4 Ekim 1934 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 5

4 Ekim 1934 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

. Lehlerin Fransızlardan vey A . Şikâyeti Lehistan-Fransa askert ittifakı bu- gün dahi devam ediyor. Fakat bu itlifakın bundan iki sene evvele kadar olan kıymet ve kuvveti bugün hemen hemen hiçe İnmiştir ve Leh'stan, şim« diden F: için kaybolmuş bir koz added Bunun için böyle olduğu- nu aşağıdaki yazı size kismen izah edecektir.Çünkü davanın bir safhasını ve Fransız sermayesinin Leh ameleye karşı olan amanpsız vaziyetini göstor- mektedir. Bu yazı, yarı resmi bir mahiyeti olan Gazeta Polaka d, “Bir maden amele!: sile güçtür. Çünkü taze hava ve neş hayatından mahrumdur. İş sında bir dakika bile dinlene: lüm onu her adımda bekler. Maden uyusnna inerken tekrar yukarı çı- kacağından emin değildir. Fransanın şimal kısmında biçok Leh amele ça- Tışmaktadır. Bu madenlerin kömür muhteviyatı fakirdir, kalın maden tabakaları tükenmiştir. Şimdi ince tabakalardan kömürü çikarmak lâ. zımgelmektedir. M galerilerinin darlığı ayakta müsait değildir, amele ya diz Yyılıııt yere yatarak kömür er rutubetlidir, hattâ bazen ir. Burda, onun iki misli tmesi icap Gyler, ziya » Tâmbasmı azacak yer yoktur. Ne iş tekniği, ne teşkilât onub çalışmasını kolaylaştıracak ma- hiyette değildir. Ve umumiyetle Fran« sız madenleri, Leh ve Alman maden- lerinden teehizat itibarlla aşağıdır. Bu şerait altında Fransız amele 'Tansız madenlerine inmeyor, inoerse de hafif işler yap yor, bu madenlerde balışan amelenin yüzde sekseni bu Üzden Lehlidir. Birkaç senedenberi ameleden aklın alamıyacağı bir güyret islenmektedir ve bu amele, bu gayretl göstermeye mecburdur. Çünkü yapacak başka birşey yoktur, işsizlik ve iktisadi darlık, her tarafta amelenin istismarına fazla müsaade veriyor, Fransada ise bu hadise, bilhassa Gsenebiler — için daha gö- | Be çarpacak mahiyettedir. Zira eec- Ö nebi amele, işinden — çıkarılmakla V) yalnız işini değih ayni zamanda bu. ’ LIT memleketteki ikamet hak- kını da kaybetmektedir. Bu ise çok defa on s#eneden fazla bir geçm'şe veda demektir. Leh maden ocakların. da çalışma şartları hiçbir. zaman Eırlık olmamıştır. Buna mukabıl ransa demokrat bir memlekettir. Maden sahibi, amelesinin elini sık- maktan ve onunla meyhanede karşı- kık ""î kadehi tokuşturmaktan İ mez bu demokratlık, bu ameleyi ar etmöye m. eşkli eylemez. ilvaki amele ile alâkadar uata- başılar vardır. Fakat bunlar Alman Aşk No .36 4 - 10 - 934 Kaymakam beyin hanımı: — Çarşambaya, dedi. Erenkö- şünde sağlık aldığımız tüccarın kızını görmeğe gideriz. Onu çok methettiler, » Leylâ arkadaşının babası va- sıtasile yeni buldukları avukatla- rından çok Ümitli idi. Bu; ismi her yerde geçen nti- fuzlu bir adamdı... Yalnız işi çoktu. Aldığı davalar da daima yüz bin, Üç yüz bin, milyonluk işlerdi. (Ayten) in babası araya' girmemiş olsaydı bu çiftlik davasını kabul etmiyeceğini söylüyordu. Davanın başlangıcında beşyüz lira, kazanıldığı zaman da bin beş yüz lira olmak üzere iki bin liraya uyuştular. Melek hanım bu parayı çok gördü, sızlandı. Fakat Leylâ da artık her fedakârlığı yapmiya ka- rar vermişti. Annesine: — Şimdiyekadar avuç dolusu Paramız gitti. Birşey çıkmadı. le cavalacosuna avukat türedi- lerine emniyet ettik, Birşey yapa- madılar. Bu adam onun gibi mi.. | Gençlerindir Deniz Konferansı Japon Murahhası Ne Diyor? Seattle, (İngiltere) 2 — Londrada ihzari deniz müzakerelerine iştirak edecek olan Japon murahhası Amiral Yamamoto, Matbuata beyanatta bu- lunarak, vazifesinin, Vaşington ve Londra bahri mvahedelerinin feshini bildirmek ve dünya sulhu için yeni bir plân teklif etmek olduğunu söy- lemiş ve demiştir kiz * — Amerika Ile İngiltere bu fes- bin hakiki sebeplerini öğrendikleri zamâan münasebatımızdaki — pürüzler ortadan kalkmakta gecikmiyecektir. Japonyanın sulh — plânı - tecavüz silâhlarının azaltılması esasına müs- sllâhlara 1 malik olmaları ve başka memleketleri tehdit edebilecak mik- tarda silâh bulundurmamalarıdır. Ispanyada Kabine Buhranı Madrit, $ (A. A.) — Kabisenla İstifasından soura yeni kabineyi teş- kile memur edilen eski Başvekillör- den M. Lörru henüz bir gey yapama- mıştır. M. Lörru sağ cenaha mütema- yil bir kabine teşkiline çalışmaktadır. ve Leh amele başılar malümata sahip değildir!er. Şu veya bu süretle ilerlemiş ve bir. mevki ir ki çok defa bu ni suliistimal eder- ler. Ameleye fena muamele yaparlar. Bunlara karşı gelmek - tehlikelidir. Onun içindir ki açıkgözler bu amele başılarla iyi geçinirler, onlara rüşvet verirler. Bu vaziyette Leh amele sasar, kimae Şşikâyet etsin. Çünkü onun — murahhas seçmeye bile hakkı yoktur. En ufak bir hak arayış derhal hudut haricime çıkarılmayı icap ettirir. Huduttan ihraç Belçikaya yapılır. Belçika polisi Leh ameleyi geri iade eder. Bü sefer Fransiz Si onu tekrar yakalar ve hayat, Leh amele için, bu defa, büsbütün bir cehennem edinmiş kimsel mevkiin salâhiyı o'ur. * Leh - Fransız dostluğunu dostluk şeklinden — çıkaran bir münasebet safhanını İşte buraya — kaydettik. İşin diğer kısımları siyasidir ve Le- histan, vesayet altında bir millet muzamelesi görmekten usandığı için- dir ki Fransa ile bağları çözmeye başlamıştı yya Burhan Lahit Yazıhanesini görmedin mi. Yanın- da muavin olarak tamam altı avukat daha çalışıyor. Tuttuğunu koparan meşhur bir adam. Biraz fedakârlık edeceğiz amma İşlimiz de olacak. Hindi gelen yerden tavuk esirgenir mi? Melek hanım zaten Leylânın fikirlerine itiraz etmezdi. O karar ;:rdilduı sonra mesele yoktu. yalnız bu beşyüz lirayı bulmi; kalıyordu. a Ka ae yi Leylânın biraz da arkadaşına karşı mahcup — olmamak için kabul ettiği bu meşhur avukat davanın ilk tahkikat kısmını ya- nındaki — muavinlerinden — birine havale etmişti. Ana kız kısa - süren bir. mü- zakereden sonra beş yüz lirayı bulmakta zorluk çekmediler. Leylâ hayatı, istikbali üzerinde okadar büyük bir tesir yapacak olan bu iş için her fedakârlığı göze almıştı. Onun için tereddüt etmeden kendisine ait en kıymetli - elmaslarını çıkarıp verdi. Bu pırlanta küpeler - evvelkk- lerin peşinden Emniyet Sandığına x SON: POSTA Lindbergin Çocuğu.. Nevyork, 3 (A. A.)— Yeni Jersi Valisi, tay- yareci Lindber- gin çocuğunu öl- dürmekten suçlu olan Havptmanı muhakeme altı- na almak - İçin elde kâfi deliller mevcut olduğunu söylemiştir. Amerikada Muühimmat Hırsızlığı Briçport, (A« merika )3 — Mü: himmat — fabrika- Tarının — birinden 100 kilo ağırlı. igında ( Polaol ) a- gşırılmıştır. Çok tehlikeli bir patla. yıcı madde olan bu (Polnol ) un çalınmış — olması, şehrin 146,000 ah« alisine dehşet 'sal: mıştır. Zira bu maddenin — motür- 18 nakil vasıtalarile taşınması pek zi- yade tehlikeyi mu- ciptir. Yavruyu Öldüren Adam Nihayet Bulundu Yeni Rumen Kabinesi M.Titülesko Niçin Hâricîy;ye Gelmedi? Bükreş, 3 (A. A.) — M. Tataresko yen! kabineyi teşkil etmiştir. Listede M. Titülesko'nun ismi yoktur. Efkârı« umumiyenin yeni kabine hakkındaki düşüncesi pek aykırıdı kabinenin mütecanle olduğunu, bazı kimseler ize hiçbir şı lledilme- miş olduğunu ve vaziyetin daha va- himleşeceğini söylüy Dimineaça gaze in Tesmi (e tihbaratına göre, eski Hariciye Nazırı M. Titülesko'nun kabineye girme gekli Cenevre dönüşünden sonra ko- nuşulacaktır. — Başvekil bu — mesele hakkında hususi bir. görüşme esna- sında demiştir ki Bir Deniz Kazası Halfaks (Yeni İskoçya) 3 — Mil- gitti. Artık Sandıkta rehin mua- melelerini öğrenen Melek Hanım iki günlük bir İstanbul seferinden sonra yedi yüz lira ile eve döndü. Bunun beş yüz İlirasını hemen ertesi gün yeni avukat Malik Molla Beyefendinin Galatadaki hanesin teslim ettiler. yınm , mün ;l*l her zaman görmek kabil değildi. O bir kexe: — Evet! Dedikten sonra mesele yoktu. Artık Göteki avukatlar gibi gel, git yaptırmazdı. Vekâletini aldığı davacıların adreslerini kâtiplerine kaydettirir. Sonra : — Siz artık meşgul olmayın. Iş bitince size haber verirler. Derdi. Melek H. da beşyüz lirayı kasaya teslim etti. Ona şık bir makbuz verdiler. Ihtiyar kadın İçl ümit ve se- vinç dolu Kadıköyüne avdet etti. * Iki allenin arasında belirsiz, gizli bir düşmanlık başlamış gibiydi. O kadar istediği halde Hasibe Hanım Türkânı yengesine gön- dermiyordu. Leylâ zaten son ge- ceyatısından sonra Hasibe Hanı mın yüzünü görmekten çekiniyor- du. Müşterek ehbaplar, hattâ uzak yakın diğer aile erkânı bu ayrılı- ğin sebeplerini Hasibe hanımın gevezeliği sayesinde öğrenmişlerdi. put Braket, Ternöv civarında |kazaya uğramış, Beverhil vapuru imdada gitmişti. “— Kendisile anlaşacağız. Onun bana edecek bazı sitemleri okduğunu biliyorum. Ban de ona içimdekileri söyliyeceğim. Eminim ki anlaşacağız., Diğer bir rivayete göre, başvekil göyle demiştir. “— M. Titülesko, prensip itibarile kabul ettiğini, fakat kabulünün bazı şartlara bağlı olduğunu, bana telgraf. la bildirdi. Ben de kendisine ayni cevabı verdim. Görüşeceğiz, konuşa- cağız ve anlaşacağız... Diğer taraftan M. Titüleskonun, eski başvekil M. Duka ile çizilen Hasibe hanım gezdiği, dolaştığı yerlerde: — Oğlumu elimden alacaklar! Deyip duruyordu. Leylâ bunları işittikçe sinirle- niyor, fakat Reşidi annesine hü- cum ettirmemek, aile arasında daha tehlikeli ve çirkin hadiselere meydan vermemek için ona söy- lemiyor, hissettirmiyordu. Zaten aralarında artık bu me- seleye dair lakırdı geçmez olmuştu. Reşit #on hadisenin ağırlığı altında derin bir ye'se düşmüştü. Leylâya artık herşeyi hallede- ceğini söyliyerek evine gittiği akşamdan sonra yılgın bir halde kışlaya dönünce verdiği karar tamamile Leylânın fikrine râmol- maktan ibaretti, Onun — içindir ki kışlada iki hafta kaldığı halde annesi tara- fından aranmayınca duyduğu aile, ev ihtiyacına kavuşmak için Ka- dıköyüne gelmiş, bir gece Leylâ- da kalmıştı. O Sabah erken yine kışlaya dönerken Melek Hanım ona: — Ne zaman istersen odan hazır oğlum, demişti. Bizim de kimsemiz yok. Yabancı yerin de- gi Sık sık bekleriz. Bu alâka ona duyduğu aile zevkini tattırmıştı. Zaten annesile daha mektep- te olduğu zamanlarda bile uzla- şamazlardı. Hasibe Hanım ona Gönül İşleri Okuyucularıma Cevaplarım... Ahmet Hamdi Boye; Istanbulda olsaydınız eş dost vasıtasile cemiyet hayatına karı- gırdınız, kimsesiz olmanıza rağ- men sizi mes'ut edecek bir kızı bulmıya çalışırdınız. Fakat bulun- duğunuz muhitte cemiyet haya- tının mevcut olduğunu zannetmi- yorum, hareketinizde fazla ser- besti yoktur, buna mukabil mu- hitin darlığı, herkesin biribirini tanımasına yardım eder, bir rüc- han noktası olarak - sayılabilir. Evlenmenize delâlet edecek aile- ye gelince, ben buradan bu hu« susta size nasıl fikir verebilirim, etrafınıza bakınız, elbette bulur- sunuz. * Ka, M. K. 8. M. Beye; Eğer maksadınız. evlenmekse mesele basittir, ailesinden istersi- niz ve alacağınız cevaptan da size mütemayil olup olmadığını anlar- sınız. Eğer maksadınız. evlenmek değil de, eğlenmek ise yapacağı- niz şeyi kendiniz düşünürsünüz. HANIMTEYZE t programı kabul edildiği takdirde kabineye gireceği rivayet ediliyor. Ünive: gezetesi, M. Titü- lesko bulunmadığı takdirdö kabinenin yaşıyamıya cağını yazıyor, V: ğ Bükreş, $ (A. A.) — Rador ajansı bildiriyor! Tataresko kabinesi gu — süretle teşekkül etmiştir: Başvekil ve Teslihat Nazırı ve Hariciye Naxırı M.Tataresko, Dahiliye; M. İncules, Adliye M. Viktor Anto- nesko, Maliye M. Viktor Slavesko, Mili Müdafaa Jeneral Pol Angelesko, Zirant M. Sasu, Münakalât M. Frana Soviçi, Mezahip M. Lapedatu, Mnarif Doktor Ancı Mesal M. Niştor, Nazırlar heyetine memur M. Yamandi ve M. Valer. Müatoşarlar: Dahiliye M. Öjen Titianu ve M. İyak>, Ziraat M. Kansikof ve M. Negura, Mesai M. Valerroman, Hava M. Arimesko, Maliye M. Kostantines- ko, Ticaret Profesör Leon. Sanayi ve ticaret Nezaretine şimdi hariçte bulunan M. Manulesko Strunka tayin edilecektir. Onun muvasalâtınt kadar vekâ'et Maliye Nazırı - tarafın- dan derhute edilmiştir. bazan çocuk muamelesi yapardı. Cuma akşamları mektebe döner- ken onu komşulara nazar değme- sin diye elbisesinin koltuk altla- rına küçük muskalar şeklinde çörek otları, yılan dişleri yer- leşdirip diker evden çıkarken arkasından toprak çanakla su döküyor, bütün komşuları ken- disine güldürüyordu. Hele insana sahiden içten geldiğine — şüphe veren o gürültülü ağlamalar, ka- - rışık manası belli olmıyan dualar Reşidin pek sinirine dokunuyordu. Halbuki — yengesinin evinde hava, hayat, koku, herşey başka idi. Oraya gittiği zaman kafasına uygun insanlara karıştığını hisse- diyordu. Bütün bunlara rağmen annesine saygısı vardı. Babasını daha küçükken kaybettiği için anasına düşkünlüğü vardı. Uzun yıllar baba ihtiyacını da annesi doldurmuştu. Bu hisler ve alışkanlıklar onu annesine karşı sevgiden ziyade hürmete alıştırmıştı. Son gece o çetin çarpışmadan sonra annesile karşılaşmak — iste- miyordu ve Üçüncü hafta da geçtiği halde Hasibe Hanımdan bir haber çıkmadı. Reşit zaten bir haber bekle- miyordu. Yalmız kardeşi Türkânın kendisini özleyeceğini, hiç olmazsa bir mektup göndöreceğini ümit ediyordu. (Arkası var)

Bu sayıdan diğer sayfalar: