13 Eylül 1958 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 32

13 Eylül 1958 tarihli Akis Dergisi Sayfa 32
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

TİYATRO sı Muhsin Ertugrulun artık is ba- şından uzaklaşmasının Turkıye men- faatlerine uygun olduğudu Esasen tiyatro mevsiminin açıl- masına bir ay kala verilen bu kara- rın iki ay kadar önce düşünüldüğü söylenebilir.. Bundan iki ay kadar önce dünün ünlü hikayecisi ve bu- gün muteber gazetenın fıkra yazarı bir yazısında Muhsin Ertuğrulun e- mekliye ayrılışından ötürü duyduğu üzüntüyü belirtmişti; O günlerde or- tada hiçbir sebep yokken dünün es- ki hıkayecısının Muhsin Ertuğrulu hayli manidar görülmüştü. geçen bu iki aylık süre içinde na- bızlar biraz daha yoklanmış, Muh- sin Ertuğrulun hazırladığı plânların iyice ortaya çıkman beklenmiş, hat- ta piyesler yine Muhsin Ertuğrul tarafından seçildikten sonra prova- ların bağlıyacağı tarihe doğru Muh- sin Ertuğrulun ceketini alıp İstan- bula gitmesi sağlanmıştı. Perdeler açılıyor 1 Yardımcının yüksek takdir- C lerıyle gönderdiği bir yazı üze- rine Muhsin Ertuğrulun ceketini a- lıp İstanbula gitmesinden — sonra Devlet Tiyatrosu oyuncuları 1 E— kimde-perdeleri açmak için bu a .başında provalarına başlamışlardır Şimdilik Cüneyt Gökçerin nezareti altında Küçük Tiyatro için H aldun Tanenin "Ve egırmen Döneri d1" Büyük Tiyatro için Arthur Miller'in "Cadı Kazanı" adlı oyunları hazır- lanmaktadır Üçüncü Tiyatroda ise ırsız”', da Tiyatrosunda da "Baldan Tatlı" neye konacaktır. İstanbul Karanlıkta vuruşanlar adlı komediler sah- alınıp ıişıklar yamaca, P dublajsalonunayenıgırmışo— lan aktör, arkadaş arının yüzünü görebildi. Oturanlar, * yorgunluktan ve sigara dumanlarından kızarmış ile yenı gelene birer "hoş Ğ erhaba" çektiler. Son- ca ışıklar tekrar sondu seslendiril- mesi ge ereken yeni parça — ekranda geçmeğe başladı. Dublaj rejisörü iç-. terinden ikisini çağırdı. İsimleri söy- lenenler mikrofon başına geçip lâf- larım aldılar. Prova yapıldı parça- nın sesi kesildi, rejisör: - Tamam, alabilirsin" dedi. üçük, camlı odadaki ses. mü- hendisi ses ahnıyor işaretini veren kırmızı lambayı yaktı Gevezelik edenler sustu. Mıkrofon başındakıler ekranda görülen hayallerin ağızla- rına uydurarak, 1lâflarını söylediler. Rejisör yüksek sesle parçanın marasıru tekrarladı. Işıklar yeniden dı ste o zaman yeni gelen aktör karsısında oturanı orta yaşlı oyun- cunun yakasındaki D. P. rozetini 32 Kemal Aygün Tiyatroda imar görünce Şehir Tiyatrolanndaki sa- natkârı uykularından eden tensikat dedikodusunun bu sefer gerçekleş- mek yolunda olduğunu anladı ve gü- lümsiyerek bu sevimli ön tedbirin işe ne kadar yarayabileceğini — dü- şündü. Epey zamandır, bu uzun ve şe- Vasfi Rıza Zobu Disiplin zarureti refli geçmişe sahip kültür müesse- sesinin ilgilileri,, içinde bulundukla- rı kötü durumu kabul ediyor ve bun- dan kurtuluş için bir ıslahatın şart olduğunu 1tıraf edıyorlardı Belediye Başkanından ufak eknisyenine kadar hepsi bu durumu meyda i tiren türlü sebepler ileri suruyor, ıslahat için ise, ileri sürdükleri bu sebeplerin ortadan — kaldırılmasının şart olduğuna inanıyorlardı. Muhtelif kanaatler ebepler kişinin müessese ile il- gisine ve bağının şekline — göre eğişiyordu. Belediye Başkanı Kemal Aygün asıl meselenin" disiplinsizlik olduğu- nu söylüyor; bunu meydana getiren sebep de halen yürürlükte olan sta- tünün sakat taraflarıdır derken, ger- çekten önemli bir noktaya ışaret e- diyor: "Kanaatimce Tiyatronun ken- di disiplin ve çalışma, düzenini biz- zat idare etmesi yanlıştır" diyordu. Fakat hemen arkasından bu yanlış- lığın esbabı mucibesini söylerken "Çünkü böyle bir idare tarzı karşı- lıklı kayırma ve müsamahalara yol açmaktadır" diyerek hâdiseyi basit- leştiriyor ve çözülecek tek bir dü- ğümle işlerin düzelebileceğine inan- dıgım belli ediyordu. Kemal Aygüne öre "Her şeyden önce Tiyatroda bir sanat dısıplını kurmak ve disipline herkesin riayetini temin etmek şart- tır", bu ise "Tiyatroyu, bu disiplini sağlayacak bir ele tevdi etmekle o- I r". Tek elle idare edilen tiyatro- maha ye kayırma ille- ti kaldırıhnca bır çok aktörün il- gisizliği ve tembelhgı önlenecek, o zaman da işler tıkır tıkır yuruyecek— tir Vasfı Rıza Zobu da hemen he- men aynı fikre iştirak etmektedir. Bir disiplinin, hem de türlü yollarla içerden ve ardan — zedelenmeyen bir disiplinin temini yapılacak ilk iş olmalıdır. İkinci iş ise, senelerdir türlü parazitlerle dolmuş olan ti- yatroyu temizlemektir. Onun bunun tavsiyesi, ile hiç bir işe yaramadığı halde kadroya alınanlar ayıklanma- lıdır, Zobu, bu fazlalıkları üç kısma a- yırmaktadır: Kabiliyetsizler, — zarar lılar ve tembeller Eğer tiyatro bunlardan temizle- nir ve bir disiplin kurulabilirse, o zaman bu iş kolaylaşacak ve tiyat- ro kurtulmuş sayılacaktır. Oyuncu- ların fikrine — gelince, bir disiplinin lüzumu hemen hepsı tarafından ka- bul edilmektedir. Yalnız bunu temin edecek otoritede ve disiplinsizliğin sebeplerinde fikirler, değişmektedir. Oyunculardan kimi talimatnamenin sakatlıgını kimi verilen paran lığını, de Şehir Tıytrosu 1çın— de Şehir Tiyatrosunu idare edece bir insanın bulunmayışım öne sü- rerek, evvelâ bu zayıf — noktaların hallinin duşunulmesım ancak bun- dan sonra bir iplin temininin mümkün olabılecegını söylemekte- dirler. Yani onlara göre — topluluğu AKİS, 13 EYLÜL 1958

Bu sayıdan diğer sayfalar: