26 Mayıs 1956 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 23

26 Mayıs 1956 tarihli Akis Dergisi Sayfa 23
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Aile İyi bir baba mısınız? A hmet beyin iyi bir aile reisi oldu- ğunda herkes müttefikti. Karısını ve çocuklarını rahat ettirmek, için geceyi gündüze katarak çalışır ve bü- tün kazancını evine harcardı. Hususi kaprisleri, hususi zevkleri hattâ hu- susi masrafları yoktu. Tatil günleri bile yazıhanesine kapanır hiç usan- madan çalışırdı. Bir mayıs sabahı, her zamandan değişik bir hisle uyan- dı. Cam kırlara gitmek, top oynamak istiyordu. Bir tatil günü idi. Fikrini evvelâ karısına açtı: — çoluk çocuk hep beraber bir piknik yapabilirler miydi? Karısı çok şaşırmıştı fakat memnuniyetle kabul etti. Ahmet be- yin ondört yaşında bir oğlu, oniki va- şında bir kızı vardı. Hep beraber yo- la çıktılar.. Akşam eve döndükleri zaman Ah- met bey yeniden hayata kavuşmuş bir insan mnun ve şaşkındı.. Kır çiçekleri toplamışlar, top oyna- mışlardı. Fakat onu mesteden şey ta- biat güzellikleri değil yaptığı yeni bir keşifti: O bu gezintide çocukları- nı keşfetmişti. Onlarla ilk defa baş- başa kalıyor, ilk defa onlara tam mânası ile yaklaşıyordu Çocuklar babalarının o kadar güzel top oyna- dığını görünce hayretlerini gizliye- memişlerdi.. O zaman babaları, on- lara vaktiyle mektepte bir Voleybol şampiyonu olduğunu anlatmış, hatı- ralardan hatıralara geçilmişti. O ka- dar sessiz duran, adeta pısırık gibi gorunen kuçuk Leya birden açılı- Baba ile oğlu Bu kadarı da fazla AKİS, 26 MAYIS 1956 KADIN Erkekler Bize Yardım Edebilirler Onıkı yadında bir erkek çocuk ta- gündelikleri ile küçük kıs kardeşıne hedıye almayı çok sever. Aldığı şeyler daima iğne, yüzük gi- bi takılacak şeylerdir. Tanıdığım biiyük erkekler de ekseri kadınlara sus eşyası hediye etmesini severler. Zaten kadım ilk defa süslemeye başlayan Adem babamızdır ve ef- sanelere inanacak olanak o, Hav- vaya yemiş kabuklarından kolye- ler yaparmış. Erkek kadını süslü, şık ve hoş gormeyı sever, karısının güzel gi- yinmesi ile adeta iftihar adar. İti- nasız bir kadın muhakkak ki er- keği utandırır. akat muhakkak ki bazen "öl- çü" yü kaçırıyoruz. Süs demek dalma şıklık ve boşluk demek de- ğildir. Bir güzel kıyafet her yerde aynı şekilde güzel değildir. Sade giyinmek kadar samana ve zemıne göre giyinmek de sattır. Çiçekli vualetli bir şapka bayram üzeri yaptırılmış olsa da, yağmur altın- da yram ziyareti yapmak İ- çin giyilmemelidir. İnsan "cici" si ni, göstermek için muhakkak mü- nasıp fırsat beklemek zorundadır. kabul etmek lâzımdır ki bugunku 'süs" anlayışı da ta- mamiyle mana ve şekil degıştır- miştir. Medeni kadın, bir çok vasıfları yanında sadeliği ile de nazarı dikkati celbetmektedir. Be- yaz perdede alkışladığımız meşhur artıstlerı sokakta görsek belki ta- ımayla, o derece basit giyinmiş- lerdır Meslek icabı veyahut yaşa- ayanı hayret ro- Jelenn&en bahsetışnşytı O dyr p Bu eı'ın dü u%ı(eî)ılıyordu. Onlar onu- urken et bey mekteH yı]la Öönüvermiş ve î) da örülü turan bir duvar, bırden yı— kılıvermişti. Ahmet ey o akşam ya- taı'ken karısın Mefersi ben, bu, sabaha ka- ymışım dar fena bir baba A ıleyı geçındırmek aileye mümkün üreffeh bir hayat te- mıl etmek ıçın çırpınan erkek bu- gun, ekseriya ailedeki rolünü tam mânası ile oynıyamıyor. Bir babanın vazifesi çocuklarına yalnız iyi gıda ve güzel elbiseler temin etmek, bol cep harçlığı vermek, hattâ, yalnızca onları iyi bir mektepte okutmak de- Jale CANDAN dıkları hayat icabı zengın elbise- ler giyinen birçok kadın için de, bu yalnızca bır kulfettır Harici tek- limiz ekseri zamana inti- bak kabılıyetımızı, kültür seviye- mizi, zekâmızı ve içtimai mevkii- mizi gosterır Türk kadını, ıptıdaı bir görünüş arzeden ve ka na itibariyle küçülten kara şaf' la mücadele ederken kadını bir biblo gibi süslü ve mânâsız şek- le sokan süs merakım da terkedip zamana daha uygun, sade ve gös- terışsız bır giyim tarzını benimse- ğe çalışmalıdır. Bugün giyim bılgısı denilen bir bilgi mevcuttur ve bunu iyi giyinenlere dikkat ede- rek, çabucak öğrenmek mümkün- dür. Bu hususta bizim bir yardım- cımız da erkekler olabilir. Giyim- den en anlamıyan erkek bile evden dışarı çıkar çıkmaz, sokakta veya bir toplantıda, yanını kadının münasebetsiz şekılde giyindiğini derhal sezer, keyfi kaçar, onun ya- nında bulunmaktan âdeta utanır ve saklanacak delik arar. Beğenil- mediğini hisseden kadın haklı ola- rak üzülür, fakat yapılacak en iyi şey kusurları tashih etmektir, öf- kelenmek değil. Çünkü erkek belki kadın giyiminden hıçbır şey anla- maz ama gene de iyi giyinmiş ve fena giyinmiş kadını bir bakışta derhal birbirinden ayırt eder. O- nun bu görüşünden istifade etmek, onu samimiyetle konuşmaktan me- netmemek ve onun umumi kanaat notunu giyimde bir ölçü olarak kullanmak pek âlâ mümi ğildir. Baba çocuklar için, kemıkten ve etten yapılmış bir nümunedir. nunla olan irtibatlarına ve münase- betlerine göre, ondan aldıkları pren- siplerle çocuklar bütün şahsiyetleri- ni kurarlar. babasını iyi- ce tetkik eder ve hayatta eş olarak se- çecegı erkegı daima onunla kıyaslar, üzgeçten geçirir. Oğlan çocuk da ıstıkbalde nasıl bir erkek olması ıcap ettiğini hep babayı taklit ederek öğ- renmeğe çalışır Bugün kendılermı hayat mücade- lesine kaptıran erkekler çocukları ile biç meşgul olmayıp bu bo: ile doldurmaya çalışıyorlar. Halbuki babanın alâkasızlığı çocul hunda derin tesirler yapar. Çocuk kendisini, adeta emniyetsiz ve boş- luğa terkedilmiş gibi hissedar. Hattâ bazan sevilmediği zehabına kapıla- bilir. Vakıa anne daima çocuğun ya- nında ve çok yakınındadır. Anne kadar meşgul olursa olsun çocukları- na kendisinden birşeyler vermesini 23

Bu sayıdan diğer sayfalar: