10 Mart 1938 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 8

10 Mart 1938 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 8
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

” Şu terzimin saygısılığını gördün mü? S Ne c, elbisen fena vt olmuş. — Heyar, karısıran el'nscsi benimkinden daha şık! be Resimli ve Eğlenceli fıkralar Kömürcü — İnonın Bayan Gülsüm. Size verdi - ğim kömür hâlis meşe kömürüdür. Ben şimdiye ka - dar hep yüzümün akile yaşadım. Şimdiden — sonra da gene öyle yaşı- Aktörün karısı — Bir aktörle evlenmişsin öyle mi? — Evet ama ev- Jendiğime pişman oldum sarışındı, beğen « :I“m. Fakat evlendik, esmer oluverdi. Albuki ben esmerlerdön hiç nazzetmem! e Duyamadı Parkta, bir kanapeye oturmuş ihtiyar kadın: gösterdi: — Kulağı sağır ama, tam doksan yaşında. — Desene Az - rail bir çok kere « ler çağırdı ama © DA Vakit geçiriyorum N Karınız gistiğinzdenberi nasıl va - * 4 kit geçiriyorsu - nuz? — Bir çare bul- dum: Yemekleri - mı gayet yavaş yİ- yorum. Yemekle- ri yavaş yediğim Zengin tüccarı selâmliyorsun.. tabij hazım da gayet yavaş oluyor. böylece vakit geçiriyorum. Ne işi var ? Ğ“yhancyı— girdi. Bir kadeh rakı is- —h* Garson rakıyı minimini bir ka> içinde çetirdi: ” Garson, bu ne? — Rakçı istediniz!.. Rakıdar bahsetmiyorum. Küçük- - & < ş&r:nzyhanpye girmeleri yasak değil şam yat ğYıszknr efendim! dehi gösterdi: < Ya bunun burada — Bim ti ttbire karanlık oldu. Şu elek- ü ©Y arsanaz ila; aynıc ya bakıp. şap- ':nw—'ısıp yakışmıdınızı göre - bilge SON POSTA Söz — Affet dostum, fazla evde kalamı - yacağım, bir sözüm var da. — Kime söz ver- din? — Terzimel — Hayır.. o bu - raya geleceği için * evden çıkmak mec- buriyetindeyim de.. O da öyle | — Bu kadar mütecessir olmanıza doğ - rusu — şaşıyorum. Sank' ne var; bu - dalı sersem bir ni- şanlıdan ayrıldı. - nız.. Şimdi benim- le — nişanlanmıya razı olursanız.. |Ben onun yokluğunu telâtı ederim. e Sebebi varmış — Seni yaramaz seni.. Gene elmalarımı yolarken — yakala- P w ». !...._ CÇAAM A dım, Sen fona ço - 8 b A TP bber cuksan, kardeşine | Şit aKO 7 hiç benzememiş - sin, o bir kere bile elmalarımı yol « mam.stır. — Doğru komşu teyze.. Kardeşim elma sevmez, armud sever. © Hafif yiyecek — Doktora giltim. Gavet halif yiye « cekler tavsiye et « ü Ci — Öyleyse bi « ö eg zim bakkaldan a -| lış vetiş et. Bir kilo yerine, dai - .') Ça L*lnş g’ ma yvedi yüz elli gram yiyecek tartar, verir, o Dalgınlık — Sen de ne kadar dalgınsın.. — Şikâyet mi e- diyorsun?.. — Hiç hakkın yok. Dal - gınlığından — asıl şikâyot edecek be. nim. Seninle ev - lenmek istediğimi söylediğim zaman, dalgınlıkla seni dayı- zaden zepnetmiştim. Özledin mi ? Erkek seyahatten dönmüştü: — Beni çok özledin mi karıcığım? Ded!, karısı güldü: — Yok, hattâ burada olmadığının farkına bile varmadım. Çünkü her ak- arken elbiselerini gardrobdan mobilyelerin üzerine gelişi dum. Sabahleyin de onları gardroba koyuyordum. çıkarıyor, güzel asıyon tekrar topluyor, Kolay'ık hizmetçiyi $ _x Bayan çağırdı: — Güisüm, şu pen- cerenin haline bak- 'Tozdan sim- sokak gana.ı. siyah olmuş, görünmüyor. görmek istiyorsanız pencere. yi açayın bayan! Borç — Ahmed benden beş ura borç istedi, vereyim mi? — Hemen ver. — Niç'n? — Soen vermezsen benden — istiyeceklir de. W S İN a — Anne, kapıda fakir bir adam ba » Birıyor.. Ona acıdım, beş kuruş verce yim mi? — Ne diye bağırıyor? Şeker, çikolata, satıyorum> diyor, GÖNÜLLÜ Yaralıyı ziyarete gelen, hustabakı - cıyı görür görmez kararını verdi, — Pardon tayım, siz denize düştünüz, görmüşsünüzdür. Nasi, balık bol mu? Tariht tedkikler : ——— Papalık ve | Bir kepfte bulunanlar, felsefe yara - tanlar, edebi çığır açanlar ve ortaya ye - n! bir din stanlardan pek çoğu yaptıkları işin ilerde ne büyük inkılâblar “yapabile. ceğini tamamile sezmiş değillerdir. İsa da bunlardan biridir. Çarmıha gerildiği | zaman sırtında bahse değen bir elbise bile yoktu. Fakat önun namına hıristiyanlığı idare eden papalar en muhteşem hüküm- Garlar gibi yaşadılar; yer yüzüne hük - mettikleri zamanlar oldu Bugün Papanın dünyevl seltanatı an « cak küçük bir kasaba kurulabilecek ka- dar dar toprak hududları artsına hapse- dilmiştir. Dini saltanatı da eskisine göre pek ehemmiyetsizdir. Çünkü bir taman - lar, en büyük imparatorlar papaların ö- ıniıude diz cöktüler; taçlarını onların el- lerinden aldılar, ayaklarımı öptüler ve atına binerken özengisini tultular Bugün Papalık, Nasreddin — Hocanın «kuşa benzesin» diye gagasındı. ayaklarını kestiği leylekten daha güdük bir haldı dir. * İsanın en çok sevdiği ve güvendiği havarisi (Sen Piyer) di. Hattâ, ona: — Sen, Piyersin. Ben kilisemi işte bu «Piyer — Taş> üzerine kuracağım, dediği de tivayet edilir. O hâlde Sen Piyer kilisenin temelidir. Papslar ona halef olmuşlardır. Tarihlerde yazılı olmamasına rağmen Sen Piyerin Romaya Hiristiyanlığın doğduğu ve İsanın öldüğü yet Kudüs olduğu halde hıristiyan kilisesi ruluşunun tebebi budur. Papalar da ken- dilerini Romada bıristiyan kilisesinin te- molini teşkil eden (Sen Piyer) n halefi telakki ederler. Hıristiyanlığın felsefesi şarkta başla- mış, genişlemiş ve ilk din ihtilâfları şark- ta çıkmıştır. İznik konsilindeki 318 pa- 'par.dan ancak üç tanesi garblıydı. Hâkim lisan olan yunancaya göre lâtince pek fa- İkirdi. O kadar ki tercümeler tehlikeli 0- luyordu. Şarkta kilise kültürü alabildiğine iler- Icdıği sırada Romadaki papalar pek basit İadamlardı. Kiliseleri tamir ettirmek, 2- zizlerin kemiklerini türbelere gömmek, sa daka vermekle meşgullerdi. Papa olmak için iyi ilâhi okumasını bilmek kâfi geli- yordu. Fakir idiler. Uşak bulamayınca kasa işlerini kendileri yaparlardı, bir ye- re murahhas heyeti gönderecekleri za » man tahsil görmüş adam bulamazlarsa rastgele bir kaç kişiyi yolluyorlardı. Papalara göre, din değişmez. Bu iti « barcla münakaşa boştur. İşte bundan do« ayıdır ki şarkta yüzlerce sene mezhep vgaları sÜrerek iki taraf zayıfladı, bu- na mukabil Roma kuüvvetlendi. Isa şöyle demişti: — Kaysere aid olanı Kaysere, Hakka aid olanı Hakka veriniz! Bunun için ilk zamanlarda kilise ile hükümdarlık arasında geçimsizlik olma- Aliga: kümet içindedir. İmparatorun üstünde Allahtan başka kimse yoktur. Diyordu. Putperestliği ortadan kaldır- mak için hükü bld * * * 1033 de Roma civarında oturan bir kont on iki yaşındaki oğlu Beno- vayı papa yaptı. Parası olanlar piskoposlukları satın alıyorlar; ver- dikleri parayı çıkarmak için de mahalle ve köy papazlıklarile vaftiz geldiği söylenir. | merkezinin yani Papalığın Romada ku - |7 , krallığı kurmuşlardı — Hükümet kilise içinde, kilise de hü—' Sayfa 7 Papalar... para alıyorlardı. Romada Sen Piyer kilisesi devirlerde hep bu düstura riayet edildi. Fakat daha sonra: — İmparator kilisenin içindedir, üs « tünde değildir. ü Denildi. f Hattâ Papa Kelas beşinci asrın sonla « rında şarki Roma imparatoru Anastaşe gönderdiği mektubda şöyle yazıyordu: — Dünyayı ikl kuvvet idare eder; pa kuvveti, kral kuvveti. Bunların bi - rincisi ikincisine her zaman üstündür. İmparatorların yaptıkları işlerden dolayı Allaha hesab verecek olanlar, papazlar- dır. Papalar gittikçe kuvvetlendiler. O ka- dar ki Almanya imparaloru dörd Hanri 1076 da aforoz edildiği zaman bü- tün kudretini birden kaybetmiş; müdhiş bir kış esnasında karlar üstünde yalına - ı_v.k. başaçık Romaya kadar yürümüş, Papanın oturduğu Kanesı şatosunun ka- pısında üç gün aç bir halde tirtir titre « e- |dikten sonra lütfen af ve kabul olun - muştu. Çok geçmeden otuz yedi yaşın - da papalık tahtıma çıkan üçüncü İnosan ö yazıyordu: izi yalnız hükümdarlare la birlikte milletleri idare için değil, hü- kümdarları da milletlere karşı idare için papalık tahtına oturttu. * Fakat Papalığın hayatı hep böyle pare lak olmadı. Merkezi İstanbulda olan şar- ki Roma imparatorluğu, İtalyadaki hüs kimiyetini kaybettiği zaman Romada en ,büyük kudret papaların ellerindeydi. Pa Jpalar bu fırsattan istifade ederek bir ki« Bir piskopos papa olunca ayni zamanda krallık tacı « nt da giymiş oluyordu. Bunun için papa- liık makamı ihtiras sahiblerinin göz dik- fikleri bir yerdi. Artık din hükümlerine kimse aldırmaz oldu. Ömürlerinde papazlık etmiyenler, İsadan ve İncilden ancak kulak dolgun- luğu kadar malümatı bulmanlar bile pa- pa olabiliyorlardı. Üç yüz seneye yakın bir zaman, pa - palık tahtı orta mali oldu. Roma ve ci - varındaki derebeyleri kendi istedikleri- ni o6 mevkie yükseltmek için kanlı harb- ler yapıyorlard.. Bir zamanlar papalık makamı para ile satıldı. 1033 de Rama civarında cturan bir kont, oğlu on iki yaşında Benuvayı papa yaptı. Bır aralık papa tahtı kadınlar elinde kal- ĞL Parası olanlar piskorosları satın alı- yorlar, verdikleri paray' çıkarmak için de mahalle ve köy papazlıklarile vaftiz merasimi vesaire için parı İstiyorlardı Vaktile Simon isminde bir sihirbaz İsa- nın arkadaşlarının da sihirbazlık yaptık- larını sanmış, mucize yapmak kudretini onlardan satın almak istemişti. - Pisko- posluk satışından doğan kabahatler de o vak'aya benzetildiği için (Simoni) adı vecildi. İş o kadar ilerlemişti ki papazlığın ba- badan evlâda geçmesinden başka kızına cihaz olarak verenler de bulunuyordu. | ı 9lma-| —© kadar ki rahip muharrirlerden birisi dı. Fakat çok geçmeden başladı, Milevli | , zamanki Rema için «Bomboş. — sırtlan- lar yğı, bir mezarlık!» diyordu. Bugün, Nastecdin Hocanın kuşuna ben ziyen (Valikan) 1 bilenler ve tanıyanlar, bilmiyen ve tanımıyanlara göre devede kulak gibidir,

Bu sayıdan diğer sayfalar: