26 Mayıs 1956 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 11

26 Mayıs 1956 tarihli Akis Dergisi Sayfa 11
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

İKTİSADİ VE MALİ SAHADA Milli Korunma "Canavar tohumu" on aylarda iktidar ayaklarının altında bir toprak kayması his- setmekteydi. Memleket sathında, pa- halılığın yarattığı memnunıyetsızlık gittikçe yayılıyordu. Ankara ve İstan- bulda, gazeteciler 32 liraya balık sa- tıldığını gösteren fotoğraflar çekmiş- lerdi. Seyhan barajı şenliklerinde çe- kilen ziyafetlere gönderilen neviden balıklar... Piyasada, fiyat etiketleri müstehlikin nefesini tıkayacak ra- kamlarla süslenmişti. Sanki bütün fiyatlar kanad takmış, yükselme re- korunu kırmak üzere birbirleriyle yarışa başlamışlardı. Karşılaştığımız umumi pahalılık cereyanı, sebepsiz değildi. Altı sene- lik iktisad siyasetinin ektiği tohum, nihayet mahsul vermişti. Demokrat Parti,refah tohumları ektiğini iddia ediy: ordu Ama Meclis müzakerelerin- e, Burhanettin Onat'ın adı üzerinde durduğu meşhur Amerikalı muhar- rire Pearl Buck'in tabiriyle, bunların "canavar tohumu" oldukları anlaşıl- mıştı. Pahalılığın bir — ejderha gibi müstehliki tehdid ettiğini gören ide- al arkadaşları, elbet iktisadi mevzu- lardan pek anlamayan Adnan Men- deres'i bu müşkül mevkiden kurtar- mak üzere bir formül ortaya atmak- ta gecikmiyeceklerdi. Bu formülün tatbıkatta muvaffak olması şart de- ğildi. Umumi efkârı birkaç ay oyalı- yacak bir mahiyet arzetmesi, kâfi idi. Nitekim iki hafta evvel Milli Ko- runma kanununu tâdil eden lâyiha Meclise getirildi. Bir suçlu aranıyor lelâcele hazırlanan kanun tasarı- sı heyeti umumiyede — müzakere olunurken, Urfa milletvekili Feridun Ergin, Çinlilerin pahalılığa karşı tat- bik ettikleri usullerden bahsetti. De- mokrat mebuslar, Hürriyet Partisi sözcüsünün tüccar ve esnafı dükkân kapısında ipe çeken Çan Kay Şek re- jiminin birkaç aydan fazla şiddete dayanamadığını söylemesine pek fe- na alındılar. Fakat yirmi yıl her tür- lü badireye göğüs geren otoriter bir rejimin ani olarak çökmesini bir falı hayır telâkki etmiyenler, hikâyenin asıl felsefesini gözden kaçırdılar Çin, uzun asırlardanberi, pahalı- lığa karşı her türlü tedbiri denemiş bir memleketti. Ancak bu şark ülke- sinin zihniyetinde, bir hususiyet var- dı. Eskiden, milletin başına gelen fe- atfedilirdi. Ki tı acaba müstebid bir saltanatın ha- tâsından değil midir?" diye sormaz- dı. Eğer felâket kulların eseri sayılır- sa, derhal zavallılar cezaya çarptırı- lırdı. Meselâ bir zamanlar yumurta- nın tanesini bir liraya satan esnaf fa- . Dayak rejimi, yu- raya çıkmasına sebebiyet vermişti. O AKİS, 29 MAYIS 1956 Bravo Menderes! uzun zamandan beri sıkıntısı çekilen ve bir türlü gelme- yen dış yardım meselesinin ar- tık halledilmiş olduğu muhak- ak. Eee, yeni Ticaret ve Eko- nomi Bakanımız kim? Ziyad Mandalinci! Ha, şu Ziyad Mandalinci... Hani Avrupa Konseyine giden delegelerimizin bile yol masra- finı yabancı delegelerin hami- yetinden çıkarmak isteyen a- dam! Böyle mütehassısı bul- duktan sonra tartımız hiç yere gelir mi ? vakit esnaf "bir lira yumurtanın, bir lira da dayağın bedeli" diye izah et- mıştı Dayakla esnafı yola getiremi- yen raptiyeler, arz ve ta lep kanunu mucibince halk alış veriş y: fiyatların düşeceğini duşunerek paza- ra gelen müşterileri de pataklamağa koyulmuşlardı. Menderesin yeni fevkalâde hü- kümleri de pahalıya satan tüccar ve esnafı cezalandırmak üzere hazırlan- mıştı. ö Çinde olduğu gibi, alıcı ve satıcıların sıra dayağına çekilme- leri bizde düşünülemezdi. Onun yeri- ne, satıcılar hakkında 6 aydan otuz seneye kadar hapis cezası konulmuş- tu. Müzakereler sırasında iktidarın ekseriyeti yalnız satıcıları suçlu b makla beraber, müstehlik aleyhinde konuşan milletvekilleri de oldu. Ad- Adnan Menderes Hiddetli adam nan Menderes de, yokluk sıkıntısı çe- kenlere hiddetlendiğini amadı. onun kuyruk yapan halkı kastederek "Hay kopsun o kuy- ruk!" diye bağırdı. Demokles'in kılıcı Y eni kanun, memlekette istikrarlı bir fiyat nizamı kurmağa yaraya- cak her hangi bir tedbir getirm tedir. Eğer tatbik edilirse bılakıs bir hayli karışıklığa sebebiyet verecek- tir. Yeni hükümler sayesinde fiyat- ların ucuzlaması ve ihtikârın önlen- mesi bahis mevzuu değildir. Fakat hükümet, fevkalâde — salâhiyetlerle piyasaya müdahale imkânlarını ka- zanmaktadır. med. ürkan'ın memnunıyetle belırttıgı gibi, babayı evlâda ihbar ettirecek ve herkesi bir- birine duşurecek bir ihbar müesse- sesi kurulacaktır İhbar veya şüphe üzerine, hakim kararı olmaksızın ev- ler ve ış yerleri basılabılecektır Bir iş adamının suçlu olmaksızın tevkif edilebilmesi, mallarına el konulması, bu malların resmi makamlarca sat- tırılması ve tıcarethanenın kapatıl- ür. r tezgâhtar ve- ya muhasebecının hatası veya yol- suzluğu yüzünden, tüccar otuz sene- ye kadar hapis cezası giyebilecektir. u kadar ağır hükümleri, eli tit- remeden tatbik edebilecek pek az vazife sahibi çıkabilecektir. Bir ikti- dar mensubunun başka bir vesile ile dedıgı gıbı, salâhiyet sahıplerı vazife askı İ mleket sevgisi arasında tercıh yapmak zaruretinde kalacak- lardır. Muhtekiri himaye mi ? cabında tek bir adlii hatânın tas- hihi veya tek bir ferdin mağduri- yetten korunması için bütün bir mil- letin galeyana gelmesi, hukuk dev- letine teminat teşkil eden bir zıhnıyet tezahürüdür. Feridun Erginin Baş- bakanla münakaşaya tutuştuğu gün söylediği gibi, Dreyfus hâdisesile Fransa tarihi bunun bir misalini ver- mış ir. Muhakk:; n bir şey varsa "ilk günahın ıslenmesını önlemek", iş işten geçtikten sonra unahkarları ateşte yakmaktan daha hayırlıdır Bu itibarla , mesuliyeti iktisad siyaseti— ne ait olan pahalılıktan dolayı piyasa- yı, ceza tel hdıdı altına sokan bir pro- jeye karşı ek, muhalefetin va- zifesi idi. Tek bir ferd dahi, müfrid hükümlerden zarar gormemelı idi. Fakat bu vazife anında C.H.P saf- larından grup adına bir ses yuksel- medi. Hürriyet Partililer ise, cesa- retle ortaya atılmaktan çekinmedi- ler. Feridun Ergin, Ekrem Alican, Emrullah Nutku, Muhlis Ete ve Se- lâhattin Toker söz aldılar. D. P. li- lerin "Muhtekiri himaye etmek isti- yorlar' diye isnadda bulunmaları, on- ları durdurmadı. İktidar-Muhalefet düellosu Hurrıyet Partisi adına konuşan ridun Ergin, pahalılıktan kalkın-

Bu sayıdan diğer sayfalar: