegâne ha- kikat, kendisinin dehası ve bilgi- si idil.. Dehbasına cinnet denildi- ğini işitmek içine bir fütur, yanık bir iğbirar getirmişti. O sebeple dalgın dalgın düşünüyordu. Hoca Sabrilere, Zeynelâbidin- lere yardaklık edenler azdı, çokluk beri tarafta idi. Yalmız miralay Sadık Bey bitaraftı. Zabitin gel- mesi üzerine yarım kalan tesbi- bini tamamlamak bahanesile ba- | şına bir battaniye çekerek plân kuruyordu. — Sefarethanede — ve * burada gördüğü şeyler, onu ikaz etmişti. Artık bu güruh ile bağ- daşamıyacağını ve çünki iplikle- rinin pazara çıktığını anlıyordu. Söz çoğala çoğala küfüre mün- ecer oldu. İki taraf, malüm ve meçhul küfürleri biribirine savur- du, nihayet komite seçmek da- vwasından vazgeçildi, herkes başlı başına hareket etmek kararını aldı. Pehlivan Kadri: — Ne baş, ne ayak, diyordua, yiz. Kimsenin bizden üstün gö- rünmesini istemeyiz. ÂAğzımı ki- raya vermedim ya. Derdim varsa kendim söylerim. Dil bilmiyorsam tercüman çağırlırım. Tercüman, bir saat sonra, ko- ğuşa gelince onları yorgun ve “ biribirine küskün buldu: — Komite seçildi mi, defter bazırlandı mı? Diye sorunca Pehlivan Kad- riden şu cevabı aldı: — Biz, dostum!, Alaturkaya- şıyoruz. Organizasyon, halatızas- yon filân iplemeyiz. Emriniz var- sa topumuza birden söylersiniz, toptan cevap alırsınız. Bizim ri- camız olursa teker teker geliriz, size anlatırız. Üst tarafı vız ge- lir bizel Tercüman, müstehzi bir ba- kışla bu siyaset kahramanlarını(!) süzdü: ; — Peki, dedi, sizin yapama- Ve cebinden bir defter ç- | kardı: — Ayağa kalkın. Beşer beşer Bütün © kalabalık, bu emre | itaat etti, sıralandı. Tercüman da ilkin Kadriye sordu: — Adın ne, nerelisin, necisin? Yarım saat içinde oradakilerin Himleri, sıfatları o deftere geç- Dsişti. Sabık şeyhislâmlar, sabık &yan azası, sabık nazırlar, belki Hir kötü piyazçınm ahlâksız oğlu olan şu tatlısufrengi tercümana hürmetle cevap verip hüviyetleri- St kaydettiriyorlardı. — Giydiği öikeri serpuşun kuvvetile kendini | Burada da mı efendi- İiğe, paşalığa itibar var? Bir de o efendilikleri, o paşalıkları bana sorun. | Tecüman sesini sertleş- tirdi: Benim her sözüm emirdir. Sizin de borcu- nuz itaat, İtiraz ettiniz mi ağzınızı yırtarım. ÂAn- ladın mı eşek7 O Ssadaki — insaaların — hepsinden | K h— E ma yüksek gören tercüman işini bitirdikten sonra, yazdığı isim- lerle adamları karşılaştırdı, ken- dince kontrol yaptı: — Tamam, dedi, eksik yok. Şimdi komiteyi ben — seçeyim: Mustafa Sabri Ef., Zeynelâbidin Ef. , Süleyman Şefik Paşa, Ham- di Paşa, Mustafa Natık Paşa! Pehlivan Kadri Bbunların se- çilmelerindeki hikmeti anladı ve bağırdı: — Burada da vm efendiliğe, paşalığa itibar var? Bir de o efendilikleri, o paşalıkları bana sorun | Tercüman, uşak azarlar gibi, sesini sertleştirdi: — Benim her sözüm emirdir, sizin de borcunuz itaattir. İtiraz ettiniz mi ağzınızı yırtarım. Anla- da mı eşek? Kadri, dayak yiyen bir fino gibi küçüldü, küçüldü, komur- danmıya da kuüdret bulamıyarak çekildi. Artık taraftarlarının ya- nında haysiyeti kalmadığını seze- rek elemleniyor ve tercümana karşı yaptığı gevezelikten neda- met getiriyordu; fakat ok yaydan çıkmıştı ve onun kabadayılığını parçalamıstı. Vaziyetin tashihine imkân yoktu. Berikiler, iki suretle mem- nundular. Hem şu haşerat içinde kertenkelenin sümüklü böcekten üstün çıkması kabilinden; faikiyet temin etmişlerdi, hem de -tercü- man ağzile —olsun - mübarek isimlerine kıymet verilmişti. Zey- nelâbidin, kalın boynunu Mustafa Sabrinin cılız omuzuna dayıyarak fısıldıyordu; - — Zafer mükemmel oldu. Ekvekilâ kel asil, velev kâne kel Vasill değil mi?.. Tercüman demek zabit demektir. Zabit k- temsil eder. İntihap — olunuşu- muzun zevki buradadır! Hotoğraf Tahlili Kunsnı Tabiatimizi öğrenmek let'yorsuna | | fotoğrafının 5 adet kupoa (8 bir lato gönderiniz. Fetojrahaz mraya tabidir. ve inda edil aex. isim, meslek veya san'at | Hanygi suallerin cevabi ? Fotojraf incişar -ecek mi / Fo oğrafın klişesi İ() kuruşas- pul | mükahi'inde gönder lebilr. - SA ŞÜN a P Ai ea F K İdare heyetinin reisliğini he- men benimsemiş olan Mustafa Sabri - ciddileşmişti ve arkadaşı- na da ciddiyet tavsiye ediyordu: — Âğır olalım, — tercüman beyi dinleyelim. Her halde Kumkapıda falan doğmuş ve şöyle böyle bellediği ecnebi lisandan ziyade doğduğu memleket hakkındaki fena dü- şüncelerine, mehfur kinlerine iti- u.ılat oluıııarak tercümanlığa geti- rilmiş - clan sütü bozuk ve Pehlivan Kadriyi aıarlıdıgk:::ı' sonra bir nebze susmuştu, © ka- rışık ka!abalığı gözden geçiriyor- du. Bu bakışlar, kendi kuvvetine başkalarının yüzünde şahit arıyan süfli ımsanların gülünç gururunu taşıyordu. Maamafih onun gurura kapıl- makta — hağkı vardı.. — Çünkü aslen, neslen ve halen bir hiçten, bir piçten başka birşey o_lmamurnu rağmen işte bir sürü siyasi rical (), onun önünde rükâa varıyordu. Daha dün Şey- hulislâm unvanımı taşıyan mükel- lef sarıklı şa hoca, koyun cebin- deki süslü kartdövizitlerde sabık nazır kelimeleri yazılı şu herif ve bütün şu haşerat, necatlarını onun temsil eder Üüöründüğ kuvvetten bekliyorlardı. $ (Arkazı var) Sayanı dikkat bir teklif Yalnız 75 kuruş gönderiniz. Mukabilinde Reisicümhur Hz. | nin tabii büyüklükte, san'at- kârane bir büst portrelerini elde edeceksiniz. Türkiyenin bilâmum Ricali Âliye portre- lerinin Fiatleri dahi aynidir. Posta mesarifi yukariki bedele dahildir.. FOTO — FRANS İiklâlcaddesi No 128 Beyoğtlu Bu A kşam Radyo ——— —— x Dünyanın- Meşhur Seyk - ae ae? Muharriri: Vallas Anası, Babası Belli Olmıyan Bu Adam Milyon İngiliz Lirası Kazanmıştır 25 Pa Edgar Vallas cıgara içerken düşünüyor Yandaki küçük resim Boer barbi esnamında muharririnin muhabirken alınmış Gençlik resad İngilterenin en çok okunan muharriri Edgar Vallas geçen- lerde Amerikanın Holivut şeh- rinde birdenbire öldü. Gazete- mizde kisaca hayatından bah- settiğimiz bu muharrir, üzerin- de durulmıya değer bir simadır. Çünki hayatı o derece şayanı dikkatir. İngilterenin en çok okutan bu muharririnin şimdiye kadar ne | anası, ne de babası belli olmuş- tur. Onu bir gün Londranın baş döndürücü bir faaliyete sahne olan rıhtımı üzerinde, bir kundak içinde bulmuşlar ve bir çocuk bakım evine teslim etmişlerdir. Edgar Vallası, bu bakım evinden bir balıkçı almış ve ken- disine evlâtlık yapmıştır. Edgar Vallasın çocukluğu, Londra rıh- tımının bucurgat gürültüleri, ha- mal küfürleri, gemici faaliyeti arasında geçmiştir. O, heyatını anlattığı. zaman, benim — ilk gidamı da — pişmemiş balık | ve sokakların süprüntü —kap- larındaki çürük meyvalar teş- kil etmişlir, der. Biraz büyüdükten sonra onu hamal ve muço olarak çalışır dü Dinliyeceksiniz 27 Şubat 932 Cumertesi Istanbul— (1208 metre, 5 kilovat) 18 gramofon, 19,5 birinci kısım alaturka saz, 20,5 ajans haberleri, yeni p'âklar, 21 ikinci kısım alaturka saz, 22 orkestra. 'Heilsberg — (276 metre, 75 kila vakt) 20,0$8 büyük şen gece. Brüno — ( 341 metre 36 kilavat ) 20,05 Çek istasyonlarından nakil, Müh'aker — (360 metre, 75 idi'ayat) “19,35 Frankfurttan makil, 20,05 şen gece, 23 dane havaları. Bükreş— ( 394 metre 16 kilovat ) 19,40 gramofon, 20 şarkı konzeri, 20,30 radyo orkstrası. | Belgrat — ( 429 metre 2,5 kila- vat) 19,50 Zağrep operasından nakil. Roma — (4ddl metre, 75 kilovat) 20,15 gramofon, 21 operadan nakil. Prag — (488 metre, 120 kilovat) 19,2) Bratslavadan nakil. Viyana— (517 metre, 20 kilovat) 19,40 senfoni, 22 akşam konseri, Peşte — (550 metre, 23 kilovat) 20,30 Apollo tiyatrosundan naklen Die Fledermaur. Varşova— (1411 metre, 158 kilo- vat) 20 musahabe, 20,15 hafifxonser, 22,10 Şopenden parçalar. Berlin — (1635 metre, 75 kilovat) 19 V yanadan nakil, 20,15 şen gece, |Dikkat: Dercetmekte olduğumuz programların Âvrupaya ait olan kısmı vasati Avrupa saatine yöre tanzim edilmiştir. lstanbul saatine tatbikı için Avrupada saat (12) olduzu zaman İstanbulda (1) e geldişi Farzedilmelidi. Bi i ha F el D bi 4 | | görüyoruz. Âz sonra muhtelif mesleklere, gezete müvezziliğine, seyyar satıcılığa intisap etmiştir. Fakat bu müddet zarfında da şu, bu muharrir ve bilhassa şae- irlerin eserlerini yutarcasına oku- maktan nefsini menedememiştir. İlk şirlerini meşhur Kipling beğenmiş, cümlelerinde ve gö rüşlerinde bir hususiyet görmüş ve ona çalışmasını tavsiye et- miştir. Boer harbi başladığı zaman onu tesadüfen Transvalda görü yoruz. Derhal, İngiliz gazetelerine mektup amıya ve filt bir muhabirlik —ihdasına — muvaffak olmuştur. Edgar Vallas, zekâsım ve şöhretini işte bu sırada yap- mış, İngiliz sansürünü atlatarak muhabirlik yaptığı — gazetelere, diğerlerinden İki gün evvel me harebe haberlerini vermek — sure- tile büyük bir — muvaffakıyet temin etmiştir. İngiltereye döndüğü zaman, onu, “ Hâkimler ,, isimli rome- ni neşretmiş — görüyoruz. B kitap (25) milyon nüsha basılmış ve satılm:ştır. Onun eserleri, ilk hayatının bir aynasıdır. ve hepsi cinayet ve sefalet — yuvalarınır tasvirlerile doludur. Bu yazılan okadar rağbet görmüştür ki Ed- gar Yalles birçok İngiliz gaze- telerine yazı yazmıya başlamıştır. Sabah saat yedi buçukta İşe başlar, gece on birde yazılarım bitirirdi.Kendisinin beyanına göre bir garzete makalesini, çok defi yarım saatte yazardı. Bir zabrta remanını dört, en muvaffak tiyatro piyeslerini (14) gönde tamamladığı olmuştur. Son intihabatta İliberai parti namına namzetliğini koymuş, fa- kat — muhafazakârlarm — önünde ağır bir mağlübiyete uğramıştır. Bu tecrübeden sonra Holivuta gitmiş, sinema romanları yazmıya başlamıştır. Bu is için haftada (4000) delar — &l yardu, Haya- tında (25) milycn İngiliz lirası kazanmış, öldüğü zaman ancak (80) bin İngiliz lirası servet br rakmıştır. Çünki Edgar Vallas kazandığını - yiyen bir adamdı. Birçok yarışlara iştirak eden atları, hayvanları, araba ve oto- mobilleri vardı. Muhtaçlara yar- dım etmeyi'de #a derece se-