Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.
TÇ KTT sON POSTA Abıiııı.ı-ıAııııBn-ı Son GÜNLERİ .. Abdülhamit, Kendince Rusyada Olup Bitenleri Tefsir Ediyor ' Çarın Uzaklaştırılması, Guya Danışıklı Dövüşmüş NAKİLİ — ZİYA ŞAKIR Her hakkı mahfuzdur 8 eylül 917 Âbit Ef. nin imtihanlardaki muvaffakıyetini haber alan Selim Ef. - küçük kardeşine bir hedi- ye olmak Üzere - Şam mamulâ- tından gayet nefis bir yazihane İle bir koltuk gönderdi. * Enver Paşa da, Abit Ef. ye askert ( Mülâzimlik ) rütbesinin tevcihi için (zati şahane) ye ma- ruzatta bulunmuş. 9 Eylül 917 Abdülhamıt bugünkü gazete- leri okuduktan sonra meyusane başını salladı: — Şulh... Daha çok, hem pek çok uzak... Dedi. Ve sonra sulhe tesiri olmak ihtimali bulunan Rusya | ahvalini tefsire başladı: — Bu vaziyet karşısında er- geç Ruslar (sulhü münferit) yar pacaklardır... Hem, bana öyle geliyor ki, Rusyadaki bu isyan ve inkılâplar hep cali, hep danışıkli döğüş . Çarı, müşkül mevki- den kurtarmak için böyle yapı- yorlar, zannediyorum. Malümya (Çar),müttefiklerinden ayrılamıya- cağına vaktile namusu Üzerine söz vermişti. Bu sözü veren (Çar), ma- tamda 'oldukcı,tıbil(sulh),yapamaı- B&r.Onu mes'uliyetten kurtarmak için bu yolda hareket edıyorlır (Sulh) işi bittikten sonra, yine bir ba- hane ile (Çarjı mevkiine getire- bilirler. Bilmem amma, bana böy- le geliyor. Dedi ... Abdülhamidin — bu sözlerinde, (Çar) ım vaziyet ve akıbetinden endişe ederek: — Kimbilir, belki de kendi hesabına - bir teselli noktası - aramak ihtiyacında — bulunduğu tamamen hissolunuyordu. 9 Eylül 917 Abdülhamit bugün bazı ailevi meselelerden bahsettikten sonra | yavaş yavaş maziye rücu etti: — Pederim Sultan Mecit vefat ettiği zaman, ( Cihan Sa- raskeri Rıza Paşa ), büyük bira- deri (iclâs ) etmek istedi. Fakat buna, (Adile Sultan ) ın zevci ve Sultan AÂzizin eniştesi ( Bah- riye Nazırı Mehmet Ali Paşa ) İtiraz —etti. Ne yaptı yaptı, amcam — Sultan — Âzizi — tahta geçirdi. Doğrusu — da bu idi. O, bizden büyük olduğu için, ( hbak ) ta onundu. AÂyni zamanda bu suretle ( saltanat veraseti ) hakkındaki usul de mur hafaza edilmiş oldu. Amcamın zamanında Fuat Paşa, Âli Paşa bi değerli vezirler vardı. Hü- meti çok güzel idare cdi- yorlardı. Fakat bilâhare ( Mah- mut Nedim Paşa ) yetişti. Mev- kiü' iktidara geçti. Fakat hü- kümeti idare edemedi. Hatta, amcamı da dile düşürmiye ge- bep olda... Gel zaman, git zaman makama ben geçtim. Mahmut Nedim Paşayı. dahiliye — nazırı yaptım. “Yaptığıma yapacağıma pişman oldum. Gerek kendisin- den, gerek (bendegân) ?!.. mdan çok fenalıklar gördüm... Bir de,merhum birader Sultan Muradın — validesi.. bu da, çok fena bir kadındı. Pek çök entiri- kalar çevirdi. Bunu vaktile peder de bilirdi. Hatta birgün sarayda yüzüne karşı: — İnşallah —muradını göre- mezsin, Diye bağırdı. Herkesin içinde azarladı... — Filhkakika — birader ( Padişah ) oldu amma, arkasın- dan da tecennün etti, saltanatlı bir .gün görmedi... Maamafih, ben makama geçtikten sonra âbır ömrüne kadar elimden gel- kere ziyaretine gittim. Sadece yüzüme baktı, gülümsedi. Ne kendisini, ne de evlâtlarını hiç- bir şeyden mahrum etmedim. Fa- kat onlar, bunu takdir etmediler. Ailece, bana karşı ( küfranı ni- met) te bulundular. Sukutumdan sonra, beni teselli edeceklerine bilâkis bana karşı aleyhtar ke- sildiler. Güya ben biraderime | bakmamışım. Fena muamele et- mişim.. Zararı yoak. Herkes ne söylerse söylesin. Allah biliyorya. Bu, bana kâfi. Dedi, ( Arkası var ) Fotoğraf Tahlil Kuponunu 11 inci Sayfamızda bulacaksınız. ' MUZAFFER B. ; Dikkatli ve sakindir. Bir- denbire par- lamaz, atak- hk göstermez. Parayı israf- W . tan müçtenip- ' | ve elbisesini hüsnü iştimal eder, kendini gösterici — nü- mayişkâr hareketlerde bulunmaz. , & 17 FERİT B. ( Talebe, fotoğra- finin dercini istemiyor) Güler- yüzlü ve neşelidir. Muziplikten, şakadan hezzeder, rüfekasile şa- kalaşmayınca rahat edemez, cö- mertliğe mütemayildir. Bir parça şımarık ve hoppadır. Kendini sevdirmesini ve sokulmasını bilir. | diği kadar iyi baktım. Birkaç Resmim'zi Bize Gönderiniz, DA Ka Size T abiatinizi Söyliyelim... FEYZİ B. ; Hassastır. Çabuk münfeil — ve münkesir olur. Tehlike, gü- rültü ve kav- gadan müçte- niptir. İşlerin- de dikkat ve intizam vardır. Hile ve riya derlerını çlbuli belli eder. 8 SAİDE H.; ( fotoğrafının der- cini ııtoıııyor) Suallerinize - ce- vap veriyoruz. İyilik yapmasını bilirsiniz. Hiddet ve asabiyetiniz de şiddetli ve devamlı olur. Tar- ziye verilmedikçe, hırsınızı alma- dıkça kolay kolay sükünet bul- mazsınız. İzzeti nefis mesailinde fazla hassasiyet gösteriyorsunuz. yapamaz, ke- Öğrenmek usulü Hocasız Fransızca y aa yaanda Fransızcayı hocasız öğretir. Fiati 100 kuruştur. Kendi Kendine Fransızca , Çarszcayıe konuşmak için öğreten mükâleme kitabı 75 kuruştur. Fransızcadan Türkçeye emsalsiz. lügat kitabıdır. 250 kuruştur. Meşahiri İslâm Ciltlisi havidir, cüzdür. Bu kitapların merkezi: Türk neşriyat Yurdudur. Mükemmel Kamus 50,000 İügati Hamit Vehbinin eseridir. 37 200 — Kuruştur. Istanbul Mıntakası Ma- adin Mühendisliğinden: Şile kazasının Hacılar Karyesinde Bakır ve sair madenler ara- mak üzere Mehmet Hilmi Ef. ve şeriki namına verilen 12 - 8-929 tarihli ve 74-40 numaralı rulksatnamenin ne temdit müddetine ve ne de madenin ihalesine teşebbüs etmediklerinden İstanbul Vilâye- t İdare Heyetinin 15 - 2 - 932 tarihli kararı ile iptal edildiği ilân olunur. DAKTİLO Bugünün Romanı I 3 GA A Yazan: Z. Şakir Ben, hiç cevap vermeden din- | liyordum. Kadım, anlattıkça an- İattı, uzattıkça uzattı. Nihayet; —Allah razı olsun Zülfü Bey- den.. Avukat değildir. amma, avukatlara pabucu ters giydirir. Davamıza öyle canla, başla baki- yor ki.. Allah gençliğini bağış- lasın.. Zaten böyle — boşan- ma davalarında —onun üstüne gelen — yokmuş. Avukatların sürüm sürüm süründürdü- ğü —davaları mahkeme — yüzü görmeden bıçak gibi keser a- tarmış. — Vakıa bizimki — biraz uzunca sürdü amma —bunda Zülfü Beyin — kabahati — yok. Evrakları noksanmış ta mahke- meye verilemiyormuş. ÂAh, o çap- kınla şöyle bir omuz omuza gelsek... Bu sefer de, çocuklu kadın coştu. Onu da kocası bırakmış kaçmış. Bilmem nerede metresi varmış. Zülfü Beyi tavsiye etmiş- ler. Fakat, öteki herifin oturduğu yeri bulmak mümkün olamıyor- muş. Eğer bulunacak olsa, hem nafıka bağlanacak, hem de © hain koca hapse tıkılacakmış... Kadıncağız, yana yana hem bunları anlatıyor, hem de lâkırdı uzadıkça ihmal edilmekten huy- suzlanan çocuğun ağzına simit tıkıyordu. İçerideki odada bir ayak gü- rültüsü oldu. Kapı açıldı. Yaşlıca bir adam çıktı. Zülfü Bey ob- duüuğünü tahmin ettiğim zat te onu teşyi ediyor, ve: — Herhalde, haftaya kadar cevap alırız. Ön gün sofira, zah- met olmazsa bir daha uğrayınız. Diyordu. çevirdi. Hepimize göz gezdirdi. Sıra bana — gelince, yukarıdan aşağı süzerek : — Bir işiniz mi var? Dedi. Hemen ayağa kalkarak cevap verdim : — Zülfü — Beyle istiyordum efendim. — Benim.. Buyurunuz. Derken, içeriki odaya geç- mem için kapının önünden biraz çekilerek yol verdi. Kadmlar, hep bir ağızdan soruyorlardı: görüşmek Sonra başını bize | — Daha bekliyecek miyiz acabar.. O yaşlı hamım bu şikâyete şu sözleri de ilâve etmişti: Eti mangalda bıraktım geldim. Pencere de kirık.. Kediler girer de, tencereyi devirirler diye korkuyorum. Zülfü Bey, müşterilerini teselli etti: Biraz daha bekleyin.. az kaldı. Şimdi nerede ise gelir. Cevabım verdi ve kapıyı ka- pıyarak içeri girdi. Yazıhanesinin Önüne geçti. Bana da bir san- dalye gösterdi. Evvelâ ben söze başladım : nuz efendim. Zülfü Bey, ağır ve temkinli | bir tavırla yüzüme bakıp bir iki saniye kadar düşünür gibi olduk- tan sonra: — Ha.. evet.. istiyoruz. Dedi. Artık, aramızda konuş- ma başlamıştı. —Zannederim bu sabah benim için telefonla size haber ver- mişler. — Evet... Görüştük.. Evvelce nerelerde bulundunuz? — Ben mi efendim.. Evvelce.. Hiçbir bir yerde bulunmadım. Bazı arkadaşlarımın yanında staj gördüm. — Demek ışe başlıyorsunuz? — Evet... — Öyle ise, bu işlerde pek acemi olacaksınız. — Bir kere tecrübe edersi- niz efendim. — Tabiüi.. İsminiz nedir? — Leman.. ( Arkası var ) Sinema Ve Tiyatrolar ALKAZAR — İstanbul sokaklarında ALEMDAR — Kaçakçılar ARTİSTİK — Çilgin dul ASR! — Kanlı köprü ELHAMRA — Gizli varile ETUVAL — GS5l Cehennemi GLORYA — Zenci Ruhu HİLÂL — Serseri cambaz KEMAL B. — Volra sahillerinda BLA JİK — Holirvudun iç yüzü MELEK — Kadınlar avukatı MİLLİ — Anny şoför OI'ERA — Moskova çocukları — İstanbul sokaklarında Kıdıkiy Süreyya — Büyük ihtiras Üsküdar Hale — Grand otel Tütün. İnhisarı Umumi Müdürlüğünden: Adapazarından Düzce, Bolu ve havalisine sevkolunacak senevi takriben ( 125000 ) kilo mamulât ve levazimın şartnamesi muci- bince nakli kapalı zarfla ve yirmi gün müddetle mahallince münakasaya konulmuştur. — Taliplerin şartnameyi görmek üzere . her gün Galatada Mübayaat komisyonuna ve münakasaya iştirak etmek üzere de (375 ) liralık teminatlarını ve Ticaret Odalarından alacakları vesaiki hamilen ( 21 -3-932 ) pazartesi günü saat ( 15 ) te İzmitte Tütün İnhisarı Başmüdünyetme müracaatları. Zafiyeti umumiyc, iılihası:lık ve kuvvetsıılık halatmdabüyük K faide ve tesiri görülen: FOSFATLI ŞARK MAL'T Hulâsası Kullanınız.. Her ec'ıanede satıhr Mr P ça ŞA U ( zİLİZE A ÜÜ eee e €