26 Mart 1962 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 26

26 Mart 1962 tarihli Akis Dergisi Sayfa 26
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

DÜNYADA OLUP BİTENLER Cezayirli liderler bir arada Herşey vatan için Ne yapmalı? Yukarıda belirtilen ihtimallerin vu- kuunu Gizli Ordudan başka bugün kimsenin istemediği, hatta, bunu bir kâbus gibi kafasından çıkarıp atmak İhtiyacını duyduğu muhakkaktır. Ne yapmalı ? İlk iş, "ateş kes"ten sonra muay- yen bölgelerde gruplanacak olan mil- liyetçi Cezayir kuvvetlerini pasif bir bekleyişe terketmeyip, bunların Ce- rayirdeki Fransız idaresi ve ordusu ile şimdiden temasa geçmelerini sağ- lamak ve geçici icra organını kurul- muş bir işbirliği üzerine oturtmaktır. Bundan başka, müslüman halk ile Avrupalıların adeta burun buruna yaşadıkları Cezayir, Oran ve Kons- tantin gibi büyük merkezlerde müs- lüman halkı ve Avrupalıları karma bir asayiş kuvvetiyle himaye ve inzi- bat altına almak. İki camia içinde disiplin kurulları ve ajanları (ihdas etmek... İftiharla söylemek lâzımdır ki, bu işe evvelâ ve kendiliklerinden mil. liyetçi Cezayirliler başlamış, o Ceza- yir şehrine 300, Orana 200 öajan göndermek suretile, halkın ilk fırsat- ta kinci duygulara kapılmalarını ba- şarıyla önlemişlerdir. İkin tarafın iyi niyetlileri (o akıl- larını başlarında muhafaza edebilir- lerse, Gizli Ordunun sabık generalle- rinin akıllan başlarına şu veya bu şe- kilde avdet edecektir. Bunlar, son günlerini ya hapishanede, ya da tı- marhanede tüketeceklerdir. e Tımar- hanede diyoruz» çünkü, bu satırların yazarı, 957 yazında General Salan'ı Cezayirdeki genel karargâhında zi- yaret etmek ve kendisiyle konuşmak 26 fırsatını bulmuştur. Bir yıl sonra IV. Cumhuriyete son verecek Olan Ceza- yir isyanında durumu âdeta dâhiyane bir incelikle idare etmiş olan General Salan, o zamanlar tamamen beyazlaş- mak üzere olan saçları, yüzünün mun- tazam çizgileri, biraz kalınca, fakat çevik vücudu ile insana fizik bakım- dan dahi itimad telkin eden klâsik meselelere değil, dünya çapındaki bü- yük dâvalara derin vukufu vardı. Ko- nuşması, otoritesi, bununla beraber ince Fransız terbiyesi ile gönülleri fethediyordu. Bütün hüviyetinden bir itimat havası yayılmakta idi. Herhal- de General Salan'da bir maceracı hü- viyeti yoktu. Belli ki, son zamanlar- da, tutumunda bazı patolojik unsur- lar rol oynamaktadır. Arjantin Peron'un rüzgârı A ıjantinde, bitirdiğimiz o haftanın başındaki pazar günü yapılan se- çimlerde Peron taraftarlarının bir hamle kaydetmeleri, mevcut rejimi kökünden sökecek bir rüzgârın esme- sine sebep olmuştur. 1946'dan 55'e yâni ordu tarafından düşürüldüğü tarihe kadar Arjantinin efendisi olan diktatörün gidişinden sonra yapılan seçimlerin bu, ikincisidir. 958 seçim- lerine Peron'cuların katılmasına mü- saade edilmemişti. Peron'u ordu kovmuştur derken, bunda Radikallerin diktatöre o karşı açtıkları çetin ve. uzun mücadelenin payım da unutmamak lazımdır. Bu mücadelenin şerefinedir ki, üç yıllık istikrarsız bir geçici devre sonunda, 958 de seçmenler oy sandıkları başına oçağrıldıkları zaman i kallere Mecliste ve Eyalet idarelerin- de rahat bir çoğunluk sağlamışlardı. Uzlaşmaz Radikal Birliğin (o başında bulunan Başkan Frondizi de bu sa- yede Cumhurbaşkanlığı mevkiine ge- lebilmişti. Bununla beraber Frondizi'yi bek- leyen çetin meseleler vardı. Bunların oaşında memleketin ekonomik duru- mu geliyordu. Peron'un kovulmasına başlıca sebep, diktatörlüğün ezası ile birlikte ekonomik bozukluğun da hu- zursuzluğu idi. Hatta bu ikinci sebe- bin daha ağır basmış olduğuna ina- nanlar da vardır. Bugün de Peren- cuların zaferi yine ekonomik sebeple- le izah edildiğine göre, bu sonuncular inaçlarında pek de haksız sayılmaya- bilirler. Şu var ki, Arjantin gibi ik- tisaden geri kalmış memleketler ba- his konusu olunca, bu iki sebepten hangisinin daha ağır basmış olduğunu münakaşaya da mahal yoktur. Zira çok kere bunlar biribirlerini doğurur denecek kadar biribirleriyle | ilgili- ir. Sosyal adalet 1 944'den itibaren Milli Savunma Ba- kanlığını deruhte etmek suretile memleketin kaderinde rol oynamaya başlamış olan Albay Peron, e Başkan Yardımcısı olmuş. 1951 de üstüste iki defa Başkan seçil- miştir. Diktatörün ve beraber âdeta bir düetto teşkil ettikleri eşi Eva Pe- ron'un kendilerine göre bir sosyal a- dalet anlayışları, daha doğrusu anla- tışları vardı. Çalışkan kitleye hitap eder, onu tutar gibi görünürlerdi. En koyu bir istibdat içinde Eva Peron'un "İşçi kardeşlerim... Sizi kalbimde ta- . Bütün dertlerinizi oduyu- e başlayan nutukları kitleleri harekete getirir, insan toplu- luklarını sürüklerdi. Aslında. Peron'- ların rejimi bal gibi faşizmdi. Ne bü- yük sermayeyi kontrol altına almış- lar, ne de çalışanların nasibini bir parmak ileri, götürebilmişlerdi. Yıkı- lışları da bu yüzden oldu. Fakat ar- kalarında bir "Sosyal Adalet", bir "Çahşan kitlelerin haklan" lâfı bı- raktılar ki, Arjantinde büyük kitle- ler hala bu tatlı lâfların daüssılasını çekmektedir. Bu daüssıla duyulmaya- bilirdi. eğer, Peron'u devirenler eko- nomik ve sosyal düzeni kurabilmiş, Onun lâfta kalan vaitlerini mek par- mak tahakkuk ettirebilmiş ( olsalar- dı... Bu, olmadı, Olmayınca da, eski lâflar kulaklarda çınlamaya, Peron hakiki şahsiyetinden sıyrılarak bütün müşkülleri' halledebilecek bir sihir- baz gibi görünmeye başladı. Son se- AKİS, 26 MART 1962

Bu sayıdan diğer sayfalar: