8 Mayıs 1961 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 20

8 Mayıs 1961 tarihli Akis Dergisi Sayfa 20
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

(Çemiyetimize mahsus bir aile ter- biyesi, aile düzeni vardır. Ya- bancıların hayranlığını, takdirini kazanır. Biz ise, ekseriyetle kü- çümseriz. Analarımızdan, babaları- mızdan gördüğümüz yoldan ayrıl- mayı marifet, Avrupalılaşma, A- gösterirler. Zamanın değiştiği, yeni mefhumların eskilerinin yerini al- dığı muhakkak. Bütün mesele ana- nelerimize bağlı kalarak modern hayatın İcaplarına uymak. Eski ile yeni düzenin iyi taraflarını benim- seyip, bünyesinde (o kaynaştırabilen aileler modern cemiyetimizin te- mel taşı olacak. İşte bu tip ailenin, benim gördüğüm en canlı nümune- lerinden biri de Koç ailesi. Şişlide Çankaya apartmanının üst katındaki dairelerine, Bayan Koç ile konuşmaya gittiğim gün Vehbi bey de oradaydı. Koç ince, orta boylu, çift düğmeli gri spor elbisesi içinde çok dinç, canlı görü- nen mütevazi bir insan. Eşinden ne gibi sualler soracağımı öğren- mek istiyordu. latife yollu anlatı- yorum. Hususi hayatlarına ait ma- lümat, meselâ nasıl evlendiklerini, rica edeceğim. Vehbi Koç gözlerinin içi gülerek hanımına bakıyor, tat- lı Ankara şivesiyle "Sevişerek, de- gil mi? Ne dersin, aşk izdivacı mı diyelim?" diye takılıyor. Hanıme- fendi kocasının şakası ciddiye alı- nacak korkusu ile hemen müdahale ediyor: "Aman Vehbi bey, öyle şey söylemeyin, bize gülerler. Babam sizi çok severdi, onun arzusu ile ol- du." Başta büyük kızları Semahat ve en küçükleri Suna, hepimiz gül- meye başladık. o Okuyucularımızın asıl Vehbi Koçun muvaffakiyet sır- rını merak ettiklerini ilâve ediyo- rum. Bu sefer Bayan Koç atılıyor. Şikâyet dolu bir sesle, durmadan dinlenmeden sırrı bu" diyor. Vehbi bey gene eşi- ne takılmadan olamıyor. Çocukla- rına hitaben "Bakın, sakin sakin dururken anneniz birden nasıl he- yecanlandı! Hassas noktasına do- kunulduğu belli" diyor. Biraz sonra da bir İç toplantısında bulunmak Eşlerinin ağzından GÜNÜN ADAMLARI Bayan Koç Vehbi Koç annesiyle Gözü tok kadın üzere, yanımızdan ayrılıyor. Eşi ve kızları kendisini kapıya kadar ge- çiriyorlar. Bir kızı palto onu giy- mesine yardım ederken, diğeri şap- kasını . uzatıyor. Eşi ise kravatım düzeltiyor. Vehbi Koç muzip muzip bana bakarak 'Hanımın bütün gay- retine rağmen kravatım hep eğri durur, çaresini bulamadık" diyor ve çıkıp gidiyor Zevkli 'döşenmiş bir ev giyan Koç ile beraber tekrar sa- lona dönüyoruz. Daireye, göm- me mavun bir gardrobun bulundu- gu holden giriliyor. Soldaki kapı, yatak odalarını, kütüphane ve gün- delik yemek, oturma odalarını evin diğer kısmından ayırıyor. Sağda iki tarafı salonlara açılan bir bek- leme odası var. Tavanda çiçekli bir avize asılı. Köşelerde büyük saksı- lar içinde yeşillikler göze carpıyor- Soldan bizim oturduğumuz şömine- li odaya giriliyor. Vişne çürüğü bir divan ve koltuklarla döşenmiş. Avi- ze ve aplikler yeşil bohem. Sağ ta- raftan ise asıl salona geçiliyor. Bu, L şeklinde büyük bir oda. Köşeler halinde muhtelif devirlere ait stil eşya ile döşenmiş. Önde ampir bir takım, ilerde binanın köşesine rast- layan yerde Louis XV koltuklar, berjerler. Kenarlardaki vitrinlere rengârenk antika aşurelikler, şe- kerlikler, vazolar, o biblolar yerleş- tirilmiş. Sevr masalar üzerinde çe- şitli vazolar, şekerlikler. Bir girin- tide piyano duruyor. Tavanda kris- tal avizeler, aplikler. Yerde parke üzerinde küçük seccadeler. Bu ka- dar kıymetli eşya bir araya gelince insana Umumiyetle antikacı dük- kânı tesiri yapar. Fakat burası zevkle, uğraşılarak döşenmiş haki- ki bir salon. Hiç bir şeyin rastgele, gösteriş olsun diye konmadığı bel- li. Her eşya zevkli bir el tarafından seçilerek yerine yerleştirilmiş. Sa- londan yemek odasına geçiliyor. Zarif kibar bir takım. Karşı duvar- da tuğralı bir Yıldız tabak takımı asılı. Bu odanın avize ve aplikleri kırmızı kristalden Sadberk hanımla yerlerimizi a- lınca hayranlığımı gizliyemiyorum. Bu güzel evin sahibesi ince hatlı, mavi gözlü, sarışın bir hanımefen- di. Yüzünde hiç makiyaj yok. Üze- rinde bir etek ve şal örneği dese ninde jerse bir bluz var. Hali künet veren, yapmacıksız, tabii bir memleketin köşede bucakta kalmış kıymetlerini bulup çıkarmak. Bu evin senelerce süren emeklerinin semeresi olduğu anlaşılıyor. Tabii eşinin böyle şeylerle meşgul olacak vakti yok. Bir Jefa kızı Semahat rahatsız iken müzayedeye gitmiş, onun hoşuna gider tahmin ettiği bir hayli eşyayı almış, gelmiş. T bii babasının bu düşüncesi kızım çok mütehassis etmiş ama, bir tür- lü eşyaları koyacak münasip bir yer bulamamışlar. Çankaya apart- manındaki daireleri son şeklini a- lalı henüz dört sene geçti. İki dai- renin birleştirilmesi, taksimatın de- giştirilmesiyle Bayan Koç bizzat kendisi meşgul oldu. Daha eski- den daimi evleri Ankaradaydı. Fa- kat şimdi oradaki işlerinin başına oğlu geçti ve Koçlar İstanbullu ol- dular. Bu kocaman daireye Vehbi AKİS, 8 MAYIS 1961

Bu sayıdan diğer sayfalar: