6 Ağustos 1934 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 9

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Beşinci Kısım No. 19 Nasıl Doğdu ?.. Nasıl Yaşadı?.. 6-8- 984 — Nasıl ÖİJĞZL Eve, kolayca girilmişti. Fakat girildikten sonra büyük bir müş- külât baş göstermişti. Burada İhtifa eden caniler silâha sarılmış, Memurlar Üzerine ateş etmeye başlamışlardı. Pire Mehmet sokağı birdenbire bir harp sahası ha- lini almış; bütün o civar deh- şet içinde kalmıştı. Bu arada yaver Hilmi — Bey, — karnına İsabet —eden bir kurşunla &Uğır surette yaralanarak biraz Bonra vefat etmişti. Diğer kur- şunlardan da Samoel Bey di- zinden ve Levhi Bey de kulağından ağır surette yaralanmış, bu iki Cesşur zabıta memuruna, bu şe- refli hizmetlerinden ebedi birer hatıra kalmıştı... Canilerin bu su- retle silâhla mukavemeti Üzerine | derhal Beyoğlu ciheti kumandan- lığından asker ve itfaiye efradı müfrezeleri getirtilmiş; bitişik ev- lerin damlarından bu şekavet yu- Vasına geçilerek çatıdan açılan deliklerden girilmiş.. nihayet, bu şerirlerde ele geçirilmişti... Kâzım yakalandığı zaman üzerinde kıs- men banknot ve kısmen altın ola- rak üç yüz lira kadar bir para | bulunmuş; ev arandığı zaman da bir miktar dinamitle birkaç müh- telif silâh ve saire derdest olun- muştu. * Bu cinayet şebekesi, derhal Divanıharbe verilmişti. Başta da- mat Salih paşa olduğu halde bu cinayete fi'leni iştirak edenler; bu menfur fiillerinin cezasını çekmiş- ler.. darağaçlarında can vermiş- lerdi. * Mahmut — Şavket — Paşanın şehadeti —yalnız her tarafta büyük! bir teessür husule getir- mekle kalmamış, ayni zamanda mühim bir endişe de uyandırmıştı. Böyle nazik bir devrede sadaret mevkiine kim geçecekti ?.. Bulgar ve Sırp orduları, he- nüz Çatalca ve Bolayır cephele- rinde duruyor; Yunanlıların Ana- dolu sahillerine asker çıkarma- larından korkuluyordu, — Londra- daki sulh konferansı, bir - türlü neticelenemiyor; siyaset kıl kadar İnce bir ibre üzerinde — döni- yordu... Beş aydanberi sadaret mevkiüni işgal eden Mahmut Şev- ket Paşa, bu son vazifesinde oldukça büyük bir dirayet eseri m"ml!ı harici siyasete temas eden bir tlkım pürüzlü lıleri .— ati , Resim Tahlgı Kupona Tabiatiniti öğrenmek istiyorsanız resminizi bu kupondan 10 - adet ile birlikte gönderiniz. » Resminiz sraya tâbidir ve'iade edilmez.'ö bim, meslek Veya san'at bulunduğu Memleöket '—*_, Resim intişat edecek mi? ———— Resmin klişesi 90 kuruşluk pul mukabilinde gönderilebilir. ÇAEĞNP , e Pire Mehmet Sokağl,_ an » larla Bir Harp Sahnesın Donyş halletl:'l.ı_ek sayesinde Avrupa dev- Hahmnt Şevket Paşa ile camiinin (meyyit kapısı letlerinin efkârını Osmanlı hü- kümetinin lehine çevirmişti. Bu münasebetle şunu — kaydetmek lâzımdır ki: Eski Harbiye nazır- | lığında bir hayli dedikodulara sebebiyet — veren — ve bilhassa Arnavutluk — meselesinde takip ettiği hattıhareketle büyük bir hoşnutsuzluk tevlit eden Mahmut Şevket Paşa, sadaret mevkiinde | gösterdiği muvaffakiyetlerle arka- sında çok iyi bir iz bırakarak hayata veda eylemişti... Şimdi, gerek harici ve gerek dahili siyasette Mahmut Şevket Paşanın husule getirdiği sükün ve salâhı bozmamak, ©o iz üzerinde yürü- yerek -henüz neticesi belli olm- yan Londra konferansından- ol- dukça mühim bir menfaat kopar- mak elzemdi. Başta Vahdettin efendi olduğu halde bazı şehzadelerin sarayda içtimaile bu mesele müzakere edilirken mabeyn başkâtibi Ali Fuat Beyin önündeki telefon makinesi işlemiş, ve mikrofonda şu sözler işitilmişti: — Alooo.. Ben, Talât... Sada- rete Prens Sait Halim Paşanın tayinine Şimdi fırkaca karar ve- rildi. Zatı şahaneye böylece arze- | ' diniz. Adeta bir emir mahiyetinde bu — tebliğ, — birdenbire sarayda — bir — hayret tev_lit etmişti. — Vakia Sait Halıı.n Paşa ağır vakur, gayet nazik ve terbiyeli, tahsili yüksek bir zat idi. Fakat şimdiye kadar idare hayatına girmemiş, hükümet işle- rine ait en küçük bir meselede bile kendini göstermemişti. Onun için sarayda husule gelen bu derin hayret, pek yerinde idi. Hattâ, bu mesele etrafında bir itiraz bile husule gelmişti. Fakat.. Vaziyetin derhal takdir edene Beşinci Sultan Mehmet, — fırka ile münakaşaya girişecek kadar budala değildi. Muhitini de kırmak istemedi. Her tarafı memnun etmek için büyük bir kurnazlık gösterdi. Sait Halim Paşanın (sadaret kaymakamlığı)na tayinini irade etti, Sait Halim Paşa, (kaymakam) sıfatile sadaret mevkiine geçmiş ve eski nazırlarla teşriki mesai etmişti. Halbuki — bu vaziyet, olan Kanunu Esasiye muhalifti. Mab- | mut Şevket Paşanın şehadetile reisten mahrum kalan kabine nezaketini | Atılan Silâh- tü .. S yaveri Ibrahim Beyin tabatları Ayasofga J) önünde ve musalla taşının üstünde heyeti, kanun mucibince bütün kudret ve salâhiyetlerini kaybet- mişlerdi. Buna binaen yeniden bir kabinenin teşekkülü elzemdi. — Kabineye kimler girecek?.. Bu sual, cemiyet ve fırka mu- hitinde oldukça mühim bir velve- le husuüle getirmişti. Padişahın | kurnazca iradesi, Sait Halim Paşa hakkındaki düşlüinceyi göstermiş- ti. Fakat fırka erkânı buna hiç ehemmiyet vermemiş, Prensin sad- razamlığı takatrrür etmişti. AÂsıl düşünülen cihet, kabine heyeti idi. Fikirler ikiye ayrılmıştı. Baş- ta, © günün yegâne kahramanı olan İstanbul muhafızı Cemal Bey ile ona taraftar olan zümre, yeni kabinenin cür'etkâr ve mütecellit- ve bilhassa geçen kongrede ka- rar verildiği veçile, artık - genç zevattan teşekkül etmesini - ileri sürüyorlardı. (Arkası var) ADAPAZARI Türk Ticaret Bankası ZUK TP I. L 1.200.000 130.000 Sermayesi : Ihtiyat MERKEZİ ADAPAZARI Subeleri: — BANDIRMA, BARTIN, BİLECİK, BİGA BOLU, BOZÜYÜK, BURSA, DÜZCE, ESKİŞEHİR, HENDEK, İZMİT, KARA- MURSAL, KÜTAHYA, MUDUASNU, TEKİRDAĞ, ÜSKÜDAR, — YENİŞEHİR İstanbul Şubesi: | 4 üncü Vakıf Han. Zeminkat Müsait ,aftlarla.' —F t alır - ikraz muamelesi Tahsil îr_[;âî ve mevduat kabul eder. yapar- Ö Gi V Mevdüüt faizleri muı_iı_nyetze | Börüşülaı'ek tesbit edilir. Tel. 22042 | Galata şübesi : 43201 Üsküdar şubesir — 60590 isyon ve ticaret kısmı lşioeı:n;i ticaret emtiası satışına delâlet eder. Tel. 23623 iTiMADI MiLLi kendi sigortasıdır. Bankanın (” 44937 İstiyen Ana ( Baştarafı 1 inci sayfada ) Hem de kurt köpeklerinin yav- rusundan. (Faik Bey köpek meraklısıdır. F- vinde 20 tane kadar muhtelif cinsto köpek vardir.) Tayyar Konuşuyor Evvelki günkü facianın günah- | sız şahitlerinde Tayyar, Lütfiye Hanım ile Faik Beyin büyük oğludur. Tayyar, evvelsi günkü kor- kunç hâdiseyi, el'an yüreği titre- ye titreye şöyle anlatıyor: — Sabahleyin babam işe git- tikten sonra annem bizi giydirdi, iskeleye indik, bir sandala bindik. Biz sandalda başımıza gelecek faciladan hiç habersiz, gülüşüyor- duk. Birden nasıl oldu, bilmem. Annem kucağında meme verdiği Kudreti birdenbire denize fırlattı. Ben apışıp kaldım. Sonra ortan- camız Hikmeti de tuttu ve suya atıyerdi ve hemen benim üÜzerime atıldı. Fakat ben sandalcı dayının yanına kaçtım. Dayı beni tuttu ve kurtardı. Küçük Hikmet neler söylüyor? Lütfiye Hanımın ortanca çocu- ğu dört yaşındaki Hikmet, çetre- fil bir dille, başından geçen facia hakkında ancak şunları söyli- yebiliyor: — Anne beni V( omuzlarını göstererek ) buradan tuttu, yukarı kaldırdı, sonra cup diye — suya attı. Zavallı yavru denizde başına gelenleri, boğulmak üzere iken tekrar hayata kavuşuncıya kadar geçen zaman arasında olup biten- leri hiç hatırlamıyor.' ; çocuğu Sandalcı Davut Dayı Ço- cukları Nasil Kurtardı Lütfiye Hanımı Defterdardan Sütlüceye geçirmek Üzere san- dalına bindiren Rizeli sandalcı Davut Dayı 60 yaşında bir deniz emektarıdır. Bütün soğukkanlılı: ğına rağmen kendisini hayli şa- şırtan facia hakkında şunları an- latiyor: v — Sabahleyin — Ayvansaraya giderken kucağında bir, yanında daşiki çocuk bulunan bir kadın kıyıdan bana seslendi. Yanaştım | ve bunarı karşıya geçirmek için aldım. Biraz açıldık. Kucakta küçük çocuk ağlamaya başladı. Kadın susturmak için meme verdi. Sütlüce iskelesine 50 metre kadar kalmıştı. Ben bir sandala çarp- mamak için arkama bakarken kadın denize beyaz birşey attı. Ben çocuğun pis bezini attığını sandım. Fakat — başımı çev.ripte yanında duran ortanca çocuğu omuzundan — yakalayıp — denizc fırlattığını görünce aklım başımdan gitti. Kadın bu sefer de büyük yakalamak — , istedi, fakat ben önledim ve denize göz attım. Suyun Üstünde iki minik el vardı. Hemen kendimi denize attım. Bir elimle kucaktaki çocuğu, öteki elimle de ortanca çocuğu ya- kalayıp kurtardım. Ve yüzerek sahile çıktım. Kadın Deli Mi? Hâdisenin tahkikatile meşgul olan Müddelumumilik Lütfiye Ha- nımın akli muvazenasinden şüphe ettiği için muayenesine lüzum gös- termiş ve kadın dün Adli tıp müessesesine gönderilmiştir. Suryede Şiddetli Kuraklık Ve Katlık Var ( Baştarafı 1 inci sayfada ) görülmektedir. Kuraklık ve açlık bilhassa Havran mıntakasındaki | |— tahribatı yüzünden gazeteler hü- kümete şiddetli hücumlar yapmış- lardır. Hükümet felâketzedelere dağıtılmak üzere (3500) lira gibi çok az bir para tahsis etmiştir. Diğer taraftan Şamdan gelen haberlere göre, Şam köyleri de ayni — vaziyette bulunmaktadır. Onlar bu açlıkla pençeleşirken, hükümet tahsildarlarının, jandar- masının zülmile de uğraşmaktadır. Bu yüzden Şam köylülerinden (200) ü mütecaviz zavallı, bu va- ziyetten galeyana gelerek, Şama gz gitmiş, büyük bir nümayiş yap- mışlar, Reisicümhuru görmek is- temişlerdir. Fakat polis nümayiş- çileri dağıtmıştır. Nümayişçi köy- lüler Şam işsizlerinin de iştirakile büyük bir kalabalık hâlinde: — Açız. Ekmek istiyoruzl. Bize ekmek veriniz!.. Diye haykırarak hükümet ko- nağına hücum etmişlerdir. Fakat derhal yetişen süvari jandarma kuvvetleri sopa ve dipçiklerle nümayişçileri dağıtmıştır. Hâdise Şamda büyük bir ke- der uyandırmıştır. Biçok şehirlerde memurlara maaş verilememek- tedir. — * ——— Z) İtalyan Denizaltı Gemileri Atina, (Hususi) — Faler limanını bir İtalyan denizaltı gemisi filosu ziyaret etti, üç gün kaldı ve gitti. Size İtalyan denizaltı ge- milerinin bir resmini gönderiyorum. A YU ea (a F j aki

Bu sayıdan diğer sayfalar: