26 Mayıs 1956 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 3

26 Mayıs 1956 tarihli Akis Dergisi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

e AKİS Haftalık Aktüalite Mecmuası Sene: 3, Cilt: VIL, Sayı: 197 Rüzgârlı Sok. Ovehan Kat: 3 Daire: 7 P. K. 582 — Ankara Tel: 16321 (Başyazar) 18992 (Yazı İşleri ve İdare) Fiatı : 60 Kuruş İmtiyaz - Sahibi Metin TOKER Umumi Neşriyat Müdürü : Hamdi AVCIOĞLU Bu nüshada yazı islerini fiilen idare eden mes'ul Müdür : Yusuf Ziya ADEMHAN Teknik Sekreter : M. Nevzat ÜNLÜ Karikatür TURHAN Fotoğraf : Hüseyin EZER ASSOCIATED PRESS TÜRK HABERLER AJANSI Klişe : Doğan Klişe ATELYESİ Müessese Müdürü : Mübin TOKER Abone Şartları : 3 aylık (18 nüsha) : 6 lira 6 aylık (26 nüsha) : 12 lira 1 senelik (52 nüsha) : 24 lira İlan Şartları : 4 renkli arka kapak (Tam sayfa) a Kapak içi 300 Tlira metın sayfaları antimi 4 lir: Dizildiği ve Basıldığı Yer : Yeni Matbaa — Ankara Kapak resmimiz: Cemal Köprülü "Söz milletindir" Kendi Aramızda Sevgili AKİS Okuyucuları S on günlerde Egede cereyan e- iyasi mücadelenin bütün tafsilâtını iç sayfalarımızda bula- caksınız. AKİS o mücadeleyi ye- rinde takip etmek fırsatını eline geçirmiştir. Ancak okuyacakları- nızın, gündelik gazetelerde oku- duklarınızdan farklı olması sizleri şaşırtmamalıdır. Bu mücadelenin iki aksettirilip tarzı olmuştur. Ta- rafsız ve muhalif basında Hür. P. bir zafer kazanmış, büyük halk kutlelerını harekete geçirmiş gibi gösterilmiştir. Buna mukabil ikti- d tutan organlar yeni muhalif partinin toplantılarının fiyaskoyla neticelendiğini yazmışlar, ispatçı- ara hiç kimsenin iltifat etmediğini söylemişler, aynı yerlerde yapılan D.P. mitinglerinin methiyesine sü- tunlar ayırmışlardır. Hakikat iki- sinin de aksettirdiği gibi olmak- tan uzaktır. Fakat şurada üzerin- de durmak istediğimiz nokta, mi- tinglerin ve hadiselerin cereyan tarzından ziyade onların umumi efkâra duyuruluş şeklidir. Zira, meselâ Egede nelerin vuku buldu- ğu hususunda meraklıların zihin- lerinde bir tereddüt hasıl olmuş- tur. Bu, basının vazifesini lâyıkiyle yapamamakta olduğunun bir deli- idir. Taraf tutan, hakikatleri kas- den tahrif eden organları bir ke- nara bırakmak lâzımdır. O organ- ların mensup bulundukları siyasi teşekkülleri idare eden politikacı- lar politikayı "hakikatleri tahrif" mânasında anladıklarına göre or- tada şaşılacak bir şey yoktur. Bu- nun düzelmesi, memlekette haki- katen mevcut siyasi ahlâk buhra- nının halline bağlıdır. Politikacılar batılı. ölçüleri — benimsediklerinde meselâ bir Zafer'in veya bir Ulus'- un kendi partileri mevzuundaki ya- zıları onlara dahi gülünç gelecek ve propagandanın bir aklı selim işi olduğu anlaşılacaktır. Fakat taraf- sız basında hadiselerin gerektiği gibi aksettırılemeyışı bir teknik ye- tersizliğin ifadesidir İçerdeki sayfalarda Hür. P. Nazillide tertıpledıgı mitingde yedı sekiz yüz kişinin bulunduğunu öğ- reneceksiniz. Bu, mitingin parlak bir şekilde cereyan etmediğini gös- terir. Buna mukabil gazetelerimi- zin en ağır başlısı ve en inanılırı olan Cumhuriyet toplantıya yedi, sekiz bin kişinin katıldığını ve mi- tingin muhteşem geçtiğini yazmış- tır. istanbulun başka bazı gazete- lerinde ise halk kalabalığı on bine kadar çıkarılmıştır. Bu hatanın sebebi nedir? İktidara kalırsa, suiniyeti Me- selâ, Cumhuriyet için bunu söyle- mek insanı sadece güldürür. Fakat meselenin üzerinde durup düşün- mek de şarttır. Eğer bahıs mevzuu olan suiniyet olsaydı - parti organ- larının yaptığı gibi - bir teşhis koymak kolaylaşırdı. Bahis mev- zun olan suiniyet olmadığı içindir ki hastalığı anlamak güçleşmekte- dir. Hadisenin umumi efkâra yan- lış duyuru l ması, — muhabirlerin “"maddi hata" sı da değildir. Yedi, sekiz yüz kişilik bir kalabalık yan- Tlışlıkla bir, iki bin kişi olarak tahmin edilebilir. Ama on bina çık- tı mı, sönüklük parlaklık diye gös- terildi mi "maddi hata" ihtimali de ortadan kalkar. Bize kalırsa bunun sebebi, gazetelerimizin he- nüz tam mânasiyle teşkilâtlanama- mış olmaları, bilhassa taşra istih- baratının yer yer emniyet verme- yen ellerde bulunmasıdır. Bununla kastedilen de, taşra muhabirleri- nin hadiseleri suiniyetle tahrif et- tikleri değildir. Fakat bunlar ob- jektif şekilde takiple mükellef bu- lundukları - toplantıların havasına kapılmakta ve haberlerini "gön- vermektedir- lün arzu ettiği gibi" le on zamanlarda muhalefet toplantılarının gazetelere müsbet zaviyeden aksetmesi ise bu muha- birlerin - tıpkı milletin heyeti u- mumiyesi gibi - muhalefete karşı sempati beslemelerinin neticesidir. Ama buna bir çare aranması da lâzımdır. Çare hükümetten gel- memelidir. Çareyi biz gazeteciler kendi aramızda oturup bulmalıyız. ira hükümet bu zaaftan istifade edip bir takım tahdit tedbirlerine başvurdu mu, zedelenecek olan ba- sın hürriyetidir. Gazetelerle tema- sı bulunanlar, onları idare edenle- rin bilhassa taşra istihbaratının kifayetsizliği karşısında üzüldük- lerini yakınen bilmektedirler. Ma- em ki misali Cumhuriyetten al- dık, gene onunla devam edelim: Cumhuriyet Ege bölgesi istihba- ratını bir hale yola koyabilmek i- çin çok uğraşmış, ancak muvaf- fak olamamıştır. Ama ipin ucu bı- rakılmamalıdır. Bu, bir takım masrafı da gerektirse, gazetecilik vazifesinin layıkıyle yapılması 0- na bağlı olduğuna göre mutlaka halledilmelidir. Gazeteler - taraf- sız büyük gazeteler - okuyucula- rını ve dolayısiyle umumi efkârı doğru şekilde tenvirle mükelleftir- ler, hakiki arzuları da budur. halde, imkânlarını da temin etme- lidirler. Gazete sahibinin aklından dahi geçmeyen bir taktiğin, gaze te sütununda teknik kifayetsizlik yüzünden yer bulması doğru ğgildir. Taşradaki tarafsız gazeteler muhabirlerine gelince, sempatile- rini içlerinde saklamaları, refakat ettikleri heyetlerin havasına ken- dilerini kaptırmamaları hem d mu- habirler, hem temsil ettikleri ga- zeteler, hem umumi efkâr ve ina- nınız, hem de bahis mevzuu heyet- ler için faydalı olacaktır. Saygılarımızla AKİS

Bu sayıdan diğer sayfalar: