26 Mart 1962 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 31

26 Mart 1962 tarihli Akis Dergisi Sayfa 31
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

TİYATRO İstanbul Bir şehrin maceraca... Şehir Tiyatrosunun Komedi bölü- münde -Yeni Tiyatro- oynanmaya başlayan "Göç", Cevat Fehmi Başku- tun 17. piyesini İstanbul seyircisine tanıtmaktadır. 17. piyes... Dile kolay! Hem bun- lar, şöyle birkaç hafta oynayıp afiş- ten indirilmiş oyunlar değil, hemen hepsi en az 50, birçoğu 100, bazıları da 150 defadan fazla oynanmış oyun- lardır. Yarın. Türk tiyatro yazarlığı- nın birinci Cumhuriyet yıllarında he- men hemen sıfırdan başlıyarak nasıl gözle görülür, elle tutulur bir gelişme- ye ulaştığını inceleyecek araştırıcı- lar, yeni kuşaklara yol açan birkaç tiyatro yazarı arasında bu 17 piyese imzasını atmış olan kalem üzerinde ister istemez duracaklardır. Oyunları- nı, zamanın er - geç sileceği sübjek- tif davranışların karaltısından sıyrıl- mış' olarak, daha aydınlık, daha e- in, daha da tarafsız bir görüşle de- gerlendirebileceklerdir. O saman, yer- li ve yabancı birçok yazarlar için ol- duğu gibi, Cevat Fehmi Başkutun piyesleri de bütün meziyet ve kusur- larıyla daha iyi anlaşılacak, son çey- rek yüzyıllık toplum hayatımızın sos- yal ve politik olaylarına, meselelerine ve acı, tatlı gerçeklerine dokunan bir- çok oyunları "bir devrin tablosu" o- larak belki şimdikinden daha da ge- niş bir ilgi toplıyacaktır. muhakkak olan bir şey varsa o da, oyunlarında- ki realizmin, sosyal satirin ve bunları dile getirmek i için çizdiği birçok "tip"- lerin, kolay kolay zaman aşımına uğ- ramıyacak kadar, "canlı" oldukları- dır. Cevat Fehmi Başkutun yeni oyu- nunu kısaca anlatmak gerekirse, ken- di ifadesiyle: "İstanbulun son , onbeş yıl zarfındaki mâcerasıdır. di- yebiliriz. -Arkada bıraktığımız bu me- safe içinde şehir yalnız çehresini de- giştirmekle kalmadı, büyüdü, genişle- di ve kısmen halkını da değiştirdi. Bunda birisi açık, diğeri gizli | iki göç âmil oldular. Anadoludan İstan- bula akın edenlerle İstanbuldan Ana- dolu şehirlerine taşınanların gelişleri ve gidişleri. Anadoluda işsiz, toprak yetersizliğinden, kuraklıktan aç ka- lanlar, yahut büyük paralar kazana- rak ömürlerinin geri kalan kısmını burada paralarını yiyerek tamamla- mak isteyenler geldiler ve İstanbulun gittikçe daha pahalı, daha gürültülü, daha kalabalık olmasından en fazla ıstırap duyan bir kısım orta sınıf mensubu emekliler, dar ve sabit ge- AKİS, 26 MART 1962 lirliler gittiler. 'Göç' işte bunların hi- kayesidir. Eserin getirdiği bir mesaj varsa o da bunda aranmalıdır Kapıcı saltanatı.. Oyununun İimgir tema etrafında dön- zar, seyircisini semtlerin büyük apartımanlarından birinin giriş kısmına götürüyor "Göç" burada hasırlanmakta, "selen- ler"le "gidenler" hep bu ana kapıdan girip çıkmaktadırlar. "Gelenler" sırt- larında heybeleri, İstanbulda iş bul- mağa, para kazanmağa ve kapıcı Hü- seyin efendinin, hallerine acıyarak, değil, apartmana girip çıkanları da haraca kesmekte, yüzde yüzelli faiz- le borç para vermekte, kaçak viski, Amerikan kahvesi ve sigarası (o sat- makta, hava parası almakta, kocaları- nın yokluğunda geç saatlerde dairele- rine dönen genç kadınlardan, odul terzi hanımı sık sık ziyarete gelen genç erkeklerden, "susma payı" ko- parmaktadır. Evlâtlıkları sorguya çe- gelmiyen o kiracıları apartma ıkarmak için kanunun açık bıraktığı kapılardan bir avukat kadar fayda- lanmasını da bilmektedir. İşte kapı- cı Hüseyin efendi böylesine oyaman bir kapıcıdır!.,. Onun yanısıra, ikinci perdede, aile hayatlarına ve e dertlerine ova- Başkutun geceliği ikibuçuk liraya çamaşır dai- resinde yatmalarına razı olduğu köy- lülerdir. "Gidenler" de aynı kapıcı Hüseyin efendinin' türlü bahaneler ve desiselerle, onbeş, yirmi yıldır o- turdukları daireden çıkmağa, hattâ, yaşanmaz hale getirenlerden biri ol- duğu İstanbulu bırakıp Anadoluya gitmeğe mecbur ettiği emekli bir me- mur ailesi, eski İstanbullular... "Göç"ün kahramanı, anlaşılacağı gibi, Kapıcı Hüseyin efendidir. marbaz malsahibi yaşlı hanımdan, ha- nım para sıkıntısına düştükçe, kapıcı- lığını ettiği apartmanın birer küçük hissesini satın ala ala, kapıcı sandal- yasında şimdiden- bir malsahibi eda- sile kasılmaktadır. Yalnız kapıcı ay- lığını ve kirayı arttırmıyan kiracıları "Göç" ü oynanıyor Ya bu deveyi gütmeli... kıf olduğumuz, emekli memur Vefa beyle karısı, bir deniz kazasının sır- tına yüklediği haksız cezayı (oküçük gemi modelleri yaparak unutmıya ça- lışan, herşeye -belki de zamana, Zza- manın insanlarına- küfretmek ihtiya- cını kapıcı Hüseyin efendide ogider- mekten kendini alamıyan babası ih- tiyar Kaptanla oğulları ve oğullarının sevgilisi... Aylığını otuzbeş liraya çıkarmadıkça kapıcı Hüseyinin kendi dairesine girmeğe bırakmadığı iğne- ci Rauf bey, genç kalfaların kendisi- ni "açmıyan" futbol maçları, spor to- to ve at yarışları tartışmalarından dükkânına uğramaz olan, eski müş- terilerinin saçlarım kesmeyi, ev ev dolaşmak pahasına, tercih eden yaş- lı berber Salih efendi... Bütün bu 31

Bu sayıdan diğer sayfalar: