13 Eylül 1958 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 7

13 Eylül 1958 tarihli Akis Dergisi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

layan havayı bir anda tehlikeli elek- triklerle doldurmaya yetti de arttı bile mukabil bu sözlerin — bir faydası oldu Herkes . P. Genel Başkanının nasıl bir ruh haleti için- de bulunduğunu ve bu ruh haletinin hangi inançların eseri olduğunu mü- nakaşa kabul etmeyecek tarzda, a- çıkça gösterdi. İki gün sonra Cihad Baban başyazısında şu e varı- yordu: "Bu kadar vehim içinde yaşa- yan bir başvekilin sağlam, ve selim kararlar vererek memleketi idare et- aşbakanın konuşması derhal çeşit- Blı akisler yaptı. Bu akislerin tek müşterek tarak hepsının son derece menfi olmasıydı. P. Genel Başka- nı için en avantajlı tefsir gene eski ve vefakâr dostu, tarihi başyazar Ahmet Emin Yalmandan geldi. Ah, bu etraf yok muydu, Adnan Mende- esin bütün vehımlerını onlar körük- luyorl rdı. D. Genel Başkanı bir defa o perdeyi yırtsa bir defa etra- fına kulaklarım kapasa ve bu etra- tanlık olacaktı. Adama rahat ver- miyorlardı': ki.. Menfâatlerini baskı rejiminde, sertlikte görenler D. P Genel Başkanını kışkırtıyorlar, göz- i Öönüne muhayyel tehlikeler seri- onu. bir alet gıbı kullanıyor- b Boyle duşunenlerın nazarında derhal bugunun bir num lı Bakanı Dr. Na Gedikin asl gülmi meyen, sert çehresi canlandı. 958 senesinin Eylül ayında "meşhur etrafı o, sında temsil ediyordu Fakat 1958 senesinin Eylül ayın- da "meşhur etraf” hikâyesi her za- mandan az Trağbet buldu ve ©o hikâyeye kulak verenlerin adedinin inanılmaz şekilde azalmış olduğu Or- taya çıktı. Zira mesuliyeti "etrafa verince gözlerin önünde başka sima- ların bir geçit re kânsızdır: kerrem Sarol, Namık Gedik ve yeni belirmeye baş- layan Serve» Somuncuoğlu! "Etraf efsanesine hâlâ inananlar ta D.P. ik- tidarının başından — beri şimşekleri hep bunların çektiğini hatırladılar Peki etrafında hep a yol- lara surukleyenlerı toplaması Ööte- ileri muntazaman — yanından uzak laştırması D. P. Genel Başkanına hiç mesuliyet yüklememekte midir? Bu sadece bir tesadüf olabilir mi? kesir konuşmasının ikinci bir faydası bu efsanenin yıkılmasını sağlaması oldu. Başka- nının etrafında tamamile fikir birli- ği yapabileceği kimseleri istediği ve etrafını kendi elleriyle onlardan kur- duğu görüldü. Nitekim Sıtkı Yırca- lının ayrılmasının bir fikir ihtilâfı neticesi olduğu Balıkesirde dikkatli gözlerden kaçmadı. akikaten geçen haftanın sonun- Hda Balıkesirde, bilhassa Balıke- sirin misafirleri tarafından en piya- de dikkatle incelenen adam Sıtkı AKİS, 13 EYLÜL 1958 Yırcalı oldu." Hele Sıtkı Yırcalının dnan — Menderesle — berber olduğu anlarda bütün — gözler ona .çevrildi. Müstafi Bakan Balıkesırde "kibar evsâhibi" rolünü kendisine münasip görmüştü. Bu rolü, meşhur protokol- cu Veysel Versana — bile ta aş çıkar- bir meharetle —yerine getirdi. Cumhurbaşkanını da, Başbakanı da o karşıladı. Çımento fabrikasının a- çılış töreninde -ya, Balıkesirde bir de bir çimento fabrikası açıldı, fakat D. P. Genel Başkanının yarat- tığı siyasi fırtına sadece o fabrika- yı değil,; Somadaki termik santrali bile unutturdu— Esat Budakoğlu a- yakta kalınca bir sandalya bulması ıçın bizzat hususi kalem — müdürünü vazifelendirdi. -Hususi kalem müdü- rü hâlâ müstafi Bakana yardım et- mektedir-. Bay ar ve Koraltan o gün öğleden YURTTA OLUP BİTENLER safirlere yer gösterdi. Bu arada, Yır- hi solundaki koltuğa adetâ yarı zorla oturttu. Çimento Fabrikasının açılış töre- ni sırasında en enteresan hâdise fabrikayı kuran Klöckner-Humbolt- Deutz A. G, Firması mümessili ko- nuşmasını yaparken — cereyan etti. Almandan çok, asil bir İngilize ben- zeyen mühendis, konuşmasını al- manca yapıyor ve bu konuşma bir tercüman tarafından türkçeye çev- riliyordu. Bir ara Alman mühendi- sin çımento fabrikasını işaret ede- rek " - Al man dostluğunun ufak bir nışanesı demesi hazır bulunanla- rı ve hele Menderesi pek coşturdu. Or- talıkta bir alkıştır. koptu. Türkçe bilmeyen mühendis, Bayar ve Men- derese d "döndürülerek takdim edildi. Tokalaştılar. Bayar memnu- niyetini izhar etti. Ancak Alman Çimento Fabrikasının açılış "Ya, sonra, beyaz trenin İzmir katarına takılmış bir salonlu vagoniyle doğ- ruca tören mahalline geldiler. Men- deres ise daha sabahtan, maruf Sec uçağıyla gelmiş ve ehrin kurtuluş bayramının kutlandığı meydanda de- ve güreşi seyrettikten, sonra Yırca- lıyla birlikte tören — yerine gitmişti. Menderi Bayarı trenden inerken bızzat karşıladı elini öptü. Devletin ükümetin 'başlan hararetle sa- rılıştılar Sonra öpüşme sırası Ko- ralıtana geldi. Merasım kıtasının tef- tişini müteakip dogruca trıbunlere gidildi. Trenden şeref tribününe gidilin- ceye kadar itinayla mısafırlerden u- zâkta — kalmasına iki yakınının kollarında adeta hasta gıbı yürüme- sıne rağmen Yırcalı, tam trıbunlerın önünde birden teşrıfatçılık vazifesi- ni hatırlamışcasına öne geçti ve mi- töreninde hazır bulunanlar bir de fabrika açıldı!.." mühendisin bu takdim merasiminden sonra yenı en mikrofona — dönere konuşmaya devam etmesi, etraftaki- leri pek hayrete düşürdü. Zira onlar nutuk bitti diye muhendısı Bayara ve Menderese takdim etmişlerdi. Bu anda yüzü en çok asılan adam ise Ko altan oldu. Zira takdimciler, mü- hendisi Koraltana tanıştırmayı unut- muşları Kongrenın aslanları mek sinemasına — öğleden sonra E gidildi. Zaten kongre ancak iki saat rötarla -daha doğrusu üç sene iki saat rötarla- başlayabildi. Ora- da, Sıtkı Yırcalının Balıkesir De- mokratları tarafından ne kadar ço * sevildiği bir ere daha anlaşıldı. müstafi Bakanı ayağa kalkarak alkışladılar. Ama müsta- fi Bakanın yaptığı konuşma pek az kimseyi tatmin etti. Onun, sozlerıne 7

Bu sayıdan diğer sayfalar: